|
- We need new methods of quality management for teachers and pupils.
- Öğretmenler ve öğrenciler için yeni kalite yönetimi yöntemlerine ihtiyacımız var.
- Teachers are strongly resisting indicators, at least in Greece.
- Öğretmenler, en azından Yunanistan'da, göstergelere şiddetle direniyor.
- Who is going to defend these speculators, when nurses and teachers are paying top rates of tax?
- Hemşireler ve öğretmenler en yüksek oranda vergi öderken bu spekülatörleri kim savunacak?
- We have also requested greater lifelong learning and retraining for teachers.
- Ayrıca öğretmenler için daha fazla yaşam boyu öğrenme ve yeniden eğitim talep ettik.
- The training of teachers in this field is a top priority.
- Öğretmenlerin bu alanda eğitilmesi en önemli önceliktir.
- One of the teachers accompanying the party lost an arm.
- Partiye eşlik eden öğretmenlerden biri kolunu kaybetti.
- It will be up to the academics, students and teachers to really make it work.
- Bunun gerçekten işe yaraması akademisyenlere, öğrencilere ve öğretmenlere bağlı olacaktır.
- ICT places new demands on education and, therefore, also on teachers.
- BİT, eğitime ve dolayısıyla öğretmenlere yeni talepler getirmektedir.
- ICT places new demands on education, and therefore also on teachers.
- BİT eğitime ve dolayısıyla öğretmenlere yeni talepler getirmektedir.
- The next stage is of course the civilised society to which we all, whether engineers or singing teachers, are striving.
- Bir sonraki aşama ise, ister mühendis ister şan öğretmeni olsun, hepimizin ulaşmak için çabaladığı uygar toplumdur.
- They are Hebrew teachers and perform religious rituals, among other things.
- Onlar İbranice öğretmenleri ve diğer şeylerin yanı sıra dini ritüelleri yerine getiriyorlar.
- Turkey has over 12 million primary and secondary school pupils and some 500 000 teachers.
- Türkiye'de 12 milyondan fazla ilk ve orta okul öğrencisi ve 500 000 kadar öğretmen vardır.
- I hope that teachers and learners will have a major role to play in achieving this aim.
- Öğretmenlerin ve öğrencilerin bu amaca ulaşılmasında önemli bir rol oynayacaklarını umuyorum.
- But somehow, the children manage to listen to two teachers at once.
- Ama bir şekilde çocuklar aynı anda iki öğretmeni dinlemeyi başarıyor.
- But somehow, the children manage to listen to two teachers at once.
- Fakat her nasılsa çocuklar iki öğretmeni birden dinlemeyi başarırlar.
- We have great teachers here.
- Burada harika öğretmenlerimiz var.
- Students are open to the influence of their teachers.
- Öğrenciler öğretmenlerinin etkisine açıklar.
- Your teachers have always said that you were smart.
- Öğretmenlerin her zaman senin zeki olduğunu söylerlerdi.
- No teachers were there.
- Orada hiç öğretmen yoktu.
- We need more teachers like you.
- Sizin gibi öğretmenlere daha çok ihtiyacımız var.
- Both my parents are teachers.
- Ebeveynlerimin ikisi de öğretmen.
- I like him best of all the teachers.
- Bütün öğretmenlerin içinde ençok onu severim.
- Yesterday, I met one of my former teachers.
- Dün önceki öğretmenlerimden birine rastladım.
- They'll become teachers.
- Öğretmen olacaklar.
- Both of my sisters are teachers.
- Kız kardeşlerimin her ikisi de öğretmen.
- Both his brothers are teachers.
- Onun her iki erkek kardeşide öğretmendir.
- Many students complain about their teachers.
- Pek çok öğrenci öğretmenlerinden yakınır.
- Tom likes all of his teachers.
- Tom öğretmenlerinin hepsini sever.
- They are both good teachers.
- Onların her ikisi de iyi öğretmenlerdir.
- The teachers ordered them to stop fighting.
- Öğretmenler onlara kavgayı durdurmalarını söyledi.
- Tom speaks French to his teachers.
- Tom öğretmenleriyle Fransızca konuşuyor.
- All of them are good teachers.
- Hepsi iyi öğretmen.
