|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
General |
|
1 |
General |
çatı frizini tabandan ayıran pervaz |
taeniae n.
|
|
2 |
General |
dünyanın ana havayolu rotalarını üç bölgeye ayıran iata'nın resmi sınıflaması |
traffic conference area n.
|
|
3 |
General |
koçanından ayıran |
shucker n.
|
|
|
4 |
General |
sınıflara ayıran |
graduator n.
|
|
5 |
General |
kısımlara ayıran |
segmenter n.
|
|
6 |
General |
bölümlere ayıran |
segmenter n.
|
|
7 |
General |
tarihi isa'dan önce ve isa'dan sonra olmak üzere ayıran takvim metodu |
christian era n.
|
|
8 |
General |
tarihi isa'dan önce ve isa'dan sonra olmak üzere ayıran takvim metodu |
current era n.
|
|
9 |
General |
tarihi isa'dan önce ve isa'dan sonra olmak üzere ayıran takvim metodu |
common era n.
|
|
10 |
General |
çatı frizini tabandan ayıran pervaz |
taenias n.
|
|
11 |
General |
parçalara ayıran/bölen |
segmentalist n.
|
|
12 |
General |
paçavra ve eski kıyafetleri yeniden kullanım amacıyla ayıran kimse |
ragsorter n.
|
|
13 |
General |
kategorilere ayıran kimse |
categorist n.
|
|
14 |
General |
değirmencinin payını otomatik olarak müşterinin tahılından ayıran cihaz |
toll collector n.
|
|
15 |
General |
(farklı gelir seviyesindeki yerleri ayıran) mahalle sınırı |
tracks n.
|
|
16 |
General |
eserin bir baskısını diğerinden ayıran numara, harf, tarih veya sembol |
edition designation n.
|
|
17 |
General |
tavla tahtasında oyuncunun kendi bölgesiyle rakibinkinden ayıran kısım |
bar n.
|
|
18 |
General |
bir yüzeyi iki eşit parçaya ayıran çember |
equator n.
|
|
19 |
General |
bölgelere ayıran kimse |
zoner n.
|
|
20 |
General |
kuşaklara ayıran kimse |
zoner n.
|
|
21 |
General |
yukarı ve aşağı michigan'ı ayıran kanalın üzerinde yer alan asma köprü |
mackinac bridge n.
|
|
22 |
General |
gazetenin iç sayfalarındaki uzun bir gazete yazısını ayıran geniş çizgi |
binder n.
|
|
23 |
General |
gazetenin iç sayfalarındaki uzun bir gazete yazısını ayıran geniş çizgi |
binder line n.
|
|
|
24 |
General |
insanı hayvanlardan ayıran unsur |
manas n.
|
|
25 |
General |
amerikan iç savaşı öncesinde kuzey ve güney'i ayıran maryland ve pennsylvania arasındaki sembolik sınır |
mason and dixon line n.
|
|
26 |
General |
amerikan iç savaşı öncesinde kuzey ve güney'i ayıran maryland ve pennsylvania arasındaki sembolik sınır |
mason and dixon's line n.
|
|
27 |
General |
amerikan iç savaşı öncesinde kuzey ve güney'i ayıran maryland ve pennsylvania arasındaki sembolik sınır |
mason-dixon line n.
|
|
28 |
General |
kirli çamaşırları ayıran çamaşırhane çalışanı |
lister n.
|
|
29 |
General |
parsellere ayıran kimse |
lotter n.
|
|
30 |
General |
bir şeyi mitolojik unsurlarından ayıran kimse |
demythologiser [uk] n.
|
|
31 |
General |
bir şeyi mitolojik unsurlarından ayıran kimse |
demythologized [us] n.
|
|
32 |
General |
formdaki sayfaları birbirinden ayıran ahşap parçası |
gutter n.
|
|
33 |
General |
zamanlı iki durumu ayıran zamansız nokta |
instant n.
|
|
34 |
General |
(tavlada) oyuncuların pullarını topladıkları bölümü ayıran çıkıntılı alan |
bar n.
|
|
35 |
General |
(ontario'da) kasabada parselleri ayıran yol |
concession n.
