| 1 |
quote |
alıntı yapmak |
v. |
|
- He quoted from the letter he received from the governor.
- Validen aldığı mektuptan alıntı yaptı.
- I quote in English from the Berlingske Tidende.
- Berlingske Tidende'den İngilizce alıntı yapıyorum.
- I would quote the reports on terrorism and the use of weapons of mass destruction in this connection.
- Bu bağlamda terörizm ve kitle imha silahlarının kullanımına ilişkin raporlardan alıntı yapmak isterim.
- I can only quote them.
- Ben sadece onlardan alıntı yapabilirim.
- He quoted the fine declarations that were made in June 2001.
- Haziran 2001'de yapılan ceza açıklamalarından alıntı yaptı.
- I should like to quote China in this connection, candidate for the 2008 Olympic Games.
- Bu bağlamda 2008 Olimpiyat Oyunlarına aday olan Çin'den alıntı yapmak istiyorum.
- I shall give a couple of quotes.
- Birkaç alıntı yapacağım.
- I have just quoted verbatim from the press release issued by Clark on 10 January.
- Az önce Clark tarafından 10 Ocak'ta yayınlanan basın açıklamasından kelimesi kelimesine alıntı yaptım.
- I am quoting the British Medical Journal of 23 November 2002.
- British Medical Journal'ın 23 Kasım 2002 tarihli sayısından alıntı yapıyorum.
- Like those I have quoted many of the names are Greek and most of the shipowners were or are Greek.
- Alıntı yaptığım isimler gibi birçok isim Yunanlı ve armatörlerin çoğu Yunanlıydı ya da Yunanlı.
- Moreover, to quote the well-known biblical saying, it is better to give than to receive.
- Ayrıca, İncil'deki meşhur sözden alıntı yapacak olursak, vermek almaktan daha iyidir.
- I would quote Gaza as an example.
- Örnek olarak Gazze'den alıntı yapmak istiyorum.
- Well, I want to quote a more up-to-date document about the codfish.
- Morina balığı hakkında daha güncel bir belgeden alıntı yapmak istiyorum.
- On subsidies, the Johannesburg text directly quotes the Council's conclusions.
- Sübvansiyonlar konusunda Johannesburg metni doğrudan Konsey kararlarından alıntı yapmaktadır.
- It is at present extremely difficult to check whether the quoted species are left alone.
- Şu anda alıntı yapılan türlerin yalnız bırakılıp bırakılmadığını kontrol etmek son derece zordur.
- However, to quote a well-known philosopher, we do not live in the best of all possible worlds.
- Ancak, tanınmış bir filozoftan alıntı yapacak olursak, mümkün olan tüm dünyaların en iyisinde yaşamıyoruz.
- Let me quote some of the main arguments.
- Bazı ana argümanlardan alıntı yapmama izin verin.
- I would quote Amendment 61 to illustrate my point.
- Ne demek istediğimi anlatmak için Değişiklik 61'den alıntı yapmak istiyorum.
- I hope he was wrongly quoted, because as far as I know, we are not.
- Umarım yanlış alıntı yapmıştır, çünkü bildiğim kadarıyla öyle değil.
- I am quoting Dante, and, much as it pains me, I feel that the quotation is appropriate.
- Dante'den alıntı yapıyorum ve her ne kadar bana acı verse de bu alıntının yerinde olduğunu düşünüyorum.
- He could have quoted a number of other clichés, but they are only clichés because they are true.
- Bir dizi başka klişeden alıntı yapabilirdi, ancak bunlar yalnızca doğru oldukları için klişedir.
- I should like to quote one example by way of illustration.
- Örnek olması açısından bir alıntı yapmak istiyorum.
- I would now like to quote a press release from the European Federation of Pharmaceutical Industries and Associations.
- Şimdi Avrupa İlaç Endüstrileri ve Dernekleri Federasyonu'nun bir basın açıklamasından alıntı yapmak istiyorum.
- The previous speaker has quoted me from the last committee meeting and said it all!
- Benden önceki konuşmacı son komite toplantısında benden alıntı yaptı ve her şeyi söyledi!
- She quoted a poem by Keats.
- Keats'in bir şiirinden alıntı yaptı.
- Tom often quotes Shakespeare.
- Tom sık sık Shakespeare'den alıntı yapar.
- Don't quote me.
- Benden alıntı yapma.
- I was quoting Tom.
- Tom'dan alıntı yapıyordum.
- I was quoting her.
- Ondan alıntı yapıyordum.
- He quoted some famous proverbs from the Bible.
- O, İncil'den bazı ünlü atasözlerini alıntı yaptı.
- Tom often quotes the Bible.
- Tom sık sık İncil'den alıntılar yapar.
- When you quote a stupid text, do not forget the context.
- Aptalca bir metinden alıntı yaparken, bağlamı unutma.
