1 |
ride |
binmek |
v. |
|
- She rode a camel.
- Deveye binerdi.
- I like to ride motorcycles.
- Motosikletlere binmeyi severim.
- Tom didn't know how to ride a bicycle at that time.
- Tom o zamanlar bisiklete nasıl binileceğini bilmiyordu.
- Tom wasn't the one who taught Mary how to ride a horse.
- Mary'ye ata nasıl binileceğini öğreten Tom değildi.
- My grandmother can ride a motorcycle.
- Büyükannem motosiklete binebiliyor.
- Tom rode away on his horse.
- Tom atına binip uzaklaştı.
- I don't ride my bicycle very often.
- Bisikletime sık sık binmem.
- Tom doesn't like to ride the subway during rush hour.
- Tom iş çıkış saatleri sırasında metroya binmeyi sevmez.
- I want to ride a pony!
- Midilliye binmek istiyorum!
- Tom rode up in the elevator with Mary.
- Tom, Mary ile birlikte asansöre bindi.
- I want to ride a motorcycle.
- Bir motosiklete binmek istiyorum.
- Tom put new pedals on the bicycle that he rides to school.
- Tom okula giderken bindiği bisiklete yeni pedallar taktı.
- You can always ride the elevator.
- Her zaman asansöre binebilirsin.
- Have you ever ridden in a hot air balloon?
- Hiç sıcak hava balonuna bindiniz mi?
- Mary loves to ride her horse.
- Mary atına binmeyi sever.
- Tom doesn't ride his motorcycle anymore.
- Tom artık motosiklete binmiyor.
- He knows how to ride a camel.
- Deveye nasıl binileceğini biliyor.
- Tom asked Mary if she wanted to ride his horse.
- Tom Mary'ye onun atına binmek isteyip istemediğini sordu.
- I don't ride my motorcycle anymore.
- Artık motosiklete binmiyorum.
- I ride the subway every day.
- Ben her gün metroya binerim.
- Tom asked Mary if she wanted to ride his horse.
- Tom Mary'ye atına binmek isteyip istemediğini sordu.
- Tom showed Mary how to ride a horse.
- Tom, Mary'ye ata nasıl binileceğini gösterdi.
- She rode a camel.
- O bir deveye bindi.
- We happened to ride the same train.
- Biz tesadüfen aynı trene bindik.
- He rode a bus to the park.
- Parka giden bir otobüse bindi.
- Tom knows how to ride a horse.
- Tom ata nasıl binileceğini biliyor.
- Tom let Mary ride his horse.
- Tom, Mary'nin atına binmesine izin verdi.
- Is it ok if I ride?
- Binsem olur mu?
- Have you ever ridden in a hot air balloon?
- Sen hiç sıcak hava balonuna bindin mi?
- He rode a bus to the park.
- O, parka giden bir otobüse bindi.
- Have you ever ridden a motorcycle?
- Hiç motosiklete bindin mi?
- I know how to ride a horse.
- Ata nasıl binileceğini biliyorum.
- When's the last time you rode a motorcycle?
- En son ne zaman motosiklete bindin?
- It is dangerous to ride a motorbike without a helmet.
- Kasksız motosiklete binmek tehlikelidir.
- I always wear my helmet when I ride my motorcycle.
- Motoruma binerken kaskımı her zaman takarım.
- Tom wants to ride a bull.
- Tom boğaya binmek istiyor.
- Pedro has a motorcycle and loves to ride it.
- Pedro'nun motosikleti var ve ona binmeyi sever.
- Tom is afraid to ride the subway.
- Tom metroya binmekten korkuyor.
- My friend got to ride a stretch limousine to prom!
- Arkadaşımın balo için bir streç limuzine binmesi gerekiyor.
- Have you ever ridden a mule?
- Hiç katıra bindin mi?
- Tom doesn't ride his motorcycle anymore.
- Tom artık motosikletine binmiyor.
Show More (38)
|
2 |
ride |
sürmek |
v. |
|
- Because the shock absorbers, they're so old that the whole ride is very bumpy.
- Çünkü amortisörler o kadar eski ki sürerken çok sarsıntılı oluyor.
- It also has two riding modes; for learners and experts.
- Ayrıca iki sürüş modu var; öğrenenler ve uzmanlar için.
- Do you think you can ride that horse?
- Sence o atı sürebilir misin?
- He showed us how to ride a horse.
- Bir atı nasıl süreceğimizi bize gösterdi.
- Tom and Mary rode their horses through the canyon.
- Tom ve Mary kanyon boyunca atlarını sürdüler.
- I've never tried riding a unicycle.
- Tek tekerlekli bisiklet sürmeyi hiç denemedim.
- Pedro has a motorcycle and loves to ride it.
- Pedro'nun bir motosikleti var ve onu sürmeyi seviyor.
- Tom rode his bicycle over to Mary's house.
- Tom bisikletini Mary'nin evine doğru sürdü.
- Tom is learning to ride a tricycle.
- Tom bir üç tekerlekli bisiklet sürmeyi öğreniyor.
- Tom had an accident when he tried to ride a hoverboard for the first time.
- Tom ilk kez hoverboard sürmeye çalışırken kaza geçirdi.
- Do your children always wear helmets when they ride their bicycles?
- Çocuklarınız bisikletlerini sürerken daima kask takıyor mu?
- I kept riding my bicycle even though my legs were hurting.
- Bacaklarım ağrımasına rağmen bisikletimi sürmeye devam ettim.
