rather - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
rather oldukça adv.
  • This regulation, therefore, has a restricting rather than a stimulating effect.
  • Dolayısıyla bu yönetmelik teşvik edici olmaktan ziyade kısıtlayıcı bir etkiye sahiptir.
  • In addition, this rather unreliable procedure will triple the cost of identification.
  • Buna ek olarak, bu oldukça güvenilmez prosedür kimlik tespitinin maliyetini üç katına çıkaracaktır.
  • So the 1 April deadline still looks rather ambitious.
  • Dolayısıyla 1 Nisan son tarihi hala oldukça iddialı görünüyor.
Show More (99)
rather daha ziyade adv.
  • That is not actually the case; rather, production subsidies are to continue until 2010.
  • Aslında durum böyle değildir; daha ziyade, üretim sübvansiyonları 2010 yılına kadar devam edecektir.
  • Further to the conclusions devoted to Iraq it seems rather to be cast as a humanitarian NGO.
  • Irak'a adanan sonuçların ötesinde, daha ziyade bir insani yardım STK'sı olarak görülüyor.
  • Khamenei’s previous record suggests rather that he is playing for time.
  • Hamaney'in önceki sicili daha ziyade zamana oynadığını gösteriyor.
Show More (48)
rather aksine adv.
  • Rather, it leaves a certain amount of room in which negotiations can be conducted in a sensible way.
  • Aksine, müzakerelerin mantıklı bir şekilde yürütülebilmesi için belli bir alan bırakmaktadır.
  • Rather, we must have a very demanding policy that maintains functional integrity.
  • Aksine, bizler işlevsel bütünlüğü koruyan çok talepkar bir politikaya sahip olmalıyız.
  • Rather, it is very encouraging and an asset to our societies.
  • Aksine bu çok cesaret verici ve toplumlarımız için bir değerdir.
Show More (29)
rather daha iyisi adv.
  • I'd rather eat my own foot fungus.
  • Kendi ayak mantarımı yerim daha iyi.
  • Rather than working for a low salary, it is better for us to be unemployed.
  • Düşük bir maaşla çalışmaktansa işsiz kalmak bizim için daha iyi.
  • I would rather not go out today.
  • Bugün dışarı çıkmasam daha iyi.
Show More (5)
rather daha çok adv.
  • That seems rather like haggling.
  • Bu daha çok pazarlık gibi görünüyor.
  • Honestly, I'd rather eat your chips than anything in this dump.
  • Açıkçası, sizin cipslerinizi yemeyi bu çöplükteki her şeyden daha çok isterdim.
  • I prefer bananas rather than apples.
  • Muzu elmadan daha çok tercih ederim.
Show More (3)
rather tercihen adv.
  • Wouldn't you rather talk about something else?
  • Başka bir şey hakkında konuşmayı tercih etmez misin?
  • Wouldn't you rather talk about Tom?
  • Tom hakkında konuşmayı tercih etmez miydin?
  • Wouldn't you rather talk about Tom?
  • Tom'dan bahsetmeyi tercih etmez misin?
Show More (1)
rather epey adv.
  • He is rather good at painting.
  • Resim yapma konusunda epey iyi.
  • Tom is rather hard to please.
  • Tom'u memnun etmek epey zordur.
Show More (-1)
rather bilakis adv.
  • Strictly speaking, tomatoes aren't vegetables, but rather fruits.
  • Doğrusunu istersen, domates sebze değildir, bilakis meyvedir.
Show More (-2)
rather bir hayli adv.
  • I felt rather lucky.
  • Kendimi bir hayli şanslı hissettim.
Show More (-2)