- We have a lot of good teachers at our school.
- Okulumuzda çok iyi öğretmenlerimiz var.
- Both Tom and Mary are teachers here.
- Hem Tom hem de Mary burada öğretmen.
- The group was made up of teachers and students.
- Grup öğretmen ve öğrencilerden oluşuyordu.
- Both Tom and Mary are teachers.
- Hem Tom hem de Mary öğretmen.
- We're both teachers.
- İkimiz de öğretmeniz.
- We're all teachers.
- Hepimiz öğretmeniz.
- Only the teachers did that.
- Sadece öğretmenler bunu yaptı.
- Some teachers have a great effect on their students.
- Bazı öğretmenler, öğrencilerinin üzerinde büyük bir etkiye sahiptirler.
- What do you think of the lack of teachers in schools?
- Okullardaki öğretmen eksikliği hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Teachers should treat all their students impartially.
- Öğretmenlerin, bütün öğrencilerine tarafsız bir şekilde davranmaları gerekir.
- Learn foreign languages with professional teachers!
- Profesyonel öğretmenlerle yabancı diller öğrenin!
- Teachers gave up on Sami.
- Öğretmenler Sami'den vazgeçtiler.
- Does it not happen to any teachers?
- Bu hiçbir öğretmenin başına gelmiyor mu?
- Tom was well liked by his classmates, teachers and friends.
- Tom sınıf arkadaşları, öğretmenleri ve arkadaşları tarafından çok sevilirdi.
- The teachers could not decide where to build the new schoolhouse.
- Öğretmenler yeni okul binasını nereye inşa edeceklerine karar veremedi.
- Our opponents are teachers which cost us nothing.
- Rakiplerimiz bize hiçbir bedel ödemeyen öğretmenlerdir.
- Teachers should never laugh at students who make mistakes.
- Öğretmenler hata yapan öğrencilere asla gülmemelidir.
- Miela started to cry when her teachers came.
- Miela öğretmenleri geldiğinde ağlamaya başladı.
- Mary always stays at school as late as the teachers allow her to.
- Mary her zaman öğretmenlerinin izin verdiği kadar geç saatlere kadar okulda kalır.
- Your teachers have always said that you were smart.
- Öğretmenlerin her zaman senin akıllı olduğunu söylerdi.
- Only 16 percent of the teachers of this school are female.
- Bu okulun öğretmenlerinden sadece yüzde 16'sı kadındır.
- The teachers are trying to motivate their students.
- Öğretmenler öğrencilerini motive etmeye çalışıyorlar.
- My husband and I are both teachers.
- Hem kocam hem de ben öğretmeniz.
- Tom likes his teachers.
- Tom öğretmenlerini seviyor.
- Both of Tom's parents are teachers.
- Tom'un anne ve babası öğretmen.
- Tom and Mary are both teachers.
- Tom ve Mary ikisi de öğretmen.
- I met one of my old teachers yesterday.
- Dün eski öğretmenlerimden biriyle tanıştım.
- Both of Tom's parents were teachers.
- Tom'un anne ve babası öğretmendi.
- Tom and I are teachers.
- Tom ve ben öğretmeniz.
- Many teachers have a problem with Tom.
- Birçok öğretmenin Tom'la sorunu var.
- Both their brothers are teachers.
- Onların iki kardeşi de öğretmen.
- Teachers should treat all their students impartially.
- Öğretmenlerin, öğrencilerinin tümüne tarafsız bir biçimde davranmaları gerekir.
- Good parents are the best teachers.
- İyi ebeveynler en iyi öğretmenlerdir.
- My parents were teachers.
- Ebeveynlerim öğretmendi.
- Tom and Mary are both good teachers.
- Tom ve Mary'nin ikisi de iyi öğretmenlerdir.
- Teachers should treat all their students impartially.
- Öğretmenler bütün öğrencilerine tarafsız davranmalılar.
- Teachers are becoming more important.
- Öğretmenler daha önemli hale geliyor.
- My husband and I are both teachers.
- Kocam ve ben her ikimiz de öğretmeniz.
- Did you like your teachers when you were in junior high school?
- Ortaokuldayken öğretmenlerinizi sever miydiniz?