|
|
36 |
General |
(ontario'da) kasabada parselleri ayıran yol |
concession road [canada] n.
|
|
37 |
General |
ikiye ayıran kimse |
dichotomist n.
|
|
38 |
General |
ikiye ayıran şey |
dichotomist n.
|
|
39 |
General |
yeteneklilerle beceriksizleri ayıran temel yetenek testi |
pons asinorum n.
|
|
40 |
General |
ıskartaya ayıran kimse |
culler n.
|
|
41 |
General |
fırınlarda hatalı kurabiye veya pastaları seçip ayıran kimse |
culler n.
|
|
42 |
General |
saçı iki yandan ayıran stil |
curtains n.
|
|
43 |
General |
orta beyni arka beyinden ayıran embriyonik kanal |
isthmus n.
|
|
44 |
General |
bağlı parçaları birbirinden ayıran kimse |
decoupler n.
|
|
45 |
General |
bağlı parçaları ayıran alet |
decoupler n.
|
|
46 |
General |
gazete manşetindeki katları veya hikayeleri ayıran yatay çizgiler |
dash n.
|
|
47 |
General |
ayıran kimse |
divisionor n.
|
|
48 |
General |
ayıran şey |
divisionor n.
|
|
49 |
General |
ön sayfa gibi başlıca sayfalarda birincil önemdeki hikayeleri diğerlerinden ayıran pratik çizgi |
fold n.
|
|
50 |
General |
kağıtları ayıran işçi |
parter n.
|
|
51 |
General |
parçalara ayıran şey |
parter n.
|
|
52 |
General |
şapeli kilise ana binasından ayıran paravan veya korkuluk |
perclose n.
|
|
53 |
General |
yünleri deriden ayıran cihaz |
puller n.
|
|
54 |
General |
karı buzdan ayıran alet |
scraper n.
|
|
55 |
General |
puroları renklerine göre ayıran kimse |
shader n.
|
|
56 |
General |
şilin ile peniyi ayıran virgül |
shilling n.
|
|
57 |
General |
şilin ile peniyi ayıran virgül |
shilling mark n.
|
|
58 |
General |
ayıran şey |
solvent n.
|
|
59 |
General |
bacaklarını ayıran kimse |
sprawler n.
|
|
60 |
General |
radyo anten tellerini ayıran çubuk |
spreader n.
|
|
61 |
General |
(roma mimarisinde) korniş silmelerini ayıran şerit |
supercilium n.
|
|
62 |
General |
attik kaide silmelerini ayıran yatay şerit |
supercilium n.
|
|
63 |
General |
(zıt yönleri ayıran) otoyol refüjü |
divider n.
|
|
|
64 |
General |
kısımlara ayıran |
partitive adj.
|
|
65 |
General |
ayıran fasıla |
disjunctive adj.
|
|
66 |
General |
iki parçaya ayıran |
dichotomous adj.
|
|
67 |
General |
insanları konum veya mevkisine göre ayıran |
rankist adj.
|
|
68 |
General |
büyük parçaları daha yönetilebilir bileşenlere ayıran |
top-down adj.
|
|
69 |
General |
ücret almadan vakit ayıran |
uncompensated adj.
|
|
70 |
General |
ücret almadan vakit ayıran |
unremunerated adj.
|
|
71 |
General |
bir şeyi başka şeylerden ayıran |
precisive adj.
|
|
72 |
General |
birisini başkalarından ayıran |
precisive adj.
|
|
73 |
General |
(hanedan armaları) üst ve alt bölümü ayıran çiçeklerle süslü |
counterfleury adj.
|
|
74 |
General |
(hanedan armaları) üst ve alt bölümü ayıran çiçeklerle süslü |
counterflory adj.
|
|
75 |
General |
parçalara ayıran |
intersecant adj.
|
|
76 |
General |
parçalara ayıran |
discerptive adj.
|
|
77 |
General |
bileşenlerine ayıran |
discriminating adj.
|
|
78 |
General |
parçalara ayıran |
divulsive adj.
|
|
79 |
General |
(bacaklarını, kollarını) sakarlıkla ayıran |
sprawling adj.
