|
- Just before killing Yolanda, the paramilitaries publicly executed thirteen peasants in Teima.
- Yolanda'yı öldürmeden hemen önce paramiliterler Teima'da on üç köylüyü alenen infaz etti.
- Does a peasant suffering from AIDS have the right to access medicine and treatment that he cannot afford?
- AIDS hastası bir köylünün parasının yetmediği ilaç ve tedaviye erişim hakkı var mıdır?
- We must also recognise and fight against the discrimination experienced by indigenous and peasant women.
- Yerli ve köylü kadınların maruz kaldığı ayrımcılığı da tanımalı ve buna karşı mücadele etmeliyiz.
- The prince fell in love with a simple peasant girl and married her.
- Prens basit bir köylü kızına aşık oldu ve onunla evlendi.
- The peasants complained of excessive taxation.
- Köylüler aşırı vergilendirmeden şikayet ettiler.
- The majority of the peasants living in this godforsaken village cannot read nor write.
- Tanrı'nın unuttuğu bu köyde yaşayan köylülerin çoğunluğu okuma yazma bilmiyor.
- He knew a young peasant maid.
- Genç bir köylü kız tanıyordu.
- The peasants complained of excessive taxation.
- Köylüler aşırı vergilendirmeden şikayetçiydi.
- Most of the peasants living in this godforsaken village are illiterate.
- Bu Tanrı'nın unuttuğu köyde yaşayan köylülerin çoğu okuma yazma bilmiyor.
- The peasants are planting rice.
- Köylüler pirinç ekiyor.
- The poor peasants ate potatoes.
- Fakir köylüler patates yerdi.
- Many peasants died during the drought.
- Birçok köylü kuraklık esnasında öldü.
- Tom was a preposterous peasant.
- Tom hödük bir köylüydü.
- Most of the peasants living in this godforsaken village are illiterate.
- Tanrı'nın unuttuğu bu köyde yaşayan köylülerin çoğu okuma yazma bilmiyor.
- The peasants were planting rice.
- Köylüler pirinç ekiyorlardı.
- Tom was a preposterous peasant.
- Tom saçma sapan bir köylüydü.
- The poor peasants ate potatoes.
- Yoksul köylüler patates yediler.
- The peasants are planting rice.
- Köylüler pirinç ekiyorlar.
- The peasants rose up in rebellion against the ruler.
- Köylüler hükümdara karşı ayaklandılar.
- This discovery has been exploited to the detriment of the poor peasants.
- Bu keşif yoksul köylülerin aleyhine kullanıldı.
- I look like an old peasant.
- Yaşlı bir köylüye benziyorum.
- The majority of the peasants living in this godforsaken village cannot read nor write.
- Bu Allah'ın belası köyde yaşayan köylülerin çoğu okuma yazma bilmiyor.
- He knew a young peasant maid.
- O, genç bir köylü hizmetkâr biliyordu.
- Mary is just a simple peasant girl.
- Mary sadece basit bir köylü kızı.
- Many peasants died during the drought.
- Kuraklık sırasında birçok köylü öldü.
- Many peasants died during the drought.
- Kıtlık süresince birçok köylü öldü.
Show More (23)
|