1 |
show up |
ortaya çıkmak |
v. |
|
- Aya's been gone since the bugs showed up.
- Aya, bu böceklerin ortaya çıkmasından sonra kayboldu.
- Aya's been gone since the bugs showed up.
- Aya böcekler ortaya çıktığından beri ortalıkta yok.
- Aya's been gone since the bugs showed up.
- Böcekler ortaya çıktıktan sonra Aya gitti.
- He showed up right at five.
- O, tam beşte ortaya çıktı.
- Why didn't they show up?
- Neden ortaya çıkmadılar?
- I knew you'd show up eventually.
- Eninde sonunda ortaya çıkacağını biliyordum.
- Tom will show up.
- Tom ortaya çıkacak.
- Tom showed up three days later.
- Tom üç gün sonra ortaya çıktı.
- I can't believe Tom has the nerve to show up.
- Tom'un ortaya çıkmaya cesaret ettiğine inanamıyorum.
- Sami showed up with increasing frequency.
- Sami giderek daha sık ortaya çıkıyordu.
- Tom has a feeling that Mary might show up in a few minutes.
- Tom'un Mary'nin birkaç dakika içinde ortaya çıkabileceğine dair bir hissi var.
- It's about time somebody showed up.
- Birinin ortaya çıkma vakti geldi.
- They didn't show up.
- Onlar ortaya çıkmadılar.
- Tom doesn't like being the first one to show up at any party.
- Tom herhangi bir partide ilk ortaya çıkan kişi olmaktan hoşlanmaz.
- She didn't show up.
- O ortaya çıkmadı.
- I didn't think you'd show up.
- Ortaya çıkacağını düşünmemiştim.
- I'm afraid Tom will show up and ruin my party.
- Ne yazık ki Tom ortaya çıkacak ve partimi mahvedecek.
- Tom still hasn't shown up.
- Tom hala ortaya çıkmadı.
- I hope Tom shows up today.
- Umarım Tom bugün ortaya çıkar.
- I wonder if Tom will show up tonight.
- Bu gece Tom'un ortaya çıkıp çıkmayacağını merak ediyorum.
- It's about time you showed up.
- Senin ortaya çıkma vaktin geldi.
- He didn't show up at the party yesterday evening.
- O, dün akşamki partide ortaya çıkmadı.
- They just show up whenever they want to.
- Onlar sadece istedikleri zaman ortaya çıkarlar.
- Tom promised to come, but he never showed up.
- Tom geleceğine söz vermişti ama ortaya çıkmadı.
- Tell him to show up.
- Ona ortaya çıkmasını söyle.
- Tom will show up sooner or later.
- Tom er ya da geç ortaya çıkacak.
- I have no doubt in my mind that Tom will show up at the auction.
- Tom'un açık artırmada ortaya çıkacağından hiç şüphem yok.
- Dan showed up at Linda's house.
- Dan, Linda'nın evinde ortaya çıktı.
- Tom has a feeling that Mary might show up in a few minutes.
- Tom, Mary'nin birkaç dakika içinde ortaya çıkabileceğini hissediyor.
- Tom didn't show up at all.
- Tom hiç ortaya çıkmadı.
- Tom is going to show up.
- Tom ortaya çıkacak.
- Tom and Mary show up at the strangest places.
- Tom ve Mary en garip yerlerde ortaya çıktı.
- I was wondering when you were going to show up.
- Ne zaman ortaya çıkacağını merak ediyordum.
- I honestly didn't think Tom would show up.
- Doğrusu Tom'un ortaya çıkacağını düşünmemiştim.
- I've got a feeling that Tom will show up soon.
- Tom'un yakında ortaya çıkacağını hissediyorum.
- If Tom shows up, it's going to ruin Mary's day.
- Eğer Tom ortaya çıkarsa, bu, Mary'nin gününü mahvedecek.
- Tom is likely to show up any minute.
- Tom her an ortaya çıkabilir.
- Fadil showed up the next morning.
- Fadıl ertesi sabah ortaya çıktı.
- I wonder why Tom hasn't shown up yet.
- Tom'un neden hala ortaya çıkmadığını merak ediyorum.
- Tom knew that the police could show up at any minute.
- Tom polisin her an ortaya çıkabileceğini biliyordu.
- What'll Tom do if Mary doesn't show up?
- Hiç ortaya çıkmadılar.
