Verlauf

önüne getirmek

Bedeutungen von dem Begriff "önüne getirmek" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 2 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	önüne getirmek	lay v.
Linguistics
2	Linguistics	önüne getirmek	prepose [obsolete] v.

Bedeutungen, die der Begriff "önüne getirmek" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 24 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	gözünün önüne getirmek	envision v.
2	General	gözünün önüne getirmek	visualize v.
3	General	gözünün önüne getirmek	envisage v.
4	General	gözünün önüne getirmek	visualise v.
5	General	bir sahne göz önüne getirmek	picture a scene v.
6	General	(adayı) sınav veya derece için üniversite yetkililerinin önüne getirmek	present v.
7	General	mahkeme önüne getirmek	present v.
8	General	göz önüne getirmek	start v.
Phrasals
9	Phrasals	gözünün önüne getirmek	envisage (someone or something) as (something) v.
10	Phrasals	gözünün önüne getirmek	envisage someone or something as someone or something v.
11	Phrasals	bir konuyu (birinin) önüne getirmek	raise with (someone) v.
12	Phrasals	(birinin/bir şeyin) önüne (bir şey) getirmek	bring (something) before (someone or something) v.
13	Phrasals	birini/bir şeyi gözünün önüne getirmek	conjure someone or something up v.
14	Phrasals	(bir konuyu, durumu, meseleyi birinin/bir şeyin) önüne getirmek	lay (something) before (someone or something) [old-fashioned] v.
Idioms
15	Idioms	adalet önüne getirmek	bring to justice v.
16	Idioms	ısıtıp ısıtıp önüne getirmek	flog a dead horse v.
17	Idioms	ısıtıp ısıtıp önüne getirmek	beat a dead dog v.
18	Idioms	ısıtıp ısıtıp önüne getirmek	beat a dead horse v.
19	Idioms	her şeyi önüne getirmek	be spoon-fed v.
20	Idioms	adalet önüne getirmek/çıkarmak	bring someone to book v.
21	Idioms	(hayat) rastgele/şansına önüne bir şeyler sunmak/getirmek/vermek	deal a hand v.
22	Idioms	(hayat) rastgele/şansına önüne bir şeyler sunmak/getirmek/vermek	deal the hand v.
Law
23	Law	milletin önüne getirmek	place before the nation v.
Computer
24	Computer	(ifadeyi) bir diğerinin önüne getirmek	prepend v.