|
- Things would have been even worse without the energy star programme.
- Enerji yıldızı programı olmasaydı işler daha da kötü olurdu.
- Prior to the terrorism in New York, it was a star performer in the airline industry, carrying 1.1 million passengers.
- New York'taki terörizmden önce, 1,1 milyon yolcu taşıyarak havayolu sektöründe yıldız bir performans sergiliyordu.
- Greetings, space brothers from a distant star.
- Selamlar, uzak bir yıldızdan gelen uzaylı kardeşlerim.
- The word of Samsung means 'three stars' in Korea which represents big, numerous and powerful.
- Korecede Samsung sözcüğü "üç yıldız" anlamına geliyor; büyüklüğü, çeşitliliği ve gücü temsil ediyor.
- One star looks much the same as another.
- Bir yıldız ötekine çok benziyor.
- You guys want to see a real star, look over here.
- Gerçek bir yıldız görmek istiyorsanız, buraya bakın.
- The word of Samsung means 'three stars' in Korea which represents big, numerous and powerful.
- Samsung kelimesi Kore dilinde büyük, çok sayıda ve güçlü anlamına gelen 'üç yıldız' anlamına geliyor.
- One star looks much the same as another.
- Bir yıldız aynen öteki gibi görünüyor.
- Greetings, space brothers from a distant star.
- Uzak bir yıldızdan selamlar, uzaylı kardeşlerim.
- The word of Samsung means 'three stars' in Korea which represents big, numerous and powerful.
- Samsung kelimesi Kore'de büyük, çok sayıda ve güçlü anlamına gelen 'üç yıldız' anlamındadır.
- One star looks much the same as another.
- Bir yıldız diğerini çok andırıyor.
- When they saw the star, they were overjoyed.
- Onlar yıldızı görünce çok sevindiler.
- Jackie Chan is a star of Hong Kong cinema.
- Jackie Chan, Hong Kong sinemasının bir yıldızıdır.
- Who's your favorite TV star?
- En sevdiğiniz TV yıldızı kim?
- I was the star.
- Yıldız bendim.
- I have seen a shooting star once.
- Bir keresinde kayan bir yıldız görmüştüm.
- Tom doesn't know what a star is and what a celestial body is.
- Tom yıldızın ne olduğunu ve gök cisimlerinin ne olduğunu bilmiyor.
- I see a star.
- Bir yıldız görüyorum.
- Mike is popular among the girls because he is the star of the team.
- Mike kızlar arasında popüler çünkü o takımın yıldızı.
- This star is five light years away.
- Bu yıldız beş ışık yılı uzakta.
- The third star belonged to a certain king.
- Üçüncü yıldız belli bir krala aitti.
- If you could live in a star, which one would you pick?
- Eğer bir yıldızda yaşayabilseydin, hangisini seçerdin?
- The earth is a planet, not a fixed star.
- Dünya durağan bir yıldız değil, bir gezegendir.
- Sirius is a star brighter than the sun.
- Sirius güneşten daha parlak bir yıldızdır.
- Tom is the star of the show.
- Gösterinin yıldızı Tom.
- A star shines on the hour of our meeting.
- Buluşma saatimizde bir yıldız parlıyor.
- Do you see a star?
- Bir yıldız görüyor musun?
- Sami is an amateur porn star.
- Sami bir amatör porno yıldızıdır.
- Look at that brilliant star.
- Şu parlayan yıldıza bak.
- Who's your favourite TV star?
- En sevdiğiniz TV yıldızı kim?
- No star was seen that night.
- O gece hiçbir yıldız görülmedi.
- That blue-white shining star is Sirius.
- Şu mavi-beyaz parlayan yıldız, Sirius.
- Tom is the star of the football team.
- Tom futbol takımının yıldızıdır.
- A falling star is a meteorite.
- Kayan bir yıldız bir göktaşıdır.
- Not a star was to be seen.
- Tek bir yıldız bile görünmüyordu.
- Mary is a telenovela star.
- Mary bir telenovela yıldızı.
- The third star belonged to a certain king.
- Üçüncü yıldız belirli bir krala aitti.
- I could have been a star.
- Bir yıldız olabilirdim.
- Can the star be seen tomorrow night?
- Yarın gece yıldız görülebilir mi?
- The Sun is a G-type main-sequence star.
- Güneş, G-tipi bir ana dizi yıldızıdır.
- Tom always wears a green star.
- Tom her zaman yeşil bir yıldız takar.
- Who is your favourite TV star?
- En sevdiğin TV yıldızı kim?
- The star of the show was Tom.
- Gösterinin yıldızı Tom'du.
- Mary is a soap opera star.
- Mary bir pembe dizi yıldızıdır.
- Did you know that the star nearest to Earth is the Sun?
- Dünya'ya en yakın yıldızın güneş olduğunu biliyor muydunuz?
- When they saw the star, they were overjoyed.
- Yıldızı gördüklerinde çok sevindiler.
- He's a star in Germany, but completely unknown in America.
- Almanya'da bir yıldız ama Amerika'da hiç tanınmıyor.
- The light pollution here is so bad, you can't even see a single star at night.
