başlangıçta - Türkisch Englisch Wörterbuch

başlangıçta

Bedeutungen von dem Begriff "başlangıçta" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 20 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
başlangıçta originally adv.
The SIS was originally set up as a compensatory measure to allow for the free movement of persons.
SIS başlangıçta kişilerin serbest dolaşımını sağlamak üzere telafi edici bir tedbir olarak kurulmuştur.

More Sentences
başlangıçta initially adv.
These are huge tasks requiring amounts far greater than those initially planned.
Bunlar, başlangıçta planlanandan çok daha büyük meblağlar gerektiren devasa görevlerdir.

More Sentences
başlangıçta at the start adv.
It was a pity that the Committee headed off in the wrong direction right at the start.
Komite'nin daha başlangıçta yanlış bir yöne sapmış olması üzücüydü.

More Sentences
başlangıçta in the beginning adv.
After all, we in Parliament thought of the date of 2004 in the beginning, and the same date is appropriate for Bulgaria.
Ne de olsa biz Parlamento olarak başlangıçta 2004 tarihini düşünmüştük ve aynı tarih Bulgaristan için de uygundur.

More Sentences
başlangıçta at first adv.
At first there was a danger that the directive would have made CHP unprofitable.
Başlangıçta direktifin Birleşik Isı ve Güç Sistemlerini kârsız hale getirme tehlikesi vardı.

More Sentences
başlangıçta to start with adv.
The countries involved should be the poorest ones, to start with.
İlgili ülkeler başlangıçta en yoksul ülkeler olmalıdır.

More Sentences
başlangıçta at the beginning adv.
First of all I would like to apologise to the rapporteur that I was unable to be here at the beginning.
Öncelikle raportörden başlangıçta burada bulunamadığım için özür dilemek istiyorum.

More Sentences
Colloquial
başlangıçta at the outset expr.
It was therefore important to include fire prevention, which was not at all clear at the outset.
Bu nedenle başlangıçta hiç de net olmayan yangın önleme konusunu da dahil etmek önemliydi.

More Sentences
başlangıçta begin with expr.
That is what it was designed to be to begin with.
Başlangıçta böyle olması için tasarlanmıştı.

More Sentences
Politics
başlangıçta at the outset expr.
It was therefore important to include fire prevention, which was not at all clear at the outset.
Bu nedenle başlangıçta hiç de net olmayan yangın önleme konusunu da dahil etmek önemliydi.

More Sentences
Technical
başlangıçta initially adv.
These are huge tasks requiring amounts far greater than those initially planned.
Bunlar, başlangıçta planlanandan çok daha büyük meblağlar gerektiren devasa görevlerdir.

More Sentences
General
başlangıçta in beginning adv.
başlangıçta early on adv.
başlangıçta preliminarily adv.
başlangıçta earst [obsolete] adv.
başlangıçta erst adv.
başlangıçta up-front adv.
başlangıçta primitively adv.
başlangıçta primordially adv.
Idioms
başlangıçta off the (starting) blocks expr.

Bedeutungen, die der Begriff "başlangıçta" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 42 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
başlangıçta elde edilen avantaj an advantage gained at the beginning n.
pokerde başlangıçta ortaya konan para ante n.
başlangıçta bastırmak nip something in the bud v.
başlangıçta durdurmak nip something in the bud v.
daha başlangıçta bir şeyin önünü almak nip something in the bud v.
başlangıçta bastırmak nip in the bud v.
daha başlangıçta bir şeyin önünü almak nip in the bud v.
başlangıçta durdurmak nip in the bud v.
başlangıçta var olan primordial adj.
başlangıçta olan opening adj.
başlangıçta var olan primordiate adj.
(fiyat) başlangıçta sabit olan starting adj.
Phrasals
pokerde başlangıçta/girişte ortaya para koymak ante in v.
Phrases
hemen başlangıçta right from the start expr.
Proverb
her şey başlangıçta küçüktür, zamanla büyüyüp serpilir great oaks from little acorns grow v.
her şey başlangıçta küçüktür, zamanla büyüyüp serpilir tall oaks from little acorns grow v.
her şey başlangıçta küçüktür zamanla büyüyüp serpilir great oaks grow from small acorns
her şey başlangıçta küçüktür zamanla büyüyüp serpilir great oaks from little acorns grow
her şey başlangıçta küçüktür zamanla büyüyüp serpilir mighty oaks from little acorns grow
her şey başlangıçta zordur all things are difficult before they are easy
her şey başlangıçta zordur all things are difficult before they are easy
Idioms
başlangıçta iyi olup sonradan ciddi sorunlara neden olan şey a poisoned chalice n.
başlangıçta karşılaşılan sorunlar teething troubles n.
başlangıçta kötü sonrasında iyi olan şey blessing in disguise n.
başlangıçta ortaya çıkan sorunlar teething problems n.
başlangıçta başka bir şey olmak start (life) as (something) v.
başlangıçta başka bir şey olmak start off as (something) v.
başlangıçta ortaya sorunlar çıkmak have teething problems v.
başlangıçta ortaya sorunlar çıkmak have teething troubles v.
Speaking
başlangıçta zordu it was hard in the beginning expr.
Trade/Economic
başlangıçta yatırılmış meblağ amount originally invested n.
sürdürülmeyecek faaliyetle ilgili başlangıçta kamuya açıklama olayı initial disclosure event n.
Technical
başlangıçta görünür çember çekme mukavemeti apparent initial circumferential tensile strength n.
Computer
başlangıçta çalıştırılacak hizmetler services to run at startup n.
başlangıçta göster show at startup expr.
başlangıçta yükle load at startup expr.
başlangıçta başlık ekranı'nı göster show title screen at startup expr.
başlangıçta karşıdan yükle download at startup expr.
Religious
(teolojide) adem ve havva'nın cennet bahçesi'ndeki yasaklı meyveyi yemesi sonucu insanlığın başlangıçta var olan masumiyetini ve mutluluğunu kaybetmesi fall n.
Music
başlangıçta genç erkeklerden kurulmuş olup sonrasında üyelerinin yetişkinliğe ulaştığı, sadece erkek vokallerden oluşan pop grubu manband n.
Cinema
başlangıçta kızgın sert biri görünen zamanla iyi bir kişi olduğu anlaşılan anime karakteri tsundere n.
Slang
başlangıçta kullanılan uyuşturucu gateway drug n.