1 |
smart |
zeki |
adj. |
|
- If not smart, you should at least be nice.
- Zeki değilsen de en azından kibar olabilirsin.
- I knew you were a smart kid the minute I saw you.
- Seni gördüğüm anda zeki bir çocuk olduğunu anlamıştım.
- Tom is smart and ambitious.
- Tom zeki ve hırslı.
- I'm smarter than everyone else here.
- Buradaki herkesten daha zekiyim.
- Tom is smarter than most people think he is.
- Tom çoğu insanın düşündüğünden daha zeki.
- Tom is smarter than any other student in our class.
- Tom sınıfımızdaki diğer tüm öğrencilerden daha zeki.
- He's smarter than they are.
- Onlardan daha zeki.
- Tom is smarter than most boys his age.
- Tom, yaşıtı olan çoğu erkekten daha zeki.
- Tom thought he was smarter than anybody else.
- Tom diğer herkesten daha zeki olduğunu düşünüyordu.
- You're the smartest person I know.
- Tanıdığım en zeki insansın.
- Tom is smarter than you might think.
- Tom düşündüğünden daha zeki.
- I know that you're smart.
- Senin zeki olduğunu biliyorum.
- We're all smarter than that.
- Hepimiz ondan daha zekiyiz.
- I don't think Tom is as smart as Mary.
- Tom'un Mary kadar zeki olduğunu sanmıyorum.
- She's smarter than him.
- Ondan daha zeki.
- Tom thinks that he's smarter than everyone.
- Tom herkesten daha zeki olduğunu düşünüyor.
- He's too smart to do something that stupid.
- O kadar aptalca bir şey yapmayacak kadar çok zekidir.
- Tom is really very smart.
- Tom gerçekten çok zeki.
- We're pretty smart.
- Oldukça zekiyiz.
- Tom isn't a very smart man.
- Tom çok zeki bir adam değil.
- Tom is the smartest person I know.
- Tom tanıdığım en zeki insan.
- You think you're so smart.
- Kendini çok zeki sanıyorsun.
- Parrots are very smart birds.
- Papağanlar çok zeki kuşlardır.
- Since you're so smart, why don't you do it yourself?
- Madem bu kadar zekisin, neden kendin yapmıyorsun?
- Tom is smarter than Mary thinks.
- Tom Mary'nin düşündüğünden daha zeki.
- Tom is the smartest boy I've ever met.
- Tom şimdiye kadar tanıştığım en zeki çocuk.
- Tom was smart.
- Tom zekiydi.
- Layla thought she was smarter than anybody else.
- Layla diğer herkesten daha zeki olduğunu düşünüyordu.
- Tom certainly isn't as smart as Mary thinks he is.
- Tom kesinlikle Mary'nin düşündüğü kadar zeki değil.
- Tom is the smartest kid in our class.
- Tom sınıfımızdaki en zeki çocuk.
- You are so smart!
- Çok zekisin!
- Tom and Mary are pretty smart.
- Tom ve Mary oldukça zeki.
- Tom seems to be smart.
- Tom zeki birine benziyor.
- Sami looked at himself as somebody smarter than anybody else.
- Sami kendini herkesten daha zeki biri olarak görüyordu.
- That boy is very smart.
- Bu çocuk çok zeki.
- Kate is the smartest student in our class.
- Kate sınıfımızdaki en zeki öğrenci.
- Tom tells me you're smart.
- Tom bana senin zeki olduğunu söyledi.
- Why are you so smart?
- Neden bu kadar zekisin?
- If you don't get this, you're not so smart!
- Eğer bunu anlamadıysan, o kadar da zeki değilsin!
- Are cats smarter than dogs?
- Kediler köpeklerden daha mı zekidir?
- Do you think you're smarter than your parents?
- Ebeveynlerinden daha zeki olduğunu mu düşünüyorsun?
- She's a lot smarter than she looks.
- Göründüğünden çok daha zeki.
- Tom didn't seem so smart.
- Tom pek zeki görünmüyordu.
- I'm not as smart as Tom.
- Tom kadar zeki değilim.
- Tom is the smartest student in our class.
- Tom sınıfımızdaki en zeki öğrenci.
- I think Tom is smart because he's learning German.
- Bence Tom zeki çünkü Almanca öğreniyor.
- You seem smart.
- Zeki görünüyorsun.
- Tom isn't as smart as you.
- Tom senin kadar zeki değil.
- This kid is smarter than average.
- Bu çocuk vasattan daha zeki.
- He is very smart.
- O çok zeki.
- Tom's smarter than Mary.
- Tom, Mary'den daha zeki.
- Paul is smarter than Otto.
- Paul, Otto'dan daha zeki.
- People who are not smarter than I am don't interest me.
- Benden daha zeki olmayan insanlar ilgimi çekmiyor.
- I didn't say Tom was smart.
- Tom'un zeki olduğunu söylemedim.
- You're twice as smart as anyone else in the room.
- Odadaki herkesten iki kat daha zekisin.
- Tom is smarter than you.
- Tom senden daha zeki.
- He's smart, but arrogant.
- O zeki ama kibirli.
- Tom's girlfriend is taller, stronger, and smarter than he is.
- Tom'un kız arkadaşı ondan daha uzun boylu, daha güçlü, ve daha zeki.
- I want to become smarter.
- Daha zeki olmak istiyorum.
- Beer makes me smarter.
- Bira beni daha zeki yapıyor.
- Tom is a pretty smart guy.
- Tom, oldukça zeki bir adamdır.
- I'm not as smart as people think I am.
- Ben insanların olduğumu düşündüğü kadar zeki değilim.
- He is as smart as any other boy in the class.
- Sınıftaki diğer çocuklar kadar zeki.
- Tom appears to be very smart.
- Tom çok zeki görünüyor.
- Tom doesn't seem to be as smart as Mary seems to be.
- Tom, Mary kadar zeki görünmüyor.
- I'm a smart guy.
- Ben zeki bir adamım.
- My boyfriend is smart, handsome, and friendly too.
- Erkek arkadaşım zeki, yakışıklı ve arkadaş canlısıdır.
- Tom is just as smart as Mary.
- Tom da Mary kadar zeki.
- He's not a smart man.
- O zeki bir adam değil.
- You were too smart for me, Tom.
- Benim için fazla zekiydin, Tom.
- We're all smarter than that.
- Hepimiz bundan daha zekiyiz.
- Tom is a really smart guy.
- Tom gerçekten zeki bir adam.
- I think I'm quite smart.
- Bence oldukça zekiyim.
- Tom is smarter than any other student in our class.
- Tom sınıfımızdaki diğer öğrencilerden daha zeki.
- He's very smart, so everybody likes him.
- Çok zekidir, bu yüzden herkes onu sever.
- General Erwin Rommel was brave and smart.
- General Erwin Rommel cesur ve zekiydi.
- He's smart and ambitious.
- O zeki ve hırslıdır.
- You're way smarter than I am.
- Benden çok daha zekisin.
- Tom is one of the smartest men I've ever met.
- Tom tanıdığım en zeki adamlardan biri.
- You're supposed to be the smartest guy here.
- Buradaki en zeki adam olman gerekiyordu.
- She's smart and quite lovely.
- O zeki ve oldukça güzel.
- Some people say Tom is stupid, but I think he's pretty smart.
- Bazı insanlar Tom'un aptal olduğunu söylüyor ama bence o oldukça zeki.
- He is not as smart as his older brother.
- O, ağabeyi kadar zeki değildir.
- I'm not as smart as people think I am.
- İnsanların düşündüğü kadar zeki değilim.
- Tom is much smarter than he looks.
- Tom göründüğünden çok daha zeki.
- She was talented and smart.
- O yetenekli ve zekiydi.
- Tom is smarter than Mary is.
- Tom, Mary'den daha zeki.
- Bill is the smarter of the two brothers.
- Bill iki kardeşin daha zeki olanıdır.
- Tom is the smartest guy I know.
- Tom tanıdığım en zeki adam.
- Tom isn't very smart.
- Tom çok zeki değildir.
- I know you're smarter than me.
- Benden daha zeki olduğunu biliyorum.
- Tom isn't too smart.
- Tom çok zeki değil.
- He's so smart and funny.
- Öyle zeki ve komik biri ki.
- Tom is smarter than me.
- Tom benden daha zeki.
- Tom is probably smarter than Mary.
- Tom muhtemelen Mary'den daha zeki.
- Mary is smarter than Jane who is prettier than Susan.
- Mary, Susan'dan daha güzel olan Jane'den daha zeki.
- I'm smarter than you are.
- Ben senden daha zekiyim.
- Tom certainly isn't as smart as he thinks he is.
- Tom kesinlikle düşündüğü kadar zeki değil.
- When did you get so smart?
- Ne zaman bu kadar zeki oldun?
- Tom is quite smart, isn't he?
- Tom oldukça zeki, değil mi?
- Tom doesn't seem so smart.
- Tom o kadar zeki görünmüyor.
- You're too smart for your own good.
- Kendi iyiliğiniz için çok zekisiniz.
- I'm not very smart.
- Pek zeki değilimdir.
- I am a smart person.
- Ben zeki bir kişiyim.
- Tom is smarter than Mary is, isn't he?
- Tom, Mary'den daha zeki, değil mi?
- The teacher said I'm a smart kid.
- Öğretmen zeki bir çocuk olduğumu söyledi.
- He's smart and ambitious.
- O zeki ve hırslı.
- You're a lot smarter than Tom is.
- Tom’dan çok daha zekisin.
- What makes one man smarter than the other?
- Bir adamı diğerinden daha zeki yapan nedir?
- She is rich, to be sure, but I don't think she's very smart.
- Zengin olduğu kesin, ama çok zeki olduğunu sanmıyorum.
- Tom is smarter than Mary is.
- Tom Mary'den daha zeki.
- Dogs are smarter than we think.
