Tureng - tree - Englisch Türkisch Sätze

Verlauf

	Englisch	Türkisch
1	tree	ağaç	n.
	This particular tree must not obscure our vision. Bu özel ağaç vizyonumuzu gölgelememelidir. For we all know how long it takes a tree to grow. Çünkü bir ağacın büyümesinin ne kadar uzun sürdüğünü hepimiz biliyoruz. This cannot be a natural development, because we are barking up the wrong tree. Bu doğal bir gelişme olamaz, çünkü yanlış ağaca havlıyoruz. To see the wood, which is safety at sea, not the tree, which is the Prestige. Prestij olan ağacı değil, denizde güvenlik olan odunu görmek için. For we all know how long it takes a tree to grow. Çünkü hepimiz bir ağacın ne kadar sürede büyüdüğünü biliyoruz. Tests confirm that this does not cause long-term damage to the tree. Testler bunun ağaca uzun vadeli zarar vermediğini doğrulamaktadır. Tests confirm that this does not cause long-term damage to the tree. Testler bunun ağaca uzun vadede zarar vermediğini doğrulamaktadır. My brother and I used to want a normal tree. Kardeşim ve ben normal bir ağaç isterdik. You took a picture of that tree, and you know it. O ağacın fotoğrafını çektiniz ve bunu biliyorsunuz. Tests confirm that this does not cause long-term damage to the tree. Testler, bunun ağaçta uzun süreli zarara neden olmadığını doğruluyor. This tree is about 300 years old. Bu ağaç yaklaşık 300 yaşında. The fruit from this tree is sweeter than the fruit from that one. Bu ağacın meyvesi onunkinden daha tatlıdır. I caught Tom stealing apples from our tree. Tom'u ağacımızdan elmaları çalarken yakaladım. An apple fell off the tree. Ağaçtan bir elma düştü. A big tree has fallen in the storm. Fırtınada büyük bir ağaç devrildi. The tree is healthy. Ağaç sağlıklı. Tom sat down underneath a tree. Tom bir ağacın altına oturdu. I caught Tom stealing apples from our tree. Tom'u ağacımızdan elma çalarken yakaladım. I am far from the tree. Ağaçtan uzaktayım. The wind knocked the birdhouse out of the tree. Rüzgar kuş evini ağaçtan düşürdü. Koko chose the tree. Koko, ağacı seçti. How old is this tree? Bu ağaç kaç yaşında? My father and mother were sitting under a tree. Babam ve annem bir ağacın altında oturuyorlardı. A lightning struck the tall tree. Uzun ağaca bir yıldırım düştü. Tom died after his car hit a tree. Tom, arabası bir ağaca çarptıktan sonra öldü. Tom crouched down behind a tree. Tom bir ağacın arkasında çömeldi. I don't remember the last time I climbed a tree. Son kez bir ağaca ne zaman tırmandığımı hatırlamıyorum. Tom leaned his bicycle against a tree. Tom bisikletini bir ağaca yasladı. The totalitarian era is passing, its old ideas blown away like leaves from an ancient, lifeless tree. Totaliter dönem geçiyor, eski fikirleri eski, cansız bir ağacın yaprakları gibi savrulup gidiyor. This tree will never blossom. Bu ağaç asla çiçek açmayacak. The tree grew very tall. Ağaç çok uzadı. He was sleeping under the tree. O, ağacın altında uyuyordu. This tree bears ugly fruits. Bu ağaç çirkin meyveler veriyor. Have you ever cut a tree with an ax? Sen hiç balta ile ağaç kestin mi? Get down from that tree! O ağaçtan in! There's something up there in the tree. Ağaçta bir şey var. I stood under a tree to avoid getting wet. Islanmamak için bir ağacın altında durdum. I see a girl standing under that tree. Şu ağacın altında duran bir kız görüyorum. I saw him cut down a tree. Onu bir ağacı keserken gördüm. Why are you climbing this tree? Bu ağaca neden tırmanıyorsun? The tree is abundant in fruit. Ağaç meyve bakımından verimli. Looks like we barked up the wrong tree. Görünüşe göre yanlış ağaca havlamışız. A fallen tree blocked the path. Düşmüş bir ağaç patikayı kapadı. The dog ran around a tree. Köpek bir ağacın etrafında koştu. The child was hiding behind a big tree. Çocuk büyük bir ağacın arkasında saklanıyordu. We counted the growth rings on the tree that we cut down and found out that it was thirty years old. Kestiğimiz ağaçtaki büyüme halkalarını saydık ve onun otuz yaşında olduğunu öğrendik. Tom died when a tree fell on him. Tom üzerine bir ağaç düştüğünde öldü. Tom and his friends chopped down every tree on his property. Tom ve arkadaşları arazisindeki tüm ağaçları kestiler. Birds were singing up in the tree. Kuşlar ağaçta şarkı söylüyordu. He tied the dog to a tree. Köpeği bir ağaca bağladı. There was a tall tree in front of my house. Evimin önünde uzun bir ağaç vardı. The tree is sick. Ağaç hasta. We hid behind the tree. Ağacın arkasına saklandık. We can't cut down that tree. O ağacı kesemeyiz. A monkey is climbing up a tall tree. Bir maymun uzun bir ağaca tırmanıyor. She looked up at the tall tree. Uzun ağaca baktı. Tom fell out of a tree. Tom ağaçtan düştü. I saw him sawing a tree. Onun bir ağacı kestiğini gördüm. Tie him to a tree. Onu bir ağaca bağla. There is a tall tree in front of my house. Evimin önünde uzun bir ağaç var. I think this is the tallest tree that I've ever seen. Sanırım bu şimdiye kadar gördüğüm en uzun ağaç. My parents were sitting under the tree. Annem ve babam ağacın altında oturuyorlardı. Ken climbed down from the tree. Ken ağaçtan indi. Tom was sitting under a tree, drinking wine. Tom bir ağacın altında oturuyordu, şarap içiyordu. My father put a ladder against the tree. Babam ağaca bir merdiven dayadı. He was tied to the tree with a rope. Bir iple ağaca bağlıydı. They sat in the shade of that big tree. O büyük ağacın gölgesinde oturdular. He hid behind the tree. Ağacın arkasına saklandı. My favorite tree is the weeping willow. En sevdiğim ağaç salkım söğüttür. Tom shook the tree, hoping at least one apple would fall. Tom en azından bir elma düşer umuduyla ağacı salladı. It's probably just a myth that Isaac Newton discovered the laws of gravity when an apple fell on his head while he was sitting under a tree. Isaac Newton'un bir ağacın altında otururken kafasına bir elma düştüğünde yerçekimi kanunlarını keşfetmesi muhtemelen tamamen bir efsanedir. We can't cut down that tree. Biz o ağacı kesemeyiz. The cake is shaped like a tree. Pasta ağaç şeklinde. A big tree fell in the storm. Fırtınada büyük bir ağaç devrildi. Fadil chopped down the tree. Fadıl ağacı kesti. The chairs are under the tree. Sandalyeler ağacın altında. The tree was struck by lightning. Ağaca yıldırım düştü. She fell from the tree. Ağaçtan düştü. Tom tried to climb the tall tree. Tom, yüksek ağaca tırmanmaya çalıştı. He chopped a tree down. O bir ağacı kesti. Let's head for that tall tree. Hadi şu uzun ağaca doğru gidelim. Jane was waiting with her back against the tree. Jane sırtını ağaca dayamış bekliyordu. A family of gnomes lives in a small house under this tree. Bir cüceler ailesi bu ağacın altında küçük bir evde yaşamaktadır. I can still remember the time when Tom fell out of the tree. Tom'un ağaçtan düştüğü zamanı hâlâ hatırlayabiliyorum. She wanted to hug the tree. Ağaca sarılmak istedi. The tree is dead. Ağaç ölmüş. He cut down a tree in the garden. Bahçedeki bir ağacı kesti. This tree is tall. Bu ağaç çok uzun. We had to rescue a skier who crashed into a tree. Bir ağaca çarpan