|
- Much physical restoration is required in that sad part of Croatia.
- Hırvatistan'ın bu üzücü bölgesinde çok fazla fiziksel restorasyon gerekmektedir.
- Physical, sexual or psychological violence exists in every country in the EU.
- Fiziksel, cinsel veya psikolojik şiddet AB'deki her ülkede mevcuttur.
- Terrorists could switch off both gas and water, increasing the damage caused in connection with a physical attack.
- Teröristler hem gazı hem de suyu kapatarak fiziksel bir saldırıyla bağlantılı olarak verilen zararı artırabilir.
- The physical reality of the euro affords us the opportunity to make further progress in the process of integration.
- Avro'nun fiziksel gerçekliği bize entegrasyon sürecinde daha fazla ilerleme kaydetme fırsatı sunmaktadır.
- Specific physical training should also be provided for women.
- Kadınlar için de özel fiziksel eğitim sağlanmalıdır.
- I would like to echo what the rapporteur has said about the other elements of the original physical agents' directive.
- Raportörün orijinal fiziksel aracılar yönergesinin diğer unsurları hakkında söylediklerini tekrarlamak istiyorum.
- Physical infrastructure is a potential bottleneck of economic growth.
- Fiziksel altyapı, ekonomik büyüme için potansiyel bir darboğazdır.
- Very often, physical infrastructure, too, is targeted.
- Çoğu zaman fiziksel altyapı da hedef alınmaktadır.
- Physical, sexual or psychological violence exists in every country in the EU.
- Fiziksel, cinsel ya da psikolojik şiddet AB'deki her ülkede mevcuttur.
- It was even said in committee that it is an attack on the physical sovereignty of States over their territory.
- Hatta komitede bunun Devletlerin kendi toprakları üzerindeki fiziksel egemenliklerine bir saldırı olduğu bile söylendi.
- Physical checks are carried out by the Regional Directorates of Foreign Trade Inspectors.
- Fiziksel muayeneler, Dış Ticaret Bölge Müfettişlikleri tarafından yapılmaktadır.
- This undoubtedly also relates to the problem of levels of danger and its physical and health consequences.
- Bu şüphesiz tehlike seviyeleri ve bunun fiziksel ve sağlık üzerindeki sonuçları sorunuyla da ilgilidir.
- People with physical and sensory disabilities are just as much a part of our society as able-bodied people.
- Fiziksel ve duyusal engelli insanlar da engelsiz insanlar kadar toplumumuzun bir parçasıdır.
- Furthermore, there remains much to do in order to eliminate risks to health, both of a physical and chemical origin.
- Ayrıca hem fiziksel hem de kimyasal kaynaklı sağlık risklerini ortadan kaldırmak için yapılması gereken çok şey vardır.
- They claimed numerous lives and inflicted massive physical damage.
- Çok sayıda cana mal oldular ve büyük fiziksel hasara yol açtılar.
- These include air pollution, noise, lack of physical movement and others.
- Bunlar arasında hava kirliliği, gürültü, fiziksel hareket eksikliği ve diğerleri yer almaktadır.
- We think that there must be a separation, and that includes a physical and financial separation.
- Bir ayrılık olması gerektiğini düşünüyoruz ve bu fiziksel ve finansal bir ayrılığı da içeriyor.
- The rate of this tax should fully reflect each Member State's requirements environmental, economic and physical.
- Bu verginin oranı her Üye Devletin çevresel, ekonomik ve fiziksel gereksinimlerini tam olarak yansıtmalıdır.
- They claimed numerous lives and inflicted massive physical damage.
- Çok sayıda cana mal olmuş ve büyük fiziksel hasara yol açmışlardır.
- This undoubtedly also relates to the problem of levels of danger and its physical and health consequences.
- Bu şüphesiz tehlike seviyeleri ve bunun fiziksel ve sağlık sonuçları sorunuyla da ilgilidir.
- It was even said in committee that it is an attack on the physical sovereignty of States over their territory.
- Hatta komitede bunun Devletlerin kendi toprakları üzerindeki fiziksel egemenliğine bir saldırı olduğu bile söylendi.
- The climatic, physical, cultural and political history of the Mediterranean is very rich and complex.
- Akdeniz'in iklimsel, fiziksel, kültürel ve siyasi tarihi çok zengin ve karmaşıktır.
- This is evidence of the way verbal violence leads to physical violence.
- Bu, sözlü şiddetin fiziksel şiddete yol açtığının bir kanıtıdır.
- We think that there must be a separation, and that includes a physical and financial separation.
- Biz, fiziksel ve mali ayrımı da içeren bir ayrımın olması gerektiğini düşünüyoruz.
- This proposal concerning physical agents is a very real proposal to me.
- Fiziksel aracılarla ilgili bu öneri benim için çok gerçek bir öneri.
- However, in this report, we look in vain for essential information which promotes both physical and mental health.
- Bununla birlikte, bu raporda hem fiziksel hem de ruhsal sağlığı teşvik eden temel bilgileri boşuna aramıyoruz.