|
|
80 |
General |
ayıran anlamına gelen son ek |
-clastic suf.
|
|
Colloquial |
|
81 |
Colloquial |
eğitiminin büyük kısmını ziraate ayıran üniversite |
cow college n.
|
|
82 |
Colloquial |
eğitiminin büyük kısmını ziraate ayıran üniversite |
cow college n.
|
|
Idioms |
|
83 |
Idioms |
eğitiminin büyük kısmını tarıma ayıran üniversite |
cow college n.
|
|
Trade/Economic |
|
84 |
Trade/Economic |
prestij için personel fazlası bir bilim insanını kadrosunda tutan veya bütçesinin bir bölümünü doğrudan kar getirmeyen işlere ayıran şirket |
gold plating company n.
|
|
85 |
Trade/Economic |
ürün veya hizmeti rakibininkinden ayıran özellik |
discriminator n.
|
|
86 |
Trade/Economic |
(nominal hesap) geliri sermaye işlemlerinden ayıran yatay çizginin altında olan |
below-the-line adj.
|
|
87 |
Trade/Economic |
(meslek) emekliye ayıran |
superannuable [uk] adj.
|
|
Law |
|
88 |
Law |
iki araziyi birbirinden ayıran duvar veya çit |
partition fence n.
|
|
89 |
Law |
(eskiden) avukatlar derneğinde okuyucuları öğrencilerden ayıran bölme |
bar [uk] n.
|
|
Politics |
|
90 |
Politics |
soğuk savaş döneminde, doğu asya'daki komünist ülkeler ile kapitalist ve komünist olmayan ülkeleri ayıran politik sınırlar |
bamboo curtain n.
|
|
91 |
Politics |
ingiliz avam kamarası'nda ön sıraları arka sıralardan ayıran dar koridor |
gangway [uk] n.
|
|
92 |
Politics |
ingiliz avam kamarası ve diğer ingiliz parlamento binalarında iktidar partisi üyelerini muhalefetten ayıran geniş koridor |
gangway [uk] n.
|
|
Industry |
|
93 |
Industry |
yünü farklı derecelere veya sınıflara ayıran kimse |
wool stapler n.
|
|
94 |
Industry |
tütün yapraklarını saptan ayıran kimse |
booker n.
|
|
95 |
Industry |
demiryolu garaj sahasındaki lokomotifleri birleştirip ayıran işçi |
herder n.
|
|
96 |
Industry |
kaba malzemeyi küçük parçalara ayıran döner kesicileri olan makine |
hogger n.
|
|
97 |
Industry |
malzemeyi ikiye ayıran cihaz |
riffler n.
|
|
98 |
Industry |
düzenekle hareket edip işlenmemiş demiri cürufundan ayıran ağır çekiç |
shingling hammer n.
|
|
99 |
Industry |
derileri türüne ve kalitesine göre ayıran kimse |
sorter n.
|
|
100 |
Industry |
gıda ürünlerini büyüklük ve genel durumlarına göre ayıran kimse |
sorter n.
|
|
Technical |
|
101 |
Technical |
çabuk ayıran kavrama |
quick-release coupling n.
|
|
102 |
Technical |
ışığı renklere ayıran cihaz |
echelon n.
|
|
103 |
Technical |
iki iletkeni ayıran yalıtkan maddenin elektrikli direnci |
insulation resistance n.
|
|
104 |
Technical |
kağıt fabrikalarında selülöz elyaflarını cinsine göre ayıran ekipman |
fractinator n.
|
|
105 |
Technical |
suyun içindeki kireci ayıran filtre |
permutite n.
|
|
106 |
Technical |
suyun içindeki kireci ayıran süzgeç |
permutite n.
|
|
107 |
Technical |
şeker ayıran |
sucroclastic n.
|
|
108 |
Technical |
sütten kremayı ayıran cihaz |
creamer n.
|
|
109 |
Technical |
yükünlere ayıran |
ioniser n.
|
|
110 |
Technical |
yükünlere ayıran |
ionizer n.
