| 1 |
unsympathetic |
anlayışsız |
adj. |
|
- The unsympathetic neighbour refused to lend a helping hand.
- Anlayışsız komşu yardım etmeyi reddetti.
- We are not unsympathetic to the fact that some foreign families have to live apart.
- Bazı yabancı ailelerin ayrı yaşamak zorunda kalmasına anlayışsız değiliz.
- I'm not unsympathetic.
- Ben anlayışsız değilim.
- I'm not unsympathetic.
- Anlayışsız değilim.
Show More (1)
|
| 2 |
unsympathetic |
sıcak bakmayan |
adj. |
|
- The board members were unsympathetic towards the proposed changes.
- Yönetim kurulu üyeleri önerilen değişikliklere sıcak bakmıyordu.
Show More (-2)
|
| 3 |
unsympathetic |
sevimsiz |
adj. |
|
- The unsympathetic character in the play was disliked by the audience.
- Seyirciler, oyundaki sevimsiz karakterden hoşlanmamışlardı.
Show More (-2)
|
