|
- Otherwise, I am very pleased that it is happy with everything to do with OLAF.
- Ayrıca Avrupa Dolandırıcılıkla Mücadele Bürosu ile ilgili her şeyden memnun olduğu için oldukça mutluluk duyuyorum.
- If that were not the case, then we too would have doubts about proceeding with everything on the agenda as it stands.
- Eğer durum böyle olmasaydı, gündemdeki her şeyin olduğu gibi devam etmesi konusunda bizim de şüphelerimiz olurdu.
- They are used to ensure that Parliament does not have to deal with everything.
- Bu raporlar, Parlamentonun her şeyle ilgilenmek zorunda kalmamasını sağlamak için kullanılmaktadır.
- To add to that, we have been getting a terrible noise out of the loudspeaker today, which interferes with everything.
- Buna ek olarak bugün hoparlörden korkunç bir ses geliyor ve bu ses her şeyi engelliyor.
- Otherwise, I am very pleased that it is happy with everything to do with OLAF.
- Aksi takdirde, OLAF ile ilgili her şeyden memnun olduğu için çok memnunum.
- Stop agreeing with everything I say!
- Söylediğim her şeye katılmayı bırak!
- I am in complete agreement with everything he said.
- Söylediği her şeye tamamen katılıyorum.
- I'm satisfied with everything.
- Her şeyden memnunum.
- I supplied Tom with everything he needed.
- İhtiyacı olan her şeyi Tom'a sağladım.
- I supplied Tom with everything he needed.
- Tom'a ihtiyacı olan her şeyi sağladım.
- We are the first nation to starve to death in a storehouse that's overfilled with everything we want.
- İstediğimiz her şeyle dolu bir depoda açlıktan ölen ilk milletiz.
- Can you supply me with everything I need?
- İhtiyacım olan her şeyi bana sağlayabilir misin?
- He provided us with everything we needed.
- İhtiyacımız olan her şeyi bize sağladı.
- I agree with everything you've said.
- Söylediğin her şeye katılıyorum.
- I agree with everything Tom just said.
- Tom'un söylediği her şeye katılıyorum.
- Jeans go with everything.
- Kot pantolon her şeyle gider.
- Tom left home with everything he owned.
- Tom sahip olduğu her şeyle evi terk etti.
- I don't agree with everything you said.
- Söylediğin her şeye katılmıyorum.
- I agree with everything you said.
- Söylediğin her şeye katılıyorum.
- I agree with everything Tom said.
- Tom'un söylediği her şeye katılıyorum.
- Tom agreed with everything Mary said.
- Tom, Mary'nin söylediği her şeye katıldı.
- I wholeheartedly agree with everything Tom said.
- Tom'un söylediği her şeye yürekten katılıyorum.
- Children love chips with everything.
- Çocuklar cipsi her şeyin yanında sever.
- She left home with everything she owned.
- Sahip olduğu her şeyle birlikte evi terk etti.
- I am fed up with everything.
- Her şeyden gına geldi.
- I'm fed up with everything.
- Her şeyden usandım.
- I'm happy with everything.
- Her şeyden memnunum.
- I am fed up with everything.
- Her şeyden bıktım.
- I agree with everything Tom said at the meeting.
- Tom'un toplantıda söylediği her şeye katılıyorum.
- Children love chips with everything.
- Çocuklar her şeyle patates kızartmasını severler.
- She left home with everything she owned.
- Sahip olduğu her şeyle evi terk etti.
- I agree with everything you just said.
- Demin söylediğin her şeye katılıyorum.
- Tom agreed with everything Mary said.
- Tom Mary'nin söylediği her şeyle aynı fikirdeydi.
- I agree with everything you just said.
- Az önce söylediğin her şeye katılıyorum.
- I'm happy with everything.
- Ben her şeyden memnunum.
- I agree with everything you've said so far.
- Şu ana kadar söylediğiniz her şeye katılıyorum.
- I fully agree with everything Tom said.
- Tom'un söylediği her şeye tamamen katılıyorum.
Show More (34)
|
