|
- So much has been said.
- Çok şey söylendi.
- There is only so much we can achieve at European level.
- Avrupa düzeyinde başarabileceğimiz çok şey var.
- Few issues contain so much political dynamite and evoke so many feelings as tax issues.
- Vergi meseleleri kadar siyasi dinamit içeren ve bu kadar çok duygu uyandıran çok az konu vardır.
- What is this subsidiarity that is talked about so much in the European Union?
- Avrupa Birliği'nde çok konuşulan bu yetki ikamesi nedir?
- There has not been so much fear and so little hope in Israel for a long time.
- İsrail'de uzun zamandır bu kadar çok korku ve bu kadar az umut olmamıştı.
- This is why the assessment of their use stirs up so much emotion.
- Kullanımlarının değerlendirilmesinin bu kadar çok duygu uyandırmasının nedeni budur.
- This is why the assessment of their use stirs up so much emotion.
- Bu nedenle kullanımlarının değerlendirilmesi bu kadar çok duygu uyandırıyor.
- History teaches us that there has never been so much growth and so much poverty.
- Tarih bize hiçbir zaman bu kadar çok büyüme ve bu kadar çok yoksulluk olmadığını öğretiyor.
- In the final analysis there is not so much intrinsically wrong with the regulation.
- Son tahlilde yönetmelikte özünde yanlış olan çok fazla bir şey yoktur.
- So much for the political aspect.
- Siyasi yönü için çok fazla.
- In doing that you have touched so much.
- Bunu yaparken çok fazla kişiye dokundunuz.
- The economy has never grown so much nor favoured so many countries on a global level.
- Ekonomi hiç bu kadar büyümemiş ve küresel düzeyde bu kadar çok ülkenin lehine olmamıştı.
- So much for the heated debates that we are always having about how expensive this is all supposed to be.
- Tüm bunların ne kadar pahalı olması gerektiği konusunda her zaman yaptığımız hararetli tartışmalar için çok fazla.
- Thank you so much for your important statement.
- Önemli açıklamanız için çok teşekkür ederim.
- So much needs to be done in so many areas.
- Pek çok alanda yapılması gereken çok şey var.
- They expect so much from Europe.
- Avrupa'dan çok şey bekliyorlar.
- I would say, in this regard, that the Internet makes life so much easier these days.
- Bu bağlamda, internetin bugünlerde hayatı çok daha kolaylaştırdığını söyleyebilirim.
- I should like to discuss all of this, in view of its urgency and since it causes so much concern in Europe as a whole.
- Aciliyeti ve Avrupa'da bir bütün olarak çok fazla endişe yaratması nedeniyle tüm bunları tartışmak istiyorum.
- Faced with so much hypocrisy and cynicism, we prefer to abstain.
- Bu kadar çok ikiyüzlülük ve alaycılık karşısında çekimser kalmayı tercih ediyoruz.
- In the final analysis there is not so much intrinsically wrong with the regulation.
- Son tahlilde, yönetmelikte özünde çok fazla yanlış yoktur.
- So much EU funding is used for intangible issues, and I hope we will support this report.
- Somut olmayan konular için çok fazla AB fonu kullanılıyor ve umarım bu raporu destekleyeceğiz.
- So much for the study of the phenomenon of immigration flows.
- Göç akınları olgusunun incelenmesi için çok fazla.
- This is why so much is riding on Barcelona.
- İşte bu nedenle bu kadar çok şey Barselona'ya bağlı.
- That is why we are pushing this so much.
- Bu yüzden bu konuyu bu kadar çok zorluyoruz.
- That is why we have so much more to do in those areas than we have done in the past.
- Bu nedenle bu alanlarda geçmişte yaptığımızdan çok daha fazlasını yapmamız gerekiyor.
- So much for the procedure itself, which represents a positive development.
- Olumlu bir gelişmeyi temsil eden prosedürün kendisi için çok fazla.
- As we can see it has taken years, and that is a shame because so much damage has been done.
- Gördüğümüz gibi bu yıllar aldı ve bu utanç verici çünkü çok fazla zarar verildi.
- Thank you so much for all your efforts.
- Tüm çabalarınız için çok teşekkür ederim.
