whisper - Englisch Türkisch Sätze
Englisch Türkisch
whisper fısıldamak v.
  • He might hear you better if you whisper into his ear.
  • Onun kulağına fısıldarsan seni daha iyi duyabilir.
  • Tom heard a voice whispering his name.
  • Tom onun adını fısıldayan bir ses duydu.
  • Tom whispered something to Mary and she smiled.
  • Tom Mary'ye bir şey fısıldadı ve o gülümsedi.
Show More (76)
whisper fısıldaşmak v.
  • Tom pretended not to hear what Mary and John were whispering.
  • Tom, Mary ve John'un fısıldaştıklarını duymamış gibi yaptı.
  • Tom pretended not to hear Mary and John whispering.
  • Tom, Mary ve John'un fısıldaştıklarını duymuyor gibi davrandı.
  • It's rude to whisper in front of others.
  • Başkalarının önünde fısıldaşmak kabalıktır.
Show More (9)
whisper fısıldayarak konuşmak v.
  • Tom spoke in a loud whisper.
  • Tom yüksek sesle fısıldayarak konuştu.
  • Tom spoke to Mary in a whisper.
  • Tom, Mary ile fısıldayarak konuştu.
  • She spoke to me in a whisper.
  • O, benimle fısıldayarak konuştu.
Show More (0)
whisper fısıltı n.
  • She spoke to me in a whisper.
  • Benimle fısıltıyla konuştu.
  • He is always speaking to her in whisper.
  • Onunla hep fısıltıyla konuşuyor.
  • Tom spoke to Mary in a whisper.
  • Tom, Mary ile fısıltılı olarak konuştu.
Show More (0)