- Köpekler sandığımızdan daha zeki.
- He is very smart.
- O çok zekidir.
- You're a very smart guy.
- Sen çok zeki bir adamsın.
- He is not as smart as his older brother.
- O abisi kadar zeki değil.
- You aren't smarter than us.
- Bizden daha zeki değilsin.
- Tom isn't as smart as he looks.
- Tom göründüğü kadar zeki değil.
- Mary is smart and curious.
- Mary zeki ve meraklı.
- Sami married a smart successful businesswoman.
- Sami zeki ve başarılı bir iş kadınıyla evlendi.
- Tom doesn't seem very smart.
- Tom pek zeki görünmüyor.
- He is as smart as any other boy in the class.
- Sınıftaki diğer çocuklar kadar zekidir.
- You're quite smart.
- Oldukça zekisin.
- I'm not as smart as I thought I was.
- Düşündüğüm kadar zeki değilmişim.
- You're very smart.
- Sen çok zekisin.
- I think I'm smart.
- Zeki olduğumu düşünüyorum.
- He's smarter than them.
- O, onlardan daha zekidir.
- You're much smarter than me.
- Sen benden çok daha zekisin.
- How can I become smarter?
- Nasıl daha zeki olabilirim?
- Tom is smarter than I am.
- Tom benden daha zeki.
- Tom is a rather smart child.
- Tom oldukça zeki bir çocuk.
- No student in our class is smarter than Kate.
- Sınıfımızdaki hiçbir öğrenci Kate'den daha zeki değil.
- The teacher says I'm a smart kid.
- Öğretmen zeki bir çocuk olduğumu söyler.
- What a smart guy!
- Ne zeki bir adam!
- Tom is smarter than Mary thinks.
- Tom, Mary'nin düşündüğünden daha zeki.
- You aren't so smart.
- O kadar da zeki değilsin.
- I've always been smart.
- Her zaman zeki oldum.
- Tom is a lot smarter than you are.
- Tom senden çok daha zeki.
- Layla is smart.
- Leyla zekidir.
- Tom is one of the smartest guys I know.
- Tom tanıdığım en zeki adamlardan biri.
- Tom is smarter than anyone else.
- Tom herkesten daha zeki.
- I think I'm smart.
- Ben zeki olduğumu düşünüyorum.
- I knew you were smart enough to understand.
- Anlayacak kadar zeki olduğunu biliyordum.
- You seem like a smart person.
- Zeki birine benziyorsun.
- I'm not smart.
- Zeki değilim.
- She's smarter than Mary, but not as beautiful as Mary.
- Mary'den daha zeki ama Mary kadar güzel değil.
- You're much smarter than me, aren't you?
- Benden çok daha zekisin, değil mi?
- Tom's smarter than Mary.
- Tom Mary'den daha zekidir.
- Tom doesn't realize how smart Mary is.
- Tom, Mary'nin ne kadar zeki olduğunun farkında değil.
- Tom isn't smart enough.
- Tom yeterince zeki değil.
- You're a lot smarter than you think.
- Düşündüğünden çok daha zekisin.
- Tom and Mary know that John is smart.
- Tom ve Mary, John'un zeki olduğunu biliyorlar.
- Tom is pretty smart, isn't he?
- Tom oldukça zeki, değil mi?
- I'm not a smart person.
- Ben zeki bir kişi değilim.
- Tom is smarter than anyone else here.
- Tom buradaki herkesten daha zeki.
- Zhao Meiling is very smart.
- Zhao Meiling çok zeki.
- You're definitely smarter than Tom.
- Kesinlikle Tom'dan daha zekisin.
- Tom seemed to be smart.
- Tom zeki görünüyordu.
- I'm not all that smart.
- O kadar da zeki değilim.
- Tom is the smartest one in our class.
- Tom sınıfımızın en zekisi.
- I am not a smart person.
- Ben zeki bir insan değilim.
- Do you think you're smarter than me?
- Benden daha zeki olduğunu mu sanıyorsun?
- You're really smart.
- Gerçekten zekisin.
- Tom isn't smart at all.
- Tom hiç de zeki değil.
- I don't know if you know this, but I'm not as smart as you.
- Bunu biliyor musun bilmiyorum ama ben senin kadar zeki değilim.
- Computers are starting to get smarter than we are.
- Bilgisayarlar bizden daha zeki olmaya başlıyorlar.
- She's smart and hardworking.
- O, zeki ve çalışkan.
- You aren't very smart.
- Çok zeki değilsin.
- I'm not too smart.
- Çok zeki değilimdir.
- I've always thought you weren't very smart.
- Ben de hep senin pek zeki olmadığını düşünmüşümdür.
- Tom is a smart kid, isn't he?
- Tom zeki bir çocuk, değil mi?
- I wish I was smart enough to invent something that sold well enough for me to get rich.
- Keşke benim zengin olmam için yeterince satan bir şeyi bulmak için zeki olsam.
- You're the smartest man I know.
- Sen tanıdığım en zeki adamsın.
- I'm pretty smart.
- Oldukça zekiyim.
- Paul is smarter than Otto.
- Paul Otto'dan daha zeki.
- Tom isn't as smart as Mary.
- Tom, Mary kadar zeki değil.
- Tom is extremely smart.
- Tom son derece zeki.
- Mary is smart, sexy and successful.
- Mary zeki, seksi ve başarılıdır.
- Tom is much smarter than I am.
- Tom benden çok daha zeki.
- She's smarter than you think.
- O senin sandığından daha zeki.
- Tom and Mary are pretty smart.
- Tom ve Mary oldukça zekiler.
- I thought Tom was smarter than Mary.
- Tom'un Mary'den daha zeki olduğunu sanıyordum.
- Sami thought he was smarter than everybody else.
- Sami herkesten daha zeki olduğunu düşünüyordu.
- She's fun, carefree, smart, full of surprises.
- Eğlenceli, kaygısız, zeki ve sürprizlerle dolu.
- You're way smarter than me.
- Sen benden çok daha zekisin.
- The smart student finished the exam.
- Zeki öğrenci sınavı bitirdi.
- You're a lot smarter than Tom is.
- Tom'dan çok daha zekisin.
- Who do you think is the smartest kid in your class?
- Sence sınıfındaki en zeki çocuk kim?
- We can't all be as smart as you.
- Hepimiz senin kadar zeki olamayız.
- I thought I was being smart.
- Ben zeki olduğumu düşündüm.
- I wasn't that smart in school.
- Okuldayken o kadar zeki değildim.
- I'm not as smart as you think I am.
- Düşündüğün kadar zeki değilim.
- You think you're pretty smart, don't you?
- Çok zeki olduğunu düşünüyorsun, değil mi?
- Tom doesn't think he's smart enough to get into Harvard.
- Tom Harvard'a girmek için yeterince zeki olduğunu düşünmüyor.
- Tom is a smart guy, isn't he?
- Tom zeki bir çocuk, değil mi?
- Tom isn't as smart as you are.
- Tom senin kadar zeki değil.
- Tom thinks he's smarter than anyone else.
- Tom herkesten daha zeki olduğunu düşünüyor.
- Tom is a lot smarter than he looks.
- Tom göründüğünden çok daha zeki.
- You don't want to let on how smart you really are.
- Ne kadar zeki olduğunu belli etmek istemiyorsun.
- Tom thought he was smarter than anyone else.
- Tom herkesten daha zeki olduğunu sanıyordu.
- Kids are smarter than you think.
- Çocuklar düşündüğünüzden daha zekidir.
- Mary is smarter than most girls her age.
- Mary, yaşıtı olan çoğu kızdan daha zekidir.
- Tom is an incredibly smart person.
- Tom inanılmaz zeki bir insan.
- Tom thought he was smarter than Mary.
- Tom, kendini Mary'den daha zeki sanıyordu.
- I'm smarter than her.
- Ben ondan daha zekiyim.
- I know you're smarter than I am.
- Benden daha zeki olduğunu biliyorum.
- Tom was smart enough to figure out what was wrong.
- Tom sorunun ne olduğunu anlayacak kadar zekiydi.
- Tom is by far the smartest kid in our class.
- Tom bugüne kadar sınıfımızda en zeki çocuk.
- Tom is smarter than we are.
- Tom bizden daha zeki.
- Tom's smarter than we are.
- Tom bizden daha zekidir.
- Tom is probably not as smart as you think he is.
- Tom muhtemelen düşündüğün kadar zeki değildir.
- You're not as smart as me.
- Sen de benim kadar zeki değilsin.
- Jessie is smarter than anyone else.
- Jessie herkesten daha zeki.
- Mary said that Tom was smarter than she was.
- Mary, Tom'un kendisinden daha zeki olduğunu söyledi.
- Tom is a lot smarter than Mary.
- Tom, Mary'den çok daha zeki.
- Some dogs are very smart.
- Bazı köpekler çok zekidir.
- I knew Tom wasn't as smart as Mary.
- Tom'un Mary kadar zeki olmadığını biliyordum.
- Sami was smart.
- Sami zekiydi.
- Tom is a lot smarter now, isn't he?
- Tom artık çok daha zeki, değil mi?
- Tom is as smart as anyone else in his class.
- Tom sınıfındaki herkes kadar zeki.
- Tom is a lot smarter now, isn't he?
- Tom şimdi çok daha zeki, değil mi?
- I wish I were as smart as you.
- Keşke senin kadar zeki olsaydım.
- You're probably smarter than you think.
- Muhtemelen düşündüğünden daha zekisin.
- She's smarter than Mary, but not as beautiful.
- Mary'den daha zeki ama onun kadar güzel değil.
- I'm smarter today than I was yesterday.
- Bugün dün olduğumdan daha zekiyim.
- Tom is at least as smart as you are.
- Tom da en az senin kadar zeki.
- Tom may look smart, but he's actually not very smart.
- Tom zeki görünebilir ama aslında pek zeki değildir.