- Were you just quoting Tom?
- Tom'dan mı alıntı yapıyordun?
- There was a statement in the Asahi newspaper yesterday or the day before stressing that you shouldn't quote Wikipedia.
- Dün ya da önceki gün Asahi gazetesinde Wikipedia'dan alıntı yapmamanız gerektiğini vurgulayan bir açıklama vardı.
- Don't quote me on this.
- Bu konuda benden alıntı yapmayın.
- There was a statement in the Asahi newspaper yesterday or the day before stressing that you shouldn't quote Wikipedia.
- Dün ya da evvelsi gün Asahi gazetesinde Wikipedia'dan alıntı yapmamanız gerektiğini vurgulayan bir ifade vardı.
- Can I quote you?
- Senden alıntı yapabilir miyim?
- Tom often quotes the Bible.
- Tom sık sık İncil'den alıntı yapar.
Show More (35)
|
| 2 |
quote |
alıntı |
n. |
|
- She started her speech with a quote from Steve Jobs.
- Konuşmasına Steve Jobs'dan bir alıntıyla başladı.
- This quote is not from Karl Marx but from the Cardinal of Milan, Carlo Maria Martini, who has just retired.
- Bu alıntı Karl Marx'tan değil, yeni emekli olan Milano Kardinali Carlo Maria Martini'den.
- The quote is directly from him.
- Alıntı doğrudan kendisinden yapılmıştır.
- I am not quoting this to indict the Americans in any way for something which may be completely unrelated to them.
- Bu alıntıyı, Amerikalıları kendileriyle hiç ilgisi olmayan bir konuda suçlamak için yapmıyorum.
- If the source is not specified, a quote is not a quote but plagiarism.
- Kaynak belirtilmemişse, alıntı alıntı değil intihaldir.
- This is a direct quote.
- Bu doğrudan bir alıntı.
- Tom often posts motivational quotes on Facebook.
- Tom Facebook'ta sık sık motive edici alıntılar paylaşır.
- I need to know where these quotes come from.
- Bu alıntıların nereden geldiğini bilmem gerek.
- What's your favorite funny quote?
- En sevdiğiniz komik alıntı nedir?
- It's difficult to translate quotes.
- Alıntıları çevirmek zordur.
- This is a direct quote.
- Bu direkt bir alıntı.
- What's your favorite Mark Twain quote?
- Mark Twain'den en sevdiğiniz alıntı nedir?
- I need to know where these quotes come from.
- Bu alıntıların nereden geldiğini bilmem gerekiyor.
- What's your favorite funny quote?
- Favori komik alıntın nedir?
- It's difficult to translate quotes.
- Alıntıları tercüme etmek zordur.
- It's a quote from the book.
- Bu, kitaptan bir alıntı.
- What's your favorite humorous quote?
- En sevdiğiniz mizahi alıntı nedir?
- I don't know how to translate this quote.
- Bu alıntıyı nasıl çevireceğimi bilmiyorum.
Show More (15)
|
| 3 |
quote |
alıntılamak |
v. |
|
- The relevant Doha provisions are quoted throughout the text.
- İlgili Doha hükümleri metin boyunca alıntılanmıştır.
- What was quoted in the newspaper I have said many times, including here in the European Parliament.
- Gazetede alıntılanan hususları, burada Avrupa Parlamentosu'nda da olmak üzere birçok kez dile getirdim.
- Let me quote the relevant section of his letter.
- Mektubunun ilgili bölümünü alıntılamama izin verin.
- There are innumerable examples quoted here.
- Burada alıntılanan sayısız örnek var.
- A feature of the regulation, which I have just quoted, is simplicity.
- Az önce alıntıladığım yönetmeliğin bir özelliği de sadeliğidir.
- It is at present extremely difficult to check whether the quoted species are left alone.
- Alıntılanan türlerin rahat bırakılıp bırakılmadığını kontrol etmek şu anda son derece zor.
- What was quoted in the newspaper I have said many times, including here in the European Parliament.
- Gazetede alıntılanan şeyi, burada Avrupa Parlamentosu'nda da olmak üzere birçok kez söyledim.
- That is not the only example I could quote.
- Alıntılayabileceğim tek örnek bu değil.
- On subsidies, the Johannesburg text directly quotes the Council's conclusions.
- Teşvikler konusunda Johannesburg metni Konsey'in sonuçlarını doğrudan alıntılamaktadır.
- In any case, this Convention has been quoted as an example that can point the way forward for other European texts.
- Her halükarda bu Sözleşme diğer Avrupa metinleri için yol gösterebilecek bir örnek olarak alıntılanmıştır.
- I will quote you a passage from one of those letters.
- Ben sana o mektupların birinden bir pasaj alıntılayacağım.
- He quoted a passage from the Bible.
- O, İncil'den bir pasaj alıntıladı.
- You may quote me.