- Burada ışık kirliliği o kadar kötüdür ki, geceleri tek bir yıldız bile göremezsin.
- This star cannot be seen by the naked eye.
- Bu yıldız çıplak gözle görülemez.
- The nearest star is about four and half light-years away from the earth.
- En yakın yıldız dünyadan yaklaşık dört buçuk ışık yılı uzakta.
- Follow that star.
- Şu yıldızı takip et.
- Mary is a star performer.
- Mary yıldız bir oyuncu.
- He had discovered a new star.
- O yeni bir yıldız keşfetmişti.
- That actress is the shining star in the company.
- O aktris, şirketin parlayan yıldızı.
- His younger sister is a well-known TV star.
- Küçük kız kardeşi ünlü bir TV yıldızı.
- Antares is a red star.
- Antares kırmızı bir yıldızdır.
- I was the star.
- Ben yıldızdım.
- The star is so bright that it can be seen with the naked eye.
- Yıldız o kadar parlak ki çıplak gözle görülebiliyor.
- Tycho discovered a new star.
- Tycho yeni bir yıldız keşfetti.
- When you see a shooting star, make a wish.
- Kayan bir yıldız gördüğünüzde, bir dilek tutun.
- We saw the first star shining in the sky.
- Gökyüzünde parlayan ilk yıldızı gördük.
- Look, a shooting star!
- Bak, kayan bir yıldız!
- Tom is a rock and roll star.
- Tom bir rock'n roll yıldızı.
- When you see a shooting star, make a wish.
- Kayan bir yıldız gördüğünde bir dilek tut.
- Not a star was to be seen in the sky.
- Gökyüzünde tek bir yıldız bile görülemedi.
- I've seen a shooting star once.
- Bir keresinde kayan bir yıldız görmüştüm.
- Who's your favorite TV star?
- En sevdiğin TV yıldızı kimdir?
- No star was seen that night.
- Hiçbir yıldız o gece görülmedi.
- The sun is the brightest star.
- Güneş en parlak yıldızdır.
- There is no one who is born under an unlucky star, there are only people who cannot read the sky.
- Şanssız bir yıldızın altında doğan kimse yoktur, sadece gökyüzünü okuyamayan insanlar vardır.
- The nearest star to our solar system is Proxima Centauri.
- Güneş sistemimize en yakın yıldız Proxima Centauri'dir.
- That actress is the shining star in the company.
- O aktris, şirketteki parlayan yıldızdır.
- Tom always wears a green star.
- Tom her zaman bir yeşil yıldız takar.
- Jackie Chan is a star of Hong Kong cinema.
- Jackie Chan, Hong Kong sinemasının bir yıldızı.
- There was a big gold star on the door.
- Kapının üzerinde büyük bir altın yıldız vardı.
- Sami was a rising tennis star.
- Sami yükselen bir tenis yıldızıydı.
- Today, I saw a star.
- Bugün bir yıldız gördüm.
- Look at this shining star.
- Şu parlayan yıldıza bakın.
- This star is five light years away.
- Bu yıldız beş ışık yılı uzaktadır.
- I had never seen such a shiny star.
- Böyle parlak bir yıldız hiç görmedim.
- His star is fading.
- Yıldızı sönüyor.
- Spain has won the 2010 FIFA World Cup and the national team logo gains the first star.
- İspanya, 2010 FIFA Dünya Kupası'nın galibi oldu ve millî takım logosu ilk yıldızını kazandı.
- According to the Bible, the Three Kings were guided to Jesus by a shining star.
- İncil'e göre, Üç Kral parlayan bir yıldız tarafından İsa'ya yönlendirildi.
- Not a single star could be seen in the sky.
- Gökyüzünde tek bir yıldız bile görünmüyordu.
- Tom was the star of the football team.
- Tom futbol ekibinin yıldızıydı.
- He discovered a new star.
- Yeni bir yıldız keşfetti.
- He is a Hollywood star.
- O bir Hollywood yıldızı.
- On the American flag, there's a star for every state.
- Amerikan bayrağında her devlet için bir yıldız var.
- Do you see the star?
- Yıldızı görüyor musun?
- Not a star was to be seen in the sky.
- Gökyüzünde tek bir yıldız bile görünmüyordu.
- Who's your favorite reality TV star?
- Favori reality TV yıldızın kimdir?
- Who's your favourite TV star?
- En sevdiğin TV yıldızı kim?
- A star shines on the hour of our meeting.
- Bizim toplantı saatinde bir yıldız parlar.
- A falling star is a meteorite.
- Kayan bir yıldız, bir göktaşıdır.
- He had discovered a new star.
- Yeni bir yıldız keşfetmişti.
- That blue-white shining star is Sirius.
- O mavi-beyaz parlayan yıldız, Sirius'tur.
- Tom wasn't the star.
- Tom yıldız değildi.
- Tom wants to be a pop star.
- Tom bir pop yıldızı olmak istiyor.
- Tom was the star of the show.
- Tom gösterinin yıldızıydı.
- There is no one who is born under an unlucky star, there are only people who cannot read the sky.
- Şanssız bir yıldızın altında doğmuş olan kimse yoktur, sadece gökyüzünü okuyamayan insanlar vardır.
