lock - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
lock kilitlemek v.
  • There is no point in locking the stable door after the horse has bolted.
  • At kaçtıktan sonra ahırın kapısını kilitlemenin bir anlamı yoktur.
  • The drives are kept in safes, locked with these.
  • Sürücüler kasalarda tutuluyor, bunlarla kilitleniyor.
  • They lock only the user's web browser, making them free to use other computer functions.
  • Yalnızca kullanıcının web tarayıcısını kilitleyerek diğer bilgisayar işlevlerini kullanmalarını sağlarlar.
Show More (87)
lock kilit n.
  • There are still some Papuan leaders under lock and key too.
  • Bazı Papua liderleri de hala kilit altında tutuluyor.
  • This lock is beautiful.
  • Bu kilit çok güzel.
  • I don't know how to force this lock.
  • Bu kilidi nasıl zorlayacağımı bilmiyorum.
Show More (5)
lock kitlemek v.
  • Tom locked Mary in a closet.
  • Tom Mary'yi bir dolaba kitledi.
  • I went to bed after locking all the doors and windows.
  • Tüm camları ve kapıları kitledikten sonra uyudum.
Show More (-1)