|
- When these accidents occurred, Parliament pressed the Commission to initiate action on tunnel safety.
- Bu kazalar meydana geldiğinde Parlamento, tünel güvenliği konusunda harekete geçmesi için Komisyon'a baskı yaptı.
- As far as the Brenner tunnel is concerned, recent progress has been spasmodic, to say the least.
- Brenner tüneli söz konusu olduğunda, son zamanlardaki ilerleme en hafif tabirle spazmodik olmuştur.
- How does the Commission view the new Italian-French management arrangements for the tunnel?
- Komisyon tünelin yeni İtalyan-Fransız yönetim düzenlemelerine nasıl bakıyor?
- The fire in this tunnel also illustrates the need for information for tunnel users.
- Bu tüneldeki yangın aynı zamanda tünel kullanıcılarının bilgilendirilmesi ihtiyacını da ortaya koymaktadır.
- However, there is some light at the end of the tunnel.
- Bununla birlikte, tünelin ucunda biraz ışık var.
- So what can be done in the short term following the problem created by the closure of the St Gotthard tunnel?
- Peki St Gotthard tünelinin kapatılmasının yarattığı sorunun ardından kısa vadede ne yapılabilir?
- The reopening of the Mont Blanc Tunnel does not require Commission approval.
- Mont Blanc Tüneli'nin yeniden açılması için Komisyon onayı gerekmemektedir.
- The reopening of the Mont Blanc Tunnel does not require Commission approval.
- Mont Blanc Tünelinin yeniden açılması için Komisyon onayı gerekmemektedir.
- We have a very long way to go, but we can see the light at the end of the tunnel.
- Gidecek çok uzun bir yolumuz var ancak tünelin sonundaki ışığı görebiliyoruz.
- Yesterday, we had another tragedy, in the St Gotthard tunnel.
- Dün, St Gotthard tünelinde bir başka trajedi daha yaşadık.
- We have come to the end of the Commission statement on the reopening of the Mont Blanc tunnel earlier than expected.
- Mont Blanc tünelinin beklenenden erken açılmasına ilişkin Komisyon açıklamasının sonuna gelmiş bulunuyoruz.
- However, there now seems to be some light at the end of the tunnel.
- Ancak şimdi tünelin ucunda biraz ışık var gibi görünüyor.
- It appears that the Commission favours the Brenner base tunnel project.
- Komisyon'un Brenner üs tüneli projesini desteklediği görülmektedir.
- In 1999 we had the Mont Blanc tunnel disaster.
- 1999 yılında Mont Blanc tüneli felaketini yaşadık.
- When these accidents occurred, Parliament pressed the Commission to initiate action on tunnel safety.
- Bu kazalar meydana geldiğinde Parlamento, tünel güvenliği konusunda harekete geçmesi için Komisyona baskı yaptı.
- The next item is the statement by the Commission on the reopening of the Mont Blanc tunnel.
- Bir sonraki madde ise Mont Blanc tünelinin yeniden açılmasına ilişkin Komisyon tarafından yapılan açıklamadır.
- We are now seeing some light at the end of the tunnel.
- Artık tünelin ucunda biraz ışık görüyoruz.
- Nine people died yesterday in the St Gotthard tunnel because of a road accident.
- St Gotthard tünelinde dün meydana gelen trafik kazasında dokuz kişi hayatını kaybetti.
- We are, in fact, taking far too long about implementing the Brenner base tunnel.
- Aslında Brenner üs tünelini hayata geçirme konusunda çok geç kaldık.
- We must get the tunnel open again as a matter of urgency.
- Acil olarak tüneli tekrar açmalıyız.
- The imminent reopening of the tunnel has, however, revived a number of controversies.
- Ancak tünelin yakında yeniden açılacak olması bir dizi tartışmayı yeniden alevlendirdi.
- It's a tunnel that links two different points in space time.
- Uzay-zamandaki iki farklı noktayı birbirine bağlayan bir tünel.
- It's a tunnel that links two different points in space time.
- Uzay-zamandaki iki farklı noktayı birbirine bağlayan bir tünel bu.
- It's a tunnel that links two different points in space time.
- Uzay zamanındaki iki farklı noktayı birbirine bağlayan bir tünel.
- The new tunnel is twice as long as the old one.
- Yeni tünel eskisinin iki katı kadar uzun.
- The guards discovered a tunnel in Dan's cell.
- Gardiyanlar Dan'in hücresinde bir tünel keşfettiler.
- There is another tunnel up there.
- Orada başka bir tünel var.
- Don't go through this tunnel.
- Bu tünelden gitmeyin.
- Tom walked quickly through the tunnel.
- Tom tünelde hızlıca yürüdü.
- The police followed Tom's car into the decommissioned tunnel.
- Polis hizmetten çıkan tünele kadar Tom'un arabasını izledi.
- The tunnel was declared safe.
- Tünelin güvenli olduğu ilan edildi.
- It is not allowed to stop in a tunnel.
- Tünelde duraklamak yasaktır.
- The accident occurred at the mouth of the tunnel.
- Kaza, tünelin ağzında meydana geldi.
- This aquarium has an underwater tunnel.
- Bu akvaryumda bir su altı tüneli var.
- Dan escaped from his cell through a tunnel.
- Dan bir tünel sayesinde hücresinden kaçtı.
- I saw the light at the end of the tunnel.
- Tünelin sonunda ışığı gördüm.
- Cellphones don't work in the tunnel.
- Cep telefonları tünelde çalışmaz.
- Tom drove through the narrow tunnel at high speed.
- Tom dar tünelden yüksek hızda geçti.