bir kayakçıyı kurtarmak zorundaydık. We pitched our tent under the shade of a large tree. Çadırımızı büyük bir ağacın gölgesi altına kurduk. She hid behind the tree. Ağacın arkasına saklandı. Cut down the tree. Ağacı kesin. Tom shook the tree, hoping at least one apple would fall. Tom en azından bir elmanın düşeceğini umarak ağacı salladı. He felled a tree in his garden. O, bahçesindeki bir ağacı kesti. Mary drew a house and a tree. Mary bir ev ve bir ağaç çizdi. Tom couldn't decide where to plant the tree. Tom ağacı nereye dikeceğine karar veremedi. He climbed up the tree without effort. O, çaba harcamadan ağaca tırmandı. The arrow missed him and hit a tree. Ok onu ıska geçti ve bir ağaca çarptı. The bird was sitting in the tree wagging its tail. Kuş ağaçta oturmuş kuyruğunu sallıyordu. He cut off a branch from the tree. Ağaçtan bir dal kesti. Look at the bird singing in the tree. Ağaçta öten kuşa bak. He was pinned down by a fallen tree. Devrilen bir ağacın altında kaldı. We shook nuts from the tree. Ağaçtaki fındıkları salladık. Tom took shelter under the tree, hoping he wouldn't get too wet. Tom çok ıslanmamayı umarak ağacın altına sığındı. Tom cut down a tree in his front yard. Tom ön bahçesinde bir ağacı kesti. Tom was hiding behind a tree. Tom bir ağacın arkasında saklanıyordu. We put up our tent in the shade of a large tree. Çadırımızı büyük bir ağacın gölgesinde kurduk. I think the coat underneath that tree over there is Tom's. Sanırım o ağacın altındaki ceket Tom'un. An owl is perched on the green tree. Yeşil ağacın üzerinde bir baykuş tünemiş. The boy next door fell head first from a tree. Komşu çocuk ağaçtan kafa üstü düştü. A tree is known by its fruit. Bir ağaç meyvesinden tanınır. A beaver may get crushed by a falling tree. Bir kunduz düşen bir ağaç tarafından ezilebilir. This tree is the same age as that one. Bu ağaç, o ağaçla aynı yaşta. We cut down the largest tree we could find so we could make a canoe. Bulabildiğimiz en büyük ağacı kestik, böylece bir kano yapabilecektik. Come down from the tree. Ağaçtan in. Mary sat under the tree, reading an old book from the nineteenth century. Mary ağacın altında oturmuş, on dokuzuncu yüzyıldan kalma eski bir kitabı okuyordu. Eve plucked fruit from the tree of knowledge. Havva bilgi ağacından meyve kopardı. They sat in the shade of a tree. Bir ağacın gölgesinde oturdular. He gets up the tree without difficulty. Ağaca zorlanmadan çıkar. If a tree dies, plant another in its place. Eğer bir ağaç ölürse, yerine başka bir ağaç dikin. It is pleasant to sleep under the tree. Ağacın altında uyumak hoştur. Tom chopped down the tree. Tom ağacı kesti. He cut away the dead branches from the tree. Ağaçtaki ölü dalları kesti. Tom climbed over the fence and picked some apples from the tree. Tom çitin üzerine tırmandı ve ağaçtan birkaç elma kopardı. I saw a cocoon on the tree. Ağaçta bir koza gördüm. Let's sit down in the shade of that tree. Şu ağacın gölgesinde oturalım. Tom was sitting under a tree, drinking wine. Tom bir ağacın altında oturmuş şarap içiyordu. He fell asleep under the tree. O, ağacın altında uyuyakaldı. Mary chopped a tree down. Mary bir ağacı kesti. We shook nuts from the tree. Biz ağaçtan fındıkları salladık. This is a tree. Bu bir ağaç. Climb down out of that tree immediately! Hemen o ağaçtan in! Tony carved his name in a tree with a knife. Tony bıçakla adını ağaca kazımış. We put up our tent in the shade of a large tree. Çadırımızı büyük bir ağacın gölgesine kurduk. That's a tree. Bu bir ağaç. I drew a picture of a tree. Bir ağacın resmini çizdim. Wait for me next to that tree. Beni şu ağacın yanında bekle. Jane was waiting with her back against the tree. Jane, ağaca sırtını dayamış bekliyordu. Tom didn't see Mary sitting under the tree. Tom, Mary'nin ağacın altında oturduğunu görmedi. Plant a tree. Bir ağaç dik. Tom died when a tree fell on him. Tom bir ağaç üstüne düştüğünde öldü. The nest fell off the tree. Yuva ağaçtan düştü. The cat climbed up the tree. Kedi ağaca tırmandı. The flying squirrel came flying down from the tree. Uçan sincap ağaçtan aşağı uçarak indi. The tree is about as high as the roof. Ağaç yaklaşık çatı kadar yüksek. Three small cats lived together in a tree. Üç küçük kedi birlikte bir ağaçta yaşıyordu. The monkey climbed up the tree. Maymun ağaca tırmandı. The tree was ready to fall down. Ağaç devrilmeye hazırdı. All the leaves on the tree have turned yellow. Ağacın üzerindeki tüm yapraklar sarardı. We took shelter under a tree. Bir ağacın altına sığındık. Tom tried climbing the tall tree. Tom uzun ağaca tırmanmayı denedi. An owl is perched on the green tree. Yeşil ağaca bir baykuş tünemiş. The tree fell down by itself. Ağaç kendiliğinden devrildi. I cut a branch from the tree. Ağaçtan bir dal kestim. If you plant an apple seed, it might grow into a tree. Eğer bir elma tohumu ekerseniz, büyüyüp bir ağaç olabilir. You hid behind the tree. Ağacın arkasına saklandın. The tree is burning. Ağaç yanıyor. That tree near the river is a walnut tree. Nehrin yanındaki ağaç bir ceviz ağacı. The tree is abundant in fruit. Ağacın meyvesi bol. The tree was heavy with fruit. Ağaç meyvelerle doluydu. I think the coat underneath that tree over there is Tom's. Sanırım şuradaki ağacın altındaki palto Tom'a ait. A bird is singing in the tree. Ağaçta bir kuş ötüyor. An old man was at rest under the tree. Yaşlı bir adam ağacın altında dinleniyordu. The apples from the tree behind Tom's house are very delicious. Tom'un evinin arkasındaki ağacın elmaları çok lezzetlidir. He tied his dog up to the tree while he went into the store. Dükkana girerken köpeğini ağaca bağladı. The arrow missed him and hit a tree. Ok onu ıskaladı ve bir ağaca isabet etti. The tree is rotten and stone dead, and could fall at any time. Ağaç çürümüş ve çoktan ölmüş ve her an devrilebilir. Do you know what kind of tree that is? Bunun ne tür bir ağaç olduğunu biliyor musun? Some apples fell down from the tree. Bazı elmalar ağaçtan düştü. The squirrels ran up the tree. Sincaplar koşarak ağaca tırmandı. We've put the Christmas presents under the tree. Noel hediyelerini ağacın altına koyduk. The fallen tree barred our way. Devrilen ağaç yolumuzu kapattı. An old tree provides shade. Yaşlı bir ağaç gölge sağlar. This tree was planted by my grandfather. Bu ağaç büyükbabam tarafından dikildi. Tom wanted to cut down that tree in his front yard, but Mary doesn't want it cut down. Tom ön bahçesindeki ağacı kesmek istedi ama Mary kesilmesini istemiyor. My father planted this tree on the day I was born. Babam bu ağacı doğduğum günde dikti. They saw a cat climbing up the tree. Ağaca tırmanan bir kedi görmüşler. He hid behind the tree. O, ağacın arkasına saklandı. Even crooked tree gives shade. Eğri ağaç bile gölge verir. We paid someone to cut the tree down. Ağacı kesmesi için birine para verdik. Tom and Mary sat under a tree eating a picnic lunch. Tom ve Mary bir ağacın altında oturup piknik yemeği yediler. Tom tried climbing the tall tree. Tom, yüksek ağaca tırmanmaya çalıştı. He rescued