| 1 |
playground |
oyun alanı |
n. |
|
- We have established a common market for goods and capital and made it work as a kind of rich playground.
- Mallar ve sermaye için ortak bir pazar kurduk ve bunu bir tür zengin oyun alanı olarak çalıştırdık.
- It rained heavily, so the playground is muddy.
- Şiddetli yağmur yağdı, bu yüzden oyun alanı çamurlu.
- He's at the playground with his friends.
- Arkadaşlarıyla birlikte oyun alanında.
- There are a bunch of kids playing tag on the playground.
- Oyun alanında ebelemece oynayan bir sürü çocuk var.
- Let's get out of this playground.
- Bu oyun alanından çıkalım.
- We've had a heavy rain, so the playground is muddy.
- Şiddetli bir yağmur yağdı, bu yüzden oyun alanı çamurlu.
- There were some children playing tag on the playground.
- Oyun alanında ebelemece oynayan çocuklar vardı.
- Let's get out of this playground.
- Hadi şu oyun alanından çıkalım.
- Tom, Mary and John were playing tag on the playground.
- Tom, Mary ve John oyun alanında ebelemece oynuyorlardı.
- There is a playground in our neighborhood.
- Mahallemizde bir oyun alanı var.
- Please go to the playground to play.
- Lütfen oyun oynamak için oyun alanına gidin.
- The playground is divided into three areas by white lines.
- Oyun alanı beyaz çizgilerle üç bölüme ayrılmıştır.
- A group of young men are playing handball in the playground.
- Bir grup genç, oyun alanında hentbol oynuyor.
- A group of young men are playing handball in the playground.
- Bir grup genç adam oyun alanında hentbol oynuyor.
- Tom started chasing Mary around the playground.
- Tom oyun alanında Mary'yi kovalamaya başladı.
Show More (12)
|
| 2 |
playground |
oyun parkı |
n. |
|
- He's at the playground with his friends.
- Arkadaşlarıyla oyun parkında.
- He wants to go to the playground.
- Oyun parkına gitmek istiyor.
- We even have a small playground.
- Küçük bir oyun parkımız bile var.
- Tom went to the playground to play.
- Tom oynamak için oyun parkına gitti.
- It would be nice if we could get some new playground equipment.
- Yeni oyun parkı ekipmanları alabilseydik iyi olurdu.
- Every playground has its bully.
- Her oyun parkının kabadayısı vardır.
Show More (3)
|
| 3 |
playground |
çocukların oyun alanı |
n. |
|
- Bus ticket, handbag, and children's playground are examples of compound nouns.
- Otobüs bileti, el çantası ve çocuk oyun alanı bileşik isimlere örnektir.
- Bus ticket, handbag, and children's playground are examples of compound nouns.
- Otobüs bileti, çanta, çocuk oyun alanı bileşik isimlere örnektir.
- The rain prevented the boys from playing baseball on the playground.
- Yağmur, çocukların oyun alanında beyzbol oynamasına engel oldu.
Show More (0)
|
| 4 |
playground |
çocuk parkı |
n. |
|
- He wants to go to the playground.
- Çocuk parkına gitmek istiyor.
- There is a playground in our neighborhood.
- Mahallemizde bir çocuk parkı var.
- There were some children playing tag on the playground.
- Çocuk parkında ebelemece oynayan bazı çocuklar vardı.
Show More (0)
|
| 5 |
playground |
okul bahçesi |
n. |
|
- Tom fainted on the school playground.
- Tom okul bahçesinde bayıldı.
- Please go to the playground to play.
- Oynamak için lütfen okul bahçesine gidin.
Show More (-1)
|
| 6 |
playground |
park |
n. |
|
- The ball flew over the playground wall and landed in the river.
- Top park duvarını aşıp nehre düştü.
Show More (-2)
|