- The guards discovered a tunnel in Dan's cell.
- Gardiyanlar Dan'in hücresinde bir tünel keşfetti.
- Tom crawled through the small tunnel.
- Tom küçük tünelden sürünerek geçti.
- You want to go via the tunnel?
- Tünel yoluyla mı gitmek istiyorsun?
- The new tunnel will link Britain and France.
- Yeni tünel, İngiltere ve Fransa'yı bağlayacak.
- Tom peered down the tunnel.
- Tom tünele baktı.
- It's up to the engineers to make sure that this tunnel doesn't collapse.
- Bu tünelin çökmeyeceğinden emin olmak mühendislere kalmış.
- The new tunnel is twice as long as the old one.
- Yeni tünel eskisinden iki kat daha uzun.
- Where is the longest tunnel in Japan?
- Japonya'daki en uzun tünel nerede?
- Sami said he had a tunnel vision.
- Sami tünel görüşü olduğunu söyledi.
- The tunnel is still in use today.
- Tünel bugün hala kullanılıyor.
- Where is the longest tunnel in Japan?
- Japonya'da en uzun tünel nerede?
- The new tunnel is twice as long as the old one.
- Yeni tünel eskisinin iki katı uzunluğunda.
- I saw a light at the end of the tunnel.
- Tünelin sonunda bir ışık gördüm.
- I saw the light at the end of the tunnel.
- Tünelin sonundaki ışığı gördüm.
- Tom disappeared into the tunnel.
- Tom tünelde kayboldu.
- The tunnel was declared safe.
- Tünel güvenli ilan edildi.
- The tunnel was closed to traffic.
- Tünel trafiğe kapatıldı.
- You want to go via the tunnel?
- Tünelden mi gitmek istiyorsun?
- There is another tunnel up there.
- Yukarıda başka bir tünel daha var.
- This will be the starting point of the tunnel.
- Burası tünelin başlangıç noktası olacak.
- Tom went through the tunnel.
- Tom tünelden gitti.
- The tunnel is still in use today.
- Tünel bugün hala kullanımda.
- Using only a teaspoon, Tom dug the tunnel that he used to escape from prison.
- Tom, hapishaneden kaçmak için kullandığı tüneli sadece bir çay kaşığı kullanarak kazdı.
- The tunnel caved in because of the earthquake the other day.
- Geçen günkü deprem yüzünden tünel çöktü.
- This tunnel is twice as long as that one.
- Bu tünel onun iki katı kadar uzundur.
- It is not allowed to stop in a tunnel.
- Tünelde durmak yasaktır.
- The new tunnel will link Britain and France.
- Yeni tünel, İngiltere ve Fransa'yı birbirine bağlayacak.
- How did you get into the tunnel?
- Tünele nasıl girdin?
- The police followed Tom's car into the decommissioned tunnel.
- Polis Tom'un arabasını hizmet dışı bırakılmış tünele kadar takip etti.
- There's a light at the end of the tunnel.
- Tünelin sonunda bir ışık var.
- They dug through the mountain and built a tunnel.
- Onlar dağı kazdılar ve bir tünel inşa ettiler.
- Cellphones don't work in the tunnel.
- Cep telefonları tünelde çalışmıyor.
- Tom has gone into the tunnel.
- Tom tünele gitti.
- This tunnel is twice as long as that one.
- Bu tünel diğerinden iki kat daha uzun.
- Don't go through this tunnel.
- Bu tünelden gitme.
- Using only a teaspoon, Tom dug the tunnel that he used to escape from prison.
- Tom sadece çay kaşığı kullanarak hapisten kaçarken kullandığı tüneli kazdı.
- It is not allowed to stop in a tunnel.
- Bir tünelde durmaya izin verilmez.
- Tom has gone into the tunnel.
- Tom tünele girdi.
- The tunnel was closed to traffic.
- Tünel trafiğe kapandı.
- The tunnel runs through the mountain.
- Tünel dağın içinden geçiyor.
- Many trains pass through the old stone tunnel.
- Eski taş tünelden birçok tren geçiyor.
- There's a light at the end of the tunnel.
- Tünelin ucunda ışık var.
- Tom peered down the tunnel.
- Tom tünelden aşağı baktı.
- Tom followed Mary through the tunnel.
- Tom, Mary'yi tünel boyunca takip etti.
- I saw a light at the end of the tunnel.
- Tünelin bitiminde bir ışık gördüm.
- They dug through the mountain and built a tunnel.
- Dağı kazdılar ve bir tünel inşa ettiler.
- It's up to the engineers to make sure that this tunnel doesn't collapse.
- Bu tünelin çökmemesini sağlamak mühendislere bağlı.
- Tom exited the tunnel at 80 miles an hour.
- Tom saatte 80 mil hızla tünelden çıktı.
- There's somebody in the tunnel.
- Tünelde biri var.
- Dan escaped from his cell through a tunnel.
- Dan hücresinden bir tünel aracılığıyla kaçtı.
- The accident occurred at the mouth of the tunnel.
- Kaza tünelin ağzında meydana geldi.
- There's somebody in the tunnel.
- Tünelde birisi var.
- This aquarium has an underwater tunnel.
- Bu akvaryumun bir sualtı tüneli var.
- This tunnel was once considered the world's longest.
- Bu tünel bir zamanlar dünyanın en uzunu olarak kabul ediliyordu.
- Tom exited the tunnel at 80 miles an hour.
- Tom tünelden saatte 80 mil hızla çıktı.
- Tom escaped from jail through a tunnel.
- Tom hapisten bir tünelden kaçtı.
Show More (91)
|
