| 1 |
qualified |
nitelikli |
adj. |
|
- The jobs created are for the highly qualified and in a sector with a future, namely high technology.
- Yaratılan işler yüksek nitelikli ve geleceği olan bir sektör olan yüksek teknolojiye yöneliktir.
- What are the undesirable consequences of the migration of qualified labour and how can we counter them?
- Nitelikli iş gücü göçünün istenmeyen sonuçları nelerdir ve bunlara nasıl karşı koyabiliriz?
- This requires qualified external protection, and within the EU we still need markets to be regulated.
- Bu da nitelikli bir dış koruma gerektirmektedir ve AB içinde hala piyasaların düzenlenmesine ihtiyacımız vardır.
- The real legal advice must therefore be given by duly qualified people.
- Bu nedenle gerçek hukuki danışmanlık, gerektiği gibi nitelikli kişiler tarafından verilmelidir.
- The spectrum extends from outright rejection to qualified approval.
- Spektrum, kesin retten nitelikli onaya kadar uzanmaktadır.
- In any event - also in relation to the Convention - it is important that we find formulae for qualified association.
- Her durumda - Konvansiyonla da ilgili olarak - nitelikli birliktelik için formüller bulmamız önemlidir.
- It will go on its way with our qualified support.
- Nitelikli desteğimizle yoluna devam edecektir.
- The compromise is that both Parliament and the Council have agreed on a qualified health professional.
- Uzlaşma, hem Parlamento'nun hem de Konsey'in nitelikli bir sağlık profesyoneli üzerinde anlaşmaya varmış olmasıdır.
- You have to convince a very large majority of them to get a qualified majority.
- Nitelikli bir çoğunluk elde etmek için çok büyük bir çoğunluğu ikna etmeniz gerekir.
- This requires qualified external protection, and within the EU we still need markets to be regulated.
- Bu, nitelikli bir dış koruma gerektirmektedir ve AB içinde hala piyasaların düzenlenmesine ihtiyacımız vardır.
- This is also likely to hamper the recruitment of qualified staff for the agency.
- Bu aynı zamanda kurum için nitelikli personel istihdamını da engelleyebilir.
- This employment problem could be resolved in part though the transfer of qualified resources from one sector to another.
- Bu istihdam sorunu, nitelikli kaynakların bir sektörden diğerine aktarılmasıyla kısmen çözülebilir.
- The compromise is that both Parliament and the Council have agreed on a qualified health professional.
- Uzlaşma, hem Parlamento'nun hem de Konsey'in nitelikli bir sağlık uzmanı üzerinde anlaşmış olmasıdır.
- One way of improving the situation is to pay reasonable wages to well-trained and qualified staff.
- Durumu iyileştirmenin bir yolu, iyi eğitimli ve nitelikli personele makul ücretler ödemektir.
- The EU should concern itself with those issues it is best qualified to deal with.
- AB, ilgilenmek için en iyi niteliklere sahip olduğu konularla ilgilenmelidir.
- All nine candidates are well qualified to become excellent members of the Court of Auditors.
- Dokuz adayın hepsi de Sayıştay'ın mükemmel üyeleri olmak için gereken niteliklere sahiptir.
- I agree that a qualified majority vote is better than disqualified unanimity.
- Nitelikli bir çoğunluk oyunun, niteliksiz bir oybirliğinden daha iyi olduğuna katılıyorum.
- One way of improving the situation is to pay reasonable wages to well-trained and qualified staff.
- Durumu iyileştirmenin bir yolu da iyi eğitimli ve nitelikli personele makul ücretler ödemektir.
- It may be hard to feel confident and qualified, too.
- Kendinizi güvende ve nitelikli hissetmek de zor olabilir.
- No human being is as qualified as Peter Jackson to direct these films.
- Hiçbir insan bu filmleri yönetmek için Peter Jackson kadar nitelikli değildir.
- Am I qualified?
- Ben nitelikli miyim?
- Tom isn't qualified for the job.
- Tom iş için nitelikli değil.
- Am I qualified to do that?
- Onu yapmak için nitelikli miyim?
- Our teachers are highly qualified.
- Öğretmenlerimiz hayli niteliklidirler.
- Our teachers are highly qualified.
- Öğretmenlerimiz çok nitelikli.
- I am a highly qualified professional.
- Ben yüksek nitelikli bir profesyonel değilim.
- He is considered to be a highly qualified employee.
- O hayli nitelikli bir çalışan olarak düşünülüyor.
- You're qualified, aren't you?