- I'm not a smart person, but I surround myself with smart people.
- Zeki biri değilim ama kendimi zeki insanlarla çevreliyorum.
- Tom's smarter than you, you know.
- Tom senden daha zeki, biliyorsun.
- That salesman looks pretty smart.
- Bu satıcı oldukça zeki görünüyor.
- Tom is a lot smarter than Mary is.
- Tom, Mary'den çok daha zeki.
- Tom is a lot smarter than Mary.
- Tom Mary'den çok daha zeki.
- You don't seem so smart.
- O kadar zeki görünmüyorsun.
- Tom told me you're smart.
- Tom bana senin zeki olduğunu söyledi.
- He is much smarter than I am.
- O benden çok daha zeki.
- I'm not a smart man.
- Ben zeki bir adam değilim.
- I think you're plenty smart.
- Bence sen çok zekisin.
- You are very smart.
- Çok zekisin.
- We're smarter than they think.
- Onların sandığından daha zekiyiz.
- Tom is smart, isn't he?
- Tom zeki, değil mi?
- Kate is the smartest student in our class.
- Kate bizim sınıfta en zeki öğrenci.
- You're pretty smart.
- Oldukça zekisin.
- He's a smart boy.
- O zeki bir çocuk.
- He's very cute and he's really smart.
- O çok sevimli ve o gerçekten zekidir.
- Computers are starting to get smarter than we are.
- Bilgisayarlar bizden daha zeki olmaya başladı.
- He is smart, and what is more, honest and punctual.
- Zeki, dahası dürüst ve dakik.
- You're too smart for your own good.
- Kendi iyiliğin için fazla zekisin.
- Kate is smarter than any other student in our class is.
- Kate sınıfımızdaki diğer tüm öğrencilerden daha zeki.
- I thought you were smart.
- Zeki olduğunu düşündüm.
- I know Tom is smart.
- Tom'un zeki olduğunu biliyorum.
- Tom is much smarter than he looks.
- Tom göründüğünden çok daha zekidir.
- I can't believe that you were the smartest kid in your class.
- Sınıfındaki en zeki çocuk olduğuna inanamıyorum.
- I know Mary is pretty, but she's not very smart.
- Mary'nin güzel olduğunu biliyorum ama çok zeki değil.
- He is smarter than anyone.
- O herkesten daha zeki.
- We're smarter than they think.
- Biz onların düşündüğünden daha zekiyiz.
- Do you think you're smarter than Tom?
- Tom'dan daha zeki olduğunu mu düşünüyorsun?
- A person who makes an easy matter sound difficult does not seem to be so smart.
- Kolay bir meseleyi zorlaştıran bir kişi o kadar da zeki görünmüyor.
- Tom certainly isn't as smart as he thinks he is.
- Tom kesinlikle onun düşündüğü kadar zeki değil.
- Cats are smarter than you think.
- Kediler düşündüğünüzden daha zekidir.
- Tom is smarter than the rest of us.
- Tom kalan hepimizden daha zeki.
- He is as smart as any other boy in the class.
- O da sınıftaki diğer çocuklar kadar zekidir.
- My mom thinks I'm smart.
- Annem zeki olduğumu düşünüyor.
- Tom is the smartest man I know.
- Tom tanıdığım en zeki adam.
- You're much smarter than I am.
- Benden çok daha zekisin.
- Mary doesn't feel like she's smart enough.
- Mary yeterince zeki olduğunu düşünmüyor.
- You're too smart for that.
- Bunun için fazla zekisin.
- You're a pretty smart kid, aren't you?
- Oldukça zeki bir çocuksun, değil mi?
- I love smart guys.
- Zeki adamları severim.
- Mary is smart and funny.
- Mary zeki ve komik.
- Tom might not be as smart as you think he is.
- Tom sandığınız kadar zeki olmayabilir.
- Tom is smarter than Mary.
- Tom, Mary'den daha zeki.
- I'm not a smart person, but I surround myself with smart people.
- Zeki biri değilim ama etrafıma zeki insanları topluyorum.
- Tom doesn't think he's smart enough to get into Harvard.
- Tom, Harvard'a girecek kadar zeki olduğunu düşünmüyor.
- She's smart and ambitious.
- O zeki ve hırslı.
- She's smarter than me.
- O benden daha zeki.
- You look smart.
- Zeki görünüyorsun.
- I didn't say Tom wasn't smart.
- Tom'un zeki olmadığını söylemedim.
- Robots are smarter than humans anyway.
- Robotlar insanlardan daha zeki zaten.
- Is Tom really as smart as he thinks?
- Tom gerçekten düşündüğü kadar zeki mi?
- I'm not as smart as Tom is.
- Tom kadar zeki değilim.
- Are you smarter than Tom?
- Tom'dan daha mı zekisin?
- Tom is the smartest kid in our class.
- Tom, sınıfımızdaki en zeki çocuk.
- Do you think you're smart?
- Zeki olduğunu mu düşünüyorsun?
- I'm not so smart.
- Ben o kadar zeki değilim.
- Tom is the smartest man I know.
- Tom tanıdığım en zeki adamdır.
- Tom is a lot smarter now.
- Tom artık çok daha zeki.
- Mary is very beautiful, but she's not very smart.
- Mary çok güzel, ama çok zeki değil.
- You're so smart.
- Çok zekisin.
- I'm not nearly as smart as people think I am.
- İnsanların sandığı kadar zeki değilim.
- You certainly are smart.
- Kesinlikle zekisin.
- Tom is smarter.
- Tom daha zeki.
- Tom is at least as smart as you are.
- Tom en az senin kadar zeki.
- I thought you were smarter than that.
- Bundan daha zeki olduğunu düşünmüştüm.
- Tom is really smart, isn't he?
- Tom gerçekten zeki, değil mi?
- He's not smart enough to add numbers in his head.
- Kafasında sayıları toplayacak kadar zeki değildi.
- Tom is smarter than most boys his age.
- Tom onun yaşındaki çoğu erkek çocuğundan daha zekidir.
- Mary is smarter than most girls her age.
- Mary onun yaşındaki çoğu kız çocuğundan daha zekidir.
- I wonder if Tom is still smarter than Mary.
- Acaba Tom hala Mary'den daha mı zeki?
- I thought I was being smart.
- Zeki olduğumu sanıyordum.
- She is rich, certainly, but I don't think she's very smart.
- Zengin olduğu kesin, ama çok zeki olduğunu sanmıyorum.
- He's as smart as anyone else in the class.
- Sınıftaki herkes kadar zeki.
- I'm a smart man.
- Ben zeki bir adamım.
- Sami still thinks he's smarter than anybody else.
- Sami hala herkesten daha zeki olduğunu düşünüyor.
- I know Tom is smarter than me.
- Tom'un benden daha zeki olduğunu biliyorum.
- We're smart.
- Biz zekiyiz.
- Tom has always been smart.
- Tom her zaman zeki olmuştur.
- Tom isn't as smart as his older brother.
- Tom ağabeyi kadar zeki değil.
- Tom is one of the smartest men I know.
- Tom tanıdığım en zeki adamlardan biri.
- He's smart and hardworking.
- O zeki ve çalışkan.
- They're very smart.
- Onlar çok zeki.
- I think Tom is smart.
- Bence Tom zeki.
- I always said Tom was a smart kid.
- Her zaman Tom'un zeki bir çocuk olduğunu söylerim.
- I'm smarter than the average bear.
- Ortalama bir ayıdan daha zekiyim.
- Tom isn't smart enough to do that.
- Tom bunu yapacak kadar zeki değil.
- Who's the smartest person you know?
- Tanıdığın en zeki insan kim?
- Kids are smarter than you think.
- Çocuklar düşündüğünden daha zeki.
- Tom is smarter than most of you.
- Tom çoğunuzdan daha zeki.
- Tom is quite smart.
- Tom oldukça zekidir.
- You are not very smart, are you?
- Çok zeki değilsin, değil mi?
- Tom is smarter than he looks.
- Tom göründüğünden daha zeki.
- Mary doesn't feel herself smart enough.
- Mary kendini yeterince zeki hissetmiyor.
- Tom is smarter than most of you.
- Tom, çoğunuzdan daha zekidir.
- Tom is too smart for that.
- Tom bunun için çok zeki.
- I'm smarter than him.
- Ben ondan daha zekiyim.
- She's really smart, isn't she?
- O sahiden zeki, değil mi?
- He is as smart as any in his class.
- Sınıfındaki herkes kadar zekidir.
- I feel smarter already.
- Şimdiden daha zeki hissediyorum.
- Tom isn't as smart as he looks.
- Tom göründüğü kadar zeki değildir.
- You're much smarter than I am.
- Sen benden çok daha zekisin.
- I wish my children were as smart as yours.
- Keşke benim çocuklarım da senininkiler kadar zeki olsa.
- Tom is a smart boy, isn't he?
- Tom zeki bir çocuk, değil mi?
- I know you're smarter than that.
- Bundan daha zeki olduğunu biliyorum.
- Do you think you're smarter than your parents?
- Ailenden daha zeki olduğunu mu düşünüyorsun?
- She's really smart, isn't she?
- O gerçekten zeki, değil mi?
- Some people just aren't very smart.
- Bazı insanlar pek zeki değildir.
- He's smarter than them.
- Onlardan daha zeki.
- Tom isn't very smart, is he?
- Tom çok zeki değil, değil mi?
- I think Tom is very smart.
- Bence Tom çok zeki.
- You won't say anything if you're smart.
- Zekiysen bir şey söylemeyeceksin.
- I think you're plenty smart.
- Senin çok zeki olduğunu düşünüyorum.
- You're a really smart guy.
- Sen gerçekten zeki bir adamsın.
- Is Tom smarter than you?
- Tom senden daha mı zeki?
- You seem like a very smart person.
- Çok zeki birine benziyorsun.