- Tom rides his bicycle on the sidewalk.
- Tom bisikletini kaldırımda sürüyor.
- Always wear a helmet when you're riding.
- Sürerken her zaman kask tak.
- Tom rode his bicycle through the alley.
- Tom bisikletini sokak boyunca sürdü.
- Tom knows a boy who can ride a unicycle.
- Tom tek tekerli bir bisiklet sürebilen bir genç tanıyor.
- She rides a motorcycle well.
- O iyi motorsiklet sürer.
- I really like riding horses.
- At sürmeyi gerçekten seviyorum.
- You're playing with fire if you insist on riding your motorcycle without a helmet on.
- Motosikletinizi kask takmadan sürmekte ısrar ediyorsanız, ateşle oynuyorsunuz demektir.
- The free ride is over.
- Serbest sürüş sona erdi.
- Please don't let Tom ride my bicycle.
- Lütfen Tom'un bisikletimi sürmesine izin vermeyin.
Show More (18)
|
3 |
ride |
gitmek (at veya araba ile) |
v. |
|
- We cannot ride roughshod over them as we did in 2001.
- 2001'de yaptığımız gibi onların üzerine kabaca gidemeyiz.
- I ride a bike to work.
- İşe bisikletle gidiyorum.
- This train rides very well.
- Bu tren çok iyi gidiyor.
- I ride my bike to work.
- İşe bisikletimle giderim.
- I still need a ride to work.
- Hala işe gitmek için bir araca ihtiyacım var.
- She rides her bike to school.
- Okula bisikletle gidiyor.
- Do you ride the train to work?
- İşe trenle mi gidiyorsun?
- Tom rides a bike to work.
- Tom işe bisikletle gidiyor.
- I used to ride my bike to my grandparents' house.
- Büyükannem ve büyükbabamın evine bisikletle giderdim.
- I want you to ride with him.
- Onunla gitmeni istiyorum.
- I ride the subway to school.
- Okula metroyla gidiyorum.
Show More (8)
|
4 |
ride |
kullanmak |
v. |
|
- Did she learn to ride a bike?
- O, bisiklet kullanmayı öğrendi mi?
- Professional cyclists usually ride in pelotons.
- Profesyonel bisikletçiler genellikle ana grupta bisiklet kullanırlar.
- I don't like cars, so I always ride a bike.
- Arabaları sevmem, bu yüzden hep bisiklet kullanırım.
- Do your children always wear helmets when they ride their bicycles?
- Çocuklarınız bisikletlerini kullanırken her zaman kask takıyorlar mı?
- I hear Tom can ride a unicycle.
- Tom'un tek tekerlekli bisiklet kullanabileceğini duydum.
- Do you always wear a helmet when you ride your motorcycle?
- Motosiklet kullanırken her zaman kask takar mısın?
- I always wear a helmet when I ride my motorcycle.
- Motosiklet kullanırken her zaman kask takarım.
- I ride a scooter.
- Bir scooter kullanıyorum.
- Tom rides a scooter.
- Tom bir scooter kullanıyor.
- Please don't let Tom ride my bicycle.
- Lütfen Tom'un bisikletimi kullanmasına izin verme.
- I rode my bicycle a lot today.
- Bugün bisikletimi çok kullandım.
Show More (8)
|
5 |
ride |
araba |
n. |
|
- Sorry space rangers, this ride is no longer in service.
- Üzgünüm uzay bekçileri, bu araç artık hizmet vermiyor.
- Sorry space rangers, this ride is no longer in service.
- Üzgünüm uzay korucuları, bu araç artık kullanımda değil.
- I still need a ride to work.
- Çalışmak için hala bir araca ihtiyacım var.
- Will you give me a ride?
- Beni arabayla götürür müsün?
- I don't need a ride.
- Bir araca ihtiyacım yok.
Show More (2)
|
6 |
ride |
yolculuk (at/bisiklet/araba ile) |
n. |
|
- Because the shock absorbers, they're so old that the whole ride is very bumpy.
- Çünkü amortisörler, o kadar eskimişler ki tüm yolculuk çok sarsıntılı geçiyor.
- I'm getting sick of the ride.
- Yolculuktan sıkılmaya başladım.
- The cab ride's on me.
- Taksi yolculuğu benden.
Show More (0)
|
7 |
ride |
arabaya binmek (sürmeden) |
v. |
|
- I'm getting sick of the ride.
- Ben arabaya binmekten usanıyorum.
- I had to wait for a ride.
- Arabaya binmek için beklemek zorundaydım.
- I asked if you wanted a ride.
- Arabaya binmeyi isteyip istemediğinizi sordum.
Show More (0)
|
8 |
ride |
geçmek (yol) |
v. |
|
- She rode her motorcycle across the country.
- Motosikletiyle ülkeyi boydan boya geçti.
Show More (-2)
|
9 |
ride |
gezinti (at/bisiklet/araba ile) |
n. |
|
- Layla and Sami went for a ride.
- Layla ve Sami gezintiye çıktılar.
Show More (-2)
|
10 |
ride |
tur |
n. |
|
- Can I have a ride?
- Bir tur atabilir miyim?
Show More (-2)
|
11 |
ride |
ata binmek |
v. |
|
- I prefer riding to walking.
- Yürümek yerine ata binmeyi tercih ederim.
Show More (-2)
|
12 |
ride |
yolculuk etmek |
v. |
|
- I want Tom to ride with Mary.
- Tom'un Mary ile yolculuk etmesini istiyorum.
Show More (-2)
|