- Sen niteliklisin, değil mi?
- Are you qualified to do that?
- Bunu yapabilecek nitelikte misin?
- I don't think Tom is qualified.
- Tom'un nitelikli olduğunu sanmıyorum.
- Tom is highly qualified.
- Tom çok nitelikli.
- Tom certainly isn't qualified to do the job.
- Tom kesinlikle işi yapmak için nitelikli değil.
- They said I wasn't qualified for the job.
- Onlar iş için nitelikli olmadığımı söyledi.
- He is qualified to be a lawyer.
- O, bir avukat olmak için niteliklidir.
- Tom isn't as qualified as Mary.
- Tom Mary kadar nitelikli değildir.
- I am not qualified for this internship.
- Bu staj için nitelikli değilim.
- Don't you think I'm more qualified?
- Benim daha nitelikli olduğumu düşünmüyor musun?
- I'm not qualified to do that.
- Onu yapmak için nitelikli değilim.
- He's no more qualified than her for the job.
- Bu iş için ondan daha nitelikli değil.
- You are qualified to be a doctor.
- Bir doktor olmak için niteliklisin.
- You are qualified to be a doctor.
- Doktor olmak için niteliklisin.
- Sekkura is a qualified chef.
- Sekkura nitelikli bir şef.
- He is not qualified for the job.
- Bu iş için nitelikli değil.
- John is more qualified than Peter.
- John, Peter'dan daha nitelikli.
- You sound perfectly qualified.
- Kulağa kusursuz bir şekilde nitelikli geliyorsun.
- You're the only person I know who is qualified for this job.
- Bu iş için nitelikli olduğunu bildiğim tek kişi sensin.
- Tom isn't as qualified for the job as Mary is.
- Tom bu iş için Mary kadar nitelikli değil.
- Tom is more qualified than Mary.
- Tom, Mary'den daha niteliklidir.
- Tom is highly qualified.
- Tom oldukça nitelikli.
- It will take her at least two years to be qualified for that post.
- Onun bu görev için nitelikli olması en az iki yılını alacak.
- They consider him a highly qualified employee.
- Onu hayli nitelikli bir çalışan olarak düşünüyorlar.
- I'm not qualified to do that.
- Bunu yapabilecek nitelikte değilim.
- You're qualified.
- Sen niteliklisin.
- Do you think I'm qualified for that job?
- Sizce bu iş için nitelikli miyim?
- He is considered to be a highly qualified employee.
- Yüksek nitelikli bir çalışan olduğu düşünülüyor.
- Jones is well qualified for the job.
- Jones bu iş için oldukça nitelikli.
- I am a highly qualified professional.
- Ben yüksek nitelikli bir profesyonelim.
- Do you think I'm qualified for that job?
- Benim bu iş için nitelikli olduğumu düşünüyor musunuz?
- I'm about as qualified as Tom is.
- Tom ne kadar nitelikliyse ben de o kadar nitelikliyim.
- Tom certainly is qualified for the job.
- Tom kesinlikle bu iş için nitelikli.
- Tom is qualified for this job.
- Tom bu iş için nitelikli.
- Is Tom qualified to do that?
- Tom bunu yapabilecek nitelikte mi?
- You sound perfectly qualified.
- Çok nitelikli görünüyorsun.
- You're qualified.
- Niteliklisiniz.
- Tom is no more qualified for that job than you are.
- Tom bu iş için sizden daha nitelikli değil.
- He's no more qualified than her for the job.
- O, iş için ondan daha nitelikli değil.
- Who is qualified to do this?
- Bunu yapmak için kim nitelikli?
- Are you qualified to do that?
- Bunu yapmak için nitelikli misiniz?
- I'm not qualified to do this job.
- Ben bu işi yapmak için nitelikli değilim.
- Aren't there any qualified applicants?
- Hiç nitelikli aday yok mu?
- Tom isn't as qualified as Mary.
- Tom Mary kadar nitelikli değil.
- I prepared a list of more qualified applicants for you.
- Sizin için daha nitelikli adayların bir listesini hazırladım.
- Tom may be better qualified.
- Tom daha nitelikli olabilir.
- There is an urgent need for qualified teachers.
- Nitelikli öğretmenlere acil bir ihtiyaç vardır.
- I'm not qualified for that job.
- O iş için nitelikli değilim.
- Tom is qualified to be a heart surgeon.
- Tom bir kalp cerrahı olmak için niteliklidir.
- They consider him a highly qualified employee.
- Onu yüksek nitelikli bir çalışan olarak görüyorlar.
