license - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
license ehliyet n.
  • You must turn in your old license in order to get a new one.
  • Yeni bir tane almak için eski ehliyetini teslim etmen gerekir.
  • If you get too many traffic tickets, the state revokes your license.
  • Çok fazla trafik cezası alırsanız, devlet ehliyetinizi iptal eder.
  • Do you need a license to use an electric wheelchair?
  • Elektrikli tekerlekli sandalye kullanmak için bir ehliyete ihtiyacın var mı?
Show More (47)
license ruhsat n.
  • This arrangement is a license for poachers and for those engaged in the illegal trade in animals.
  • Bu düzenleme kaçak avcılar ve yasadışı hayvan ticareti yapanlar için bir ruhsattır.
  • Please show me your license and registration.
  • Lütfen bana ehliyetinizi ve ruhsatınızı gösterin.
  • Tom isn't licensed.
  • Tom'un ruhsatı yok.
Show More (21)
license lisans n.
  • DriveSecurity automatically activates its license on the flash drive when the end user first initializes the drive.
  • DriveSecurity, son kullanıcı sürücüyü ilk kez başlattığında flash sürücüdeki lisansını otomatik olarak etkinleştirir.
  • France national football team license was confirmed in the online beta.
  • Online beta sürümde Fransa milli futbol takımı lisansı onaylandı.
  • France national football team license was confirmed in the online beta.
  • Fransa milli futbol takımı lisansı online beta sürümde onaylandı.
Show More (16)
license ruhsatlandırmak v.
  • Only expressly licensed products should be marketed.
  • Sadece açıkça ruhsatlandırılmış ürünler pazarlanmalıdır.
  • This compensation must be granted without exception to all airlines licensed by the Member State.
  • Bu tazminat Üye Devlet tarafından ruhsatlandırılmış tüm hava yollarına istisnasız olarak verilmelidir.
Show More (-1)