- People can and do achieve, despite severe physical and mental disabilities.
- İnsanlar ağır fiziksel ve zihinsel engellerine rağmen başarabilirler ve başarıyorlar da.
- If we are to achieve the best results, we have to combine virtual mobility and physical mobility.
- Eğer en iyi sonuçları elde etmek istiyorsak, sanal hareketlilik ile fiziksel hareketliliği birleştirmeliyiz.
- The number of deaths keeps increasing and so, less importantly, does the record in physical and economic damage.
- Ölü sayısı artmaya devam ediyor ve daha da önemlisi, fiziksel ve ekonomik hasardaki rekor da artıyor.
- The constant physical and emotional suffering caused by the implant operations is often immense.
- İmplant operasyonlarının neden olduğu sürekli fiziksel ve duygusal acı genellikle çok büyüktür.
- Depression may be part of a physical illness or an effect of medication.
- Depresyon fiziksel bir hastalığın bir parçası veya ilaç tedavisinin bir sonucu olarak ortaya çıkabilir.
- Innovation happens when you build physical and psychological space that allows you to think creatively.
- Yenilik, yaratıcı düşünmenize olanak tanıyan fiziksel ve psikolojik alan oluşturduğunuzda gerçekleşir.
- They think in terms of physical space, as do architects and sailors.
- Mimarlar ve denizciler gibi onlar da fiziksel alan açısından düşünüyorlar.
- Users aren't satisfied by physical ads or static marketing anymore.
- Kullanıcılar artık fiziksel reklamlardan veya statik pazarlamadan hoşnut değil.
- Although, I would prefer that climate controls be physical buttons.
- Yine de klima kontrollerinin fiziksel butonlar şeklinde olmasını tercih ederim.
- A physical cold will only last a few days.
- Fiziksel bir soğuk sadece birkaç gün sürecektir.
- They think in terms of physical space, as do architects and sailors.
- Mimarlar ve denizciler gibi onlar da fiziksel mekan çerçevesinde düşünüyorlar.
- Although, I would prefer that climate controls be physical buttons.
- Yine de iklim kontrollerinin fiziksel düğmeler biçiminde olmasını tercih ederdim.
- Users aren't satisfied by physical ads or static marketing anymore.
- Kullanıcılar artık fiziksel tanıtım veya statik pazarlamadan memnun değil.
- Conditions of intense stress can have an effect on your physical body.
- Yoğun stres koşullarının fiziksel bedeniniz üzerinde etkisi olabilir.
- You have a perception of time space in your physical body.
- Siz fiziksel bedeninizde bir zaman mekân algısına sahipsiniz.
- Depression may be part of a physical illness or an effect of medication.
- Depresyon fiziksel bir hastalığın parçası olabileceği gibi ilaçların bir etkisi de olabilir.
- Innovation happens when you build physical and psychological space that allows you to think creatively.
- İnovasyon, yaratıcı düşünceye müsaade eden fiziksel ve psikolojik bir mekân oluşturduğunuzda gerçekleşir.
- But without physical evidence, all we have is Eddie's word.
- Ama fiziksel kanıt olmadan elimizdeki tek şey Eddie'nin sözleri.
- Conditions of intense stress can have an effect on your physical body.
- Yoğun stres koşulları fiziksel bedeniniz üzerinde etkili olabilir.
- Physical materials are nice, but frozen; they're dead.
- Fiziksel materyaller güzel ama donmuş durumdalar; ölmüşler.
- Although, I would prefer that climate controls be physical buttons.
- Yine de klima kontrollerinin fiziksel düğmeler olmasını tercih ederim.
- A physical cold will only last a few days.
- Bu fiziksel soğukluk sadece birkaç gün sürecektir.
- Conditions of intense stress can have an effect on your physical body.
- Yoğun stres koşulları, fiziksel bedeninizi etkileyebilir.
- Users aren't satisfied by physical ads or static marketing anymore.
- Kullanıcılar artık fiziksel reklamlardan veya statik pazarlamadan memnun değil.
- But without physical evidence, all we have is Eddie's word.
- Ancak fiziksel kanıt olmadan elimizde sadece Eddie'nin sözleri var.
- Right, to them, time might be another physical dimension.
- Doğru, onlara göre zaman başka bir fiziksel boyut olabilir.
- You have a perception of time space in your physical body.
- Fiziksel bedeninizde bir zaman mekan algınız var.
- You have a perception of time space in your physical body.
- Fiziksel bedeninizde zaman-mekan algısına sahipsiniz.
- Physical materials are nice, but frozen; they're dead.
- Fiziksel materyaller iyi ancak donmuş durumdalar, ölmüşler.
- But without physical evidence, all we have is Eddie's word.
- Ama fiziksel kanıt olmadan, elimizdeki tek şey Eddie'nin sözleri.
- A physical cold will only last a few days.
- Fiziksel bir soğuk algınlığı yalnızca birkaç gün sürer.
- Innovation happens when you build physical and psychological space that allows you to think creatively.
