Tureng - parking lot - Englisch Türkisch Sätze

Verlauf

	Englisch	Türkisch
1	parking lot	otopark	n.
	Could you show Tom where the parking lot is? Tom'a otoparkın yerini gösterebilir misin? I saw Tom in the parking lot when I left. Ayrıldığımda Tom'u otoparkta gördüm. Tom ran to the parking lot. Tom otoparka koştu. Tom looked out the window and saw Mary's car in the parking lot. Tom pencereden dışarı baktı ve otoparkta Mary'nin arabasını gördü. I saw him in the parking lot. Onu otoparkta gördüm. Sami parked his car in a dark parking lot. Sami arabasını karanlık bir otoparka park etti. Tom is sitting in his car in the parking lot. Tom otoparktaki arabasında oturuyor. In the parking lot, Fadil noticed a van belonging to his boss. Otoparkta, Fadıl patronuna ait bir minibüs fark etti. Tom is pulling into the parking lot right now. Tom şimdi otoparka çekiyor. He had his car stolen in that parking lot. Şu otoparkta arabasını çaldırdı. Tom left his car at the parking lot. Tom arabasını otoparka bıraktı. A car in the parking lot is on fire. Otoparktaki bir araba yanıyor. The skeleton of Richard III was discovered under a parking lot. Üçüncü Richard'ın iskeleti bir otoparkın altında bulundu. Tom was waiting for Mary in the parking lot. Tom otoparkta Mary'yi bekliyordu. Could you show Sami where the parking lot is? Sami'ye otoparkın yerini gösterebilir misin? Sami was leaving the parking lot. Sami otoparktan ayrılıyordu. The skeleton of Richard III was discovered under a parking lot. III. Richard'ın iskeleti bir otoparkın altında keşfedildi. Sami saw a man prowling the parking lot. Sami otoparkta dolaşan bir adam gördü. Tell Tom to meet me in the parking lot. Tom'a benimle otoparkta buluşmasını söyle. Tom's car is in the parking lot. Tom'un arabası otoparkta. What time does the parking lot close? Otopark ne zaman kapanır? The parking lot was located two buildings ahead. Otopark iki bina ileride bulunuyordu. They all are waiting in the parking lot. Onların hepsi otoparkta bekliyor. Tom is pulling into the parking lot right now. Tom şu anda otoparka giriyor. The parking lot was almost empty. Otopark neredeyse boştu. I saw them in the parking lot. Onları otoparkta gördüm. Tom is waiting in the parking lot. Tom otoparkta bekliyor. All the parking lots were full. Tüm otoparklar doluydu. Tom noticed Mary's car in the parking lot. Tom otoparkta Mary'nin arabasını fark etti. We spent a lot of time looking for a parking lot. Biz bir otopark ararken çok zaman harcadık. I saw her in the parking lot. Onu otoparkta gördüm. He had his car stolen in that parking lot. Şu otoparkta arabası çalındı. Tom is waiting for Mary in the parking lot. Tom otoparkta Mary'yi bekliyor. Fadil was waiting for Layla in the parking lot. Fadıl otoparkta Leyla'yı bekliyordu. Tom is in the parking lot. Tom otoparkta. We parked our car in a free parking lot. Arabamızı boş bir otoparka park ettik. The parking lot is nearly empty. Otopark neredeyse boş. Tom walked out to the parking lot to look at Mary's new car. Tom Mary'nin yeni arabasına bakmak için otoparka yürüdü. Tom is in the parking lot right now, waiting for you. Tom şu anda otoparkta seni bekliyor. Tom saw Mary's car in the parking lot. Tom otoparkta Mary'nin arabasını gördü. Tom turned into a parking lot. Tom dönüp bir otoparka girdi. Dozens of cars were parked in the parking lot. Otoparka düzinelerce araba park edilmiş. The parking lot in front of the bank was completely full. Bankanın önündeki otopark tamamen dolu. Tom's car's still in the parking lot. Tom'un arabası hala otoparkta. Tom is in the parking lot right now, waiting for you. Tom şu anda otoparkta sizi bekliyor. She was standing alone in the parking lot. Otoparkta tek başına duruyordu. The parking lot is almost empty. Otopark neredeyse boş. Sami walked through the club's parking lot. Sami kulübün otoparkına doğru yürüdü. There is a parking lot behind the theater. Tiyatronun arkasında bir otopark var. Tom walked to the parking lot. Tom otoparka yürüdü. I saw some cars in the parking lot. Otoparkta birkaç araba gördüm. There were almost no cars in the parking lot. Otoparkta neredeyse hiç araba yoktu. Dan's car was the only one in the parking lot. Dan'in arabası otoparktaki tek arabaydı. The parking lot is almost empty. Otopark hemen hemen boş. Tom turned into a parking lot. Tom bir otoparka döndü. My car is in the parking lot behind this building. Arabam bu binanın arkasındaki otoparkta. Dozens of cars were parked in the parking lot. Otoparkta onlarca araba park halindeydi. Tom walked to the parking lot. Tom otoparka doğru yürüdü. Tom pulled into the parking lot. Tom otoparka girdi. All the parking lots were full. Bütün otoparklar doluydu. I saw some cars in the parking lot. Otoparkta bazı arabalar gördüm. Tom walked toward the parking lot. Tom otoparka doğru yürüdü. Tom walked out to the parking lot to look at Mary's new car. Tom, Mary'nin yeni arabasına bakmak için otoparka doğru yürüdü. Sami was leaving the parking lot. Sami otoparkı terk ediyordu. She was standing alone in the parking lot. O, otoparkta tek başına duruyordu. All but three of the cars in the parking lot were white. Otoparktaki arabaların üçü dışında hepsi beyazdı. Tell Tom to meet me in the parking lot. Tom'a beni otoparkta karşılamasını söyle. Tom waited in the parking lot. Tom otoparkta bekledi. Sami saw a man prowling the parking lot. Sami otoparkta sinsice dolaşan bir adam gördü. Tom asked me where the parking lot was. Tom otoparkın nerede olduğunu sordu. Tom is waiting for you in the parking lot. Tom seni otoparkta bekliyor. They all are waiting in the parking lot. Hepsi otoparkta beklemektedir. I wanted to show Fadil where the parking lot was. Fadıl'a otoparkın yerini göstermek istedim. The stolen car was found in the parking lot. Çalınan araç otoparkta bulundu. The parking lot is free of charge. Otopark ücretsizdir. Why is the parking lot so slippery? Neden otopark çok kaygan? This used to be a parking lot. Bu bir otoparktı. Show More (74)
2	parking lot	park yeri	n.