- There is an urgent need for qualified teachers.
- Nitelikli öğretmenlere acil bir ihtiyaç vardır.
- Some of them are teachers, and some are engineers.
- Bazıları öğretmen, bazıları mühendis.
- What were your teachers like?
- Öğretmenlerin nasıldı?
- How many teachers of Spanish are there at this high school?
- Bu lisede kaç tane İspanyolca öğretmeni var?
- Some teachers have a great effect on their students.
- Bazı öğretmenlerin öğrencileri üzerinde büyük etkisi vardır.
- The teachers assembled their classes in the gymnasium.
- Öğretmenler sınıflarını spor salonunda topladılar.
- Tom's parents are teachers.
- Tom'un annesi ve babası öğretmen.
- Tom and Mary are both very competent teachers.
- Tom ve Mary her ikisi de çok yetkin öğretmenlerdir.
- They are teachers.
- Onlar öğretmen.
- You should be respectful to your teachers.
- Öğretmenlerine karşı saygılı olmalısın.
- He doesn't listen to his teachers.
- Öğretmenlerini dinlemiyor.
- They borrow books from the teachers' library.
- Öğretmenlerin kütüphanesinden ödünç kitap alıyorlar.
- No teachers were there.
- Orada hiçbir öğretmen yoktu.
- I'm lucky to have had good teachers.
- Ben iyi öğretmenlere sahip olduğum için şanslıyım.
- She communicates well with her teachers.
- O, öğretmenleri ile iyi iletişim kurar.
- Tom's parents were teachers.
- Tom'un ailesi öğretmendi.
- His teachers should be respected.
- Onun öğretmenlerine saygı duyulmalı.
- Teachers gave up on Sami.
- Öğretmenler Sami'den vazgeçti.
- Some of them are teachers.
- Onlardan bazıları öğretmendir.
- We're all teachers here.
- Burada hepimiz öğretmeniz.
- Do you like your teachers?
- Öğretmenlerini seviyor musun?
- Tom likes most of his teachers.
- Tom öğretmenlerinin çoğunu seviyor.
- His parents were both teachers.
- Annesi de babası da öğretmendi.
- Students are open to the influence of their teachers.
- Öğrenciler öğretmenlerinin etkilerine açıktırlar.
- All four of Tom's grandparents were teachers.
- Tom'un büyük ebeveynlerinin tüm dördü öğretmendi.
- Both my parents are teachers.
- Annem de babam da öğretmen.
- Does it not happen to any teachers?
- Öğretmenlere hiç olmaz mı?
- What do you think of the lack of teachers in schools?
- Okullardaki öğretmen eksikliği hakkında ne düşünüyorsun?
- Tom and Mary are both good teachers.
- Tom ve Mary iyi birer öğretmen.
- Yesterday, Tom met one of his former teachers.
- Dün, Tom eski öğretmenlerinden biriyle tanıştı.
- Teachers must get tired of rectifying the same mistakes over and over again in their students' papers.
- Öğretmenler öğrencilerinin kağıtlarındaki aynı hataları tekrar tekrar düzeltmekten bıkmış olmalı.
- Tom and Mary are both teachers, aren't they?
- Tom ve Mary'nin ikisi de öğretmen, değil mi?
- Teachers' salaries are very low.
- Öğretmenlerin maaşları çok düşük.
- Teachers should treat all their students impartially.
- Öğretmenlerin, bütün öğrencilerine tarafsız olarak davranmaları gerekir.
- Tom and Mary are both very competent teachers.
- Tom ve Mary çok yetkin öğretmenlerdir.
- Tom likes most of his teachers.
- Tom öğretmenlerinin çoğunu sever.
- Tom's parents were both teachers.
- Tom'un anne ve babası öğretmendi.
- Tom and I are both teachers.
- Tom ve ben ikimiz de öğretmeniz.
- The students loved their teachers.
- Öğrenciler öğretmenlerini severdi.
- We teachers are human just like you students.
- Biz öğretmenler siz öğrenciler gibi insanız.
- There is an urgent need for qualified teachers.
- Nitelikli öğretmenlere acil ihtiyaç vardır.
- They borrow books from the teachers' library.