a cat from a high tree. Yüksek bir ağaçtan bir kediyi kurtardı. Tom quickly climbed up the tree. Tom hızla ağaca tırmandı. The seeds of that tree are yellow. O ağacın tohumları sarı renklidir. They tied the thief to the tree. Hırsızı ağaca bağladılar. Jim got down from the tree. Jim ağaçtan indi. The tree is able to grow. Ağaç büyüyebilir. The leaves of the tree became red. Ağacın yaprakları kızardı. He saw the bird in the tree. Ağaçtaki kuşu gördü. You hid behind the tree. Sen ağacın arkasına saklandın. The person reading a book on the bench under the tree is Tom. Ağacın altındaki bankta kitap okuyan kişi Tom'dur. I'm absolutely against the tree being chopped down. Ağacın kesilmesine kesinlikle karşıyım. My neighbor rejected my request to cut his tree. Komşu ağacını kesme ricamı reddetti. This tree is tall, but that one is even taller. Bu ağaç uzun ama şu daha da uzun. He was seen stealing apples from the neighbor's tree. Komşunun ağacından elma çalarken görülmüş. I planted this tree three years ago. Bu ağacı üç yıl önce diktim. He was tied to the tree with a rope. Ağaca bir iple bağlanmıştı. Tom was sitting under a tree, reading a book. Tom bir ağacın altında oturmuş kitap okuyordu. I hid behind a tree. Bir ağacın arkasına saklandım. Thank you for cutting the dead tree in my garden. Bahçemdeki ölü ağacı kestiğin için teşekkür ederim. The tree in front of the library was struck by lightning. Kütüphanenin önündeki ağaca yıldırım çarptı. Each of us should plant a tree. Her birimiz bir ağaç ekmeliyiz. There were a lot of birds in the tree. Ağaçta bir sürü kuş vardı. The paraglider landed in the tree. Yamaç paraşütü ağaca kondu. The apples from our own tree taste much better than the sprayed apples from the supermarket. Kendi ağacımızdan topladığımız elmaların tadı süpermarketten aldığımız ilaçlı elmalardan çok daha güzel. What type of tree is this leaf from? Bu yaprak hangi ağaç türüne aittir? This tree bears a lot of good fruit. Bu ağaç birçok güzel meyve verir. A woman appeared from behind a tree. Ağacın arkasından bir kadın belirdi. Once, I got lost inside a tree. Bir keresinde bir ağacın içinde kayboldum. If the tree is bad, the fruits are bad. Ağaç kötüyse, meyveler de kötüdür. He stuck his knife into the tree. Bıçağını ağaca sapladı. Tom climbed down from the tree. Tom ağaçtan indi. This tree measures three meters around. Bu ağacın boyu üç metreyi buluyor. Climb up the tree. Ağaca tırman. The car ran into a tree. Araba bir ağaca çarptı. The tree is healthy. Bu ağaç sağlıklı. I took shelter under a tree. Bir ağacın altına sığındım. The children are playing under the lime tree. Çocuklar limon ağacının altında oynuyorlar. Tom was seen stealing apples from the neighbor's tree. Tom komşunun ağacından elma çalarken görüldü. We paid someone to cut the tree down. Ağacı kesmesi için birine ödeme yaptık. A tree is green. Ağaç yeşildir. This is taller than any other tree. Bu diğer ağaçlardan daha uzun. The grey cat can't climb off the tree. Gri kedi ağaçtan inemiyor. Tom squatted down under the tree. Tom ağacın altına çömeldi. He climbed the tree without difficulty. Ağaca zorlanmadan tırmandı. Oh, how the Tree trembled! Ah, ağaç nasıl titredi! He laid down by the wayside and took a nap under a tree. O yol kenarına uzandı ve bir ağacın altında biraz kestirdi. The tree is green all year round. Ağaç, yıl boyunca yeşil kalıyor. You're the one who planted that tree. O ağacı diken sendin. I drew a picture of a tree. Bir ağaç resmi çizdim. This tree should be cut with an ax. Bu ağacın bir balta ile kesilmesi gerek. Tom heard a cat meowing in the tree. Tom ağaçta bir kedinin miyavladığını duydu. He climbed down from the tree. Ağaçtan aşağı indi. The apples from the tree behind Tom's house are very delicious. Tom'un evinin arkasındaki ağacın elmaları çok lezzetli. Keep your dog chained up to the tree. Köpeğinizi ağaca zincirlenmiş tutun. Tony carved his name on a tree with a knife. Tony adını bir ağacın üstüne bıçakla kazıdı. Tom pruned the tree. Tom ağacı budadı. The tree's leaves have all fallen. Ağacın tüm yaprakları dökülmüş. The man is under the tree. Adam ağacın altında. There is a cat five meters from the tree. Ağacın beş metre uzağında bir kedi var. I've never seen that kind of tree before. Bu cins bir ağacı daha önce hiç görmedim. Plant a tree there. Oraya bir ağaç dik. The cat ran up the tree. Kedi ağaca tırmandı. Can you climb up that tree? Şu ağaca tırmanabilir misin? I've never seen that kind of tree before. Daha önce hiç böyle bir ağaç görmemiştim. He sat on a mossy tree stump. Yosunlu bir ağaç kütüğüne oturdu. What species of tree is this? Bu hangi ağaç türü? Climb down the tree. Ağaçtan in. I sat under a tree and read the newspaper. Bir ağacın altına oturdum ve gazete okudum. The squirrels ran up the tree. Sincaplar ağaca tırmandı. She chopped a tree down. O bir ağacı kesti. It's probably just a myth that Isaac Newton discovered the laws of gravity when an apple fell on his head while he was sitting under a tree. Isaac Newton'un bir ağacın altında otururken kafasına bir elma düştüğünde yerçekimi kanunlarını keşfettiği muhtemelen sadece bir efsanedir. Tom saw Mary eating a sandwich under the tree. Tom, Mary'yi ağacın altında bir sandviç yerken gördü. This tree measures three meters around. Bu ağaç yaklaşık üç metre boyunda. I pruned the tree. Ağacı budadım. What's this tree called? Bu ağacın adı ne? Tom tied his dog to the tree. Tom köpeğini ağaca bağladı. The man was sitting on a fallen tree. Adam devrilmiş bir ağacın üzerinde oturuyordu. Cut down that tree. Kes şu ağacı. That tree is on Tom's property. O ağaç Tom'un arazisinin üzerinde. The tree is green. Ağaç yeşil. The car hit a tree. Araba bir ağaca çarptı. The tree's root system stretches over thirty meters. Ağacın kök sistemi otuz metreden fazla uzanıyor. The tree has too many twigs and branches. Ağacın pek çok sürgünü ve dalı var. They are happy, because they see the birds in the tree near the window. Mutlular, çünkü pencerenin yanındaki ağaçta kuşları görüyorlar. I've set out a table under a beautiful tree behind the cottage. Kır evinin arkasında güzel bir ağacın altında bir masa kurdum. I'm absolutely opposed to the tree being chopped down. Ağacın kesilmesine kesinlikle karşıyım. He cut down the tree with an ax. Ağacı baltayla kesti. They tied him to a tree. Onu bir ağaca bağladılar. They climbed down the tree. Ağaca tırmandılar. This tree bears a lot of fruit. Bu ağaç çok meyve verir. They are happy, because they see the birds in the tree near the window. Mutlular, çünkü pencerenin kenarında ağaçtaki kuşları görüyorlar. Capitalism will cut down the tree if it can't sell its shadow. Kapitalizm gölgesini satamazsa ağacı keser. Tung oil is made from the seeds of the Tung tree. Tung yağı, Tung ağacının tohumlarından yapılır. The tree is abundant in fruit. Ağaçta bol miktarda meyve vardır. A family of gnomes lives in a small house under this tree. Bir cüce ailesi bu ağacın altındaki küçük bir evde yaşar. You're looking at that tree. O ağaca bakıyorsun. The sacred tree sits in the middle of the sacred grove. Kutsal ağaç, kutsal korunun ortasında duruyor. I saw him cut down a tree. Onun bir ağacı kestiğini gördüm. There is a tree in my backyard. Arka bahçemde bir ağaç var. This is a very tall tree. Bu çok uzun bir ağaç. He tried to climb the tall tree. Uzun ağaca çıkmaya çalıştı. We have to set up the tent in the shade of that tree. Çadırı şu ağacın gölgesine kurmalıyız. The kite got caught in the tree. Uçurtma ağaca takıldı. A tree is green. Bir ağaç yeşil. This tree bears no fruit. Bu ağaç hiç meyve vermez. The truck Tom was driving slid on the icy road and crashed into a tree. Tom'un kullandığı kamyon buzlu yolda kaydı ve bir ağaca çarptı. The tree was so tall that it towered over the garden wall. Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi. Tom hasn't cut the tree yet. Tom henüz ağacı kesmedi. There was a pile of pinecones under the tree. Ağacın altında bir yığın çam kozalağı vardı. Get down from that tree! İn o ağaçtan! The car bumped the tree. Araba ağaca çarptı. Keep your dog chained up to the tree. Köpeğinizi ağaca zincirleyin. They decorated the tree with stars and ornaments. Ağacı yıldızlar ve takılarla süslediler. The tree has too many twigs and branches. Ağacın çok fazla dalı var. Tom was almost crushed by the tree that he was cutting down. Tom neredeyse kesmekte olduğu ağacın altında kalıyordu. Tom sat in the shade of a tree, watching his children play. Tom bir ağacın gölgesinde oturmuş, çocuklarının oyununu izliyordu. Layla hid behind a tree. Leyla bir ağacın arkasına saklandı. They cut down the tree. Onlar ağacı kestiler. Some apples rotted on the tree. Bazı elmalar ağaçta çürümüş. We took shelter from the rain under a tree. Yağmurdan korunmak için bir ağacın altına sığındık. Tom hid behind a tree. Tom bir ağacın arkasına saklandı. There used to be a tall tree near the temple. Eskiden tapınağın yanında uzun bir ağaç vardı. I'm standing under a tree. Bir ağacın altında duruyorum. Tom and Mary carved their initials into the tree. Tom ve Mary baş harflerini ağaca kazıdılar. I cut a branch from the tree. Ben ağaçtan bir dal kestim. Hold fast to this tree. Bu ağaca sıkıca tutun. He quickly climbed into the tree. O hızla ağaca tırmandı. Cut down the tree. Ağacı kes. He climbed up the tree like a monkey. Bir maymun gibi ağaca tırmandı. The tree bent under the weight of the fruit. Ağaç meyvenin ağırlığı altında eğildi. I hid myself behind the tree. Kendimi ağacın arkasına sakladım. He fell asleep under the tree. Ağacın altında uyuyakaldı. I think Tom has been barking up the wrong tree. Bence Tom yanlış ağaca havlıyor. He cut away the dead branches from the tree. Ağacın ölü dallarını budadı. The tree was sawn in pieces. Ağaç parçalar halinde kesilmişti. He who approaches a good tree will find himself in good shade. İyi bir ağaca yaklaşan kendini iyi bir gölgede bulur. Tom locked his bike to a tree. Tom bisikletini bir ağaca kilitledi. My brothers are under the tree. Kardeşlerim ağacın altında. Tom, what are you doing up in that tree? Tom, o ağaçta ne yapıyorsun? We counted the growth rings on the tree that we cut down and found out that it was thirty years old. Kestiğimiz ağacın büyüme halkalarını saydık ve otuz yaşında olduğunu öğrendik. On the second morning, the Scotsman saw from the top of his tree a great castle far away. İkinci sabah İskoçyalı, ağacının tepesinden uzakta büyük bir kale gördü. She was sitting under a tree. Bir ağacın altında oturuyordu. I fell from a tree. Ağaçtan düştüm. Tom, get down from that tree! Tom, o ağaçtan in! A fallen tree blocked the road. Devrilen bir ağaç yolu kapatmış. He cut off a branch of the tree with his penknife. Çakısıyla ağacın bir dalını kesti. Tom sat in the shade of a tree, watching his children play. Tom bir ağacın gölgesinde oturdu, çocuklarının oynamasını izledi. Wait for me next to that tree. Beni o ağacın yanında bekle. Tom dozed off under the tree. Tom ağacın altında uyuyakaldı. I saw a bird flying over a tree. Bir ağacın üzerinde uçan bir kuş gördüm. I'll bet that I can beat you to the tree. Bahse girerim ağaca senden önce varabilirim. Tom's car hit a tree. Tom'un arabası bir ağaca çarptı. That tree looks dead. Şu ağaç ölü görünüyor. Tom says we can have all the apples on this tree. Tom bu ağaçtaki bütün elmaları alabileceğimizi söylüyor. The small seed became a large tree. Küçük tohum büyük bir ağaç oldu. Tom is sitting alone under that tree over there. Tom şuradaki ağacın altında tek başına oturuyor. I'm under the tree. Ağacın altındayım. He fell out of the tree. O, ağaçtan düştü. In front of the house is a tree. Evin önünde bir ağaç var. The tree is green all year round. Ağaç, tüm yıl boyunca yeşildir. The tree was struck by lightning. Ağaca yıldırım çarptı. My father planted this tree the year I was born. Bu ağacı ben doğduğum yıl babam dikmişti. We chopped a tree down. Biz bir ağacı kestik. The child hid behind a big tree. Çocuk büyük bir ağacın arkasına saklandı. Climb down the tree. Ağaca tırman. Tom lost control of his car and crashed it into a tree. Tom arabasının kontrolünü kaybetti ve bir ağaca çarptı. The typhoon knocked down a tree in my yard. Tayfun bahçemdeki bir ağacı devirdi. And the servant came and chopped the Tree into little pieces. Uşak geldi ve ağacı küçük parçalara ayırdı. Tom cut down the tree that was in front of his house. Tom evinin önündeki ağacı kesti. A good tree can't bear bad fruits. İyi bir ağaç kötü meyve veremez. What's your favorite tree? En sevdiğin ağaç hangisi? Tom saw Mary eating a sandwich under the tree. Tom, Mary'yi ağacın altında sandviç yerken gördü. My parents were sitting under the tree. Annemle babam ağacın altında oturuyorlardı. I'll race you to the tree over there. Oradaki ağaca kadar seninle yarışacağım. That tree looks dead. O ağaç ölü gibi görünüyor. A tree fell on Tom's house. Tom'un evine bir ağaç düştü. We met under a lonely tree. Biz yalnız bir ağacın altında buluştuk. Where is the tree? Ağaç nerede? Is it true that you cut this huge tree by yourself? Bu büyük ağacı tek başına kestiğin doğru mu? The young woman under that tree looks sad. Şu ağacın altındaki genç kadın üzgün görünüyor. Tom cut a branch off the tree. Tom ağaçtan bir dal kesti. Tom is sitting under that tree over there. Tom oradaki ağacın altında oturuyor. Tom cut down a tree in his yard. Tom bahçesindeki bir ağacı kesti. A fallen tree blocked the path. Devrilmiş bir ağaç yolu kapatmış. What a tall tree it is! Ne kadar uzun bir ağaç! Tony carved his name in a tree with a knife. Tony bir bıçakla adını bir ağaca kazıdı. He climbed up the tree like a monkey. Ağaca bir maymun gibi tırmandı. The roots connect the tree to the ground. Kökler ağacı toprağa bağlar. Tom cut down a tree in his front yard. Tom ön bahçesindeki ağacı kesti. You hid behind the tree. Ağacın arkasına saklandınız. The tree is about as high as the roof. Ağaç neredeyse çatının boyunda. Tom sat under a tree, reading a book. Tom bir ağacın altında oturmuş kitap okuyordu. Tom tried to climb the tall tree. Tom