allow (someone or something) into (something or some place)

Bedeutungen von dem Begriff "allow (someone or something) into (something or some place)" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 14 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
Phrasals
1	Phrasals	allow (someone or something) into (something or some place) v.	(birinin/bir şeyin bir yere/bir şeye) girmesine izin vermek
Dan's lawyer demanded to be allowed into the room where Dan was being questioned. Dan'in avukatı, Dan'in sorgulandığı odaya girmesine izin verilmesini talep etti. More Sentences
2	Phrasals	allow (someone or something) into (something or some place) v.	(birinin/bir şeyin bir yere/bir şeye) girmesine izin vermek
Tom wasn't allowed into Mary's hospital room. Tom'un Mary'nin hastane odasına girmesine izin verilmedi. More Sentences
3	Phrasals	allow (someone or something) into (something or some place) v.	(birini/bir şeyi bir yere/bir şeye) almak
4	Phrasals	allow (someone or something) into (something or some place) v.	(birini/bir şeyi bir şeyden/yerden) içeri almak
5	Phrasals	allow (someone or something) into (something or some place) v.	(birini/bir şeyi bir yere/bir şeye) kabul etmek
6	Phrasals	allow (someone or something) into (something or some place) v.	(birini/bir şeyi bir şeyden/yerden) içeri kabul etmek
7	Phrasals	allow (someone or something) into (something or some place) v.	(birinin/bir şeyin bir yere/bir şeye) girmesine müsaade etmek
8	Phrasals	allow (someone or something) into (something or some place) v.	(birinin/bir şeyin bir şeyden/yerden) içeri geçmesine izin vermek
9	Phrasals	allow (someone or something) into (something or some place) v.	(birini/bir şeyi bir yere/bir şeye) almak
10	Phrasals	allow (someone or something) into (something or some place) v.	(birini/bir şeyi bir şeyden/yerden) içeri almak
11	Phrasals	allow (someone or something) into (something or some place) v.	(birini/bir şeyi bir yere/bir şeye) kabul etmek
12	Phrasals	allow (someone or something) into (something or some place) v.	(birini/bir şeyi bir şeyden/yerden) içeri kabul etmek
13	Phrasals	allow (someone or something) into (something or some place) v.	(birinin/bir şeyin bir yere/bir şeye) girmesine müsaade etmek
14	Phrasals	allow (someone or something) into (something or some place) v.	(birinin/bir şeyin bir şeyden/yerden) içeri geçmesine izin vermek