outlaw - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
outlaw yasaklamak v.
  • Apparently, it makes no sense in this House to mention the outlawing of Batasuna.
  • Görünüşe göre, bu Meclis'te Batasuna'nın yasaklanmasından söz etmenin bir anlamı yok.
  • The Mormons have outlawed polygamy, but some adherents still practice it.
  • Mormonlar çok eşliliği yasakladılar ama bazı taraftarları hala bunu uyguluyor.
  • The local government outlawed the production of alcoholic beverages.
  • Yerel yönetim alkollü içki üretimini yasakladı.
Show More (4)
outlaw kanun kaçağı n.
  • In reality, we, the outlaws, complete black market deals with the scientists long before the magicians.
  • Gerçekte, biz kanun kaçakları, sihirbazlardan çok önce bilim adamlarıyla karaborsa anlaşmaları yaptık.
  • That guy is an outlaw.
  • Şu adam bir kanun kaçağı.
  • Tom is an outlaw.
  • Tom bir kanun kaçağı.
Show More (4)
outlaw haydut n.
  • Tom is an outlaw.
  • Tom bir haydut.
  • He's an outlaw.
  • O bir haydut.
Show More (-1)