|
|
111 |
Technical |
dökme demiri cürufundan ayıran ocakta biriken cüruf |
mill cinder n.
|
|
112 |
Technical |
pencere camını ayıran şerit |
munting n.
|
|
113 |
Technical |
maden çıkarırken veya hasat kaldırırken elde tutulmak istenen malzemeyi atıklardan ayıran parça |
concave n.
|
|
114 |
Technical |
fırınlama kabındaki yer karolarını kumdan ayıran makinenin operatörü |
sandboy n.
|
|
115 |
Technical |
biçme makinesinin kesici çubuğunun dış ucunda bulunup kesilecek ürünü ayıran çıkıntı |
divider n.
|
|
116 |
Technical |
yansımalı fırının ocağı ile bacalarını ayıran alçak duvar |
flue bridge n.
|
|
117 |
Technical |
cürufu ayıran şey |
scorifier n.
|
|
118 |
Technical |
bileşik kirişin bölümlerini ayıran döküm |
separator n.
|
|
119 |
Technical |
ortadan ikiye ayıran |
median adj.
|
|
120 |
Technical |
karışım bileşenlerini yoğunluk farklarına göre ayıran (teknik) |
isopycnal adj.
|
|
Computer |
|
121 |
Computer |
web sayfasını bölümlere ayıran bir etiket |
div n.
|
|
122 |
Computer |
kesirli kısmı ayıran noktanın her zaman sabit bir yere koyulduğu gösterim yöntemi |
fixed-point representation n.
|
|
Informatics |
|
123 |
Informatics |
(yazılım testinde) yapılan testleri ayıran farazi çizgi |
cutline n.
|
|
Electric |
|
124 |
Electric |
ses sinyalindeki frekans aralığını birden fazla parçaya ayıran devre |
crossover network n.
|
|
Textile |
|
125 |
Textile |
keten lifini daha az paralel ipliklere ayıran çelik dişli tarak |
gill n.
|
|
126 |
Textile |
yünü daha az paralel ipliklere ayıran tarak |
gill n.
|
|
127 |
Textile |
(pamuk toplayıcıda) ham pamuğu ayıran cihaz |
beater n.
|
|
128 |
Textile |
iplikleri birbirinden ayıran düşey tellerden her birini gücü gözünden geçirmek |
heddle v.
|
|
Architecture |
|
129 |
Architecture |
(antik yunan ve roma mimarisinde) dor düzeninde frizi baştabandan ayıran şerit |
tenia n.
|
|
130 |
Architecture |
evleri surlardan ayıran açık alan |
esplanade n.
|
|
131 |
Architecture |
penceredeki cam panelleri ayıran tiriz veya direk |
monial n.
|
|
132 |
Architecture |
(doğu kiliselerinde) bema bölümünü ana neften ayıran ikonlar ile dolu bölme duvarı |
iconostas n.
|
|
133 |
Architecture |
(doğu kiliselerinde) bema bölümünü ana neften ayıran ikonlar ile dolu bölme duvarı |
iconostasis n.
|
|
134 |
Architecture |
(kilisede) bir alanı diğerinden ayıran paravan |
paraclose n.
|
|
135 |
Architecture |
kilisede koro ile cemaati birbirinden ayıran bölme |
screen n.
|
|
Construction |
|
136 |
Construction |
kaldırımı yoldan ayıran yükseltilmiş kenarı |
kerbing n.
|
|
137 |
Construction |
(sütunda) yivleri birbirinden ayıran yatay şerit |
stria n.
|
|
Woodworking |
|
138 |
Woodworking |
kütükleri iri parçalara ayıran kereste makinesi |
timber mill n.
|
|
Furniture |
|
139 |
Furniture |
odayı farklı bölümlere ayıran paravan |
divider n.
|
|
140 |
Furniture |
odayı farklı bölümlere ayıran paravan |
room divider n.
|
|
Automotive |
|
141 |
Automotive |
debriyaj dişlilerini ayıran mekanizma |
throw-out n.
|
|
142 |
Automotive |
sürücü kabini ile motoru ayıran metal bölme |
firewall n.