- Öğretmenler kütüphanesinden kitap ödünç alıyorlar.
- Tom and Mary are both good teachers, aren't they?
- Tom ve Mary iyi birer öğretmen, değil mi?
- What are the teachers doing?
- Öğretmenler ne yapıyor?
- Both of them are teachers.
- İkisi de öğretmen.
- Both my sisters are teachers.
- İki kız kardeşim de öğretmen.
- Tom likes all of his teachers.
- Tom tüm öğretmenlerini sever.
- Do you like your teachers?
- Öğretmenlerinden hoşlanıyor musun?
- The teachers teach all day long.
- Öğretmenler tüm gün boyunca öğretirler.
- Are you teachers?
- Siz öğretmen misiniz?
- All the teachers were here.
- Bütün öğretmenler buradaydı.
- What I most noticed about my Japanese high school, however, was the great respect shown by students toward their teachers.
- Ancak Japon lisesinde en çok dikkatimi çeken şey, öğrencilerin öğretmenlerine karşı gösterdikleri büyük saygıydı.
- Both your brothers are teachers.
- Her iki erkek kardeşin de öğretmendir.
- Teachers also make mistakes.
- Öğretmenler de hata yapar.
- The students are happy, but the teachers are not.
- Öğrenciler mutlu ama öğretmenler değil.
- Teachers should occasionally let their students blow off some steam.
- Öğretmenler bazen öğrencilerinin stres atmasına izin vermeliler.
- Both our brothers are teachers.
- Her iki erkek kardeşimiz de öğretmendir.
- Mistakes are teachers.
- Hatalar öğretmendir.
- Some students in this university don't even know how to talk to teachers.
- Bu üniversitedeki bazı öğrenciler, öğretmenlerle nasıl konuşacaklarını bile bilmiyorlar.
- Neither students nor teachers should ever stop learning.
- Ne öğrenciler ne de öğretmenler öğrenmeyi asla bırakmamalı.
- Teachers should never laugh at students who make mistakes.
- Öğretmenler hata yapan öğrencilere asla gülmemeli.
- Teachers dissect frogs to teach students their anatomy.
- Öğretmenler öğrencilere anatomisini öğretmek için kurbağaları keserler.
- Tom and Mary are both very good teachers, aren't they?
- Tom ve Mary çok iyi öğretmenler, değil mi?
- I'm lucky to have had good teachers.
- İyi öğretmenlerim olduğu için şanslıyım.
- Tom's parents were both teachers.
- Tom'un ebeveynlerinin her ikisi de öğretmendir.
- They are all good teachers.
- Onların hepsi iyi öğretmenler.
- How many teachers does this university employ?
- Bu üniversite kaç öğretmen istihdam ediyor?
- His parents were both teachers.
- Anne ve babası öğretmendi.
- Almost everyone in the class voted in favor of having a thank-you party for the teachers.
- Sınıftaki hemen hemen herkes öğretmenler için bir teşekkür partisi düzenlenmesi yönünde oy kullandı.
- Teachers must understand children.
- Öğretmenlerin çocukları anlamaları gerekir.
- One should respect his teachers.
- Biri öğretmenlerine saygı duymalı.
- How many teachers does this university employ?
- Bu üniversite kaç öğretmen çalıştırıyor?
- Although I graduated many years ago, I'll never forget any of the teachers who taught me.
- Yıllar önce mezun olmama rağmen, bana ders veren öğretmenlerin hiçbirini unutmayacağım.
- I'm one of Tom's teachers.
- Ben Tom'un öğretmenlerinden biriyim.
- I hate art teachers.
- Sanat öğretmenlerinden nefret ediyorum.
- They're teachers.
- Onlar öğretmendir.
- Tom is popular with both students and teachers.
- Tom hem öğrenciler hem de öğretmenler arasında popülerdir.
- One of your teachers called to say you weren't in school today.
- Öğretmenlerinden biri arayıp senin bugün okula gelmediğini söyledi.
- The teachers were divided on the issue.
- Öğretmenler bu konuda bölündüler.
- Tom's parents were teachers.
- Tom'un ebeveynleri öğretmendi.
- I don't like teachers who dislike students that ask questions.
- Soru soran öğrencileri sevmeyen öğretmenleri sevmiyorum.