- Beni alıntılayabilirsin.
- The proverb is quoted from Franklin.
- Atasözü Franklin'den alıntılanmıştır.
- Can you quote a line of Hamlet?
- Hamlet'ten bir dize alıntılayabilir misin?
- I was quoting him.
- Onu alıntılıyordum.
- He quoted some famous proverbs from the Bible.
- İncil'den bazı ünlü atasözlerini alıntıladı.
Show More (14)
|
| 4 |
quote |
aktarmak |
v. |
|
- I can just quote some figures for comparison if you like.
- İsterseniz karşılaştırma için bazı rakamlar aktarabilirim.
- You have been quoted in the German press as saying that there are thousands of substances that need to be tested.
- Alman basınında, test edilmesi gereken binlerce madde olduğunu söylediğiniz aktarılmıştır.
- I have not quoted the exact English version so as to preserve some elegance.
- Bazı zarafeti korumak amacıyla İngilizce versiyonu aynen aktarmadım.
- She quotes me as having written that she should kindly come to the Committee on Budgetary Control.
- Benden Bütçe Kontrol Komitesi'ne nazikçe gelmesi gerektiğini yazdığını aktarıyor.
- Mr Michel mentioned that there is a gulf between the EU and its people and quoted the Irish example.
- Sayın Michel, AB ile halkı arasında bir uçurum olduğundan bahsetti ve İrlanda örneğini aktardı.
- I will quote a section of this manifesto which, in my opinion, sums up the will which we have to apply to this process.
- Bu manifestodan, bence bu sürece uygulamamız gereken iradeyi özetleyen bir bölüm aktaracağım.
- The figures some Members have quoted amply demonstrate that the mountains are the minority of minorities in this House.
- Bazı Üyelerin aktardığı rakamlar, dağlıların bu Mecliste azınlıkların azınlığı olduğunu fazlasıyla göstermektedir.
- I'll quote a few lines from their letter.
- Mektuplarından birkaç satır aktaracağım.
- He quoted a passage from the Bible.
- İncil'den bir pasaj aktardı.
- I will quote you a passage from one of those letters.
- Size o mektuplardan birinden bir pasaj aktaracağım.
Show More (7)
|
| 5 |
quote |
bahsetmek |
v. |
|
- Mr Stevenson quoted a number of figures.
- Sayın Stevenson bir dizi rakamdan bahsetti.
- Mr Stevenson quoted a number of figures.
- Bay Stevenson bir dizi rakamdan bahsetti.
- I should like to quote the Middle East as a final example.
- Son bir örnek olarak Orta Doğu'dan bahsetmek istiyorum.
- A number of figures were quoted.
- Bir dizi rakamdan bahsedildi.
Show More (1)
|
| 6 |
quote |
(fiyat) vermek |
v. |
|
- I should like, if I may, to quote a few statistics on the disadvantages of these regions.
- İzin verirseniz bu bölgelerin dezavantajlarına ilişkin birkaç istatistik vermek istiyorum.
- Perhaps I should just quote some figures.
- Belki de sadece bazı rakamlar vermeliyim.
- It is difficult to quote an actual figure but we suspect that it is much higher than we can possibly imagine.
- Gerçek bir rakam vermek zor ancak tahmin edebileceğimizden çok daha yüksek olduğundan şüpheleniyoruz.
- Allow me to quote the summit in Nice as an example.
- Nice'deki zirveyi örnek olarak vermeme izin verin.
Show More (1)
|
| 7 |
quote |
fiyat (teklif olarak verilen) |
n. |
|
- Quote me your best price.
- Son fiyatınızı söyleyin.
- Quote me your best price.
- En iyi fiyatını söyle.
- Quote me your best price.
- En son fiyatınızı söyleyin.
Show More (0)
|
| 8 |
quote |
fiyat vermek |
v. |
|
- She quoted 25.000 for all commissioned work.
- Tüm sipariş edilen işler için 25.000 fiyat verdi.
- What price did he quote you for the pair of earrings?
- Küpeler için sana ne kadar fiyat verdi?
Show More (-1)
|
| 9 |
quote |
fiyat teklifi |
n. |
|
- Could you send me a quote for your services?
- Hizmetleriniz için bana bir fiyat teklifi gönderebilir misiniz?
- We are looking forward to receiving your quote as soon as possible.
- En kısa sürede fiyat teklifini almayı sabırsızlıkla bekliyoruz.
Show More (-1)
|
| 10 |
quote |
fiyatlanmak |
v. |
|
- The dollar was quoted at 0,82 Euro today.
- Dolar bugün 0,82 Euro'dan fiyatlandı.
Show More (-2)
|
| 11 |
quote |
söylemek |
v. |
|
- Could you quote the Wi-fi password for me?
- Benim için Wi-fi şifresini söyleyebilir misiniz?
Show More (-2)
|
