|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
| Phrasals |
|
| 1 |
Phrasals |
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) müttefik olmak |
ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
|
|
I am talking about the NATO alliance, with the United States of America as a strong ally.
Amerika Birleşik Devletleri'nin güçlü bir müttefik olduğu NATO ittifakından bahsediyorum.
More Sentences
|
| 2 |
Phrasals |
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) müttefik olmak |
ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
|
|
We also have to insist on democracy in those countries that are supposed to be our allies.
Ayrıca müttefikimiz olması gereken ülkelerde demokrasi konusunda ısrarcı olmalıyız.
More Sentences
|
| 3 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) bağımlı olmak |
depend upon (someone or something) v.
|
|
It is often necessary to depend upon others.
Sıklıkla başkalarına bağımlı olmak gerekir.
More Sentences
|
| 4 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) bağlı olmak |
depend on (someone or something) v.
|
|
But the supply of blood is also paramount for those whose lives depend on it.
Ancak kan tedariki, hayatları buna bağlı olanlar için de çok önemli.
More Sentences
|
| 5 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) bağımlı olmak |
depend on (someone or something) v.
|
|
This implies respect for the indigenous peoples who depend on forest ecosystems.
Bu, orman ekosistemlerine bağımlı olan yerli halklara saygı anlamına gelmektedir.
More Sentences
|
| 6 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) teslim olmak |
surrender to (someone or something) v.
|
|
It would be facile to see NAFTA as Canada's surrender to economic destiny.
Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması'nı Kanada'nın ekonomik kaderine teslim olması olarak görmek kolaycılık olur.
More Sentences
|
| 7 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) kefil olmak |
vouch for (someone or something) v.
|
|
Since 1994, the Court of Auditors has refused to vouch for the correctness of the underlying transactions.
1994 yılından bu yana Sayıştay, temel işlemlerin doğruluğuna kefil olmayı reddetmektedir.
More Sentences
|
| Idioms |
|
| 8 |
Idioms |
(birine/bir şeye) düşkün olmak |
be fond of (someone or something) v.
|
|
Tom felt terrible when Mary told him she was fond of him but didn't love him.
Tom, Mary ona kendisine düşkün olduğunu, ancak onu sevmediğini söylediğinde çok kötü hissetti.
More Sentences
|
| Phrasals |
|
| 9 |
Phrasals |
birine/bir şeye bağlı olmak (bir konu/durumda) |
rest upon v.
|
|
| 10 |
Phrasals |
birine/bir şeye bir özelliğinden dolayı hayran kalmak/olmak |
value someone or something for something v.
|
|
| 11 |
Phrasals |
birine/bir şeye karşı olmak |
have something against someone or something v.
|
|
| 12 |
Phrasals |
birine/bir şeye karşı bir şeyi/bir sorunu olmak |
have something against someone or something v.
|
|
| 13 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) sahip olmak için pazarlık etmek |
bargain for (someone or something) v.
|
|
| 14 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) asalak olmak |
mooch off (of) (someone or something) v.
|
|
| 15 |
Phrasals |
(birine/bir şeye bir şeyle) destek olmak |
put (something) behind (someone or something) v.
|
|
| 16 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) bir şeyin canlı örneği olmak |
represent to (someone or something) v.
|
|
| 17 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) göre bir şeyin temsili olmak |
represent to (someone or something) v.
|
|
| 18 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) göre bir şeyin sembolü olmak |
represent to (someone or something) v.
|
|
| 19 |
Phrasals |
birine /bir şeye ait olmak |
reside in v.
|
|
|
|
| 20 |
Phrasals |
birine/bir şeye ait olmak |
reside in someone or something v.
|
|
| 21 |
Phrasals |
direkt olarak (birine/bir şeye) dönük olmak |
zero in (on someone or something) v.
|
|
| 22 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) karşı duyarlı olmak |
tune into (someone or something) v.
|
|
| 23 |
Phrasals |
direksiyonu aniden (birine/bir şeye) kırmasına neden olmak |
veer into (someone or something) v.
|
|
| 24 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) karşı bir hazırlık içinde olmak |
mount against (someone or something) v.
|
|
| 25 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) karşı önyargılı olmak |
slant against (someone or something) v.