- Why are you so poor if you're so smart?
- Bu kadar zekiysen neden bu kadar fakirsin?
- Not to brag, but I'm pretty smart.
- Övünmek gibi olmasın ama oldukça zekiyim.
- He isn't smart enough to do mental arithmetic.
- Zihinsel aritmetik yapabilecek kadar zeki değil.
- Some people say Tom is stupid, but I think he's pretty smart.
- Bazı insanlar Tom'un aptal olduğunu söylüyor ama ben onun oldukça zeki olduğunu düşünüyorum.
- Why are you so poor if you're so smart?
- Eğer çok zekiysen neden bu kadar fakirsin?
- Tom thinks he's smarter than everyone else.
- Tom herkesten daha zeki olduğunu düşünüyor.
- You're way smarter than I am.
- Sen benden çok daha zekisin.
- I'm not as smart as you.
- Ben senin kadar zeki değilim.
- Don't you think you're smarter than Tom?
- Tom'dan daha zeki olduğunu düşünmüyor musun?
- I love that beautiful and smart woman in Istanbul.
- İstanbul'daki o güzel ve zeki kadını seviyorum.
- Tom is smart and hardworking.
- Tom zeki ve çalışkandır.
- Tom is a smart person, isn't he?
- Tom zeki biri, değil mi?
- She's smarter than you think.
- O senin düşündüğünden daha zeki.
- Your teachers have always said that you were smart.
- Öğretmenlerin her zaman senin zeki olduğunu söylerlerdi.
- He's smarter than her.
- Ondan daha zeki.
- I wasn't that smart in school.
- Okulda o kadar zeki değildim.
- I've seen dolphins smarter than you.
- Senden daha zeki yunuslar gördüm.
- Tom is not as smart as me.
- Tom benim kadar zeki değil.
- Tom admitted that he wears fake glasses because he wants to look smarter.
- Tom daha zeki görünmek istediği için sahte gözlük taktığını itiraf etti.
- I wish I was smart enough to invent something that sold well enough for me to get rich.
- Keşke zengin olmamı sağlayacak kadar iyi satan bir şey icat edecek kadar zeki olsaydım.
- Tom's smarter than we are.
- Tom bizden daha zeki.
- Bill is the smarter of the two brothers.
- Bill iki kardeşten daha zeki olanı.
- They're very smart.
- Çok zekiler.
- Tom said that Mary was smarter than he was.
- Tom, Mary'nin kendisinden daha zeki olduğunu söyledi.
- I know Tom is smarter than I am.
- Tom'un benden daha zeki olduğunu biliyorum.
- He is a very smart boy.
- O, çok zeki bir çocuktur.
- Sami considered himself very smart.
- Sami kendini çok zeki olarak görüyordu.
- Tom is smarter than you think.
- Tom düşündüğünden daha zeki.
- They're smart.
- Onlar zekiler.
- Tom thinks he's smarter than me.
- Tom onun benden daha zeki olduğunu düşünüyor.
- I guess I'm not as smart as you.
- Sanırım senin kadar zeki değilim.
- I'm smarter than you.
- Ben senden daha zekiyim.
- Do you think you're smart?
- Zeki olduğunu düşünüyor musun?
- He is good-looking and smart.
- Yakışıklı ve zeki biri.
- He's not smart enough to add numbers in his head.
- Kafasından toplama yapabilecek kadar zeki değildir.
- Will computers one day become smarter than humans?
- Bilgisayarlar bir gün insanlardan daha zeki olacak mı?
- Tom seems so much smarter than any of his classmates.
- Tom sınıf arkadaşlarından çok daha zeki görünüyor.
- It doesn't matter how smart you are.
- Ne kadar zeki olduğun önemli değil.
- Tom is smarter than you think.
- Tom senin düşündüğünden daha zeki.
- Tom is extremely smart.
- Tom son derece zekidir.
- Tom appears to be very smart.
- Tom çok zeki birine benziyor.
- Tom is a smart boy.
- Tom zeki bir çocuk.
- Tom is smarter than that.
- Tom ondan daha zeki.
- We can't all be as smart as you are.
- Hepimiz senin kadar zeki olamayız.
- Tom isn't as smart as Mary is.
- Tom, Mary kadar zeki değil.
- Tom is smarter than you are.
- Tom senden daha zeki.
- Tom certainly is smart.
- Tom kesinlikle zeki.
- I wish I were as smart as you are.
- Keşke ben de senin kadar zeki olsaydım.
- I don't think Tom is smart enough to get into Harvard.
- Tom'un Harvard'a girecek kadar zeki olduğunu sanmıyorum.
- You think you're pretty smart, don't you?
- Çok zeki olduğunu sanıyorsun, değil mi?
- Tom's girlfriend is taller, stronger, and smarter than he is.
- Tom'un kız arkadaşı ondan daha uzun, daha güçlü ve daha zeki.
- Tom is a lot smarter than Mary, I think.
- Bence Tom, Mary'den çok daha zeki.
- I'm smarter than Tom.
- Ben Tom'dan daha zekiyim.
- She was talented and smart.
- Yetenekli ve zekiydi.
- Always be smarter than people who hire you.
- Her zaman seni işe alanlardan daha zeki ol.
- Kate is smarter than any other student in our class.
- Kate sınıfımızdaki diğer tüm öğrencilerden daha zeki.
- Tom is a lot smarter than most people think he is.
- Tom çoğu insanın düşündüğünden çok daha zeki.
- Tom isn't as smart as he thinks he is.
- Tom sandığı kadar zeki değil.
- Tom is really smart and also kind of cute.
- Tom gerçekten zeki ve aynı zamanda sevimli denebilecek biri.
- Tom is by far the smartest kid in our class.
- Tom sınıfımızdaki açık ara en zeki çocuk.
- You'll keep quiet if you're smart.
- Zekiysen susacaksın.
- Tom is a pretty smart guy.
- Tom oldukça zeki bir adam.
- You aren't very smart, are you?
- Çok zeki değilsin, değil mi?
- I think Tom is smarter than that.
- Bence Tom bundan daha zeki.
- I think Tom is really smart.
- Bence Tom gerçekten zeki.
- Patty is a smart student.
- Patty, zeki bir öğrenci.
- Tom is smarter than them.
- Tom onlardan daha zeki.
- Tom is smart and curious.
- Tom zeki ve meraklıdır.
- Always be smarter than people who hire you.
- Her zaman seni işe alan insanlardan daha zeki ol.
- You're a smart kid, aren't you?
- Zeki bir çocuksun, değil mi?
- Tom is a very smart boy.
- Tom çok zeki bir çocuktur.
- I'm a very smart person.
- Ben çok zeki bir insanım.
- He is much smarter than I am.
- O benden çok daha zekidir.
- I'm a smart person.
- Ben zeki bir insanım.
- Tom is very smart, isn't he?
- Tom çok zeki, değil mi?
- Did Tom really say he thought I was smart?
- Tom gerçekten benim zeki olduğumu düşündüğünü mü söyledi?
- You're a smart guy.
- Sen zeki bir adamsın.
- I want Tom to think he's smarter than us.
- Tom'un bizden daha zeki olduğunu düşünmesini istiyorum.
- Tom is the smartest boy I've ever met.
- Tom tanıdığım en zeki çocuk.
- Do you think I'm smart?
- Sence ben zeki miyim?
- He was a very smart lawyer and politician.
- Çok zeki bir avukat ve politikacıydı.
- Tom seems to be a smart guy.
- Tom zeki birine benziyor.
- You're a smart kid.
- Sen zeki bir çocuksun.
- You're not very smart.
- Pek zeki değilsin.
- He's smarter than they are.
- O, onlardan daha zekidir.
- Tom is the smartest student in our class.
- Tom sınıfımızdaki en zeki öğrencidir.
- You're quite smart.
- Çok zekisin.
- Tom seems smart.
- Tom zeki birine benziyor.
- Tom was smart enough to realize that he shouldn't be there.
- Tom orada olmaması gerektiğini anlayacak kadar zekiydi.
- Tom is as smart as his sister.
- Tom kız kardeşi kadar zeki.
- Tom is smarter than you probably think he is.
- Tom düşündüğünüzden daha zeki.
- Playing chess and reading a lot makes you smarter.
- Satranç oynamak ve çok okumak sizi daha zeki yapar.
- Tom is a lot smarter than me.
- Tom benden çok daha zeki.
- She's smarter than Mary, but she's not as pretty as Mary.
- Mary'den daha zeki ama Mary kadar güzel değil.
- I admit he's smart, but does he have to talk over everyone's heads all the time?
- Zeki olduğunu kabul ediyorum, ama her zaman herkesin kafasının üstünde konuşmak zorunda mı?
- Mary is smart, sexy and successful.
- Mary zeki, seksi ve başarılı.
- She's smart, but arrogant.
- O da zeki ama kibirli.
- I thought that you were smart enough to know better.
- Daha iyisini bilecek kadar zeki olduğunu sanıyordum.
- Some squirrels are very smart.
- Bazı sincaplar çok zekidir.
- I'm smarter than them.
- Ben onlardan daha zekiyim.
- Tom is a very smart guy.
- Tom çok zeki bir adam.
- If you're so smart, then why don't you take over my lesson and I'll just sit here and giggle!
- Madem o kadar zekisin, neden dersimi sen almıyorsun, ben de burada oturup kıkırdayayım!
- Tom is smarter than you think he is.
- Tom senin düşündüğünden daha zeki.
- This kid is smarter than average.
- Bu çocuk ortalamadan daha zeki.
- She's smart and ambitious.
- O, zeki ve hırslıdır.
Show More (449)
|
2 |
smart |
akıllı |
adj. |
|
- They should be imposing smart sanctions that hurt those people in power.
- İktidardaki insanlara zarar veren akıllı yaptırımlar uygulamalıdırlar.
- They should be imposing smart sanctions that hurt those people in power.