uzun ağaca tırmanmaya çalıştı. This tree is about 300 years old. Bu ağaç yaklaşık 300 yaşındadır. This tree is tall. Bu ağaç uzundur. Tom tied the dog to a tree. Tom köpeği bir ağaca bağladı. They hid behind the tree. Ağacın arkasına saklandılar. The cat is stuck in the tree. Kedi ağaçta mahsur kaldı. The monkey climbed up the tree. Maymun, ağaca tırmandı. Tom fell asleep under the tree. Tom ağacın altında uyuyakaldı. He rescued a cat from a high tree. O, kediyi yüksek bir ağaçtan kurtardı. A tall tree hid his house from our view. Uzun bir ağaç evini görüş alanımızdan gizledi. The storm blew down a tree. Fırtına bir ağacı devirdi. There's something up there in the tree. Orada ağaçta bir şey var. I tied my dog to a tree in the garden. Köpeğimi bahçedeki bir ağaca bağladım. We met under a lonely tree. Yalnız bir ağacın altında buluştuk. The fruit of this tree is good. Bu ağacın meyvesi güzeldir. The hawthorn tree was tall. Alıç ağacı uzun boyluydu. The boy carved his name on the tree. Erkek çocuğu ağacın üzerine adını kazıdı. I stood under a tree to avoid getting wet. Islanmaktan kaçınmak için bir ağacın altında durdum. This is the first time I've ever felled a tree. İlk defa bir ağaç kestim. Thank you for cutting the dead tree in my garden. Bahçemdeki ölü ağacı kestiğin için teşekkürler. Tom was caught stealing apples from his neighbor's tree. Tom komşusunun ağacından elma çalarken yakalandı. The tree was so tall that it towered over the garden wall. Ağaç o kadar uzundu ki bahçe duvarını aşıyordu. This tree has been standing for five decades. Bu ağaç elli yıldır ayaktadır. I found my dog lying under the tree in our yard. Köpeğimi bahçemizdeki ağacın altında uzanırken buldum. Tom is a tree hugger. Tom ağaçlara sarılır. Tom crouched down behind a tree. Tom bir ağacın arkasına çömelmiş. How tall this tree is! Bu ağaç ne kadar uzun! We pitched our tent under the shade of a large tree. Çadırımızı büyük bir ağacın gölgesine kurduk. I saw him sawing a tree. Onu ağaç keserken gördüm. A tree has fallen across Park Street, blocking traffic. Park Caddesi'nde bir ağaç devrildi ve trafiği engelliyor. He cut down the big tree with an ax. Bir balta ile büyük ağacı kesip devirdi. If you plant an apple seed, it might grow into a tree. Bir elma tohumu ekerseniz, ağaç haline gelebilir. If the tree is bad, the fruits are bad. Ağaç kötü ise meyveler kötüdür. What's your favorite tree? En sevdiğiniz ağaç nedir? Tom hid behind the tree. Tom ağacın arkasına saklandı. What'll it cost have this tree cut down? Bu ağacı kestirmek ne kadara mal olacak? The buds on that tree are about to pop open. O ağaçtaki tomurcuklar açmak üzere. I didn't see where the ball went after it hit the tree. Topun ağaca çarptıktan sonra nereye gittiğini görmedim. She fell from the tree. O, ağaçtan düştü. The fruit of this tree is good. Bu ağacın meyvesi iyidir. In this tree, there is an apple on every limb. Bu ağaçta her dalda bir elma var. This tree should be cut with an ax. Bu ağaç baltayla kesilmeli. I can sleep on a tree. Bir ağacın üzerinde uyuyabilirim. The young woman under that tree looks sad. Ağacın altındaki genç kadın üzgün gibi duruyor. This tree is older than that car. Bu ağaç o arabadan daha yaşlı. I can still remember the time when Tom fell out of the tree. Tom'un ağaçtan düştüğü zamanı hala hatırlıyorum. A fallen tree blocked the way. Devrilmiş bir ağaç yolu kapattı. I'm absolutely against the tree being chopped down. Ben kesinlikle ağacın kesilmesine karşıyım. The fallen tree barred our way. Devrilmiş ağaç, yolumuzu kapattı. The seeds of that tree are yellow. Bu ağacın tohumları sarı. Tom died when his truck crashed into a tree. Tom, kamyonu bir ağaca çarptığında öldü. Tom chained his bicycle to a tree. Tom bisikletini bir ağaca zincirledi. I don't know what this tree is called, but there are a lot of them around here. Bu ağaca ne dendiğini bilmiyorum ama buralarda onlardan çok var. He saw the bird in the tree. O, ağaçtaki kuşu gördü. What kind of tree is this? Bu ne tür bir ağaç? Tony carved his name on a tree with a knife. Tony adını bir ağaca bıçakla kazıdı. He cut a twig from the tree with his knife. O bıçak ile ağaçtan ince bir dal kesti. He cut off a branch of the tree with his penknife. O çakısıyla ağacın bir dalını kesti. This tree should be cut. Bu ağacın kesilmesi gerek. On this tree, there is an apple on every branch. Bu ağaçta, her dalda bir elma var. I'm standing under a tree. Ağacın altında duruyorum. Tom cut down the tree with his chainsaw. Tom testeresi ile ağacı kesti. It is pleasant to sleep under the tree. Ağacın altında uyumak çok keyifli. It's difficult to transplant an old tree. Yaşlı bir ağacı nakletmek zordur. Dan crashed into a tree. Dan bir ağaca çarptı. The big tree was struck by lightning. Büyük ağaca yıldırım düştü. Tom is sitting under that tree over there. Tom şuradaki ağacın altında oturuyor. I can sleep on a tree. Bir ağaçta uyuyabilirim. The road was blocked by a fallen tree. Yol devrilmiş bir ağaç tarafından kapatılmış. My cat got stuck up a tree. Kedim ağaçta mahsur kaldı. She was sitting under a tree. O, bir ağacın altında oturuyordu. He didn't brake on time, and ran into a tree. Zamanında fren yapmadı ve bir ağaca çarptı. Can you see the nest in the tree? Ağaçtaki yuvayı görebiliyor musun? Plant a tree there. Şuraya bir ağaç dik. Tom pointed at the tree in his neighbor's yard. Tom komşusunun bahçesindeki ağacı işaret etti. She cut down a tree. Bir ağacı kesti. He quickly climbed into the tree. Çabucak ağaca tırmandı. If I had eight hours to chop down a tree, I'd spend the first six hours sharpening the ax. Bir ağacı devirmek için sekiz saatim olsa, ilk altı saati baltayı bilemek için kullanırım. Tom called the fire brigade when his kitten got stuck up a tree. Tom kedi yavrusu bir ağaçta sıkıştığı zaman itfaiyeyi aradı. The white cat is under the tree. Beyaz kedi ağacın altında. The trunk is the main part of a tree. Gövde bir ağacın ana parçasıdır. My brother fell off a tree and broke his leg. Erkek kardeşim bir ağaçtan düştü ve bacağını kırdı. There's a black hat caught in the high tree top. Yüksek ağaç tepesinde yakalanmış siyah bir şapka var. The road was blocked by a fallen tree. Yolu devrilen bir ağaç kapattı. The rain will revive this tree. Yağmur bu ağacı canlandıracak. The car bumped the tree. Araba, ağaca tosladı. He dozed off under the tree. Ağacın altında uyuyakaldı. He sat on a mossy tree stump. O yosunlu ağaç kütüğün üstüne oturdu. A tree fell on my new car and I had to junk it. Yeni arabamın üzerine bir ağaç düştü ve onu hurdaya çıkarmak zorunda kaldım. She cut down a tree. O bir ağacı kesti. He laid down by the wayside and took a nap under a tree. Yol kenarına uzandı ve bir ağacın altında kestirdi. Let's sit down in the shade of that tree. Hadi şu ağacın gölgesine oturalım. The truck Tom was driving slid on the icy road and crashed into a tree. Tom'un sürdüğü kamyon buzlu bir yolda kaydı ve bir ağaca çarptı. A knight without a lady was like a tree without leaves. Hanımefendisi olmayan