- Some teachers peel potatoes while teaching.
- Bazı öğretmenler ders verirken patates soyuyor.
- Teachers should treat all their students impartially.
- Öğretmenlerin, bütün öğrencilerine tarafsızca davranmaları gerekir.
- Tom has a lot of respect for his teachers.
- Tom öğretmenlerine çok saygı duyar.
- Learn foreign languages with professional teachers!
- Profesyonel öğretmenlerle yabancı dil öğren!
- Homeroom teachers should make every effort to keep in touch with their students.
- Sınıf öğretmenleri öğrencileriyle iletişim halinde olmak için her türlü çabayı göstermelidir.
- I think it's a shame that some foreign language teachers were able to graduate from college without ever having studied with a native speaker.
- Bazı yabancı dil öğretmenlerinin ana dili İngilizce olan biriyle hiç çalışmadan üniversiteden mezun olabilmelerinin utanç verici olduğunu düşünüyorum.
- We're not all teachers.
- Hepimiz öğretmen değiliz.
- Obey your teachers.
- Öğretmenlerinize itaat edin.
- Only sixteen percent of the teachers at the school are female.
- Okuldaki öğretmenlerin sadece yüzde on altısı kadındır.
- Teachers are recognized for their hard work.
- Öğretmenler sıkı çalışmalarıyla tanınırlar.
- Our opponents are teachers which cost us nothing.
- Rakiplerimiz bize hiçbir maliyeti olmayan öğretmenler.
- How much money do teachers make?
- Öğretmenler ne kadar para kazanıyor?
- We are teachers.
- Biz öğretmeniz.
- Only 16 percent of the teachers of this school are female.
- Bu okuldaki öğretmenlerin sadece yüzde 16'sı kadın.
- I don't know who any of Tom's teachers are.
- Tom'un öğretmenlerinden hiçbirinin kim olduğunu bilmiyorum.
- The students loved their teachers.
- Öğrenciler öğretmenlerini sevdi.
- Teachers are becoming more important.
- Öğretmenler daha önemli hale geliyorlar.
- Both of Tom's parents are teachers.
- Tom'un ebeveynlerinin ikisi de öğretmen.
- Which teachers were you talking to?
- Hangi öğretmenlerle konuşuyordun?
- All the teachers and students we talked to said that Tom is easy to get along with.
- Konuştuğumuz tüm öğretmenler ve öğrenciler Tom'la geçinmenin kolay olduğunu söyledi.
- The teachers greeted the children.
- Öğretmenler çocukları selamladı.
- One's teachers should be treated with respect.
- Birinin öğretmenlerine saygı ile davranılmalı.
- One's teachers should be treated with respect.
- Öğretmenlerine saygılı davranmalı.
- Yesterday, I met one of my former teachers.
- Dün eski öğretmenlerimden biriyle tanıştım.
- Only the teachers did that.
- Bunu sadece öğretmenler yaptı.
- Teachers help us solve problems we wouldn’t have without them.
- Öğretmenler, kendileri olmadan çözmeyeceğimiz problemleri çözmemize yardımcı olurlar.
- Neither students nor teachers should ever stop learning.
- Ne öğrenciler ne de öğretmenler öğrenmeyi durdurmalı.
- Teachers don't know everything.
- Öğretmenler her şeyi bilmez.
- One of your teachers called to say you weren't in school today.
- Öğretmenlerinden biri bugün okulda olmadığını söylemek için aradı.
- Tom is now talking to one of his teachers.
- Tom şimdi öğretmenlerinden biriyle konuşuyor.
- The teachers teach all day long.
- Öğretmenler bütün gün ders veriyor.
- There are forty-one teachers and about eight hundred students in this school.
- Bu okulda kırk bir öğretmen ve yaklaşık sekiz yüz öğrenci var.
- Teachers try to motivate their students.
- Öğretmenler öğrencilerini motive etmeye çalışırlar.
- Teachers often buy school supplies with their own money.
- Öğretmenler genellikle okul malzemelerini kendi paralarıyla satın alırlar.
- One should treat his teachers with respect.
- Biri öğretmenlerine saygı ile davranmalı.
- I've spoken to your teachers.