- İktidardaki insanlara zarar verecek akıllı yaptırımlar uygulamalıdırlar.
- We need smart sanctions to be taken on President Mugabe.
- Başkan Mugabe'ye karşı akıllı yaptırımlara ihtiyacımız var.
- We need to be preparing smart sanctions now.
- Şimdi akıllı yaptırımlar hazırlamamız gerekiyor.
- The so-called smart sanctions against the regime are not being particularly smartly enforced.
- Rejime karşı sözde akıllı yaptırımlar pek de akıllıca uygulanmıyor.
- We are calling for smart sanctions that would directly hit Mugabe, his family and his cronies.
- Mugabe, ailesi ve yandaşlarını doğrudan vuracak akıllı yaptırımlar için çağrıda bulunuyoruz.
- I knew you were a smart kid the minute I saw you.
- Seni gördüğüm an akıllı bir çocuk olduğunu anladım.
- But thanks to data, automation and software, the way we interact with the planet will be smarter and efficient.
- Ancak veri, otomasyon ve yazılım sayesinde gezegenle etkileşim şeklimiz daha akıllı ve verimli olacak.
- If not smart, you should at least be nice.
- Akıllı değilsen, en azından kibar olmalısın.
- If not smart, you should at least be nice.
- Akıllı olmasan da en azından nazik olmalısın.
- But thanks to data, automation and software, the way we interact with the planet will be smarter and efficient.
- Ancak veri, otomasyon ve yazılım sayesinde gezegenle etkileşim biçimimiz daha akıllı ve verimli olacak.
- But thanks to data, automation and software, the way we interact with the planet will be smarter and efficient.
- Ancak veriler, otomasyon ve yazılım sayesinde gezegenle etkileşim şeklimiz daha akıllı ve verimli olacak.
- The market for smart kitchen appliances will soon be a billion-dollar industry.
- Akıllı mutfak aletleri pazarı yakında milyar dolarlık bir sektör olacak.
- The market for smart kitchen appliances will soon be a billion-dollar industry.
- Akıllı mutfak aletleri pazarı yakında milyar dolarlık bir sektör halini alacaktır.
- The market for smart kitchen appliances will soon be a billion-dollar industry.
- Akıllı mutfak aletleri pazarı yakın zamanda milyar dolarlık bir sektör haline gelecek.
- I knew you were a smart kid the minute I saw you.
- Seni gördüğüm an akıllı bir kız olduğunu anlamıştım.
- Make a smart decision, and get better results.
- Akıllı bir karar verin ve daha iyi sonuçlar alın.
- I think you're smarter than Tom.
- Sanırım Tom'dan daha akıllısın.
- Tom has always been smart.
- Tom her zaman akıllıydı.
- Cats are smart.
- Kediler akıllıdır.
- I thought you were smart.
- Senin akıllı olduğunu sanıyordum.
- He is not a smart man.
- O akıllı bir adam değil.
- Tom is smarter than we are.
- Tom bizden daha akıllı.
- I've always been smart.
- Ben her zaman akıllıydım.
- I'm not all that smart.
- O kadar da akıllı değilim.
- I thought that you were smart enough to know better.
- Daha iyisini bilecek kadar akıllı olduğunu düşündüm.
- He is too smart not to know it.
- Bunu bilmeyecek kadar akıllı.
- You're a really smart guy.
- Sen gerçekten akıllı bir adamsın.
- Tom is the smartest person I know.
- Tom tanıdığım en akıllı kişi.
- You're very smart.
- Çok akıllısın.
- You're a pretty smart kid.
- Sen çok akıllı bir çocuksun.
- I guess I'm not as smart as you.
- Sanırım ben senin kadar akıllı değilim.
- You're a smart boy.
- Sen akıllı bir çocuksun.
- You'll keep quiet if you're smart.
- Akıllıysan sessiz kalırsın.
- Smart people learn from their mistakes.
- Akıllı insanlar hatalarından ders çıkarır.
- Tom is a smart kid.
- Tom akıllı bir çocuk.
- Tom is a very smart boy.
- Tom çok akıllı bir çocuktur.
- Crows are smart.
- Kargalar akıllıdır.
- I wish I were as smart as you are.
- Keşke ben sizin kadar akıllı olsam.
- You're a smart kid, aren't you?
- Sen akıllı bir çocuksun, değil mi?
- That would've been the smart thing to do.
- Bu yapmak için akıllı şey olurdu.
- You are so smart!
- Çok akıllısın!
- Smart people learn from their mistakes.
- Akıllı insanlar hatalarından ders alır.
- You're not that smart.
- O kadar da akıllı değilsin.
- Tom is smarter than you are.
- Tom senden daha akıllı.
- He's a smart little feller.
- O akıllı küçük bir çocuk.
- Women are smarter than that.
- Kadınlar şundan daha akıllıdır.
- Smart watches are becoming more and more popular.
- Akıllı saatler gittikçe daha popüler oluyor.
- You're definitely smarter than Tom.
- Sen kesinlikle Tom'dan daha akıllısın.
- Tom seems to be smart.
- Tom akıllı gibi görünüyor.
- He certainly is smart.
- Kesinlikle akıllıdır.
- Tom is really smart, isn't he?
- Tom gerçekten akıllı, değil mi?
- I'm smarter than you are.
- Ben senden daha akıllıyım.
- He's not a smart man.
- O akıllı bir adam değil.
- She is rich, to be sure, but I don't think she's very smart.
- O şüphesiz zengin ama onun çok akıllı olduğunu sanmıyorum.
- You're much smarter than me.
- Sen benden çok daha akıllısın.
- Tom is a smart boy, isn't he?
- Tom akıllı bir çocuk, değil mi?
- Judy is smart.
- Judy akıllı.
- What makes one man smarter than the other?
- Bir insanı diğerlerinden daha akıllı yapan nedir?
- He's too smart to do something that stupid.
- O kadar aptalca bir şey yapmayacak kadar akıllı.
- I think Tom is smart.
- Bence Tom akıllı.
- You're smarter than you think.
- Sen düşündüğünden daha akıllısın.
- Don't you think the dog is smart?
- Köpeğin akıllı olduğunu düşünmüyor musun?
- I think Tom is smart.
- Tom'un akıllı olduğunu düşünüyorum.
- Tom is good-looking and smart.
- Tom iyi görünümlü ve akıllıdır.
- Tom is smarter.
- Tom daha akıllı.
- The teacher says I'm a smart kid.
- Öğretmen akıllı bir çocuk olduğumu söylüyor.
- Tom is a lot smarter than Mary is.
- Tom, Mary'den çok daha akıllı.
- This house has a smart meter.
- Bu evde akıllı sayaç var.
- Tom thought he was smarter than anybody else.
- Tom başka herkesten daha akıllı olduğunu düşünüyordu.
- Mary is smart and curious.
- Mary akıllı ve meraklıdır.
- Tom is probably smarter than Mary.
- Tom muhtemelen Mary'den daha akıllıdır.
- What a smart guy!
- Ne akıllı bir adam!
- I knew Tom wasn't as smart as Mary.
- Tom'un Mary kadar akıllı olmadığını biliyordum.
- Tom is too smart for that.
- Tom bunun için çok akıllı.
- The dog is smart.
- Köpek akıllıdır.
- Tom certainly is smart.
- Tom kesinlikle akıllı.
- That boy is very smart.
- Şu çocuk çok akıllıdır.
- I know you're smarter than me.
- Senin benden daha akıllı olduğunu biliyorum.
- That boy is smart.
- O çocuk akıllıdır.
- Tom is sweet, smart, and handsome.
- Tom tatlı, akıllı ve yakışıklı.
- I wonder if Tom is still smarter than Mary.
- Tom'un hâlâ Mary'den daha akıllı olup olmadığını merak ediyorum.
- Even smart people are sometimes absent-minded.
- Akıllı insanlar bile bazen dalgın olabiliyor.
- Tom seemed smart.
- Tom akıllı görünüyordu.
- He thought he was smart, but he didn't realize that he fell in my trap.
- Kendini akıllı sanıyordu ama tuzağıma düştüğünün farkında değildi.
- They're smart.
- Akıllılar.
- Tom is not as smart as me.
- Tom benim kadar akıllı değil.
- You think you're so smart.
- Sen çok akıllı olduğunu sanıyorsun.
- Tom is a lot smarter than he looks.
- Tom göründüğünden daha akıllıdır.
- Tom and Mary are smart.
- Tom ve Mary akıllıdır.
- I am not a smart man.
- Ben akıllı bir adam değilim.
- Tom is as smart as anyone else in his class.
- Tom, sınıfındaki herkes kadar akıllıdır.
- You aren't smarter than us.
- Sen bizden daha akıllı değilsin.
- That was smart.
- O akıllıydı.
- He's smart and beautiful.
- O akıllı ve güzel.
- I don't feel so smart.
- O kadar akıllı hissetmiyorum.
- Tom doesn't seem very smart.
- Tom çok akıllı görünmüyor.
- I'm not as smart as I thought I was.
- Düşündüğüm kadar akıllı değilim.
- Even smart people sometimes do stupid things.
- Akıllı insanlar bile bazen aptalca şeyler yapar.
- Dogs are smart.
- Köpekler akıllıdır.
- Tom and Mary are both very smart, aren't they?
- Tom ve Mary çok akıllılar, değil mi?
- Even smart people are sometimes absent-minded.
- Akıllı insanlar bile bazen dalgındır.
- I'm not as smart as you.
- Ben senin kadar akıllı değilim.
- Mary is not only beautiful, she's smart, too.
- Mary sadece güzel değil, aynı zamanda akıllı da.
- That boy is smart.
- O çocuk akıllı.
- Dolphins are really smart.
- Yunuslar gerçekten akıllıdır.
- I've become smarter.
- Ben daha akıllı oldum.
- Tom is smart enough to know this.