|
|
| 26 |
Phrasals |
(birine/bir şeye biri/bir şey) için göz kulak olmak |
keep (someone or something) for (someone or something) v.
|
|
| 27 |
Phrasals |
biri için birine/bir şeye göz kulak olmak |
keep someone or something for someone v.
|
|
| 28 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) konsantre olmak |
zoom in (on someone/something) v.
|
|
| 29 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) göz kulak olmak |
babysit with (someone or something) v.
|
|
| 30 |
Phrasals |
bir şeyin arkasından (birine/bir şeye) yer yer belli olmak |
peer out at (someone or something) v.
|
|
| 31 |
Phrasals |
birine/bir şeye bağlı olmak/çalışmak |
report to someone or something v.
|
|
| 32 |
Phrasals |
birine/bir şeye hesap veriyor olmak |
report to someone or something v.
|
|
| 33 |
Phrasals |
birine/bir şeye karşı sorumlu olmak |
report to someone or something v.
|
|
| 34 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) benzer olmak |
stack up to someone or something v.
|
|
| 35 |
Phrasals |
yüzü (birine/bir şeye) dönük olmak |
point toward (someone or something) v.
|
|
| 36 |
Phrasals |
birine/bir şeye yararlı/faydalı olmak |
credit to someone or something v.
|
|
| 37 |
Phrasals |
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birlik olmak |
ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
|
|
| 38 |
Phrasals |
(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birlik olmak |
ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
|
|
| 39 |
Phrasals |
birine/bir şeye karşı olmak |
argue against someone or something v.
|
|
|
|
| 40 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) destek vermek/olmak |
back (someone or something) up v.
|
|
| 41 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) yardımcı olmak |
back (someone or something) up v.
|
|
| 42 |
Phrasals |
(birine/bir şeye karşı) tek yürek olmak |
band together (against someone or something) v.
|
|
| 43 |
Phrasals |
(biriyle birine/bir şeye) sahip olmak için tartışmak/pazarlık etmek |
bargain (over someone or something) (with someone) v.
|
|
| 44 |
Phrasals |
(biriyle birine/bir şeye) sahip olmak için tartışmak/pazarlık etmek |
and bargain (for someone or something) (with someone) v.
|
|
| 45 |
Phrasals |
birine/bir şeye (ne) olmak |
become of someone or something v.
|
|
| 46 |
Phrasals |
birine/bir şeye güveni olmak |
believe in someone or something v.
|
|
| 47 |
Phrasals |
birine/bir şeye inancı olmak |
believe in someone or something v.
|
|
| 48 |
Phrasals |
birine/bir şeye ait olmak |
belong to someone or something v.
|
|
| 49 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) maydanoz /salça olmak |
butt in (on someone or something) v.
|
|
| 50 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) teslim olmak |
capitulate to (someone or something) v.
|
|
| 51 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) çok düşkün olmak |
care about (someone or something) v.
|
|
| 52 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) çok düşkün olmak |
care for (someone or something) v.
|
|
| 53 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) teslim olmak |
cave in (to someone or something) v.
|
|
| 54 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) razı olmak |
cave in (to someone or something) v.
|
|
| 55 |
Phrasals |
birine/bir şeye destek olmak |
cheer someone or something on v.
|
|
| 56 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) tamamen karşı olmak/çıkmak |
come down on (someone or something) v.
|
|
| 57 |
Phrasals |
birine/bir şeye sadık olmak |
commit oneself to someone or something v.
|
|
| 58 |
Phrasals |
birine/bir şeye konsantre olmak |
concentrate upon someone or something v.
|
|
| 59 |
Phrasals |
birine/bir şeye konsantre olmak |
concentrate on someone or something v.
|
|
| 60 |
Phrasals |
birine/bir şeye konsantre olmak |
concentrate on (someone or something) v.
|
|
| 61 |
Phrasals |
(birine/bir şeye karşı) birlik olmak |
conspire against (something or someone) v.
|
|
| 62 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) karşı (biriyle) birlik olmak |
conspire with (someone) against (something or someone) v.
|
|
| 63 |
Phrasals |
birine/bir şeye tezat olmak |
contrast with someone or something v.
|
|
| 64 |
Phrasals |
birine/bir şeye zıt olmak |
contrast with someone or something v.
|
|
| 65 |
Phrasals |
birine/bir şeye aykırı olmak |
contrast with someone or something v.