- Tom is now the star of a reality show.
- Tom şimdi bir reality şovun yıldızı.
- Who is your favourite TV star?
- Gözde TV yıldızın kim?
- I see the star.
- Yıldızı görüyorum.
- His star is fading.
- Onun yıldızı sönüyor.
- While Tom looked out the window a shooting star crossed the sky.
- Tom pencereden dışarı bakarken, kayan bir yıldız, gökyüzünü geçti.
- I was the star of the show.
- Gösterinin yıldızıydım.
- I could have been a star.
- Ben bir yıldız olabilirdim.
- Follow that star.
- O yıldızı takip edin.
- The sun is a star.
- Güneş bir yıldızdır.
- Mary is a famous pop star.
- Mary ünlü bir pop yıldızı.
- I want to be a pop star.
- Pop yıldızı olmak istiyorum.
- Look at this shining star.
- Bu parlayan yıldıza bak.
- The nearest star is about four and half light-years away from the earth.
- En yakın yıldız, dünyadan dört buçuk ışık yılı uzakta.
- If he's a journalist, I'm a star.
- O bir gazeteciyse, ben de bir yıldızım.
- Tom's restaurant has a Michelin star.
- Tom'un restoranının bir Michelin yıldızı var.
- Mary is a telenovela star.
- Mary bir telenovela yıldızıdır.
- If you could live in a star, which one would you pick?
- Bir yıldızda yaşayabilseydin hangisini seçerdin?
- She was a track star once.
- O, bir zamanlar spor yıldızıydı.
- I saw a star today.
- Bugün bir yıldız gördüm.
- The light pollution here is so bad, you can't even see a single star at night.
- Buradaki ışık kirliliği o kadar kötü ki, geceleri tek bir yıldız bile göremiyorsunuz.
- If he's a journalist, I'm a star.
- O bir gazeteci ise ben bir yıldızım.
- On the American flag, there's a star for every state.
- Amerikan bayrağında her eyalet için bir yıldız vardır.
- I had never seen such a shiny star.
- Hiç bu kadar parlak bir yıldız görmemiştim.
- I was the star of the show.
- Gösterinin yıldızı bendim.
- His younger sister is a famous TV star.
- Küçük kız kardeşi ünlü bir TV yıldızı.
- Look at that brilliant star.
- Şu parlak yıldıza bak.
- I just saw a shooting star.
- Az önce kayan bir yıldız gördüm.
- What's the difference between a star and a planet?
- Bir yıldızla bir gezegen arasındaki fark nedir?
- You're a star.
- Bir yıldızsın.
- Tom was the star of the football team.
- Tom futbol takımının yıldızıydı.
- Tom is the star of the football team.
- Tom futbol takımının yıldızı.
- Tom is the star of the show.
- Tom gösterinin yıldızı.
- The crescent moon and star is a symbol of Islam.
- Hilal ve yıldız İslam'ın sembolüdür.
- Who is your favorite TV star?
- En sevdiğin TV yıldızı kim?
- Sirius is commonly called the Dog Star.
- Sirius genellikle Köpek Yıldızı olarak adlandırılır.
- Tom was the star.
- Tom yıldızdı.
- I have discovered a new star.
- Yeni bir yıldız keşfettim.
- The earth is a planet, not a fixed star.
- Dünya bir gezegendir, sabit bir yıldız değildir.
- The Sun is a G-type main-sequence star.
- Güneş G tipi ana dizi yıldızıdır.
- I am giving you a star.
- Sana bir yıldız veriyorum.
- What's the difference between a star and a planet?
- Bir yıldız ve bir gezegen arasındaki fark nedir?
- Mary was the star of the soccer team.
- Mary futbol takımının yıldızıydı.
- Oh, look, a shooting star!
- Oo, bakın, kayan bir yıldız!
- Tom was the star of the basketball team.
- Tom basketbol takımının yıldızıydı.
- She was a track star once.
- Bir zamanlar atletizm yıldızıydı.
- Spain has won the 2010 FIFA World Cup and the national team logo gains the first star.
- İspanya 2010 FIFA Dünya Kupası'nı kazandı ve milli takım logosu ilk yıldızı kazandı.
- Who's your favourite TV star?
- Gözde TV yıldızın kim?
- Sami was a star student.
- Sami yıldız bir öğrenciydi.
- That star is visible to the naked eye.
- O yıldız çıplak gözle görülebilir.
- Mary is a famous pop star.
- Mary tanınmış bir pop yıldızıdır.
- Tom doesn't know the difference between a star and a planet.
- Tom yıldızla gezegen arasındaki farkı bilmiyor.
- The Earth is a planet, not a star.
- Dünya bir gezegendir, yıldız değil.
- We celebrate the Star Festival in July.
- Temmuz'da Yıldız Festivali'ni kutlarız.
- The Earth is a planet, not a star.
- Dünya bir yıldız değil, bir gezegendir.
- Look, a shooting star!
- Bakın, kayan bir yıldız!
- Who's your favorite reality TV star?
- En sevdiğin reality TV yıldızı kim?
Show More (153)
|