bir şövalye yapraksız bir ağaç gibiydi. The fruit of this tree is sweet. Bu ağacın meyvesi tatlıdır. This tree does not bear fruit. Bu ağaç meyve vermez. The hawthorn tree was tall. Alıç ağacı uzundu. I would like to draw a tree. Bir ağaç çizmek istiyorum. This tree is approximately three hundred years old. Bu ağaç yaklaşık 300 yaşında. His car ran into a tree. Arabası bir ağaca çarptı. The tree is straight. Ağaç düzdür. The tree is taller than the house. Ağaç evden daha uzun. Tom was almost crushed by the tree that he was cutting down. Tom kestiği bir ağaç tarafından neredeyse eziliyordu. All the leaves on the tree turned yellow. Ağaçtaki tüm yapraklar sarardı. Tom fell asleep under a tree. Tom bir ağacın altında uyuyakaldı. A big tree fell in the storm. Büyük bir ağaç fırtınada düştü. Tom sat on the tree stump, reading a book. Tom ağaç kütüğüne oturmuş kitap okuyordu. We pitched our tent in the shade of a large tree. Çadırımızı büyük bir ağacın gölgesine kurduk. I gave tree candies to every child. Her çocuğa ağaç şekeri verdim. That tree is on Tom's property. O ağaç Tom'un mülkü üzerindedir. The balloon was caught in the tree. Balon ağaca takıldı. Tom is sitting alone under that tree over there. Tom orada o ağacın altında yalnız oturuyor. Tom chained himself to a tree. Tom kendini bir ağaca zincirledi. The boy carved his name into the tree. Erkek çocuğu ağacın üzerine adını kazıdı. The teacher ordered the students to gather around the big tree. Öğretmen öğrencilere büyük ağacın etrafında toplanmalarını emretti. They cut down the tree. Ağacı kestiler. There used to be a tall tree near the temple. Tapınağın yanında uzun bir ağaç vardı. He was seen stealing apples from the neighbor's tree. Komşusunun ağacından elma çalarken görüldü. We took refuge behind a big tree. Büyük bir ağacın arkasına sığındık. Thank you for climbing this tree to help me. Bana yardım etmek için bu ağaca tırmandığın için teşekkür ederim. My brother fell out of a tree and broke his arm. Erkek kardeşim bir ağaçtan düştü ve kolunu kırdı. My brother fell out of a tree and broke his arm. Kardeşim ağaçtan düştü ve kolunu kırdı. The tree isn't ready yet. Ağaç henüz hazır değil. Tom cut down the tree with his chainsaw. Tom elektrikli testeresiyle ağacı kesti. My car is older than this tree. Arabam bu ağaçtan daha yaşlı. There are plenty of oranges on the tree. Ağaçta bir sürü portakal var. The big ugly tree destroys the beauty of the house. Büyük, çirkin ağaç, evin güzelliğini yok ediyor. The leaves of the tree became red. Ağacın yaprakları kırmızı oldu. A tree stands in front of the house. Bir ağaç evin önünde duruyor. Fasten the rope to the tree. İpi ağaca bağla. You hid behind the tree, didn't you? Ağacın arkasına saklandın, değil mi? They saw a cat climbing up the tree. Bir kedinin ağaca tırmandığını gördüler. We made an attempt to climb up a tree. Bir ağaca tırmanmaya çalıştık. Three small cats lived together in a tree. Üç küçük kedi bir ağaçta beraber yaşıyordu. This tree is more than a hundred years old. Bu ağaç yüz yıldan daha yaşlı. He fell out of the tree. Ağaçtan düştü. Layla hid behind a tree. Layla bir ağacın arkasına saklandı. The roots of this tree go down deep. Bu ağacın kökleri derinlere uzanıyor. A knight without a lady was like a tree without leaves. Hanımefendisiz bir şövalye, yapraksız bir ağaç gibidir. This is the tallest tree I have ever seen. Bu şimdiye kadar gördüğüm en uzun ağaç. There is a girl reading under a tree. Bir ağacın altında kitap okuyan bir kız var. Koko chose the tree. Koko ağacı seçmiştir. The road was blocked by a fallen tree. Yol devrilen bir ağaç tarafından kapatıldı. Tom is sitting beneath the tree. Tom ağacın altında oturuyor. The rabbit hid behind the tree. Tavşan ağacın arkasına saklandı. We had to rescue a skier who crashed into a tree. Ağaca çarpan bir kayakçıyı kurtarmak zorunda kalmıştık. Don't stand under a tree in a lightning storm. Gök gürültülü havada ağaç altında durma. I found my dog lying under the tree in our yard. Köpeğimi bahçemizdeki ağacın altında yatarken buldum. They tied the thief to the tree. Onlar hırsızı ağaca bağladılar. Tie the horse to that tree. Atı şu ağaca bağla. Tom fell from the tree. Tom ağaçtan düştü. They decorated the tree with stars and ornaments. Ağacı yıldızlar ve süslerle süslediler. We have put the Christmas presents under the tree. Noel hediyelerini ağacın altına koyduk. Children played around the tree. Çocuklar ağacın etrafında oynadılar. An old man was resting in the shade of the tree. Yaşlı bir adam ağacın gölgesinde dinleniyordu. I saw a cocoon on the tree. Ağacın üzerinde bir koza gördüm. A tree is known by its fruit. Bir ağaç meyvesiyle tanınır. Don't stand under a tree during a thunderstorm. Fırtına sırasında ağacın altında durma. The boy next door fell head first from a tree. Komşunun çocuğu bir ağaçtan tepe üstü düştü. There is a girl reading under a tree. Bir ağacın altında okuyan bir kız var. Tom slept under the tree, using his knapsack for a pillow. Tom sırt çantasını yastık olarak kullanarak ağacın altında uyudu. There is a bench under the tree. Ağacın altında bir bank var. You're looking at that tree. Şu ağaca bakıyorsun. The wind blew so strongly today, that a tree was knocked over. Bugün rüzgar o kadar sert esti ki bir ağaç devrildi. What's this tree called? Bu ağaca ne denir? Tom picked an apple from the tree and handed it to me. Tom ağaçtan bir elma koparıp bana verdi. Tom called the fire brigade when his kitten got stuck up a tree. Tom, yavru kedisi ağaçta mahsur kalınca itfaiyeyi aradı. That person thinks that my cat lives on the tree. O kişi kedimin ağaçta yaşadığını düşünüyor. They chopped a tree down. Bir ağacı kestiler. Who wouldn't love to find one of these under the tree on Christmas morning? Noel sabahı ağacın altında bunlardan birini bulmayı kim istemez ki? Tom crashed into a tree. Tom bir ağaca çarptı. He fell from the tree. O ağaçtan düştü. Tom read a book under a tree. Tom bir ağacın altında kitap okudu. My brother fell off a tree and broke his leg. Kardeşim ağaçtan düştü ve bacağını kırdı. In this tree, there is an apple on every limb. Bu ağaçta her dal üzerinde bir elma var. I'm standing under the tree. Ağacın altında duruyorum. Tom climbed down from the tree. Tom ağaçtan aşağı indi. He was resting under a tree when an apple fell on his head. Bir ağacın altında dinlenirken kafasına bir elma düştü. This tree is the tallest and oldest in this forest. Bu ağaç, bu ormandaki en uzun ve en yaşlı ağaçtır. She'll wait until you climb off the tree. Sen ağaçtan inene kadar bekleyecek. Tom is resting in the shade of a tree. Tom bir ağacın gölgesinde dinleniyor. Tom chopped down the tree. Tom ağacı kesip devirdi. The boy carved his name in the tree. Çocuk adını ağaca kazımış. I had a few hours free, so I sat under a tree and read a book. Birkaç saat boş vaktim vardı, o yüzden bir ağacın altına oturup kitap okudum. I'd buy a bonsai tree if I had the room for it. Yerim olsa bir bonsai ağacı alırdım. Eve plucked fruit from the tree of