|
|
| 66 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) bağlı olmak |
depend upon (someone or something) v.
|
|
| 67 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) çok düşkün olmak |
dote on (someone or something) v.
|
|
| 68 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) düşkün olmak |
dote on (someone or something) v.
|
|
| 69 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) tutkun olmak |
dote on (someone or something) v.
|
|
| 70 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) deli divane olmak |
dote on (someone or something) v.
|
|
| 71 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) çok düşkün olmak |
dote over (someone or something) v.
|
|
| 72 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) düşkün olmak |
dote over (someone or something) v.
|
|
| 73 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) tutkun olmak |
dote over (someone or something) v.
|
|
| 74 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) deli divane olmak |
dote over (someone or something) v.
|
|
| 75 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) kulak misafiri olmak |
eavesdrop on (someone or something) v.
|
|
| 76 |
Phrasals |
birine/bir şeye biriyle/bir şeyle yük olmak |
encumber someone or something with someone or something v.
|
|
| 77 |
Phrasals |
(birine/bir şeye bir şeyle) yük olmak |
encumber (someone or something) with (something) v.
|
|
| 78 |
Phrasals |
bir şeyde birine/bir şeye eşit olmak |
equal someone or something in something v.
|
|
| 79 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) deli olmak |
flip for (someone or something) v.
|
|
|
|
| 80 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) deli olmak |
flip over someone or something v.
|
|
| 81 |
Phrasals |
birine/bir şeye deli olmak |
flip over someone/something v.
|
|
| 82 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) sinirli olmak |
fume about (someone or something) v.
|
|
| 83 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) öfkeli olmak |
fume about (someone or something) v.
|
|
| 84 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) sinirli olmak |
fume over (someone or something) v.
|
|
| 85 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) öfkeli olmak |
fume over (someone or something) v.
|
|
| 86 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) karşı birlik olmak |
gang up against (someone or something) v.
|
|
| 87 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) teslim olmak |
give in to (someone or something) v.
|
|
| 88 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) zıt olmak |
go against (someone or something) v.
|
|
| 89 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) aykırı olmak |
go against (someone or something) v.
|
|
| 90 |
Phrasals |
birine/bir şeye bağlı olmak |
hinge upon someone or something v.
|
|
| 91 |
Phrasals |
birine/bir şeye bağlı olmak |
hinge on someone or something v.
|
|
| 92 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) hasret olmak/kalmak |
hone for (someone or something) v.
|
|
| 93 |
Phrasals |
(bir şeyi birine/bir şeye) vermeye niyetli olmak |
intend (something) for (someone or something) v.
|
|
| 94 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) maydanoz olmak |
intrude upon (someone or something) v.
|
|
| 95 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) salça olmak |
intrude upon (someone or something) v.
|
|
| 96 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) maydanoz olmak |
intrude on (someone or something) v.
|
|
| 97 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) salça olmak |
intrude on (someone or something) v.
|
|
| 98 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) çarpmasına sebep olmak |
knock into (someone or something) v.
|
|
| 99 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) çarpıp/vurup bir şeye girmesine neden olmak |
knock into (someone or something) v.
|
|
| 100 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) teslim olmak |
knock under (to someone or something) v.
|
|
| 101 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) teslim olmak |
knuckle under to (someone or something) v.
|
|
| 102 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) meyilli olmak |
lean toward (someone or something) v.
|
|
| 103 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) karşı daha hoşgörülü olmak |
let up (on someone or something) v.
|
|
| 104 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) karşı daha az acımasız olmak |
let up (on someone or something) v.
|
|
| 105 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) bağlı olmak |
link together (with someone or something) v.
|
|
| 106 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) kulak misafiri olmak |
listen in (on someone or something) v.
|
|
| 107 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) hasret olmak/kalmak |
long for (someone or something) v.
|
|
| 108 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) göz kulak olmak |
look after (someone or something) v.
|
|
| 109 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) eşit/denk olmak |
match up to (someone or something) v.
|
|
| 110 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) denk olmak |
measure up (to someone or something) v.
|
|
| 111 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) maydanoz olmak |
meddle with (someone or something) v.
|
|
| 112 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) salça olmak |
meddle with (someone or something) v.
|
|
| 113 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) karşı birlik olmak |
mutiny against (someone or something) v.
