önemli olan ... - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

önemli olan ...



Bedeutungen von dem Begriff "önemli olan ..." im Englisch Türkisch Wörterbuch : 1 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Phrases
önemli olan ... what matters is ... expr.

Bedeutungen, die der Begriff "önemli olan ..." mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 118 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
sonucu şüpheli olan önemli ve zor iş enterprize n.
en önemli olan piece de resistance n.
önemli değişikliklere neden olan şey leaven n.
daha az önemli olan şey handmaiden n.
daha büyük veya önemli bir şeye bağlı olan şey incident n.
daha büyük veya önemli bir şeyin sonucu olan durum incident n.
totaliter rejim veya hiyerarşide birinin emrinde olup önemli konumu olan siyasi görevli gauleiter n.
belirli bir zaman için önemli olan şey substantial n.
yerinden etmek (önemli bir yerde olan birini) unseat v.
her şeyden önemli olan (neden/amaç) overriding adj.
daha az önemli olan (başka bir şeye göre) subordinate adj.
en önemli olan foremost adj.
açıklanması güvenlik açısından çok önemli olan (bilgi) uncleared adj.
daha az önemli olan (başka bir şeye göre) understrapping adj.
önemli konumda olan main line adj.
ilginç veya önemli içeriği olan matterful adj.
önemli sonuçları olan world-shaking adj.
onun için önemli olan her adj.
benim için önemli olan my adj.
önemli veya zorlayıcı bir özelliği olan gutty adj.
onun için önemli olan his adj.
tarihte önemli olan historical adj.
asıl önemli olan more importantly adv.
asıl önemli olan da importantly adv.
önemli sırada olan meg- pref.
önemli sırada olan mega- pref.
Phrases
önemli olan nicelik değil niteliktir what matters is quality rather than quantity expr.
önemli olan boyu değil işlevi function matters, not size expr.
önemli olan kendini nasıl gördüğündür what matters most is how you see yourself expr.
Proverb
önemli olan ruh güzelliği beauty is only skin deep
önemli olan hatice değil neticedir a miss is as good as a mile
herkes hata bulabilir, önemli olan/zor olan yapıcı olmaktır everyone can find fault, few can do better
herkes eleştirir, önemli olan/zor olan yapıcı olmaktır everyone can find fault, few can do better
eleştirmek/hata bulmak kolaydır, önemli olan/zor olan yapıcı olmaktır everyone can find fault, few can do better
söylemesi kolay, önemli olan yapmak/yapabilmek saying is one thing, doing is another
söylemek/söz vermek kolay da önemli olan yapmak/yerine getirmek saying is one thing, doing is another
söylemek/söz vermek kolay, önemli olan icraata geçirebilmek saying is one thing, doing is another
Colloquial
önemli olan (bir şey yapmak it is a matter of (doing something) expr.
Idioms
gittikçe önemli olan bir hareketin ilk adımı thin end of the wedge n.
(asıl) önemli olan bottom line n.
önemli bir mesele olan (bir şey) the small matter of (something) n.
toplumda, bir toplulukta önemli bir yeri olan kimse a pillar of society n.
(bir şey yapmada) önemli katkısı olan instrumental in (doing) (something) v.
asıl önemli olan yönlere odaklanmış down to brass tacks adj.
yapmada önemli katkısı olan instrumental in doing adj.
önemli olan niyet it's the intention that counts expr.
önemli olan niyet it's the thought that counts expr.
hiyerarşide en tepede, en önemli olan at the top of the food chain expr.
önemli olan kişiliktir it's what's inside that counts [cliché] expr.
önemli olan insanın içinde sahip olduğudur it's what's inside that counts [cliché] expr.
önemli olan insanın kişiliği, zekası ve yetenekleridir it's what's inside that counts [cliché] expr.
önemli olan kişinin manevi özellikleridir it's what's inside that counts [cliché] expr.
önemli olan özünde nasıl biri olduğundur it's what's inside that counts [cliché] expr.
önemli olan işlevi it's what's inside that counts [cliché] expr.
önemli olan sağladığı hizmet it's what's inside that counts [cliché] expr.
önemli olan içerisinde ne olduğu/içerisinin nasıl olduğu it's what's inside that counts [cliché] expr.
önemli olan ne sunduğu it's what's inside that counts [cliché] expr.
önemli olan kişiliktir it's what's on the inside that counts [cliché] expr.
önemli olan insanın içinde sahip olduğudur it's what's on the inside that counts [cliché] expr.
önemli olan insanın kişiliği, zekası ve yetenekleridir it's what's on the inside that counts [cliché] expr.
önemli olan kişinin manevi özellikleridir it's what's on the inside that counts [cliché] expr.
önemli olan özünde nasıl biri olduğundur it's what's on the inside that counts [cliché] expr.
önemli olan işlevi it's what's on the inside that counts [cliché] expr.
önemli olan sağladığı hizmet it's what's on the inside that counts [cliché] expr.
önemli olan içerisinde ne olduğu/içerisinin nasıl olduğu it's what's on the inside that counts [cliché] expr.
önemli olan ne sunduğu it's what's on the inside that counts [cliché] expr.
Speaking
benim için tek önemli olan sensin you're all that matters to me expr.