knowledge. Havva, bilgi ağacından meyve kopardı. I rested in the shade of a tree. Bir ağacın gölgesinde dinlendim. We pitched our tent in the shade of a large tree. Çadırımızı büyük bir ağacın gölgesinde kurduk. The girl under the tree looks sad. Ağacın altındaki kız üzgün görünüyor. Tom jumped out of the tree. Tom ağaçtan atladı. On the second morning, the Scotsman saw from the top of his tree a great castle far away. İkinci sabah İskoçyalı ağacının tepesinden uzakta büyük bir kale gördü. The tree was blown down. Ağaç devrildi. Are there any apples on the tree? Ağaçta hiç elma var mı? Tom died when his truck crashed into a tree. Tom, kamyonu bir ağaca çarpınca öldü. The bird was sitting in the tree wagging its tail. Kuş kuyruğunu sallayarak ağaçta oturuyordu. My favorite tree is the weeping willow. Benim en sevdiğim ağaç salkım söğüttür. The boy carved his name in the tree. Çocuk ismini ağaca kazıdı. He climbed up the tree without effort. Hiç çaba harcamadan ağaca tırmandı. My father planted this tree on the day I was born. Babam bu ağacı benim doğduğum gün dikmiş. Tom fell asleep under the tree. Tom ağacın altında uyudu. Can you climb up that tree? O ağaca tırmanabilir misin? This tree bears no fruit. Bu ağaç meyve vermez. She is good at climbing up a tree. Ağaca tırmanmakta çok iyi. A bird is singing in the tree. Bir kuş ağaçta şarkı söylüyor. They climbed down the tree. Onlar ağaçtan indiler. Tom chopped down the tree that was in our front yard. Tom ön bahçemizdeki ağacı kesti. The squirrel quickly ran up the tree. Sincap hızla ağaca tırmandı. What type of tree is this leaf from? Bu yaprak hangi ağaç türünden? The tree bent in the wind. Ağaç rüzgarda eğildi. He cut down the big tree with an ax. Büyük ağacı baltayla kesti. They bound the thief to a tree. Hırsızı bir ağaca bağladılar. Capitalism will cut down the tree if it can't sell its shadow. Kapitalizm gölgesini satamadığı ağacı keser. Tom climbed up the tree. Tom ağaca tırmandı. She is good at climbing up a tree. Bir ağaca tırmanmada iyidir. Tom climbed a nearby tree to see if he could see the ocean. Tom okyanusu görebilmek için yakındaki bir ağaca tırmandı. I'm under the tree. Ben ağacın altındayım. Drops of water glistened on the leaves of the tree after the brief downpour. Kısa bir sağanaktan sonra su damlaları ağaç yapraklarında parlıyordu. Plant a tree over here. Buraya da bir ağaç dik. The leaves on the tree have turned red. Ağacın yaprakları kırmızıya döndü. There is a cat five meters from the tree. Ağacın beş metre ötesinde bir kedi var. He cut down a tree in the garden. O bahçede bir ağaç kesti. A fallen tree blocked the road. Devrilmiş bir ağaç yolu kapatıyordu. Tom read a book under a tree. Tom bir ağacın altında kitap okuyordu. The teenager smashed the car into a tree while fleeing from the police. Genç polisten kaçarken arabayı bir ağaca çarptı. Cookie searched for something, but our dog literally barked up the wrong tree. Cookie bir şey arıyordu ama köpeğimiz tam anlamıyla yanlış ağaca havlamıştı. The tree was sawn in pieces. Ağaç parçalara ayrılmıştı. Tom hid behind the tree. Tom ağacın arkasında saklandı. He cut a twig from the tree with his knife. Bıçağıyla ağaçtan bir dal kesti. A monkey is climbing up a tall tree. Bir maymun yüksek bir ağaca tırmanıyor. The wind knocked the birdhouse out of the tree. Rüzgar kuş yuvasını ağaçtan düşürdü. He doesn't know if that tree is real. O ağacın gerçek olup olmadığını bilmiyor. The tree stopped growing. Ağaç büyümeyi durdurdu. The flying squirrel came flying down from the tree. Uçan sincap ağaçtan aşağıya uçarak geldi. The tree fell down by itself. Ağaç kendi kendine devrildi. The big tree was struck by lightning. Büyük ağaca yıldırım çarptı. She looked up at the tall tree. O, uzun ağaca baktı. This tree is older than I am. Bu ağaç benden daha yaşlı. It's a dead tree. O ölü bir ağaç. I want to chain myself to that tree. Kendimi şu ağaca zincirlemek istiyorum. Don't stand under a tree in a lightning storm. Şimşekli bir fırtınada ağacın altında durmayın. He slept under a tree. Bir ağacın altında uyudu. Tom chopped down the tree. Tom ağacı keserek devirdi. He cut some branches off the tree. Ağaçtan birkaç dal kesti. Tom picked an apple from the tree. Tom ağaçtan bir elma kopardı. He tied the dog to a tree. O, köpeği bir ağaca bağladı. You should judge a tree by its fruits. Bir ağacı meyvelerine göre değerlendirmelisin. What a tall tree this is! Bu ne kadar uzun bir ağaç! Tom climbed over the fence and picked some apples from the tree. Tom çitin üzerinden tırmandı ve ağaçtan biraz elma topladı. A good tree can't bear bad fruits. İyi bir ağaç, kötü meyveler veremez. Mary sat under the tree, reading an old book from the nineteenth century. Mary ağacın altında oturdu, on dokuzuncu yüzyıldan kalan eski bir kitap okudu. You're the one who planted that tree. O ağacı diken kişisin. This tree is tall. Bu ağaç uzun. This tree looks dead. Bu ağaç ölü görünüyor. Tom, get down from that tree! Tom, in o ağaçtan! His car ran into a tree. Onun arabası bir ağaca çarptı. I didn't have any trouble climbing that tree. O ağaca tırmanırken hiç zorlanmadım. All of the tree's leaves turned yellow. Ağacın tüm yaprakları sarardı. The tree blocked the road. Ağaç yolu kapattı. You hid behind the tree, didn't you? Ağacın arkasına saklandınız, değil mi? This tree has been standing for five decades. Bu ağaç elli yıldır ayakta. I'm the one who planted this tree. Bu ağacı diken benim. Tom tied his dog to a tree. Tom köpeğini bir ağaca bağladı. Tie your dog to that tree. Köpeğini şu ağaca bağla. Have you ever cut a tree with an ax? Hiç baltayla ağaç kestin mi? The tree was blown down. Ağaç rüzgardan devrildi. The boy carved his name on the tree. Çocuk adını ağaca kazıdı. This tree is older than that car. Bu ağaç, o arabadan daha yaşlı. Tie your dog to that tree. Köpeğini o ağaca bağla. The tree throws a shadow on the grass. Ağaç çimenlerin üzerine gölge düşürüyor. He tried to climb the tall tree. Uzun ağaca tırmanmaya çalıştı. Drops of water glistened on the leaves of the tree after the brief downpour. Kısa süren sağanaktan sonra su damlaları ağacın yaprakları üzerinde parlıyordu. The soft afternoon sun came in through the branches of the tree and then the window. Yumuşak öğleden sonra güneşi önce ağacın dallarından sonra da pencereden içeri girdi. Tom sat under a tree. Tom bir ağacın altına oturdu. Tom used to steal apples from his neighbor's tree. Tom komşusunun ağacından elma çalardı. I'll race you to the tree over there. Seninle şuradaki ağaca kadar yarışacağım. There are plenty of oranges on the tree. Ağaç üzerinde bol miktarda portakal var. Tom climbed up the ladder and picked an apple from the tree. Tom merdivene tırmandı ve ağaçtan bir elma kopardı. The wind blew so strongly today, that a tree was knocked over. Bugün rüzgar o kadar güçlü esti ki bir ağaç devrildi. The wind brought this tree down. Rüzgar bu ağacı devirdi. Tom drew a tree. Tom bir ağaç çizdi. Tom sat under a tree. Tom ağacın altına oturdu. That tree near the river