ready - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
ready hazır adj.
  • They want to become part of the European family and are ready to make a great deal of effort to accomplish that.
  • Avrupa ailesinin bir parçası olmak istiyorlar ve bunu başarmak için büyük çaba sarf etmeye hazırlar.
  • However, it does its best to get everything ready on time.
  • Bununla birlikte, her şeyi zamanında hazır hale getirmek için elinden geleni yapmaktadır.
  • The Commission is ready to play its part in this joint endeavour.
  • Komisyon bu ortak çabada üzerine düşen rolü oynamaya hazırdır.
Show More (1457)
ready hazırlıklı adj.
  • I hope it does not, but we must be ready if it does.
  • Umarım böyle bir şey olmaz ama olursa da hazırlıklı olmalıyız.
  • I hope it does not, but we must be ready if it does.
  • Umarım öyle olmaz ama öyle olursa da hazırlıklı olmalıyız.
  • You've got to be ready for anything.
  • Her şeye hazırlıklı olmalısın.
Show More (3)