| 1 |
sequence |
sıra |
n. |
|
- Children's stories must be told in a logical sequence.
- Çocuk hikayeleri mantıklı bir sıra ile anlatılmalıdır.
- The students were asked to arrange the numbers in a specific sequence.
- Öğrencilerden sayıları belirli bir sıraya göre dizmeleri istendi.
- Auto-destruct sequence was set.
- Otomatik imha sırası ayarlandı.
- Auto-destruct sequence initiated.
- Otomatik imha sırası başlatıldı.
Show More (1)
|
| 2 |
sequence |
dizi |
n. |
|
- Genes consist of a specific sequence of DNA.
- Genler belirli bir DNA dizisinden oluşur.
- A convergent sequence is bounded.
- Yakınsak bir dizi sınırlıdır.
- Nobody could remember the sequence of events.
- Hiç kimse olaylar dizisini hatırlayamadı.
Show More (0)
|
| 3 |
sequence |
sekans |
n. |
|
- The sequence in the movie showcased the protagonist's escape.
- Filmdeki sekans, kahramanın kaçışını gösteriyordu.
- What's your longest sequence in Simon?
- Simon'daki en uzun sekansınız nedir?
Show More (-1)
|
| 4 |
sequence |
silsile |
n. |
|
- She explained the sequence of events leading up to her divorce.
- Boşanmasına yol açan olaylar silsilesini izah etti.
Show More (-2)
|
| 5 |
sequence |
sahne |
n. |
|
- Filming the action sequence in that episode was a challenge.
- O bölümdeki aksiyon sahnesini çekmek çok zor oldu.
Show More (-2)
|
| 6 |
sequence |
olay dizisi |
n. |
|
- The film depicted a thrilling sequence of car chases and explosions.
- Film, araba kovalamacaları ve patlamalardan oluşan heyecan verici bir olay dizisini tasvir ediyordu.
Show More (-2)
|
| 7 |
sequence |
sıralama |
n. |
|
- That is a perfectly logical sequence.
- Bu tamamen mantıklı bir sıralamadır.
Show More (-2)
|
| 8 |
sequence |
sıralanım |
n. |
|
- Genes consist of a specific sequence of DNA.
- Genler DNA'nın belirli bir sıralanmasından oluşur.
Show More (-2)
|