|
|
| 114 |
Phrasals |
(birine/bir şeye bir şey) borcu olmak |
owe (something) to (someone or something) v.
|
|
| 115 |
Phrasals |
(bir şeyi birine/bir şeye) borçlu olmak |
owe (something) to (someone or something) v.
|
|
| 116 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) ilişkin olmak |
pertain to (someone or something) v.
|
|
| 117 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) musallat olmak |
pick on (someone or something) v.
|
|
| 118 |
Phrasals |
(birinin birine/bir şeye) karşı önyargılı olmasına neden olmak |
prejudice (one) against (someone or something) v.
|
|
| 119 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) vurmasına/toslamasına neden olmak |
ram into (someone or something) v.
|
|
| 120 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) benzer olmak |
rank with (someone or something) v.
|
|
| 121 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) hazırlıklı/hazır olmak |
reckon with (someone or something) v.
|
|
| 122 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) bağlı olmak |
rest with (someone or something) v.
|
|
| 123 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) ait olmak |
rest with (someone or something) v.
|
|
| 124 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) destek olmak/vermek |
root for (someone or something) v.
|
|
| 125 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) hakim olmak |
rule over (someone or something) v.
|
|
| 126 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) rakip olmak |
run against (someone or something) v.
|
|
| 127 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) göz kulak olmak |
see after (someone or something) v.
|
|
| 128 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) razı olmak |
settle for (someone or something) v.
|
|
| 129 |
Phrasals |
(birine/bir şeye/bir yere) yayılmasına sebep olmak/yayılmasını sağlamak |
spread to (someone, something, or some place) v.
|
|
| 130 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) karşı olmak |
stand up against (someone or something) v.
|
|
| 131 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) destek olmak |
stay by (someone or something) v.
|
|
| 132 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) mani olmak |
stomp on (someone or something) v.
|
|
| 133 |
Phrasals |
(birinin birine/bir şeye) yüz çevirmesine neden olmak |
turn (one) away from (someone or something) v.
|
|
| 134 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) düşman olmak |
turn against (someone or something) v.
|
|
| 135 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) hayran olmak/bayılmak |
turn on to (someone or something) v.
|
|
| 136 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) hazırlıklı olmak |
watch out for (someone or something) v.
|
|
| 137 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) göz kulak olmak |
watch out for (someone or something) v.
|
|
| 138 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) yük olmak |
weigh on (someone or something) v.
|
|
| 139 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) ayak bağı olmak |
weigh on (someone or something) v.
|
|
| 140 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) karşı ayık olmak |
wise up to (someone or something) v.
|
|
| 141 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak |
wise up to (someone or something) v.
|
|
| 142 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak |
wise up to (someone or something) v.
|
|
| 143 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) karşı etkili olmak |
work against (someone or something) v.
|
|
| 144 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) hasret olmak |
yearn for (someone or something) v.
|
|
| Phrases |
|
| 145 |
Phrases |
(birine/bir şeye) karşı çok hassas olmak |
yearn over (someone or something) v.
|
|
| 146 |
Phrases |
(birine/bir şeye) karşı dürüst olmak gerekirse |
to be fair (to someone or something) expr.
|
|
| Colloquial |
|
| 147 |
Colloquial |
(birine/bir şeye) hasta olmak |
be crazy about (someone or something) v.
|
|
| 148 |
Colloquial |
(birine/bir şeye) karşı olmak |
be down on (someone or something) v.
|
|
| 149 |
Colloquial |
(birine/bir şeye) garezi olmak |
be down on (someone or something) v.
|
|
| 150 |
Colloquial |
(birine/bir şeye) karşı olumsuz hisleri olmak |
be down on (someone or something) v.
|
|
| 151 |
Colloquial |
birine/bir şeye taraftar olmak |
be for someone or something v.
|
|
| 152 |
Colloquial |
birine/bir şeye taraftar olmak |
be for doing something v.
|
|
| 153 |
Colloquial |
tam (birine/bir şeye) göre olmak |
be made for (someone or something) v.
|
|
| 154 |
Colloquial |
(birine/bir şeye karşı) sert olmak |
be tough on (someone or something) v.
|
|
| 155 |
Colloquial |
(birine/bir şeye karşı) müsamahasız olmak/davranmak |
be tough on (someone or something) v.
