|
- Now I am penniless, a poor pensioner, but I am happy because I have enjoyed my life.
- Şimdi beş parasızım, fakir bir emekliyim ama mutluyum çünkü hayatımdan zevk aldım.
- The penniless kid bought me an expensive dish.
- Beş parasız velet bana pahalı bir tabak aldı.
- I was penniless.
- Beş parasızdım.
- Tom isn't penniless.
- Tom beş parasız değil.
- For one thing, I'm penniless; for another, I don't have the time.
- Öncelikle, beş parasızım, ayrıca, zamanım yok.
- You're not penniless.
- Beş parasız değilsin.
- When his business failed, he was left penniless.
- İşi batınca beş parasız kaldı.
- His failure in business left him penniless.
- İş hayatındaki başarısızlığı onu beş parasız bıraktı.
- His failure in business left him penniless.
- İşteki başarısızlığı onu beş parasız bıraktı.
- I was penniless.
- Ben beş parasızdım.
- Sooner or later, bankruptcy hangs over our heads and we will all die penniless like beggars.
- Er ya da geç iflas başımıza bela olacak ve hepimiz dilenciler gibi beş parasız öleceğiz.
- I was penniless when I arrived in Boston.
- Boston'a geldiğimde beş parasızdım.
- She's not penniless.
- Beş parasız değil.
- For one thing, I'm penniless; for another, I don't have the time.
- Birincisi, beş parasızım; ikincisi, zamanım yok.
- She's not penniless.
- O, beş parasız değil.
- When his business failed, he was left penniless.
- Onun işi başarısız olduğunda, o beş parasız kaldı.
Show More (13)
|