- So much effort has been put into reaching this agreement in the Conciliation Committee.
- Uzlaşma Komitesinde bu anlaşmaya varmak için çok çaba sarf edildi.
- It is surprising, considering what is happening today in Belgium, to hear so much criticism of the Commission proposal.
- Bugün Belçika'da yaşananlar göz önüne alındığında, Komisyon teklifine yönelik bu kadar çok eleştiri duymak şaşırtıcıdır.
- That is why big industry is so much in favour of them.
- Bu nedenle büyük endüstri bu değişiklikleri çok destekliyor.
- So much has now been said and written about the tragedy, the crime of 11 September.
- 11 Eylül trajedisi ve suçu hakkında çok şey söylendi ve yazıldı.
- What we have is not so much a market but a collection of women and men who give this Community meaning.
- Sahip olduğumuz şey bir pazardan çok, bu Topluluğa anlam katan kadın ve erkeklerden oluşan bir koleksiyondur.
- What is stupid about the Stability and Growth Pact is not so much the form as the content.
- İstikrar ve Büyüme Paktı'nın aptalca olan yanı, biçiminden çok içeriğidir.
- So much for the procedure itself, which represents a positive development.
- Olumlu bir gelişmeyi temsil eden prosedürün kendisi için de çok fazla.
- We can do so much by example that it is important for this House to maintain these links.
- Örnek olarak o kadar çok şey yapabiliriz ki bu Meclis için bu bağlantıları sürdürmek önemlidir.
- Thank you so much for giving me the floor.
- Bana söz verdiğiniz için çok teşekkür ederim.
- What is stupid about the Stability and Growth Pact is not so much the form as the content.
- İstikrar ve Büyüme Paktı'nın aptalca olan yanı biçiminden çok içeriğidir.
- So much effort has been put into reaching this agreement in the Conciliation Committee.
- Uzlaşma Komitesinde bu anlaşmaya varmak için çok çaba sarf edilmiştir.
- However, we need to deal with the fraudsters who spread so much misery.
- Bununla birlikte, bu kadar çok sefalet yayan dolandırıcılarla başa çıkmamız gerekiyor.
- If it then proves to be superfluous, so much the better.
- O zaman gereksiz olduğu kanıtlanırsa, çok daha iyi olur.
- We have so much to do for that child and for others.
- Bu çocuk ve diğerleri için yapmamız gereken çok şey var.
- It is very sad to hear of this horrific accident after so much recent bad news in Spain.
- İspanya'da son dönemde yaşanan onca kötü haberin ardından bu korkunç kazayı duymak çok üzücü.
- That would make it so much more difficult for other countries in the League of Death.
- Bu, Ölüm Ligi'ndeki diğer ülkelerin işini çok daha zorlaştıracaktır.
- We all realise that so much more has to be done.
- Hepimiz daha yapılması gereken çok şey olduğunun farkındayız.
- This is not so much integration as assimilation.
- Bu entegrasyondan çok asimilasyondur.
- This opportunity excites me so much.
- Bu fırsat beni çok heyecanlandırıyor.
- After so much rain, I was thrilled when the sun finally came out.
- O kadar yağmurdan sonra, sonunda güneş çıktığında çok heyecanlandım.
- I wanted to win this so much because I never won nothing.
- Bunu kazanmayı çok istedim çünkü daha önce hiçbir şey kazanmamıştım.
- But not only that, it helps with so much more.
- Sadece bu da değil, daha pek çok faydası var.
- I didn't so much want to be an artist.
- Ben sanatçı olmayı çok istemedim.
- This opportunity excites me so much.
- Bu olasılık beni öyle çok heyecanlandırıyor ki.
- I wanted to win this so much because I never won nothing.
- Bunu kazanmayı çok istedim çünkü daha önce hiçbir şey kazanmadım.
- I wanted to win this so much because I never won nothing.
- Bunu kazanmayı çok istedim çünkü hiçbir şey kazanamadım.
- Because a lot of people ask me why I travel so much.
- Çünkü birçok insan bana neden bu kadar çok seyahat ettiğimi soruyor.
- He liked it so much that he slept with it last night.
- O kadar çok sevdi ki dün gece onunla uyudu.
- This opportunity excites me so much.