- Tom bunu bilecek kadar akıllıdır.
- Mary is smart and funny.
- Mary akıllı ve komik.
- He certainly is smart.
- O, kesinlikle akıllıdır.
- I told you Tom was a smart guy.
- Tom'un akıllı bir adam olduğunu sana söyledim.
- Tom is as smart as you.
- Tom da senin kadar akıllı.
- I think both Tom and Mary are smart.
- Bence hem Tom hem de Mary akıllı.
- I'm not a smart person.
- Akıllı bir insan değilim.
- Tom isn't so smart.
- Tom o kadar da akıllı değil.
- I'm not a smart person.
- Ben akıllı bir kişi değilim.
- Patty is a smart student.
- Patty, akıllı bir öğrenci.
- He's so smart and funny.
- O çok akıllı ve eğlenceli.
- I know that you're smart.
- Bilirim akıllısındır sen.
- I'm a smart man.
- Ben akıllı bir adamım.
- My boyfriend is smart, handsome, and friendly too.
- Erkek arkadaşım akıllı, yakışıklı, ve cana yakındır.
- Tom and Mary are smart.
- Tom ve Mary akıllılar.
- You're smarter than I am.
- Sen benden daha akıllısın.
- Tom is very smart, isn't he?
- Tom çok akıllı, değil mi?
- They're both very smart.
- Onların ikisi de çok akıllı.
- Tom is quite smart, isn't he?
- Top epeyce akıllı, değil mi?
- She's smart and hardworking.
- O akıllı ve çalışkan.
- Tom is a very smart guy.
- Tom çok akıllı bir adam.
- Tom seemed to be smart.
- Tom akıllı görünüyordu.
- Did Tom really say he thought I was smart?
- Tom gerçekten akıllı olduğumu düşündüğünü söyledi mi?
- We all know you're smart.
- Hepimiz akıllı olduğunu biliyoruz.
- I told you Tom was a smart guy.
- Tom'un akıllı bir adam olduğunu söylemiştim.
- Tom said you were smart.
- Tom akıllı olduğunu söyledi.
- Tom is a smart man.
- Tom akıllı bir adam.
- My mom says I'm smart.
- Annem akıllı olduğumu söyler.
- Sami was so smart and organized.
- Sami çok akıllı ve düzenliydi.
- Tom thought he was smarter than Mary.
- Tom kendisinin Mary'den daha akıllı olduğunu düşünüyordu.
- You're smarter than most of Tom's friends.
- Tom'un çoğu arkadaşından daha akıllısın.
- I'm not so smart.
- Ben o kadar akıllı değilim.
- How smart!
- Ne kadar akıllı!
- How smart are they?
- Onlar ne kadar akıllılar?
- Dogs are smarter than we think.
- Köpekler düşündüğümüzden daha akıllıdır.
- I'm not as smart as you think I am.
- Senin düşündüğün kadar akıllı değilim.
- Tom is smarter than the rest of us.
- Tom geri kalanımızdan daha akıllı.
- Tom is a smart guy, isn't he?
- Tom akıllı bir adam, değil mi?
- Women are smarter than men.
- Kadınlar erkeklerden daha akıllıdır.
- Parrots are very smart birds.
- Papağanlar çok akıllı kuşlardır.
- Tom is smarter than them.
- Tom onlardan daha akıllı.
- I'm smarter today than I was yesterday.
- Bugün dünden daha akıllıyım.
- My mom thinks I'm smart.
- Annem akıllı olduğumu düşünüyor.
- Zhao Meiling is very smart.
- Zhao Meiling çok akıllıdır.
- That salesman looks pretty smart.
- O satıcı oldukça akıllı görünüyor.
- Lincoln was a good politician and a smart lawyer.
- Lincoln iyi bir siyasetçi ve akıllı bir avukattı.
- A smart dog never barks for no reason.
- Akıllı bir köpek asla sebepsiz havlamaz.
- She's smarter than Mary, but not as beautiful.
- O, Mary'den daha akıllı fakat onun kadar güzel değil.
- Dolphins are really smart.
- Yunuslar gerçekten akıllı.
- Tom is smarter than anyone else here.
- Tom buradaki diğer herkesten daha akıllıdır.
- Tom is smarter than Mary is, isn't he?
- Tom, Mary'den daha akıllı, değil mi?
- Don't you think the dog is smart?
- Sence de köpek akıllı değil mi?
- This smart pillow vibrates when you snore.
- Bu akıllı yastık horladığınızda titreşiyor.
- Tom was smart enough to shut up.
- Tom çenesini kapatacak kadar akıllıydı.
- Tom is a lot smarter than you are.
- Tom senden daha akıllı.
- He's smart, but arrogant.
- O akıllı ama küstah.
- I always said Tom was a smart kid.
- Tom'un akıllı bir çocuk olduğunu her zaman söyledim.
- We're pretty smart.
- Oldukça akıllıyız.
- He's smart, handsome and polite.
- O akıllı, yakışıklı ve kibardır.
- Tom is likely to be smarter than Mary.
- Tom muhtemelen Mary'den daha akıllıdır.
- I am not a smart person.
- Ben akıllı bir kişi değilim.
- You seem smart.
- Akıllı görünüyorsun.
- Sami bought a smart car.
- Sami bir akıllı araba satın aldı.
- I don't think Tom is as smart as Mary.
- Tom'un Mary kadar akıllı olduğunu sanmıyorum.
- Tom is really very smart.
- Tom gerçekten çok akıllı.
- I think both Tom and Mary are smart.
- Bence hem Tom hem de Mary akıllıdır.
- You're smarter than Tom is.
- Sen Tom'dan daha akıllısın.
- Women are smarter than that.
- Kadınlar bundan daha akıllıdır.
- I told you Tom was smart.
- Tom'un akıllı olduğunu söylemiştim.
- Einstein is a very smart parrot.
- Einstein çok akıllı bir papağan.
- Our newest pocket computers are smarter than the people we sell them to.
- En yeni cep bilgisayarlarımız, onları sattığımız insanlardan daha akıllı.
- You're smart.
- Sen de akıllısın.
- Smart shopping requires careful planning.
- Akıllı alışveriş dikkatli bir planlama gerektirir.
- You're pretty smart.
- Oldukça akıllısın.
- Mary is a smart girl.
- Mary akıllı bir kız.
- This smart pillow vibrates when you snore.
- Bu akıllı yastık horladığınızda titreşir.
- Mary is smarter than Jane who is prettier than Susan.
- Mary Susan'dan daha güzel olan Jane'den daha akıllı.
- Tom and Mary are both smart, aren't they?
- Tom ve Mary'nin her ikisi de akıllı, değil mi?
- You're the smartest man I know.
- Tanıdığım en akıllı adamsın.
- He is a smart boy.
- O akıllı bir çocuk.
- Tom is smart.
- Tom akıllı.
- Tom was smart enough not to do what Mary asked him to do.
- Tom, Mary'nin ondan yapmasını istediği şeyi yapmayacak kadar akıllıydı.
- Crows are smart birds.
- Kargalar akıllı kuşlardır.
- She's a smart and independent girl.
- O akıllı ve bağımsız bir kız.
- Your teachers have always said that you were smart.
- Öğretmenlerin her zaman senin akıllı olduğunu söylerdi.
- Kids are smarter than you think.
- Çocuklar sandığınızdan daha akıllıdır.
- Tom isn't very smart, is he?
- Tom çok akıllı değil, değil mi?
- My mom says I'm smart.
- Annem benim akıllı olduğumu söyler.
- Tom is a smart person, isn't he?
- Tom akıllı bir kişi, değil mi?
- Tom isn't smart enough to do that.
- Tom onu yapacak kadar akıllı değil.
- She's smart and quite lovely.
- Akıllı ve oldukça sevimli.
- She's smarter than Mary, but not as beautiful as Mary.
- O, Mary'den daha akıllı ama Mary kadar güzel değil.
- You're smarter than most of Tom's friends.
- Tom'un arkadaşlarının çoğundan daha akıllısın.
- You're smarter than that.
- Ondan daha akıllısın.
- Whoever did this was smart.
- Bunu kim yaptıysa akıllıymış.
- Tom thinks he's smarter than me.
- Tom benden daha akıllı olduğunu düşünüyor.
- You are so smart!
- Çok akıllısınız!
- I'm a very smart person.
- Ben çok akıllı bir kişiyim.
- You're a very smart guy.
- Sen çok akıllı bir adamsın.
- Is Tom really as smart as he thinks?
- Tom gerçekten onun düşündüğü kadar akıllı mı?
- That's not smart.
- Bu akıllı değil.
- Will computers one day become smarter than humans?
- Bilgisayarlar bir gün insanlardan daha akıllı olacak mı?
- Tom is smarter than you.
- Tom senden daha akıllı.
- You're much smarter than I am.
- Sen benden çok daha akıllısın.
- Tom is likely to be smarter than Mary.
- Tom'un Mary'den daha akıllı olması muhtemeldir.
- Mary is very beautiful, but she's not very smart.
- Mary çok güzel ama pek akıllı değil.
- Tom is one of the smartest men I know.
- Tom tanıdığım en akıllı adamlardan biri.
- I know you're smarter than that.
- Senin ondan daha akıllı olduğunu biliyorum.
- Tom is smart and hardworking.
- Tom akıllı ve çalışkan.
- Tom is really smart and also kind of cute.
- Tom gerçekten akıllı ve aynı zamanda sevimli sayılır.
- I didn't say Tom wasn't smart.
- Tom'un akıllı olmadığını söylemedim.
- You certainly are smart.
- Sen kesinlikle akıllısın.
- You're not very smart.
- Çok akıllı değilsin.
- Why do smart people do stupid things?
- Akıllı insanlar neden aptalca şeyler yapıyor?
- Judy is smart.
- Judy akıllıdır.
- Tom isn't smart.
- Tom akıllı değil.
