persuade - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
persuade ikna etmek v.
  • After vigorous efforts, I was able to persuade her to try our new products.
  • Yoğun çabaların sonunda onu yeni ürünlerimizi denemeye ikna edebildim.
  • The recognition as such will persuade many to join a modern and new worldwide WTO.
  • Bu şekilde tanınması, pek çok kişiyi modern ve dünya çapında yeni bir DTÖ'ye katılmaya ikna edecektir.
  • Clearly it is an attempt to acquit the system and persuade us that there is a way out within it.
  • Açıkçası bu, sistemi aklama ve bizi sistem içinde bir çıkış yolu olduğuna ikna etme girişimidir.
Show More (408)
persuade razı etmek v.
  • I tried to persuade Tom, but I couldn't.
  • Tom'u razı etmeye çalıştım, ama başaramadım.
  • I don't think you'll be able to persuade Tom to do that.
  • Tom'u bu işe razı edebileceğinizi sanmıyorum.
Show More (-1)
persuade inandırmak v.
  • I wish I could persuade you that there are better men for you somewhere.
  • Keşke sizi bir yerlerde sizin için daha iyi erkekler olduğuna inandırabilseydim.
Show More (-2)