|
|
| 156 |
Colloquial |
(birine/bir şeye karşı) acımasız olmak/davranmak |
be tough on (someone or something) v.
|
|
| 157 |
Colloquial |
(birine/bir şeye) göz kulak olmak |
do for (someone or something) [uk] v.
|
|
| 158 |
Colloquial |
(birine/bir şeye) sert olmak/davranmak |
get tough on (someone or something) v.
|
|
| 159 |
Colloquial |
(birine/bir şeye) müsamahasız olmak/davranmak |
get tough on (someone or something) v.
|
|
| 160 |
Colloquial |
(birine/bir şeye) acımasız olmak/davranmak |
get tough on (someone or something) v.
|
|
| 161 |
Colloquial |
(birine/bir şeye) adapte olmak |
get used to (someone or something) v.
|
|
| Idioms |
|
| 162 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak |
get the weather gage of (someone or something) v.
|
|
| 163 |
Idioms |
birine/bir şeye teslim olmak |
give oneself over to someone or something v.
|
|
| 164 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı taş kalpli olmak |
harden (one's) heart against (someone or something) v.
|
|
| 165 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı kalbinin taşlaşmasına sebep olmak |
harden (one's) heart against (someone or something) v.
|
|
| 166 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı taş kalpli olmasına sebep olmak |
harden (one's) heart against (someone or something) v.
|
|
| 167 |
Idioms |
(birine/bir şeye) inancı olmak |
lay store in (something or someone) v.
|
|
| 168 |
Idioms |
(birine/bir şeye) güveni olmak |
lay store in (something or someone) v.
|
|
| 169 |
Idioms |
(birine/bir şeye) inanmak/inancı olmak |
put store in (something or someone) v.
|
|
| 170 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı garezi olmak |
harbor ill will toward (someone or something) v.
|
|
| 171 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı taş kalpli olmak |
steel (one's) heart against (someone or something) v.
|
|
| 172 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı merhametsiz olmak |
steel (one's) heart against (someone or something) v.
|
|
| 173 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı şefkatsiz olmak |
steel (one's) heart against (someone or something) v.
|
|
| 174 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı sevgisiz olmak |
steel (one's) heart against (someone or something) v.
|
|
| 175 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı kalpsiz olmak |
steel (one's) heart against (someone or something) v.
|
|
| 176 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı acımasız olmak |
steel (one's) heart against (someone or something) v.
|
|
| 177 |
Idioms |
(birine/bir şeye) gıcık/sinir olmak |
can't stand (the sight of) someone or something v.
|
|
| 178 |
Idioms |
(birine/bir şeye) gıcık/sinir olmak |
can't stomach someone or something v.
|
|
| 179 |
Idioms |
(birine/bir şeye) göz kulak olmak |
babysit (someone or something) v.
|
|
| 180 |
Idioms |
(birine/bir şeye) göre önemsiz konumda olmak |
take a backseat (to someone or something) v.
|
|
| 181 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı olmak |
be against (someone or something) v.
|
|
| 182 |
Idioms |
(birine/bir şeye) tamamen karşı olmak |
be dead set against (someone or something) v.
|
|
| 183 |
Idioms |
(birine/bir şeye) muhalif olmak |
be dead set against (someone or something) v.
|
|
| 184 |
Idioms |
(birine/bir şeye) uygun olmak |
be in line with (someone or something) v.
|
|
| 185 |
Idioms |
(birine/bir şeye) delicesine aşık olmak |
be infatuated with (someone or something) v.
|
|
| 186 |
Idioms |
(birine/bir şeye) deli gibi aşık olmak |
be infatuated with (someone or something) v.
|
|
| 187 |
Idioms |
(birine/bir şeye) düşkün olmak |
be keen on (someone or something) v.
|
|
| 188 |
Idioms |
(birine/bir şeye) yardımcı olmak |
be of service (to someone or something) v.
|
|
| 189 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı tetikte olmak |
be on the watch (for someone or something) v.
|
|
| 190 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı nöbette olmak |
be on the watch (for someone or something) v.
|
|
| 191 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak |
be on the watch (for someone or something) v.
|
|
| 192 |
Idioms |
(birine/bir şeye) hayran kalmak/olmak |
be struck on (someone or something) v.