|
|
Traffic |
|
143 |
Traffic |
karayolunda farklı yönlere giden şeritleri ayıran çizgi |
centerline n.
|
|
144 |
Traffic |
otobanı gidiş yönlerine göre ayıran şerit |
terrace n.
|
|
145 |
Traffic |
iki taşıt yolunu ayıran uzun arazi parçası |
mall n.
|
|
Aeronautic |
|
146 |
Aeronautic |
motorla kabini ayıran bölme |
firewall forward n.
|
|
Marine |
|
147 |
Marine |
akışı ikiye ayıran nehir seddesi |
high-water separation levee n.
|
|
148 |
Marine |
süngerleri kanca ile ayıran sünger avcısı |
hooker n.
|
|
149 |
Marine |
(gemide) gaz veya yağ sızıntısına karşı iki bölme veya zemini birbirinden ayıran kompartman |
coffer dam n.
|
|
150 |
Marine |
(gemide) gaz veya yağ sızıntısına karşı iki bölme veya zemini birbirinden ayıran kompartman |
cofferdam n.
|
|
151 |
Marine |
(gemide) gaz veya yağ sızıntısına karşı iki bölme veya zemini birbirinden ayıran kompartman |
coffer n.
|
|
Petrol |
|
152 |
Petrol |
petrolü daha küçük moleküllere ayıran alet |
hydrocracker n.
|
|
Medical |
|
153 |
Medical |
ayıran zar |
dissepiment n.
|
|
154 |
Medical |
gövdeyi üst ve alt iki yarıma ayıran transvers düzlem |
horizontal plane n.
|
|
155 |
Medical |
oksipital lobun içyan yüzü üzerindeki, cuneus'u gyrus lingualis'den ayıran y biçimindeki oluk |
calcarine fissure n.
|
|
156 |
Medical |
oksipital lobun içyan yüzü üzerindeki, cuneus'u gyrus lingualis'den ayıran y biçimindeki oluk |
calcarine sulcus n.
|
|
157 |
Medical |
ölçülebilen parametrelerin iki noktasını ayıran aralık |
interval n.
|
|
158 |
Medical |
farklı dokuları ayıran tabaka veya bölge |
bed n.
|
|
159 |
Medical |
gözü sararak retinadan ayıran şeffaf membran |
hyaloid n.
|
|
160 |
Medical |
kangrenli bölgeyi sağlıklı bölgeden ayıran çizgi |
line of demarcation n.
|
|
161 |
Medical |
arka beyni beyincikten ayıran özel bir dura mater parçasının üst kısmında bulunan |
supratentorial adj.
|
|
162 |
Medical |
(yara) cildi ayıran |
penetrating adj.
|
|
Anatomy |
|
163 |
Anatomy |
beynin loblarını birbirinden ayıran orta girintilerin iki tarafında yer alan kıvrımların her biri |
central gyrus n.
|
|
164 |
Anatomy |
beyinde pariyetal lobu frontal lobdan ayıran sınır |
central sulcus n.
|
|
165 |
Anatomy |
beyin üzerindeki kıvrımları birbirinden ayıran oluklar |
cerebral fissures n.
|
|
166 |
Anatomy |
iç kulaktaki kemikli ve zarlı yapıları birbirinden ayıran sıvı |
labyrinthine fluid n.
|
|
167 |
Anatomy |
beynin sağ ve sol hemisferinde ön lob ve paryetal lobu aşağıda bulunan temporal lobdan ayıran, korteksteki en derin ve belirgin fissür |
lateral cerebral sulcus n.
|
|
168 |
Anatomy |
beynin sağ ve sol hemisferinde ön lob ve paryetal lobu aşağıda bulunan temporal lobdan ayıran, korteksteki en derin ve belirgin fissür |
fissure of sylvius n.
|
|
169 |
Anatomy |
beynin sağ ve sol hemisferinde ön lob ve paryetal lobu aşağıda bulunan temporal lobdan ayıran, korteksteki en derin ve belirgin fissür |
sulcus lateralis cerebri n.
|
|
170 |
Anatomy |
beynin sağ ve sol hemisferinde ön lob ve paryetal lobu aşağıda bulunan temporal lobdan ayıran, korteksteki en derin ve belirgin fissür |
sylvian fissure n.