- İnovasyon, yaratıcı düşünmenizi sağlayan fiziksel ve psikolojik alan inşa ettiğinizde gerçekleşir.
- Depression may be part of a physical illness or an effect of medication.
- Depresyon fiziksel bir hastalığın parçası ya da ilaç tedavisinin bir etkisi olabilir.
- They think in terms of physical space, as do architects and sailors.
- Mimarlar ve denizciler gibi onlar da fiziksel mekan açısından düşünürler.
- Right, to them, time might be another physical dimension.
- Doğru, zaman onlara göre farklı bir fiziksel boyut olabilir.
- Physical materials are nice, but frozen; they're dead.
- Fiziksel materyaller güzel ama donmuş durumda; onlar ölü.
- The emigrants have endured physical and mental pain.
- Göçmenler fiziksel ve zihinsel acılara katlandılar.
- Police failed to produce physical evidence.
- Polis fiziksel kanıt göstermekte başarısız oldu.
- We never were physical.
- Biz asla fiziksel olmadık.
- Tom is in better physical shape than me.
- Tom fiziksel olarak benden daha iyi durumda.
- Superconductivity is a physical property.
- Süperiletkenlik fiziksel bir özelliktir.
- Tom was subject to physical and emotional abuse.
- Tom fiziksel ve duygusal istismara maruz kalmıştı.
- Tom passed the physical test.
- Tom fiziksel testi geçti.
- We cannot ask anything about age or physical problems.
- Yaş ya da fiziksel sorunlarla ilgili bir şey soramayız.
- After her physical training session, she rewarded herself with some ice cream.
- Fiziksel egzersiz seansından sonra kendini biraz dondurma ile ödüllendirdi.
- We cannot ask anything about age or physical problems.
- Biz yaş ya da fiziksel sorunlar hakkında bir şey soramayız.
- Tom was subject to physical and emotional abuse.
- Tom fiziksel ve duygusal istismara maruz kalıyordu.
- The boy's problems are physical, not mental.
- Çocuğun sorunları fiziksel, zihinsel değil.
- The physical demands are extreme.
- Fiziksel talepler aşırıdır.
- Mental health is as important as physical health.
- Ruh sağlığı da fiziksel sağlık kadar önemlidir.
- She is in excellent physical condition.
- O fiziksel olarak mükemmel durumda.
- I read physical books, because I like the way they feel.
- Fiziksel kitaplar okuyorum, çünkü hissettirdikleri hoşuma gidiyor.
- Police conducted physical and electronic surveillance on Dan.
- Polis Dan'i fiziksel ve elektronik olarak izledi.
- The boy's problems are physical, not mental.
- Çocuğun problemleri fiziksel, ruhsal değil.
- Tom is a physical therapist.
- Tom fiziksel terapisttir.
- His loss of memory is a psychological problem rather than a physical one.
- Hafıza kaybı fiziksel olmaktan ziyade psikolojik bir sorun.
- Superconductivity is a physical property.
- Süper iletkenlik fiziksel bir özelliktir.
- After her physical training session, she rewarded herself with some ice cream.
- Fiziksel antrenman seansından sonra kendini biraz dondurma ile ödüllendirdi.
- Sami's daughter didn't have the physical strength to overcome her father.
- Sami'nin kızı babasını yenecek fiziksel güce sahip değildi.
- Dan started a physical altercation with Matt.
- Dan, Matt ile fiziksel bir tartışmaya girdi.
- His loss of memory is a psychological problem rather than a physical one.
- Onun hafıza kaybı fiziksel bir sorundan ziyade psikolojik bir sorun.
- After her physical training session, she rewarded herself with some ice cream.
- Fiziksel antrenmandan sonra kendisini biraz dondurma ile ödüllendirdi.
- Was there any physical evidence?
- Herhangi bir fiziksel kanıt var mıydı?
- Sami wasn't looking for anything physical.
- Sami fiziksel bir şey aramıyordu.
- Sami had some physical problems.
- Sami'nin bazı fiziksel sorunları vardı.
- Was there any physical evidence?
- Fiziksel bir kanıt var mıydı?
- Physical changes are directly related to aging.
- Fiziksel değişiklikler yaşlanmayla doğrudan ilişkilidir.
- Police conducted physical and electronic surveillance on Dan.
- Polis Dan üzerinde fiziksel ve elektronik gözetim gerçekleştirdi.
- Police failed to produce physical evidence.
- Polis fiziksel kanıt üretemedi.
- The physical demands are extreme.
- Fiziksel talepler aşırı.
- Sami didn't have the physical strength to overcome Farid.
- Sami, Farid'in üstesinden gelecek fiziksel güce sahip değildi.
- Sami's daughter didn't have the physical strength to overcome her father.
- Sami'nin kızı babasının üstesinden gelecek fiziksel güce sahip değildi.
- Jim was afraid of physical labor.
- Jim, fiziksel emekten korkuyordu.
- Physical changes are directly related to aging.
- Fiziksel değişiklikler doğrudan yaşlanmayla ilgilidir.
Show More (97)
|