- Öğretmenlerinle konuştum.
- Tom is often rude to his teachers.
- Tom öğretmenlerine karşı sık sık kaba davranıyor.
- My parents were teachers.
- Annemle babam öğretmendi.
- The teachers assembled their classes in the gymnasium.
- Öğretmenler sınıflarını spor salonunda topladı.
- I like him best of all the teachers.
- Öğretmenler arasında en çok onu seviyorum.
- You are teachers.
- Siz öğretmensiniz.
- Both my parents are teachers.
- Her iki ebeveynim de öğretmen.
- Many students complain about their teachers.
- Birçok öğrenci öğretmenlerinden şikayet eder.
- My parents are teachers.
- Annem ve babam öğretmen.
- Tom and I are both teachers.
- Tom ve ben her ikimiz de öğretmeniz.
- They are both good teachers.
- İkisi de iyi birer öğretmen.
- How many teachers do you know?
- Kaç tane öğretmen tanıyorsun?
- Teachers should deal fairly with their students.
- Öğretmenler öğrencilerine adil davranmalı.
- Although teachers give a lot of advice, students don't always take it.
- Öğretmenler çok fazla tavsiye verse de öğrenciler her zaman bu tavsiyeleri dikkate almaz.
- Tom doesn't listen to his teachers.
- Tom öğretmenlerini dinlemiyor.
- Both Tom and Mary are teachers.
- Tom da Mary de öğretmen.
- Both his brothers are teachers.
- Her iki kardeşi de öğretmen.
- Some teachers peel potatoes while teaching.
- Bazı öğretmenler öğretirken patates soyarlar.
- Tom is often disrespectful towards his teachers.
- Tom genellikle öğretmenlerine karşı saygısızdır.
- They'll become teachers.
- Onlar öğretmen olacaklar.
- Children hate annoying teachers.
- Çocuklar can sıkıcı öğretmenlerden nefret ederler.
- Tom Jackson spoke to the teachers at our school.
- Tom Jackson okulumuzdaki öğretmenlere konuştu.
- They are teachers.
- Öğretmendirler.
- They both are teachers.
- İkisi de öğretmen.
- Both Tom and Mary are teachers here.
- Hem Tom hem de Mary burada öğretmenler.
- Teachers' salaries are very low.
- Öğretmenlerin maaşları çok düşüktür.
- We teachers are human just like you students.
- Biz öğretmenler de siz öğrenciler gibi insanız.
- My husband and I are both teachers.
- Kocam ve ben ikimiz de öğretmeniz.
- Tom's parents are teachers.
- Tom'un ebeveynleri öğretmen.
- Teachers can't date students and hope to keep their jobs.
- Öğretmenler işlerini kaybetmemek için öğrencileriyle çıkamazlar.
- Homeroom teachers should make every effort to keep in touch with their students.
- Esas dersane öğretmenleri, öğrencileri ile temas kurmak için her türlü çabayı göstermelidir.
- Teachers don't know everything.
- Öğretmenler her şeyi bilmiyor.
- I had good teachers.
- İyi öğretmenlerim vardı.
- Children hate annoying teachers.
- Çocuklar sinir bozucu öğretmenlerden nefret eder.
- The teachers greeted the little boys.
- Öğretmenler küçük çocukları karşıladılar.
- Both of my sisters are teachers.
- Kız kardeşlerimin ikisi de öğretmen.
- Teachers are special people.
- Öğretmenler özel insanlardır.
- Only sixteen percent of the teachers at the school are female.
- Okuldaki öğretmenlerin sadece yüzde on altısı kadın.
- Tom is now talking to one of his teachers.
- Tom şimdi bir öğretmeniyle görüşüyor.
- Both her brothers are teachers.
- Onun iki kardeşi de öğretmen.
- You are teachers.
- Sizler öğretmensiniz.
- He and I are teachers.
- O ve ben öğretmeniz.
- Both her brothers are teachers.
- Onun erkek kardeşlerinin ikisi de öğretmen.
- The nation needed more and better teachers.
- Ülkenin daha fazla ve daha iyi öğretmenlere ihtiyacı vardı.
- Are both Tom and Mary teachers?
- Tom ve Mary öğretmen mi?