- You're a smart investigator.
- Sen akıllı bir dedektifsin.
- Tom isn't so smart.
- Tom o kadar akıllı değil.
- You are very smart.
- Sen çok akıllısın.
- Tom is too smart to do something that stupid.
- Tom bu kadar aptalca bir şey yapmayacak kadar akıllı.
- Don't you think you're smarter than Tom?
- Tom'dan daha akıllı olduğunu düşünmüyor musun?
- Why do smart people do stupid things?
- Akıllı insanlar neden aptalca şeyler yapar?
- Tom is a smart boy.
- Tom akıllı bir çocuk.
- That's what I call smart.
- İşte ben buna akıllı derim.
- I didn't say Tom was smart.
- Tom'un akıllı olduğunu söylemedim.
- I thought Tom was smarter than Mary.
- Tom'un Mary'den daha akıllı olduğunu düşündüm.
- I think Tom is really smart.
- Ben Tom'un gerçekten akıllı olduğunu düşünüyorum.
- Mary is not only beautiful, she's smart, too.
- Mary sadece güzel değil, o akıllı da.
- Mary said that Tom was smarter than she was.
- Mary, Tom'un eskisinden daha akıllı olduğunu söyledi.
- Tom is smart, isn't he?
- Tom akıllı, değil mi?
- Tom is pretty smart, isn't he?
- Tom oldukça akıllı, değil mi?
- Tom is much smarter than I am.
- Tom benden çok daha akıllı.
- Tom might not be as smart as you think he is.
- Tom sandığın kadar akıllı olmayabilir.
- Tom tells me you're smart.
- Tom bana senin akıllı olduğunu söylüyor.
- Tom is the smartest one in our class.
- Tom sınıfımızdaki en akıllı kişi.
- I know you're smarter than I am.
- Senin benden daha akıllı olduğunu biliyorum.
- Really smart, that Sphinx!
- Şu Sfenks gerçekten çok akıllı!
- When did you get so smart?
- Ne zaman bu kadar akıllı oldun?
- Even smart people sometimes do stupid things.
- Akıllı insanlar bile bazen aptalca şeyler yaparlar.
- He is smart, and what is more, honest and punctual.
- O akıllı, daha da fazlası dürüst ve dakik.
- You're the smart one.
- Akıllı olan sensin.
- Tom was smart enough to realize that he shouldn't be there.
- Tom orada olmaması gerektiğini anlamaya yetecek kadar akıllıydı.
- Tom isn't as smart as his older brother.
- Tom abisi kadar akıllı değil.
- Tom is smart enough to know this.
- Tom bunu bilecek kadar akıllı.
- I'm not very smart.
- Ben pek akıllı değilim.
- Tom may look smart, but he's actually not very smart.
- Tom akıllı görünebilir ama aslında o pek akıllı değildir.
- He was a very smart lawyer and politician.
- O çok akıllı bir avukat ve politikacıdır.
- You seem like a smart person.
- Akıllı bir insan gibi görünüyorsun.
- She asked him where he lived, but he was too smart to tell her.
- Ona nerede yaşadığını sormuş ama o söyleyemeyecek kadar akıllıymış.
- I don't feel so smart.
- Ben çok akıllı hissetmiyorum.
- She's really smart, isn't she?
- O gerçekten akıllı, değil mi?
- He thought he was smart, but he didn't realize that he fell in my trap.
- O, akıllı olduğunu düşünüyordu ama benim tuzağıma düştüğünü fark etmedi.
- That wasn't too smart.
- Çok akıllı değildi.
- Kids are smarter than you think.
- Çocuklar düşündüğünden daha akıllı.
- You aren't so smart.
- Sen o kadar akıllı değilsin.
- Tom doesn't seem so smart.
- Tom çok akıllı görünmüyor.
- He is smart.
- O akıllıdır.
- You're a smart boy.
- Sen akıllı bir oğlansın.
- The dog is smart.
- Köpek çok akıllı.
- Do you think you're smarter than me?
- Benden daha akıllı olduğunu düşünüyor musun?
- Let's be smart.
- Akıllı olalım.
- Layla is smart.
- Layla akıllı.
- I've become smarter.
- Daha akıllı oldum.
- Let's hope Tom is smart.
- Umalım da Tom akıllı olsun.
- She's smarter than me.
- O benden daha akıllı.
- Tom is a lot smarter than me.
- Tom benden çok daha akıllıdır.
- She's really smart, isn't she?
- O sahiden akıllı, değil mi?
- A Smart car can always find a spot to park.
- Akıllı bir araba her zaman park edecek bir yer bulabilir.
- You're smart.
- Sen akıllısın.
- I'm smarter than the average bear.
- Ortalama ayıdan daha akıllıyım.
- Tom thought he was smarter than anyone else.
- Tom başka herkesten daha akıllı olduğunu düşünüyordu.
- Tom is quite smart.
- Tom oldukça akıllı.
- I know Mary is pretty, but she's not very smart.
- Mary'nin güzel olduğunu biliyorum ama o çok akıllı değildir.
- Don't you think you're smart?
- Akıllı olduğunu düşünmüyor musun?
- You always were the smart one.
- Sen her zaman akıllı olandın.
- Tom isn't as smart as you.
- Tom senin kadar akıllı değil.
- Tom isn't too smart.
- Tom çok akıllı değil.
- That's what smart people do.
- Akıllı insanlar böyle yapar.
- Mary doesn't feel like she's smart enough.
- Mary yeterince akıllı gibi hissetmiyor.
- Tom isn't as smart as Mary is.
- Tom Mary kadar akıllı değil.
- Both Tom and Mary are very smart.
- Hem Tom hem de Mary çok akıllılar.
- We can't all be as smart as you are.
- Hepimiz senin kadar akıllı olamayız.
- She's smarter than Mary, but she's not as pretty as Mary.
- Mary'den daha akıllı ama Mary kadar hoş değil.
- I'm a smart guy.
- Ben akıllı bir adamım.
- Tom said that Mary was smarter than he was.
- Tom, Mary'nin eskisinden daha akıllı olduğunu söyledi.
- I think Tom is very smart.
- Tom'un çok akıllı olduğunu düşünüyorum.
- Is Tom smarter than you?
- Tom senden daha mı akıllı?
- She's fun, carefree, smart, full of surprises.
- O eğlenceli, kaygısız, akıllı, sürprizlerle dolu.
- Cats are smarter than you think.
- Kediler düşündüğünüzden daha akıllı.
- Some people just aren't very smart.
- Bazı insanlar çok akıllı değildir.
- He's smart, cool and attractive.
- O, akıllı, havalı ve çekicidir.
- You're smarter than I ever was.
- Sen şimdiye kadar olduğumdan daha akıllısın.
- You're not as smart as me.
- Sen benim kadar akıllı değilsin.
- He's smart and hardworking.
- O akıllı ve çalışkandır.
- Mary doesn't feel herself smart enough.
- Mary kendini yeterince akıllı hissetmiyor.
- Both Tom and Mary are very smart.
- Hem Tom hem de Mary çok akıllı.
- Tom is just as smart as Mary.
- Tom, Mary tam kadar akıllıdır.
- Tom and Mary are both really smart, aren't they?
- Tom ve Mary gerçekten akıllılar, değil mi?
- Tom's smarter than you, you know.
- Tom senden daha akıllı, biliyorsun.
- Tom is very smart.
- Tom çok akıllı.
- Tom is good-looking and smart.
- Tom yakışıklı ve akıllı.
- Tom seems to be a smart guy.
- Tom akıllı bir adam gibi görünüyor.
- I wanna be a smart man like Jamal when I grow up.
- Büyüdüğümde Jamal gibi akıllı bir adam olmak istiyorum.
- You're a lot smarter than you think.
- Sen düşündüğünden çok daha akıllısın.
- Tom is a smart man, isn't he?
- Tom akıllı bir adam, değil mi?
- Sami considered himself very smart.
- Sami kendini çok akıllı olarak görüyordu.
- Beer makes me smarter.
- Bira beni daha akıllı yapar.
- You're the smartest person I know.
- Sen tanıdığım en akıllı kişisin.
- The smart student finished the exam.
- Akıllı öğrenci sınavı bitirdi.
- Tom is a smart kid, isn't he?
- Tom akıllı bir çocuk, değil mi?
- Tom is smart and curious.
- Tom akıllı ve meraklıdır.
- We all know you're smart.
- Akıllı olduğunu hepimiz biliyoruz.
- Mary is a smart lady.
- Mary akıllı bir kadın.
- He is a very smart boy.
- Çok akıllı bir çocuk.
- How smart are they?
- Ne kadar akıllılar?
- A smart dog never barks for no reason.
- Akıllı bir köpek asla sebepsiz yere havlamaz.
- I wish I'd been smart enough to do that.
- Keşke bunu yapacak kadar akıllı olsaydım.
- Sami was smart.
- Sami akıllıydı.
- I'm not smart.
- Akıllı değilim.
- How can I become smarter?
- Nasıl daha akıllı olabilirim?
- I wish I'd been smart enough to do that.
- Keşke onu yapmak için yeterince akıllı olsaydım.
- I love that beautiful and smart woman in Istanbul.
- İstanbul'daki o güzel ve akıllı kadını seviyorum.
- Tom and Mary know that John is smart.
- Tom ve Mary, John'un akıllı olduğunu biliyorlar.
- Tom is a lot smarter than Mary, I think.
- Tom Mary'den çok daha akıllı, sanırım.
- He's smart, cool and attractive.
- Akıllı, havalı ve çekici biri.
- Tom is as smart as his sister.
- Tom da kız kardeşi kadar akıllı.
- He is a smart boy.
- O, akıllı bir çocuktur.
- You're too smart for that.
- Bunun için çok akıllısın.
- Tom is smart and ambitious.
- Tom akıllı ve hırslı.
- Mary is a smart lady.
