Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | balkan n. | balkan | ||
This has nothing to do with the humiliation of Balkan citizens to which the rapporteur refers. Bunun, raportörün atıfta bulunduğu Balkan vatandaşlarının aşağılanmasıyla hiçbir ilgisi yoktur. More Sentences |
||||
General | ||||
General | balkan n. | balkanlı | ||
Social Sciences | ||||
Social Sciences | balkan adj. | balkanlar'a ait | ||
Social Sciences | balkan adj. | balkanlar'a dair | ||
Social Sciences | balkan adj. | balkanlar'a özgü | ||
Social Sciences | balkan adj. | balkanlılar'a ait | ||
Social Sciences | balkan adj. | balkanlılar'a dair | ||
Social Sciences | balkan adj. | balkanlılar'a özgü |
Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | balkan | balkan n. | ||
Concerned internal and external Balkan experts have expressed this warning. İlgili iç ve dış Balkan uzmanları bu uyarıyı dile getirdiler. More Sentences |
||||
General | ||||
General | balkan | the balkan states n. | ||
One priority area in the budget for external policies is aid for the Balkan states. Dış politikalar bütçesinde öncelikli alanlardan biri Balkan ülkelerine yönelik yardımlardır. More Sentences |
||||
General | balkan | the balkans n. | ||
We also want to send a clear message to the countries of the Balkans; our strategy is not to abandon the Balkans. Balkan ülkelerine de net bir mesaj vermek istiyoruz; bizim stratejimiz Balkanları terk etmek değildir. More Sentences |
||||
General | balkan | balkanic adj. | ||
General | balkan | pertaining to the balkan people adj. |