- I don't believe Tom is qualified.
- Tom'un nitelikli olduğuna inanmıyorum.
- Tom isn't qualified for that job.
- Tom o iş için nitelikli değil.
- John is more qualified than Peter.
- John, Peter'dan daha niteliklidir.
- Tom certainly is qualified for the job.
- Tom kesinlikle iş için nitelikli.
- We should've hired someone more qualified.
- Daha nitelikli birini işe almamız gerekirdi.
- Tom is qualified to be a heart surgeon.
- Tom kalp cerrahı olmak için niteliklidir.
- You aren't qualified to be the leader.
- Lider olmak için nitelikli değilsin.
- There is an urgent need for qualified teachers.
- Nitelikli öğretmenlere acil ihtiyaç vardır.
Show More (82)
|
| 2 |
qualified |
yeterli |
adj. |
|
- Tom isn't qualified for the job.
- Tom bu iş için yeterli değil.
- Tom certainly isn't qualified to do the job.
- Tom kesinlikle bu iş için yeterli değil.
- I'm not qualified to do this job.
- Bu işi yapmak için yeterli değilim.
- Her age qualifies her for the job.
- Yaşı bu iş için yeterli.
- I'm not qualified for that job.
- O iş için yeterli değilim.
- Tom isn't qualified to teach high school.
- Tom lise öğretmenliği için yeterli değil.
- Tom isn't qualified for that job.
- Tom bu iş için yeterli değil.
- I'm fully qualified.
- Tamamen yeterliyim.
- Am I qualified to do that?
- Bunu yapmak için yeterli miyim?
- Do you think I'm qualified for that job?
- Sence bu iş için yeterli miyim?
- You aren't qualified to be the leader.
- Lider olmak için yeterli niteliklere haiz değilsin.
- I am not qualified for this internship.
- Bu staj için yeterli değilim.
- He is qualified to be a lawyer.
- Avukat olmak için yeterliydi.
- Am I qualified?
- Yeterli miyim?
Show More (11)
|
| 3 |
qualified |
kalifiye |
adj. |
|
- Those of us who are not scientists must rely on the judgment and evaluation of professionally qualified people.
- Bilim adamı olmayan bizler, profesyonel olarak kalifiye kişilerin yargı ve değerlendirmelerine güvenmek zorundayız.
- Strictly speaking, he is not qualified for the job.
- Açık konuşmak gerekirse, o bu iş için kalifiye biri değil.
- I didn't get the job, even though I was qualified.
- Kalifiye olmama rağmen işi alamadım.
- She is qualified as a nurse.
- Hemşire olarak kalifiye.
- Tom is fully qualified.
- Tom tamamen kalifiye.
- He is qualified as an English teacher.
- Bir İngilizce öğretmeni olarak kalifiyedir.
- You're qualified, aren't you?
- Kalifiyesin, değil mi?
- Tom isn't as qualified as Mary.
- Tom, Mary kadar kalifiye değil.
- He is qualified as an English teacher.
- İngilizce öğretmeni olarak kalifiye.
- He is not qualified for the job.
- O, iş için kalifiye değil.
Show More (7)
|
| 4 |
qualified |
vasıflı |
adj. |
|
- It may be hard to feel confident and qualified, too.
- Kendine güvenmek ve vasıflı hissetmek de zor olabilir.
- I'm fully qualified.
- Tamamen vasıflıyım.
- Tom isn't as qualified for the job as Mary is.
- Tom bu iş için Mary kadar vasıflı değil.
- I'm about as qualified as Tom.
- Ben de Tom kadar vasıflıyım.
Show More (1)
|
| 5 |
qualified |
uygun |
adj. |
|
- Strictly speaking, he is not qualified for the job.
- Doğrusunu istersen, o bu iş için uygun değil.
- Do you think I'm qualified for that job?
- Sence bu iş için uygun muyum?
- It will take her at least two years to be qualified for that post.
- Bu göreve uygun hale gelmesi en az iki yılını alacaktır.
- Her age qualifies her for the job.
- Yaşı onu bu iş için uygun kılıyor.
Show More (1)
|
| 6 |
qualified |
yetkili |
adj. |
|
- People better qualified than I on this subject have spoken strongly on the matter.
- Bu konuda benden daha yetkin kişiler konuyla ilgili sert açıklamalarda bulundular.
- Professionals more qualified than I have proven that this is not so.
- Benden daha yetkin profesyoneller bunun böyle olmadığını kanıtladılar.
Show More (-1)
|