|
|
| 193 |
Idioms |
(birine/bir şeye) hayran kalmak/olmak |
be struck with (someone or something) v.
|
|
| 194 |
Idioms |
(birine/bir şeye) aşık olmak |
be taken with (someone or something) v.
|
|
| 195 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak |
be wise to (someone or something) v.
|
|
| 196 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak |
be/get wise to somebody/something v.
|
|
| 197 |
Idioms |
(birine/bir şeye) deli gibi aşık olmak |
become infatuated with (someone or something) v.
|
|
| 198 |
Idioms |
(birine/bir şeye) delicesine aşık olmak |
become infatuated with (someone or something) v.
|
|
| 199 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karasevdalı olmak |
become infatuated with (someone or something) v.
|
|
| 200 |
Idioms |
(birinin birine/bir şeye) odaklanmasına neden olmak |
call (someone or something) to (one's) attention v.
|
|
| 201 |
Idioms |
(birine/bir şeye) av olmak |
fall prey to (someone or something) v.
|
|
| 202 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak |
get an edge on (someone or something) v.
|
|
| 203 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak |
get the edge on (someone or something) v.
|
|
| 204 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak |
get an edge over (someone or something) v.
|
|
| 205 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak |
get the edge over (someone or something) v.
|
|
| 206 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak |
get hip to (someone or somebody) v.
|
|
| 207 |
Idioms |
birine/bir şeye musallat olmak |
get one's hooks in someone or something v.
|
|
| 208 |
Idioms |
birine/bir şeye musallat olmak |
get one's hooks into someone or something v.
|
|
| 209 |
Idioms |
(birine/bir şeye) illet olmak |
get mad at (someone or something) v.
|
|
| 210 |
Idioms |
birine/bir şeye hakim olmak |
get/have a handle on somebody/something v.
|
|
| 211 |
Idioms |
birine/bir şeye aşina olmak |
get/have a handle on somebody/something v.
|
|
| 212 |
Idioms |
(birine/bir şeye) razı olmak |
give way (to somebody/something) v.
|
|
| 213 |
Idioms |
(birine/bir şeye) musallat olmak |
glom on (to someone or something) v.
|
|
| 214 |
Idioms |
birine/bir şeye deli olmak |
go ape (over someone/something) v.
|
|
| 215 |
Idioms |
(birine/bir şeye) destek olmak |
go to the mat for (someone or something) v.
|
|
| 216 |
Idioms |
(biriyle beraber birine/bir şeye) destek olmak |
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us] v.
|
|
| 217 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı garezi olmak |
harbor ill will against (someone or something) v.
|
|
| 218 |
Idioms |
birine/bir şeye ihtiyacı olmak |
have (a) use for someone or something v.
|
|
| 219 |
Idioms |
(birine/bir şeye karşı) yeterli kanıta/delile sahip olmak |
have a case (against someone or something) v.
|
|
| 220 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı olmak |
have a down on (someone or something) v.
|
|
| 221 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı çekimser olmak |
have a down on (someone or something) v.
|
|
| 222 |
Idioms |
birine/bir şeye karşı olmak |
have a down on someone/something v.
|
|
| 223 |
Idioms |
birine/bir şeye karşı çekimser olmak |
have a down on someone/something v.
|
|
| 224 |
Idioms |
birine/bir şeye karşı olmak |
have a downer on someone/something [uk] v.
|
|
| 225 |
Idioms |
birine/bir şeye karşı çekimser olmak |
have a downer on someone/something [uk] v.
|
|
| 226 |
Idioms |
(birine/bir şeye) hakim olmak |
have a lock on (someone or something) v.
|
|
| 227 |
Idioms |
birine/bir şeye hayran olmak |
have a lot of time for somebody/something [uk] v.
|
|
| 228 |
Idioms |
birine/bir şeye karşı zaafı olmak |
have a soft spot for someone/something v.
|
|
| 229 |
Idioms |
birine/bir şeye düşkün olmak |
have a soft spot for someone/something v.
|
|
| 230 |
Idioms |
birine/bir şeye karşı zaafı olmak |
have a soft spot for somebody/something v.
|
|
| 231 |
Idioms |
birine/bir şeye düşkün olmak |
have a soft spot for somebody/something v.
