öykü - Türkisch Englisch Wörterbuch

öykü

Bedeutungen von dem Begriff "öykü" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 10 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
öykü narrative n.
She gave a narrative of her strange experience.
O, tuhaf deneyiminin öyküsünü anlattı.

More Sentences
öykü story n.
The World Trade Organisation is a tremendous economic success story.
Dünya Ticaret Örgütü muazzam bir ekonomik başarı öyküsüdür.

More Sentences
Medical
öykü history n.
Sami had no history of heart disease.
Sami'nin kalp hastalığı öyküsü yoktu.

More Sentences
Common Usage
öykü tale n.
General
öykü narration n.
öykü short story n.
öykü fable n.
öykü romance n.
öykü récit n.
Literature
öykü treatise [obsolete] n.

Bedeutungen, die der Begriff "öykü" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 51 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
(öykü/film vb'de) kötü adam villain n.
With the help of the victims, what counts is getting at the big villains.
Kurbanların yardımıyla, önemli olan esas kötü adamlara ulaşmaktır.

More Sentences
General
ahlaki öykü apologue n.
kısa öykü anecdote n.
karikatür öykü comic n.
komik öykü gag n.
düğüm noktası (öykü vb) nodus n.
öykü anlatıcılığı story telling n.
karikatür şeklinde öykü dizisi comic strips n.
iyi öykü anlatan kimse raconteur n.
ibret alınacak öykü parable n.
hayvanları konu alan kısa öykü parable n.
art öykü back story n.
eğitici öykü cautionary tale n.
yürek burkan/acıklı hikaye/öykü harrowing story n.
iç acıtan/ibret veren/ibret alınacak öykü moving parable n.
küçürek öykü short short story n.
video ile öykü anlatan kimse videographer n.
öykü içinde öykü story within a story n.
iyi öykü anlatan kadın raconteuse n.
çok kısa öykü short-short n.
sonu nükteli uzun öykü shaggy-dog story n.
gelişmek (öykü) unfold v.
güldürücü öykü anlatmak crack a joke v.
(hikaye, öykü) yetersiz geliştirmek undercook v.
öykü üzerinden anlatmak parable v.
öykü biçiminde narrative adj.
Colloquial
acıklı hikaye, öykü veya film tear-jerker n.
Idioms
abuk sabuk/ana fikri olmayan hikaye/öykü banbury story of a cock and a bull n.
eğlencelik oyun, öykü brain candy n.
Media
özel öykü exclusive n.
olağandışı öykü feature n.
Textile
duvar halısına ya da gergefe işlenerek anlatılmış (öykü) tapestried adj.
Medical
klinik öykü clinical history n.
medikal öykü medical history n.
medikal öykü ve laboratuvar incelemeleri medical history and laboratory investigations n.
önceki psikiyatrik öykü previous psychiatric story n.
psikiyatrik öykü psychiatric story n.
Psychology
göstermelik öykü cover story n.
öykü uydurma confabulation n.
Literature
ahlak dersi veya hiciv özelliği taşıyan gerçekçi uzun öykü nouvelle n.
acıklı öykü tearjerker n.
anlatıcı öykü diegesis n.
kısa öykü historiette n.
geleneksel öykü kurallarına uymayan anlatı antinarrative n.
ayrıntılı öykü enarration n.
(kelt hikayelerinde) klişe öykü run n.
(öykü, fable, hikaye) uydurmak fabulate v.
ahlaki öykü içeren apologal adj.
öykü tarzında narratively adv.
Religious
eski ahitte bulunan iki öykü ve tarih kitabından her biri paralipomenon n.
isa mesih tarafından anlatılan ibret verici öykü parable n.