- Almost everyone in the class voted in favor of having a thank-you party for the teachers.
- Neredeyse sınıfta herkes öğretmenler için bir teşekkür partisi verme lehinde oy kullandı.
- None of the teachers could solve the problem.
- Öğretmenlerden hiçbiri problemi çözemedi.
- She communicates well with her teachers.
- Öğretmenleriyle iyi iletişim kuruyor.
- The teachers were divided on the issue.
- Öğretmenler bu konuda ikiye bölündü.
- The teachers could not decide where to build the new schoolhouse.
- Öğretmenler yeni okul binasını nereye yapacaklarına karar veremediler.
- We were teachers together in Boston.
- Boston'da birlikte öğretmendik.
- Both of Tom's parents were teachers.
- Tom'un ebeveynlerin ikisi de öğretmendi.
- One should respect his teachers.
- İnsan öğretmenlerine saygı göstermeli.
- Tom and Mary became teachers.
- Tom ve Mary öğretmen oldular.
- He doesn't listen to his teachers.
- Öğretmenlerini dinlemez.
- They are all good teachers.
- Hepsi iyi öğretmenlerdir.
- The committee is composed of teachers and parents.
- Komite, öğretmenler ve velilerden oluşmaktadır.
- There were a lot of teachers from Australia and New Zealand at the English conversation school I went to previously.
- Daha önce gittiğim İngilizce konuşma okulunda Avustralya ve Yeni Zelanda'dan birçok öğretmen vardı.
- This room is used by teachers.
- Bu oda öğretmenler tarafından kullanılıyor.
- The teachers ordered them to stop fighting.
- Öğretmenleri onlara kavgayı bırakmalarını emretti.
- I met one of my old teachers yesterday.
- Dün eski öğretmenlerimden birine rastladım.
- There are not so many teachers here.
- Burada çok fazla öğretmen yok.
- My husband and I are both teachers.
- Kocam da ben de öğretmeniz.
- The teachers greeted the little boys.
- Öğretmenler küçük çocukları selamladı.
- Most teachers don't make a decent living considering the hours they have to work.
- Çoğu öğretmen, çalışmak zorunda oldukları saatler düşünüldüğünde iyi bir yaşam sürdüremez.
- We could all be better teachers.
- Hepimiz daha iyi öğretmenler olabiliriz.
- Teachers help us solve problems we wouldn’t have without them.
- Öğretmenler, onlar olmadan çözemeyeceğimiz sorunları çözmemize yardımcı olurlar.
- I don't like teachers who dislike students that ask questions.
- Soru soran öğrencilerden hoşlanmayan öğretmenleri sevmem.
- I don't know who any of Tom's teachers are.
- Tom'un öğretmenlerinin kim olduğunu bilmiyorum.
- Miela started to cry when her teachers came.
- Miela öğretmen geldiğinde ağlamaya başladı.
- Teachers are recognized for their hard work.
- Öğretmenler zor işlerinden dolayı tanınıyorlar.
- The teachers teach.
- Öğretmenler öğretiyorlar.
- The fifth graders play against the teachers.
- Beşinci sınıflar öğretmenlere karşı oynuyor.
- The nation needed more and better teachers.
- Milletin daha fazla ve daha iyi öğretmenlere ihtiyacı var.
- Both your brothers are teachers.
- İki kardeşin de öğretmen.
- Did you like your teachers when you were in junior high school?
- Ortaokuldayken öğretmenlerini seviyor muydun?
- I miss my elementary teachers very much.
- İlkokul öğretmenlerimi çok özlüyorum.
- How much should teachers be paid?
- Öğretmenlere ne kadar ödenmeli?
- Tom and Mary are teachers.
- Tom ve Mary öğretmendirler.
- None of the teachers could solve the problem.
- Hiçbir öğretmen, sorunu çözemedi.
- In most countries, teachers do not receive high wages.
- Çoğu ülkede öğretmenler yüksek maaş almazlar.
- Are both Tom and Mary teachers?
- Hem Tom hem de Mary öğretmen midir?
- They put on a show to entertain their teachers.
- Öğretmenlerini eğlendirmek için bir gösteri düzenlediler.
- His teachers should be respected.