- Mary akıllı bir kadındır.
- Sami was smart enough to listen to Layla's advice.
- Sami, Layla'nın tavsiyesini dinleyecek kadar akıllıydı.
- I am a smart person.
- Ben akıllı bir insanım.
- Raccoons are very smart.
- Rakunlar çok akıllıdır.
- He's smart, handsome and polite.
- Akıllı, yakışıklı ve kibar biri.
- Some squirrels are very smart.
- Bazı sincaplar çok akıllıdır.
- Women are smarter than men.
- Kadınlar erkeklerden daha akıllıdırlar.
- The smart student finished the exam.
- Akıllı öğrenci sınavı tamamladı.
- It was pretty smart.
- Bu oldukça akıllıydı.
- She's a lot smarter than she looks.
- O göründüğünden çok daha akıllıdır.
- Tom didn't seem so smart.
- Tom o kadar akıllı görünmüyordu.
- Tom isn't a very smart man.
- Tom çok akıllı bir adam değil.
- A Smart car can always find a spot to park.
- Bir akıllı araba her zaman park edecek bir yer bulabilir.
- Playing chess and reading a lot makes you smarter.
- Satranç oynamak ve okumak sizi daha akıllı yapar.
- I wanna be a smart man like Jamal when I grow up.
- Büyüdüğümde Jamal gibi akıllı bir adam olmak isterim.
- Tom isn't smart at all.
- Tom hiç akıllı değil.
- Tom was smart enough to escape.
- Tom kaçacak kadar akıllıydı.
- You're a smart investigator.
- Akıllı bir dedektifsin.
- Lincoln was a good politician and a smart lawyer.
- Lincoln iyi bir politikacı ve akıllı bir avukattı.
- Tom is a really smart guy.
- Tom gerçeken akıllı bir adam.
- Tom is sweet, smart, and handsome.
- Tom tatlı, akıllı ve yakışıklıdır.
- I wish my children were as smart as yours.
- Keşke benim çocuklarım da seninkiler kadar akıllı olsaydı.
- I think I'm quite smart.
- Sanırım ben oldukça akıllıyım.
- They're both very smart.
- İkisi de çok akıllı.
- Tom is very smart, just like you.
- Tom çok akıllı, tıpkı senin gibi.
- Tom is smarter than Mary.
- Tom Mary'den daha akıllı.
- I'm a smart person.
- Ben akıllı bir kişiyim.
- Tom is smarter than any other student in our class.
- Tom sınıfımızdaki diğer tüm öğrencilerden daha akıllı.
- She's smart, but arrogant.
- O akıllı ama kibirli.
- No student in our class is smarter than Kate.
- Sınıfımızdaki hiçbir öğrenci, Kate'den daha akıllı değildir.
- General Erwin Rommel was brave and smart.
- General Erwin Rommel cesur ve akıllıydı.
- I know Tom is smart.
- Tom'un akıllı olduğunu biliyorum.
- Sami bought a smart car.
- Sami akıllı bir araba satın aldı.
- I was just trying to be smart.
- Sadece akıllı olmaya çalışıyordum.
- Tom isn't very smart.
- Tom çok akıllı değil.
- I think Tom is smarter than that.
- Sanırım Tom ondan daha akıllı.
- What is the hope for humankind if the smart people are a very small minority?
- Akıllı insanlar çok küçük bir azınlıksa insanlık için umut nedir?
- I'm not too smart.
- Ben çok akıllı değilim.
- I love smart guys.
- Akıllı erkeklere bayılırım.
- Tom is smarter than that.
- Tom bundan daha akıllı.
- People who are not smarter than I am don't interest me.
- Benden daha akıllı olmayan kişiler ilgimi çekmiyor.
- You look smart.
- Akıllı görünüyorsun.
- Tom's smart.
- Tom akıllıdır.
- Tom isn't as smart as you are.
- Tom senin kadar akıllı değil.
- Tom seems smart.
- Tom akıllı görünüyor.
- Tom was smart.
- Tom akıllıydı.
- Tom is really smart.
- Tom gerçekten akıllı.
- Tom isn't smart enough.
- Tom yeterince akıllı değil.
- It doesn't matter how smart you are.
- Ne kadar akıllı olduğun önemli değil.
- I've always thought you weren't very smart.
- Her zaman çok akıllı olmadığını düşündüm.
- I don't know if you know this, but I'm not as smart as you.
- Bunu bilip bilmediğini bilmiyorum ama ben senin kadar akıllı değilim.
- You're not that smart.
- O kadar akıllı değilsin.
- I told you Tom was smart.
- Ben sana Tom'un akıllı olduğunu söyledim.
- She's a smart girl.
- O akıllı bir kız.
- Tom thinks that he's smarter than everyone.
- Tom herkesten daha akıllı olduğunu düşünüyor.
- I'm not smart, but at least I'm smart enough to know it.
- Akıllı değilim ama en azından bunu bilecek kadar akıllıyım.
- You're a smart guy.
- Sen akıllı bir adamsın.
- Tom is really smart.
- Tom gerçekten akıllıdır.
- Tom is smarter than you might think.
- Tom düşünebileceğinden daha akıllı.
- I want to become smarter.
- Daha akıllı olmak istiyorum.
Show More (397)
|
3 |
smart |
akıllıca |
adv. |
|
- It is not right and nor is it smart.
- Bu doğru olmadığı gibi akıllıca da değildir.
- Make a smart decision, and get better results.
- Akıllıca bir seçim yapın ve daha iyi sonuçlar alın.
- Tom says he thinks it might not be smart to do that.
- Tom bunu yapmanın akıllıca olmayacağını düşünüyor.
- It's a pretty smart decision.
- Oldukça akıllıca bir karar.
- That wouldn't be smart.
- Bu akıllıca olmazdı.
- It's the smart thing to do.
- Yapılacak en akıllıca şey bu.
- Tom said it wasn't smart to do this.
- Tom bunu yapmanın akıllıca olmadığını söyledi.
- We're trying to do the smart thing.
- Akıllıca olanı yapmaya çalışıyoruz.
- It would be smart to do that now.
- Bunu şimdi yapmak akıllıca olur.
- It wasn't very smart of you to throw that note away.
- Bu notu atman çok akıllıca değildi.
- That's what I call smart.
- Ben buna akıllıca derim.
- It wasn't a smart decision.
- Akıllıca bir karar değildi.
- Tom makes smart decisions.
- Tom akıllıca kararlar verir.
- Tom said it wasn't smart to do this.
- Tom bunu yapmanın akıllıca olmadığını söylemişti.
- That's what I call smart.
- İşte ben buna akıllıca derim.
- That wasn't too smart.
- Bu pek akıllıca değildi.
- Buying this painting was the smartest thing you've ever done.
- Bu tabloyu satın alman şimdiye kadar yaptığın en akıllıca şeydi.
- It wasn't very smart of you to throw that note away.
- O notu atman pek akıllıca değildi.
- I think it's the smart thing to do.
- Bence yapılacak en akıllıca şey bu.
- Was that a smart move?
- Bu akıllıca bir hareket miydi?
- What a smart idea!
- Ne akıllıca bir fikir!
- That wouldn't be a smart move.
- Bu akıllıca bir hareket olmaz.
- That wasn't smart.
- Akıllıca değildi.
- That's not smart.
- Hiç akıllıca değil.
- Buying this painting was the smartest thing you've ever done.
- Bu tabloyu almak yaptığın en akıllıca şeydi.
- Tom makes smart decisions.
- Tom akıllıca kararlar alır.
- It was a smart choice.
- Akıllıca bir seçimdi.
- That isn't a smart thing to do.
- Bu akıllıca bir şey değil.
- Actually that's a smart idea.
- Aslında o akıllıca bir fikir.
- That wouldn't be smart.
- Bu akıllıca olmaz.
- Tom made a lot of smart decisions.
- Tom çok akıllıca kararlar aldı.
- That's not a smart thing to do.
- Bu yapılacak akıllıca bir şey değil.
- I think that's really smart.
- Bence bu gerçekten akıllıca.
- That would be smart.
- Bu akıllıca olurdu.
- That would've been smart.
- Bu akıllıca olurdu.
- It was a smart move.
- Akıllıca bir hamleydi.
- That's not a smart thing to do.
- Bu akıllıca bir şey değil.
- That would be smart.
- O akıllıca olurdu.
- That isn't a smart thing to do.
- Bu yapılacak akıllıca bir şey değil.
- That would've been the smart thing to do.
- Yapılacak en akıllıca şey bu olurdu.
- Actually that's a smart idea.
- Aslında bu akıllıca bir fikir.
- That's not smart.
- Bu hiç akıllıca değil.
Show More (41)
|
4 |
smart |
zekice |
adv. |
|
- That was smart.
- Zekiceydi.
- That's not smart.
- Bu zekice değil.
- I think that's really smart.
- Ben bunun aslında zekice olduğunu düşünüyorum.
- It was pretty smart.
- Oldukça zekiceydi.
Show More (1)
|
5 |
smart |
şık |
adj. |
|
- You look smart in the shirt.
- Gömleğin içinde çok şık görünüyorsun.
- You look smart in the shirt.
- Gömlekle şık görünüyorsun.
- Tom wants to build an ostentatious and smart house.
- Tom gösterişli ve şık bir ev inşa etmek istiyor.
- We're trying to do the smart thing.
- Biz şık şey yapmaya çalışıyoruz.
Show More (1)
|
6 |
smart |
harika |
adj. |
|
- Make a smart decision, and get better results.
- Akıllıca bir seçim yapın ve harika sonuçlar elde edin.
- That would've been smart.
- Bu harika olurdu.
Show More (-1)
|
7 |
smart |
hoş |
adj. |
|
- Tom says he thinks it might not be smart to do that.
- Tom, bunu yapmanın hoş olmayacağını düşündüğünü söyledi.
Show More (-2)
|