bu kadar önemli olan ne? what's the big deal? expr.
bizim için önemli olan what is important for us is.. expr.
bizim için önemli olan what matters for us is.. expr.
önemli olan tek şey the only thing that matters expr.
önemli olan kemiyet değil keyfiyettir it is the quality that counts not the quantity expr.
önemli olan katılmaktı it's the participation that matters expr.
önemli olan düşünce it's the thought that counts expr.
önemli olan düşünmüş olmak it's the thought that counts expr.
önemli olan nicelik değil niteliktir it is the quality that counts not the quantity expr.
önemli olan miktar değil kalitedir what matters is quality rather than quantity expr.
önemli olan kemmiyet değil keyfiyettir it is the quality that counts not the quantity expr.
kazanman ya da kaybetmen önemli değil, asıl olan oyunu nasıl oynadığındır it's not whether you win or lose, it's how you play the game expr.
önemli olan tek şey the only thing that counts expr.
önemli olan tek şey bu that's all that matters expr.
önemli olan miktar değil kalitedir it is the quality that counts not the quantity expr.
tek önemli olan şey bu that's all that matters expr.
Trade/Economic
mali tabloları önemli ölçüde etkileyen ya da mali tabloların açık, yorumlanabilir ve anlaşılabilir olması açısından açıklanması gerekli olan diğer hususlar other significant matters effecting to or making financial statements more clear, interpretable and understandable should be disclosed n.
Politics
iktisadi hayatta önemli ve etkin görevlere sahip olan devlet corporative n.
iskoçya'nın en önemli beş kenti olan edinburgh, glasgow, aberdeen, dundee ve perth'in belediye başkanlarına verilen ad lord provost n.
Physiology
sinirsel iletimde önemli işlevi olan bir monoamin monoamine neurotransmitter n.
Math
yüksek matematikte olan, önemli bir integral türü elliptic integral n.
bir sayının ölçüm cihazının hassasiyeti ölçüsünde önemli olan tüm basamakları significant digits n.
bir sayının ölçüm cihazının hassasiyeti ölçüsünde önemli olan basamaklarından her biri significant figure n.
Chemistry
bazik magmatik kayaçların önemli bir bileşeni olan magnezyum demir silikat grupları chrysolite n.
Marine Biology
önemli bir sofra balığı olan nispeten küçük bir vantuz balığı buffalo fish n.
önemli bir sofra balığı olan nispeten küçük bir vantuz balığı smallmouth buffalo n.
önemli bir sofra balığı olan nispeten küçük bir vantuz balığı ictiobus bubalus n.
avustralya'ya özgü, cheliodactylidae familyasından olan birkaç önemli sofra balığına verilen ad morwong n.
avustralya'ya özgü, cheliodactylidae familyasından olan birkaç önemli sofra balığına verilen ad sea carp n.
yüksek besin değeri olan önemli bir tatlı su balığı cinsi pohagen n.
Zoology
kuzey amerika'nın kuzey bölgelerinde küçük etoburlar için önemli bir besin olan bir tarla faresi tundra vole (microtus operarius) n.
Botanic
kuzey amerika'ya özgü, yabani kuşlar için önemli bir besin kaynağı olan bir ot whitetop (fluminea festucacea) n.
kuzey amerika'nın batı kesiminde yetişen, önemli otlak ve yem kaynağı olan, gülgiller familyasına mensup cercocarpus cinsi çeşitli çalı veya küçük ağaçlara verilen ad mountain mahogany n.
karayipler'e özgü önemli kereste kaynağı olan bir ağaç cocuswood n.
karayipler'e özgü önemli kereste kaynağı olan bir ağaç west indian ebony n.
Social Sciences
amerikan kültürünün diğer kültürlerden daha önemli olduğunu düşünme eğiliminde olan americentric adj.
Education
katılan için önemli sonuçları olan sınav high-stakes testing n.
katılan için önemli sonuçları olan sınav high-stakes test n.
(ingiliz ve amerikan üniversitelerinde) genellikle fakültenin önemli üyelerinden oluşup akademik standartları ve düzenlemeleri sürdürmekle görevli olan yönetim kurulu senate n.
History
fırat nehri üzerindeki, sümer döneminde önemli bir dini merkez olan antik babil şehri nippur n.
dar ve gövdeye sarılıp ucu sol ele alınarak kullanılan işlemeli bir atkısı olan bizans imparatorluğuna ait önemli ve ayırt edici bir kostüm loros n.
Archaeology
içinde önemli bir kişinin gömüt bölmesi olan chambered adj.
Religious
alman teolog georg major'un hristiyan inancının önemli bir unsuru olan hayır işlerinin kurtuluş için elzem olduğunu ifade ettiği öğretileri majorism n.
Military
donanma komutanlıkları, muvazzaf donanma birlikleri ve donanmanın harekat kontrolüne tabi olan gemilerin durumları, konumları ve hareketlerine ilişkin önemli bilgileri toplayıp belirli komutanlıklara iletmek için kurulmuş bir sistem movement report system n.
Music
eksen veya ses için önemli olan essential adj.
Theatre
gösterinin yıldızı olan önemli şovmen top-liner [uk] n.
Slang
önemli olan husus name of the game n.
önemli bir konuya maydanoz olan çıkıntı tip crapweasel n.
önemli bir konuya maydanoz olan çıkıntı tip crap-weasel n.
biri için önemli olan/birinin önemsediği şey jam n.
Modern Slang
kişinin yaşadığı psikedelik bir deneyimde onun için önemli olan/dönüm noktası olan bir an acid moment n.