	In the parking lot, Fadil noticed a van belonging to his boss. Fadıl park yerinde patronuna ait bir minibüs fark etti. Could you show Sami where the parking lot is? Sami'ye park yerinin nerede olduğunu gösterebilir misin? Tom's car is the only one in the parking lot. Tom'un arabası park yerindeki tek araba. The parking lot in the back of the school is almost empty. Okulun arka tarafındaki park yeri neredeyse boş. All but three of the cars in the parking lot were white. Park yerindeki arabaların üçü hariç hepsi beyazdı. We spent a lot of time looking for a parking lot. Park yeri aramak için çok zaman harcadık. A car in the parking lot is on fire. Park yerinde bir araba yanıyor. Tom started the car and pulled out of the parking lot. Tom arabayı çalıştırdı ve park yerinden çıktı. Tom is sitting in his car in the parking lot. Tom park yerinde arabasında oturuyor. Tom asked me where the parking lot was. Tom bana park yerinin nerede olduğunu sordu. Dan's car was the only one in the parking lot. Dan'in arabası park yerindeki tek arabaydı. The hotel where I'm staying doesn't have a parking lot. Kaldığım otelin park yeri yok. There is a large parking lot in front of the station. İstasyonun önünde büyük bir park yeri vardır. The parking lot is empty. Park yeri boş. Tom is walking across the parking lot. Tom park yerinde yürüyor. The parking lot in front of the bank was completely full. Bankanın önündeki park yeri tamamen doluydu. I saw Tom's car in the parking lot. Tom'un arabasını park yerinde gördüm. The parking lot was located two buildings ahead. Park yeri iki bina ilerideydi. Tom is waiting in the parking lot. Tom park yerinde bekliyor. Tom's car is in the parking lot. Tom'un arabası park yerinde. Tom pulled into the parking lot. Tom park yerine girdi. Tom wrote his name on every dirty car windshield in the parking lot. Tom park yerindeki her kirli arabanın ön camına adını yazdı. Could you show Tom where the parking lot is? Tom'a park yerinin nerede olduğunu gösterebilir misin? Tom's car just pulled into the parking lot. Tom'un arabası sadece park yerine girdi. The stolen car was found in the parking lot. Çalınan araba park yerinde bulundu. Is there a parking lot? Park yeri var mı? Tom was waiting for Mary in the parking lot. Tom park yerinde Mary'yi bekliyordu. I wanted to show Fadil where the parking lot was. Fadil'e park yerinin nerede olduğunu göstermek istedim. The parking lot was almost empty. Park yeri neredeyse boştu. Sami was leaving the parking lot. Sami park yerinden ayrılıyordu. What time does the parking lot close? Park yeri ne zaman kapanıyor? There were almost no cars in the parking lot. Park yerinde neredeyse hiç araba yoktu. The hotel where I'm staying doesn't have a parking lot. Kaldığım otelin bir park yeri yok. Tom's car's still in the parking lot. Tom'un arabası hâlâ park yerinde. Tom saw a tow truck leaving the parking lot. Tom park yerinden çıkan bir çekici gördü. This used to be a parking lot. Burası eskiden park yeriydi. Tom ran to the parking lot. Tom park yerine koştu. Tom backed his car out of the parking lot. Tom arabasını park yerinden geri geri çıkardı. Tom looked out the window and saw Mary's car in the parking lot. Tom pencereden dışarı baktı ve Mary'nin arabasını park yerinde gördü. Tom left his car at the parking lot. Tom arabasını park yerinde bıraktı. The parking lot is nearly empty. Park yeri neredeyse boş. Why is the parking lot so slippery? Park yeri neden bu kadar kaygan? The parking lot is free of charge. Park yeri ücretsizdir. Tom noticed Mary's car in the parking lot. Tom park yerinde Mary'nin arabasını fark etti. There is a parking lot behind the theater. Tiyatronun arkasında bir park yeri var. Is there a parking lot? Bir park yeri var mıdır? We have a parking lot for the customers. Müşteriler için park yerimiz var. We have a parking lot for the customers. Müşteriler için bir park yerimiz var. Tom is waiting for you in the parking lot. Tom park yerinde seni bekliyor. Tom is in the parking lot. Tom park yerinde. I saw Tom in the parking lot. Tom'u park yerinde gördüm. There is a large parking lot in front of the station. İstasyonun önünde büyük bir park yeri var. Tom saw Mary's car in the parking lot. Tom park yerinde Mary'nin arabasını görmüş. Tom's car is the only one in the parking lot. Park yerinde bir tek Tom'un arabası var. Tom's car just pulled into the parking lot. Tom'un arabası az önce park yerine girdi. Show More (52)