|
|
171 |
Anatomy |
beynin sağ ve sol hemisferinde ön lob ve paryetal lobu aşağıda bulunan temporal lobdan ayıran, korteksteki en derin ve belirgin fissür |
lateral sulcus n.
|
|
172 |
Anatomy |
mideyi onikiparmak bağırsağından ayıran pilorun büzücü kası |
musculus sphincter pylori n.
|
|
173 |
Anatomy |
(beyin) iki yarım küreyi ayıran yarık |
fissure n.
|
|
174 |
Anatomy |
paryetal lob ile oksipital lobu birbirinden ayıran fissür |
parieto-occipital fissure n.
|
|
175 |
Anatomy |
paryetal lob ile oksipital lobu birbirinden ayıran fissür |
parieto-occipital sulcus n.
|
|
176 |
Anatomy |
memelilerde göğüs ve karın boşluklarını ayıran bölme |
phren n.
|
|
Pathology |
|
177 |
Pathology |
dört kalp odacığını ayıran duvarlardan birinde anormal bir deliğin olduğu bir kalp kusuru |
hole in the heart n.
|
|
178 |
Pathology |
nazal açıklıkları ayıran duvarların kaymış olması |
deviated septum n.
|
|
Food Engineering |
|
179 |
Food Engineering |
unları tanelerin inceliğine göre ayıran makine |
flour dresser n.
|
|
Gastronomy |
|
180 |
Gastronomy |
peynir yapımında loru parçalara ayıran alet |
breaker n.
|
|
Statistics |
|
181 |
Statistics |
bir frekans grubu yirmi eşit gruba bölündüğünde grupları ayıran değerlerden her biri |
ventile n.
|
|
182 |
Statistics |
sıralı bir örnek popülasyonu sekiz eşit alt kümeye ayıran niceliklerden biri |
octile n.
|
|
Physics |
|
183 |
Physics |
enerji harcamaksızın sıcak molekülleri soğuk moleküllerden ayıran ve entropide genel bir azalmaya yol açarak termodinamiğin ikinci yasasını ihlal eden hayali bir yaratık |
maxwell's demon n.
|
|
Chemistry |
|
184 |
Chemistry |
gaz soğutma aparatının su buharını amonyak buharından ayıran parçası |
rectificator n.
|
|
185 |
Chemistry |
damıtıkları kükürtten ayıran işlem |
autofining n.
|
|
186 |
Chemistry |
substrattan suyu ayıran enzim |
hydratase n.
|
|
Biology |
|
187 |
Biology |
canlı organizmanın yüzeyini örten veya bölümlerini, yapılarını ve organlarını birbirinden ayıran veya birbirine bağlayan ince ve esnek tabaka |
membrane n.
|
|
188 |
Biology |
farklılaşmış hücreleri ayıran çizgi |
band n.
|
|
189 |
Biology |
bir türü aynı cinsteki diğer türlerden ayıran özellik |
differentia n.
|
|
190 |
Biology |
sıvı içerisindeki mikroskobik cisimleri ayıran cam tüp |
fishing tube n.
|
|
Biochemistry |
|
191 |
Biochemistry |
vücuttaki fruktozu trioz şekerine ayıran bir enzim |
aldolase n.
|
|
192 |
Biochemistry |
iyot radikalini ayıran bir enzim |
de-iodinase n.
|
|
193 |
Biochemistry |
mikroorganizma veya enzimlerin neden olduğu, kompleks organik bileşikleri daha basit maddelere ayıran kimyasal tepkime |
fermentation n.
|
|
Astronomy |
|
194 |
Astronomy |
dünyanın karanlık ve aydınlık taraflarını birbirinden ayıran çizgi |
terminator n.
|
|
195 |
Astronomy |
dünyanın karanlık ve aydınlık taraflarını birbirinden ayıran çizgi |
twilight zone n.
|
|
196 |
Astronomy |
dünyanın karanlık ve aydınlık taraflarını birbirinden ayıran çizgi |
grey line n.
