| 1 |
mess up |
berbat etmek |
v. |
|
- Today I am messing up everything.
- Bugün her şeyi berbat ediyorum.
- You guys messed up.
- Her şeyi berbat ettiniz.
- You just messed up.
- Her şeyi berbat ettin.
- Tom messed up big time.
- Tom her şeyi berbat etti.
- I've messed up.
- Her şeyi berbat ettim.
- I've messed up.
- Berbat ettim.
- I messed up.
- Her şeyi berbat ettim.
- Tom just messed up.
- Tom her şeyi berbat etti.
- Even if you mess up, don't give up.
- Berbat etsen bile, pes etme.
- I realize I messed up.
- Her şeyi berbat ettiğimi fark ettim.
- They messed up.
- Her şeyi berbat ettiler.
- It looks like I messed up.
- Her şeyi berbat etmişim gibi görünüyor.
- I really messed up.
- Gerçekten berbat ettim.
- Somebody messed up.
- Biri her şeyi berbat etti.
- You messed up the deal.
- Anlaşmayı berbat ettin.
- Sami was messing up everything.
- Sami her şeyi berbat ediyordu.
Show More (13)
|
| 2 |
mess up |
işi berbat etmek |
v. |
|
- I messed up.
- İşleri berbat ettim.
- They messed up.
- Onlar işi berbat etti.
- I figured Tom would mess up again.
- Tom'un yine işleri berbat edeceğini düşünmüştüm.
- I laugh when people mess up.
- İnsanlar işleri berbat ettiğinde gülerim.
- You just messed up.
- işi berbat ettin.
- If Tom messes up again, he's going to get fired.
- Tom yine işleri berbat ederse, kovulacak.
- I don't want to mess up now.
- Şimdi işleri berbat etmek istemiyorum.
- I realize I messed up.
- İşleri berbat ettiğimin farkındayım.
- Somebody messed up.
- Birisi işleri berbat etti.
- I knew it was only a matter of time before Tom messed up again.
- Tom'un yine işleri berbat etmesinin an meselesi olduğunu biliyordum.
- I don't want to mess up now.
- Artık işi berbat etmek istemiyorum.
Show More (8)
|
| 3 |
mess up |
yüzüne gözüne bulaştırmak |
v. |
|
- I really messed up.
- Ben gerçekten yüzüme gözüme bulaştırdım.
- I figured Tom would mess up again.
- Tom'un tekrar yüzüne gözüne bulaştıracağını düşündüm.
- I've really messed up.
- Gerçekten yüzüme gözüme bulaştırdım.
Show More (0)
|
| 4 |
mess up |
bozmak |
v. |
|
- Tom messed up my computer while I wasn't in the room.
- Ben odada değilken Tom bilgisayarımı kurcalayıp bozmuş.
- Tom messed up my computer while I wasn't in the room.
- Ben odada yokken Tom bilgisayarımı bozmuş.
- Sami was messing up everything.
- Sami her şeyi bozuyordu.
Show More (0)
|
| 5 |
mess up |
mahvetmek |
v. |
|
- Sami was messing up everything.
- Sami her şeyi mahvediyordu.
- You messed up the deal.
- Anlaşmayı mahvettin.
Show More (-1)
|
| 6 |
mess up |
eline yüzüne bulaştırmak |
v. |
|
- Tom messed up, as usual.
- Tom her zamanki gibi işi eline yüzüne bulaştırdı.
Show More (-2)
|
| 7 |
mess up |
karıştırmak |
v. |
|
- Tom just messed up.
- Tom az önce ortalığı karıştırdı.
Show More (-2)
|