is a walnut tree. Nehirin kenarındaki ağaç ceviz ağacı. This tree is about as tall as that one. Bu ağaç yaklaşık şu ağaç kadar uzundur. My neighbor rejected my request to cut his tree. Komşum ağacını kesme isteğimi reddetti. She chopped a tree down. O bir ağaç kesti. I'm going to chop this tree down. Bu ağacı keserek devireceğim. I hid behind the tree. Ağacın arkasına saklandım. The nest fell off the tree. Kuş yuvası ağaçtan düştü. Tom tried to hide behind the tree, but I could still see him. Tom ağacın arkasına saklanmaya çalıştı ama ben onu hala görebiliyordum. A tree is known by its fruits. Bir ağaç meyvelerinden tanınır. I tied my dog to a tree in the garden. Ben köpeğimi bahçedeki bir ağaca bağladım. Tom and Mary sat under a tree eating a picnic lunch. Tom ve Mary bir ağacın altında piknik öğle yemeği yiyerek oturdu. Why are you climbing this tree? Neden bu ağaca tırmanıyorsun? He cut down a tree in his garden. Bahçesindeki bir ağacı kesti. The fruit from this tree is sweeter than the fruit from that one. Bu ağacın meyvesi, diğerininkinden daha tatlıdır. The tree's leaves have all fallen. Ağacın bütün yaprakları döküldü. The tree stopped growing. Ağacın büyümesi durdu. The tree bent under the weight of the fruit. Ağaç meyvelerin ağırlığı altında eğildi. This tree bears good peaches every year. Bu ağaç her yıl iyi şeftali verir. Tom didn't see Mary sitting under the tree. Tom Mary'nin ağacın altında oturduğunu görmedi. Let's head for that tall tree. Şu uzun ağaca doğru gidelim. Tom quickly climbed up the tree. Tom çabucak ağaca tırmandı. They sat under a tree. Bir ağacın altında oturdular. I am far from the tree. Ben ağaçtan uzağım. Tom heard a cat meowing in the tree. Tom, ağaçta bir kedinin miyavladığını duydu. Apparently, they nest in a tree in front of the house. Görünüşe göre, evin önündeki ağaca yuva yapmışlar. The boys climbed up the tree faster than a pack of squirrels. Çocuklar ağaca bir sincap sürüsünden daha hızlı tırmandılar. There was a pile of pinecones under the tree. Ağacın altında bir yığın kozalak vardı. What a tall tree it is! Bu ne kadar yüksek bir ağaç! What's that tree? O ağaç nedir? I'm the one who planted this tree. Bu ağacı ben diktim. The buds on that tree are about to pop open. Şu ağacın tomurcukları açılmak üzere. It's a dead tree. Ölü bir ağaç. Who planted the tree? Ağacı kim dikti? Don't stand under a tree during a thunderstorm. Gök gürültülü havada ağaç altında durma. He felled a tree in his garden. Bahçesindeki bir ağacı kesti. This tree bears a lot of good fruit. Bu ağaç çok iyi meyve verir. Have you ever pruned a tree? Hiç bir ağacı budadınız mı? The monkey fell from the tree. Maymun ağaçtan düştü. This tree should be cut. Bu ağaç kesilmeli. I'm going to chop this tree down. Bu ağacı kesip devireceğim. Tom pointed at the tree in his neighbor's yard. Tom komşusunun bahçesindeki ağacı gösterdi. What's that tree? Şu ağaç ne? All the leaves on the tree have turned yellow. Ağaçtaki tüm yapraklar sararmış. I've set out a table under a beautiful tree behind the cottage. Kulübenin arkasındaki güzel ağacın altına bir masa kurdum. Some apples rotted on the tree. Bazı elmalar ağaçta çürüdü. My father planted this tree the year I was born. Babam bu ağacı benim doğduğum yıl dikti. Cut down that tree. O ağacı kes. Children played around the tree. Çocuklar ağacın etrafında oynadı. They sat under a tree. Bir ağacın altına oturdular. And the tree was often alone. Ve ağaç genellikle yalnızdı. Have you ever felled a tree? Hiç ağaç kestiniz mi? Tom slept under the tree, using his knapsack for a pillow. Tom sırt çantasını bir yastık olarak kullanarak ağacın altında uyudu. Tom chopped a tree down. Tom bir ağacı kesti. The police are investigating my brother for the murder, but they're barking up the wrong tree. Polis kardeşimi cinayetten soruşturuyor ama yanlış ağaca havlıyorlar. He climbed down from the tree. O, ağaçtan indi. Do you know what kind of tree this is? Bunun ne tür bir ağaç olduğunu biliyor musun? I fell from a tree. Ben bir ağaçtan düştüm. Tom was sitting under a tree, reading a book. Tom bir kitap okurken bir ağacın altında oturuyordu. The tree fell over in the typhoon. Ağaç tayfunda devrildi. The monkey climbed up a tree. Maymun, bir ağaca tırmandı. Tom says we can have all the apples on this tree. Tom, bu ağaçtaki bütün elmalara sahip olabileceğimizi söylüyor. They bound the thief to a tree. Onlar hırsızı ağaca bağladılar. Tom slept under the tree, using his knapsack for a pillow. Tom sırt çantasını yastık olarak kullanarak ağacın altında uyumuş. Tom chopped down the tree that was behind the garage. Tom garajın arkasındaki ağacı kesti. He slept under a tree. O bir ağacın altında uyudu. Several apples fell from the tree. Ağaçtan birkaç elma düştü. The leaves on the tree have turned red. Ağaçtaki yaprakların rengi kırmızıya döndü. Tom picked an apple from the tree and handed it to me. Tom ağaçtan bir elma kopardı ve onu bana uzattı. Is it true that you cut this huge tree by yourself? Bu büyük ağacı kendi başınıza kestiğiniz doğru mu? Oh, how the Tree trembled! Oo, ağaç nasıl da titredi! There are a few apples on the tree, aren't there? Ağaçta birkaç elma var, değil mi? This is a beautiful tree. Bu güzel bir ağaç. That's a tree. O bir ağaç. Quick, climb up a tree! Çabuk, bir ağaca tırman! The typhoon caused a tree to tumble on my yard. Tayfun bahçemdeki bir ağacın devrilmesine neden oldu. The kitten couldn't get down from the tree. Yavru kedi ağaçtan inemedi. He fell from the tree. Ağaçtan düştü. The cat ran up the tree. Kedi ağaca koştu. Birds were singing up in the tree. Kuşlar ağaçta şarkı söylüyorlardı. The tree is flowering. Ağaç çiçek açıyor. Tom fell out of the tree. Tom ağaçtan düştü. The cake is shaped like a tree. Kek ağaç şeklinde. The roots of this tree go down deep. Bu ağacın kökleri derinlere iniyor. Tom fell out of a tree. Tom bir ağaçtan düştü. She'll wait until you climb off the tree. O sen ağaçtan inene kadar bekleyecek. You chopped a tree down. Bir ağacı kestiniz. Have you ever pruned a tree? Hiç ağaç budadın mı? He was resting under a tree when an apple fell on his head. Onun kafasına bir elma düştüğünde bir ağacın altında dinleniyordu. This tree is bigger than all the others. Bu ağaç diğerlerinden daha büyük. He was sleeping under the tree. Ağacın altında uyuyordu. The tree was ready to fall at any moment. Ağaç her an düşmeye hazırdı. The Canadian chopped down the tree with an ax. Kanadalı, ağacı bir baltayla kesip devirdi. Tie the horse to that tree. Atı o ağaca bağlayın. The car ran into a tree. Araba ağaca çarptı. All the leaves on the tree turned yellow. Ağacın tüm yaprakları sarardı. The boy carved his name into the tree. Çocuk adını ağaca kazıdı. Tom hid himself behind the tree. Tom kendini ağacın arkasına sakladı. Tom was hiding behind a tree. Tom bir ağacın arkasına saklanıyordu. Tie him to a tree. Onu bir ağaca bağlayın. Apparently, they nest in a tree in front of the house. Görünüşe göre, onlar evin önündeki bir ağaca yuva yaptılar. Show More (752)