|
|
Zoology |
|
197 |
Zoology |
bazı medüzlerin iç kavitelerini birbirinden ayıran dairesel bölümler |
taeniola n.
|
|
198 |
Zoology |
atın iç dizini çevreleyen ve bir boşlukla kemikten ayıran büyük bir kas kirişi |
master sinew n.
|
|
199 |
Zoology |
miyotomları ayıran kemik, kıkırdak veya zarsı bölüm |
sclerotome n.
|
|
200 |
Zoology |
kafadanbacaklıların kabuklarını veya kök ayaklıları kısımlara ayıran yatay bölmelere verilen ad |
septum n.
|
|
Agriculture |
|
201 |
Agriculture |
taze bezelyeleri kabuklarından ve dallarından ayıran makine |
viner n.
|
|
202 |
Agriculture |
arpanın kılçıklarını ayıran kimse |
hummeler n.
|
|
203 |
Agriculture |
arpanın kılçıklarını ayıran makine |
hummeler n.
|
|
204 |
Agriculture |
arpanın kılçıklarını ayıran kimse |
hummeller n.
|
|
205 |
Agriculture |
arpanın kılçıklarını ayıran makine |
hummeller n.
|
|
206 |
Agriculture |
kenevir veya darının tohumunu sapından ayıran özel tarak |
ripple n.
|
|
Breeding |
|
207 |
Breeding |
ahırdaki bölmeleri ayıran duvar |
travis [dialect] n.
|
|
208 |
Breeding |
damızlık hayvanı diğerlerinden ayıran ufak ağıl |
jack pen n.
|
|
Forestry |
|
209 |
Forestry |
kesilen ağaçları küçük parçalara ayıran işçi |
bucker n.
|
|
210 |
Forestry |
kesilen ağaçları küçük parçalara ayıran işçi |
crosscutter n.
|
|
Social Sciences |
|
211 |
Social Sciences |
hayvanları türlerine göre ayıran kişi |
speciesist n.
|
|
Literature |
|
212 |
Literature |
metni okuyuculardan ayıran hayali duvar |
fourth wall n.
|
|
Linguistics |
|
213 |
Linguistics |
ayıran geçerlik |
discriminant validity n.
|
|
214 |
Linguistics |
germen dillerini diğer hint avrupa dillerinden ayıran ünsüz artikülasyonundaki düzenli değişiklikler dizisi |
grimm's law n.
|
|
215 |
Linguistics |
germen dillerini diğer hint avrupa dillerinden ayıran ünsüz artikülasyonundaki düzenli değişiklikler dizisi |
grimm's law n.
|
|
216 |
Linguistics |
bir türü aynı cinsteki diğer türlerden ayıran özellik |
differentia n.
|
|
217 |
Linguistics |
ayıran (vurgu vb) |
diacritic adj.
|
|
Archaeology |
|
218 |
Archaeology |
insanları primat atalarından ayıran özelliklerin evrimsel gelişimi |
hominization n.
|
|
219 |
Archaeology |
insanları primat atalarından ayıran özelliklerin evrimsel gelişimi |
hominisation n.
|
|
220 |
Archaeology |
arkeolojik alanları birbirinden ayıran özellikler topluluğu |
culture n.
|
|
Religious |
|
221 |
Religious |
sunağı kilisenin geri kalanından ayıran tırabzan |
altar rail n.
|
|
Geography |
|
222 |
Geography |
kuzeybatı iskoçya'yı dış hebridler'den ayıran kanal |
north minch n.
|
|
223 |
Geography |
prens edward adası'nı kanada'daki new brunswick ve nova scotia'dan ayıran st. lawrence körfezi'nin bir kolu |
northumberland strait n.
|
|
224 |
Geography |
suudi arabistan'ı sina yarımadası'ndan ayıran boğaz |
strait of tīrān n.
|
|
225 |
Geography |
iki vadiyi birbirinden ayıran yayvan sırt |
ridge n.
|
|
226 |
Geography |
büyük britanya'yı fransa'dan ayıran, atlas okyanusu ile arktik okyanusu'nu birleştiren deniz |
la manche n.