- Imagine there's a war and no one shows up.
- Düşünün ki bir savaş var ve hiç kimse ortaya çıkmıyor.
- Just tell me when to show up.
- Sadece ne zaman ortaya çıkacağımı söyle.
- There is no telling what would happen if she doesn't show up.
- Ortaya çıkmazsa, ne olacağını kimse bilemez.
- She didn't show up until the meeting was over.
- Toplantı bitene kadar ortaya çıkmadı.
- Fibonacci numbers show up occasionally in nature.
- Fibonacci sayıları doğada ara sıra ortaya çıkar.
- Tell her to show up.
- Ona ortaya çıkmasını söyle.
- I thought Tom would never show up.
- Tom'un asla ortaya çıkmayacağını düşündüm.
- A mirage sometimes shows up in Toyama Bay.
- Bazen Toyama Körfezi'nde bir serap ortaya çıkar.
- Tom and Mary show up at the strangest places.
- Tom ve Mary en tuhaf yerlerde ortaya çıktılar.
- Tom is going to show up sooner or later.
- Tom er ya da geç ortaya çıkacak.
- They just show up whenever they want to.
- İstedikleri zaman ortaya çıkıyorlar.
- I knew Tom would show up eventually.
- Tom'un eninde sonunda ortaya çıkacağını biliyordum.
- You never know when Tom might show up.
- Tom'un ne zaman ortaya çıkacağını asla bilemezsin.
- Sami didn't show up that night.
- Sami o gece ortaya çıkmadı.
- I've been expecting you to show up.
- Ortaya çıkmanı bekliyordum.
- He didn't show up.
- Ortaya çıkmadı.
- I waited for Tom for three hours, but he never showed up.
- Tom'u üç saat bekledim ama o asla ortaya çıkmadı.
- Tom never showed up again.
- Tom bir daha ortaya çıkmadı.
- Tom showed up at just the right moment.
- Tom tam zamanında ortaya çıktı.
- Tom just showed up.
- Tom öylece ortaya çıktı.
- Tell them to show up.
- Onlara ortaya çıkmalarını söyle.
Show More (59)
|
2 |
show up |
görünmek |
v. |
|
- If anyone shows up on the roof, move us in fast.
- Eğer çatıda biri görünürse bizi hemen içeri alın.
- Tom seems a lot happier since you showed up.
- Tom sen geldiğinden beri çok daha mutlu görünüyor.
- She didn't show up at the party, but nobody knows why.
- O, partide görünmedi fakat sebebini kimse bilmiyor.
- We were expecting Tom to be at the party, but he didn't show up.
- Biz Tom'un partide olmasını bekliyorduk, ama o görünmedi.
- The ghost started showing up more often.
- Hayalet daha sık görünmeye başladı.
- He didn't show up at the party last night.
- Dün gece partide görünmedi.
- We waited a long time, but she didn't show up.
- Biz uzun süre bekledik ama o görünmedi.
- I wonder whether Tom will really show up tonight.
- Tom'un bu gece gerçekten görünüp görünmeyeceğini merak ediyorum.
- Fibonacci numbers show up occasionally in nature.
- Fibonacci sayıları doğada zaman zaman görünür.
- He didn't show up at the party.
- O, partide görünmedi.
- Tom seems a lot happier since you showed up.
- Sen geldiğinden beri Tom çok daha mutlu görünüyor.
- Nobody showed up.
- Kimse görünmedi.
Show More (9)
|
3 |
show up |
belirmek |
v. |
|
- If anyone shows up on the roof, move us in fast.
- Çatıda biri belirirse bizi hemen içeri alın.
- If anyone shows up on the roof, move us in fast.
- Eğer çatıda beliren olursa bizi hemen içeri alın.
- A mirage sometimes shows up in Toyama Bay.
- Toyama Körfezi'nde bazen bir serap belirir.
Show More (0)
|
4 |
show up |
gözükmek |
v. |
|
- I returned the book, but it's still showing up in my account.
- Kitabı iade ettim, ancak hâlâ hesabımda gözüküyor.
Show More (-2)
|
5 |
show up |
göstermek |
v. |
|
- He probably meant that people go to demonstrations just to show up instead of actually protesting.
- O, muhtemelen insanların gerçekten protesto yapmak yerine sadece boy göstermek için gösterilere gittiklerini kastediyordu.
Show More (-2)
|