| 1 |
not available |
müsait değil |
adj. |
|
- He's not available.
- Müsait değil.
- We are sorry, the person you are trying to contact is not available.
- Üzgünüz, iletişime geçmeye çalıştığınız kişi müsait değil.
- He is not available.
- Şu an müsait değil.
- The mayor is not available now.
- Belediye Başkanı şimdi müsait değil.
- We're not available.
- Müsait değiliz.
- He was not available.
- Müsait değildi.
- I'm not available.
- Müsait değilim.
- We are sorry, the person you are trying to contact is not available.
- Üzgünüz, iletişime geçmeye çalıştığınız kişi şu anda müsait değil.
- I'm not available right now.
- Şu anda müsait değilim.
- The mayor is not available now.
- Belediye başkanı şu anda müsait değil.
- We're not available.
- Biz müsait değiliz.
- The doctor is not available now.
- Doktor şu anda müsait değil.
- I'm not available right now.
- Şu an müsait değilim.
- The car is not available today.
- Araba bugün müsait değil.
- I am not available.
- Ben müsait değilim.
- I'm not available.
- Ben müsait değilim.
- I am not available.
- Müsait değilim.
- He is not available at the moment.
- Şu anda müsait değil.
- Tom is not available.
- Tom müsait değil.
- He's not available.
- O müsait değil.
- I'm afraid I'm not available.
- Korkarım müsait değilim.
- The doctor is not available now.
- Doktor şimdi müsait değil.
Show More (19)
|
| 2 |
not available |
mevcut değil |
adj. |
|
- The statistics will cover 14 Member States, because figures for Greece are still not available.
- İstatistikler 14 Üye Devleti kapsayacaktır, zira Yunanistan'a ilişkin rakamlar henüz mevcut değildir.
- The statistics will cover 14 Member States, because figures for Greece are still not available.
- İstatistikler 14 Üye Devleti kapsayacak, çünkü Yunanistan'a ilişkin rakamlar henüz mevcut değil.
- Such a legal document is certainly not available in the United Kingdom.
- Birleşik Krallık'ta böyle bir yasal belge kesinlikle mevcut değildir.
- As I understand, the French version was still not available this morning.
- Anladığım kadarıyla, Fransızca versiyon bu sabah hala mevcut değildi.
- Reliable migration tests in respect of phthalates are not available, however.
- Ancak ftalatlara ilişkin güvenilir göç testleri mevcut değildir.
- Such a legal document is certainly not available in the United Kingdom.
- Böyle bir yasal belge Birleşik Krallık'ta kesinlikle mevcut değildir.
- Regional statistics are not available.
- Bölgesel istatistikler mevcut değildir.
- Either this is due to unwillingness, or the data is not available.
- Bu ya isteksizlikten kaynaklanıyor ya da veriler mevcut değil.
- In most cases, the animal has a desire to conceive a child, but the opportunity is not available.
- Çoğu durumda, hayvan bir yavru doğurma arzusundadır, ancak bu olasılık mevcut değildir.
- This book is not available in Japan.
- Bu kitap Japonya'da mevcut değildir.
- This video is not available in your region.
- Bu video bölgenizde mevcut değil.
- He was not available.
- O mevcut değildi.
- This video is not available in your country.
- Bu video ülkenizde mevcut değil.
Show More (10)
|
| 3 |
not available |
yok |
expr. |
|
- In most cases, the animal has a desire to conceive a child, but the opportunity is not available.
- Çoğu durumda, hayvan yavrulama arzusundadır, ancak böyle bir ihtimal yoktur.
- This bag is not available in any store.
- Bu çanta hiçbir mağazada yok.
Show More (-1)
|
| 4 |
not available |
kullanılamaz |
adj. |
|
- The global health fund, of course, is not available for research.
- Küresel sağlık fonu elbette araştırma için kullanılamaz.
Show More (-2)
|