|
|
227 |
Geography |
sarı deniz ile japon denizi'ni ayıran bir yarımada |
korean peninsula n.
|
|
228 |
Geography |
sarı deniz ile japon denizi'ni ayıran bir yarımada |
dae-han-min-gook n.
|
|
229 |
Geography |
sarı deniz ile japon denizi'ni ayıran bir yarımada |
han-gook n.
|
|
230 |
Geography |
güney amerika'nın güney ucu ile tierra del fuego arasında yer alıp güney atlas okyanusu ile büyük okyanusu birbirinden ayıran boğaz |
magellan n.
|
|
231 |
Geography |
güney amerika'nın güney ucu ile tierra del fuego arasında yer alıp güney atlas okyanusu ile büyük okyanusu birbirinden ayıran boğaz |
strait of magellan n.
|
|
232 |
Geography |
kuzeybatı iskoçya'yı dış hebridler'den ayıran bir kanal |
minch n.
|
|
233 |
Geography |
yan yana iki su kaynağını birbirinden ayıran tepe bölge |
ridgeline n.
|
|
234 |
Geography |
iki vadiyi ayıran yükselti |
cill n.
|
|
235 |
Geography |
iki havzayı ayıran yükselti |
cill n.
|
|
236 |
Geography |
kıtanın farklı taraflarına dökülen akarsuları ayıran bölünme |
continental divide n.
|
|
237 |
Geography |
kuzey amerika'nın batıya dökülen akarsuları kuzey veya doğuya doğru akanlardan ve güney-güneydoğuya doğru uzananlardan ayıran hat |
continental divide n.
|
|
238 |
Geography |
iki vadiyi birbirinden ayıran yükselti |
sill n.
|
|
239 |
Geography |
iki su havzasını ayıran su altında kalmış yükselti |
sill n.
|
|
240 |
Geography |
irlanda denizi'nin kuzeybatı ingiltere'yi güneybatı iskoçya'dan ayıran kolu |
solway firth n.
|
|
Geology |
|
241 |
Geology |
bir su kütlesinde taze üst katmanı yüksek yoğunluklu çözünmüş katı ve sıvılardan oluşan alt katmandan ayıran sınır |
chemocline n.
|
|
242 |
Geology |
kaya kütlesindeki kayaları parçalara ayıran çatlakların her biri |
joint n.
|
|
243 |
Geology |
karbonifer dönemi katmanlarını alt karbonifer dönemi katmanlarından ayıran sert, kaba ve çakıllı bir kumtaşı |
millstone girt n.
|
|
244 |
Geology |
birbiriyle sürekli olmayan kayaçları ayıran yüzey |
discontinuity n.
|
|
245 |
Geology |
kayaç yapısındaki büyük unsurları ayıran dar tabaka |
septum n.
|
|
246 |
Geology |
ikiden fazla buzyalağını ayıran sırtların kesiştiği yerde oluşan keskin tepe |
pyramidal peak n.
|
|
Military |
|
247 |
Military |
istihbarat mesajında ya da belgesinde bilgi kategorilerini fiziksel olarak ayıran çizgi |
tear line n.
|
|
Art |
|
248 |
Art |
(bale) ayakları birbirinden ayıran hareket |
ouvert n.
|
|
249 |
Art |
(bale) ayakları birbirinden ayıran hareket |
ouverte n.
|
|
Music |
|
250 |
Music |
iki dört aralıklı diyatonik seriyi ayıran (ses) |
diazeuctic adj.
|
|
Bookbindery |
|
251 |
Bookbindery |
formdaki sayfaları birbirinden ayıran ahşap parçası |
gutter stick n.
|
|
Archaic |
|
252 |
Archaic |
ayıran şey |
discrimination n.
|
|
253 |
Archaic |
genelden ayıran özellik |
difference n.
|
|
Slang |
|
254 |
Slang |
diğerlerinden ayıran özellik |
shtik [yiddish] n.
|
|
British Slang |
|
255 |
British Slang |
(genellikle oral seks amacıyla) bitişik iki odayı ayıran duvarın delinerek oluşturulduğu delik |
glory hole n.
|
|