- Bu olasılık beni çok heyecanlandırıyor.
- I didn't so much want to be an artist.
- Çok fazla arzu etmiyordum sanatçı olmayı.
- You must not depend so much on others.
- Diğerlerine çok fazla bağımlı olmamalısın.
- If you really hate your job so much, then quit.
- İşinden gerçekten çok nefret ediyorsan, bırak.
- There is not enough bread for so much chorizo.
- Bu kadar çok sucuk için yeterince ekmek yok.
- I shouldn't have spent so much money.
- Bu kadar çok para harcamamalıydım.
- I can't afford to pay so much.
- Bu kadar çok ödemeyi karşılayamam.
- I love Laurie so much.
- Laurie'yi çok seviyorum.
- Why did you let Tom eat so much?
- Neden Tom'un bu kadar çok yemesine izin verdin?
- Sami died so young and he had so much more to give.
- Sami çok genç ölmüştü ve verecek daha çok şeyi vardı.
- My head aches so much.
- Başım çok ağrıyor.
- We've missed you so much.
- Biz seni çok özledik.
- I love you so much.
- Seni çok seviyorum.
- I had so much fun doing that.
- Bunu yaparken çok eğlendim.
- I love Mary so much.
- Mary'yi çok seviyorum.
- It's hard for me to sleep as there's so much noise.
- Çok gürültü olduğu için uyumakta zorlanıyorum.
- Don't work so much.
- Bu kadar çok çalışma.
- I haven't put on so much weight.
- Çok fazla kilo almadım.
- It would mean so much to us if you stayed here.
- Eğer burada kalsan bizim için çok şey ifade eder.
- Try not to move so much.
- Çok hareket etmemeye çalış.
- I owe Tom so much.
- Tom'a çok borcum var.
- So much is happening.
- Çok şey oluyor.
- I laughed so much my stomach hurts.
- O kadar çok güldüm ki karnım ağrıyor.
- Tom doesn't really like Italian food so much.
- Tom İtalyan yemeğini gerçekten çok sevmez.
- Why did you buy so much?
- Neden bu kadar çok aldın?
- There is nothing I like so much as the smell of roses.
- Güllerin kokusu kadar çok sevdiğim hiçbir şey yok.
- Why do you love me so much?
- Beni neden bu kadar çok seviyorsun?
- Kuniko has never drunk so much before in her life.
- Kuniko hayatında daha önce hiç bu kadar çok içmedi.
- I have so much to learn.
- Öğrenecek çok şeyim var.
- I wish you didn't hang out with Tom so much.
- Keşke Tom'la bu kadar çok takılmasaydın.
- I'm sorry I wasted so much money.
- Çok para harcadığım için üzgünüm.
- I'll miss you so much when you leave in June.
- Haziran'da ayrıldığın zaman seni çok özleyeceğim.
- If you get up early, you will feel so much the better.
- Erken kalkarsan kendini çok daha iyi hissedersin.
- It's the first time I miss Taninna so much!
- Taninna'yı ilk kez bu kadar çok özlüyorum!
- Why does Tom like Mary so much?
- Tom neden Mary'yi bu kadar çok seviyor?
- You must not eat so much candy.
- Bu kadar çok şeker yememelisin.
- I still have so much to do.
- Hâlâ yapacak çok işim var.
- You shouldn't smoke so much.
- Bu kadar çok sigara içmemelisin.
- These Canadian women can drink beer without gaining weight because they exercise so much.
- Bu Kanadalı kadınlar çok egzersiz yaptıkları için kilo almadan bira içebiliyorlar.
- Tom's mother told him that he shouldn't eat so much chocolate.
- Tom'un annesi ona bu kadar çok çikolata yememesi gerektiğini söyledi.
- Losing the job she loved so much was a severe blow for Mary.
- Çok sevdiği işini kaybetmek Mary için ağır bir darbe oldu.
- He hurt his arm lifting so much weight.
- Çok fazla ağırlık kaldırırken kolunu incitti.
- Tom should've known better than to carry so much money.
- Tom bu kadar çok para taşımaması gerektiğini bilmeliydi.
- I wish my back didn't always hurt so much.
- Keşke sırtım her zaman öyle çok ağrımasa.
Show More (97)
|