- Öğretmenlerine saygı duyulmalı.
- How much should teachers be paid?
- Öğretmenler ne kadar maaş almalı?
- We could all be better teachers.
- Hepimiz daha iyi öğretmenler olabilirdik.
- Tom speaks French to his teachers.
- Tom öğretmenleriyle Fransızca konuşur.
- Tom is now talking to one of his teachers.
- Tom şu an öğretmenlerinden biriyle konuşuyor.
- Tom has good teachers.
- Tom'un iyi öğretmenleri var.
- Teachers must be tired of correcting the same mistakes over and over again in their students' papers.
- Öğretmenler, öğrencilerinin kağıtlarındaki aynı hataları tekrar tekrar düzeltmekten yorulmuş olmalılar.
- Tom is often rude to his teachers.
- Tom öğretmenlerine karşı çoğu zaman saygısızdır.
- The teachers teach.
- Öğretmenler öğretir.
- Learn foreign languages with professional teachers!
- Profesyonel öğretmenlerle yabancı dil öğrenin!
- Sami was popular with both students and teachers.
- Sami hem öğrenciler hem de öğretmenler arasında popülerdi.
- Not all teachers behave like that.
- Bütün öğretmenler böyle davranmaz.
- Teachers must be tired of correcting the same mistakes over and over again in their students' papers.
- Öğretmenler öğrencilerinin kağıtlarındaki aynı hataları tekrar tekrar düzeltmekten yorgun olmalılar.
- Among the audience, there were teachers, lawyers, engineers, and so on.
- Seyirciler arasında öğretmenler, avukatlar, mühendisler ve benzerleri vardı.
- Tom Jackson spoke to the teachers at our school.
- Tom Jackson okulumuzdaki öğretmenlerle konuştu.
- All four of Tom's grandparents were teachers.
- Tom'un dört dedesi de öğretmendi.
- They both are teachers.
- Onların her ikisi de öğretmen.
- My parents are teachers.
- Ebeveynlerim öğretmendir.
- They were all teachers.
- Hepsi öğretmendi.
- Teachers often buy school supplies with their own money.
- Öğretmenler çoğunlukla kendi paralarıyla okul malzemeleri alırlar.
- Some of them are teachers, and some are engineers.
- Onlardan bazıları öğretmen ve bazıları mühendis.
- Some of them are teachers.
- Bazıları öğretmen.
- They hired several new teachers.
- Birkaç yeni öğretmen işe aldılar.
- Children are the true teachers of life.
- Çocuklar hayatın gerçek öğretmenleridir.
- I had good teachers.
- Benim iyi öğretmenlerim oldu.
- What were your teachers like?
- Öğretmenleriniz nasıldı?
- Tom and Mary are both good teachers.
- Hem Tom hem de Mary iyi öğretmenler.
- How much do teachers make?
- Öğretmenler ne kadar kazanıyor?
- All of them are good teachers.
- Onların hepsi iyi öğretmen.
- Both our brothers are teachers.
- İki kardeşimiz de öğretmen.
- He speaks Berber to his teachers.
- O, öğretmenleriyle Berberice konuşur.
- Both my brothers are teachers.
- İki kardeşim de öğretmen.
- Teachers dissect frogs to teach students their anatomy.
- Öğretmenler öğrencilere anatomilerini öğretmek için kurbağaları keserler.
- I don't think they're teachers.
- Onların öğretmen olduğunu sanmıyorum.
- Tom has a lot of respect for his teachers.
- Tom, öğretmenlerine çok saygı duyuyor.
- One should treat his teachers with respect.
- İnsan öğretmenlerine saygılı davranmalı.
- We need more teachers like you.
- Senin gibi daha çok öğretmene ihtiyacımız var.
- We have a lot of good teachers working here.
- Burada çalışan bir sürü iyi öğretmenimiz var.
- Most of Tom's children became teachers.
- Tom'un çocuklarının çoğu öğretmen oldu.
- They're teachers.
- Onlar öğretmen.
- The two teachers had an equal number of students.
- İki öğretmenin eşit sayıda öğrencisi vardı.
- This room is used by teachers.
- Bu oda öğretmenler tarafından kullanılır.
Show More (309)
|