|
|
| 232 |
Idioms |
birine/bir şeye sinir olmak |
have a thing about someone or something v.
|
|
| 233 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı zaafı olmak |
have a weak spot for (someone or something) v.
|
|
| 234 |
Idioms |
(birine/bir şeye) zaafı olmak |
have a weak spot for (someone or something) v.
|
|
| 235 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı zaafı olmak |
have a weakness for someone or something v.
|
|
| 236 |
Idioms |
(birine/bir şeye) zaafı olmak |
have a weakness for someone or something v.
|
|
| 237 |
Idioms |
birine/bir şeye etkisi olmak |
have an impact on someone or something v.
|
|
| 238 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı avantajlı olmak |
have an edge over (someone or something) v.
|
|
| 239 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak |
have an edge over (someone or something) v.
|
|
| 240 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı avantajlı olmak |
have the edge over (someone or something) v.
|
|
| 241 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı avantajlı durumda olmak |
have the edge over (someone or something) v.
|
|
| 242 |
Idioms |
(birine/bir şeye) itimadı olmak |
have confidence in (someone or something) v.
|
|
| 243 |
Idioms |
(birine/bir şeye) güveni olmak |
have confidence in (someone or something) v.
|
|
| 244 |
Idioms |
(birine/bir şeye) inancı olmak |
have faith in (someone or something) v.
|
|
| 245 |
Idioms |
(birine/bir şeye) güveni olmak |
have faith in (someone or something) v.
|
|
| 246 |
Idioms |
birine/bir şeye son anda engel olmak |
head someone or something off at the pass v.
|
|
| 247 |
Idioms |
birine/bir şeye son anda engel olmak |
cut someone or something off at the pass v.
|
|
| 248 |
Idioms |
(birine/bir şeye) aşık olmak |
heart (someone or something) v.
|
|
| 249 |
Idioms |
(birine/bir şeye) düşkün olmak |
hold (someone or something) dear v.
|
|
| 250 |
Idioms |
birine/bir şeye düşkün olmak |
hold somebody/something dear v.
|
|
| 251 |
Idioms |
(birine/bir şeye) göz kulak olmak |
keep (close) watch over (someone or something) v.
|
|
| 252 |
Idioms |
(birine/bir şeye) bakar olmak |
keep (one's) eye out for (someone or something) v.
|
|
| 253 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak |
keep (one's) eye out for (someone or something) v.
|
|
| 254 |
Idioms |
(birine/bir şeye) bakar olmak |
keep (one's) eyes out (for someone or something) v.
|
|
| 255 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak |
keep (one's) eyes out (for someone or something) v.
|
|
| 256 |
Idioms |
(birine/bir şeye) bakar olmak |
keep (one's) eyes skinned (for someone or something) v.
|
|
| 257 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak |
keep (one's) eyes skinned (for someone or something) v.
|
|
| 258 |
Idioms |
(birine/bir şeye) bakar olmak |
keep (one's) eye skinned (for someone or something) v.
|
|
| 259 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak |
keep (one's) eye skinned (for someone or something) v.
|
|
| 260 |
Idioms |
(birine/bir şeye) bakar olmak |
keep (one's) eyes on (someone or something) v.
|
|
| 261 |
Idioms |
(birine/bir şeye) bakar olmak |
keep one's an eye on (someone or something) v.
|
|
| 262 |
Idioms |
(birine/bir şeye) göz kulak olmak |
keep one's an eye on (someone or something) v.
|
|
| 263 |
Idioms |
(birine/bir şeye) bakar olmak |
keep an eye on (someone or something) v.
|
|
| 264 |
Idioms |
(birine/bir şeye) göz kulak olmak |
keep an eye on (someone or something) v.
|
|
| 265 |
Idioms |
(birine/bir şeye) göz kulak olmak |
keep a close eye on (someone or something) v.
|
|
| 266 |
Idioms |
(birine/bir şeye) bakar olmak |
keep a close eye on (someone or something) v.
|
|
| 267 |
Idioms |
(birine/bir şeye) bakar olmak |
keep a sharp lookout (for something or someone) v.
|
|
| 268 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak |
keep a sharp lookout (for something or someone) v.
|
|
| 269 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı gözü açık olmak |
keep an eye out for (someone or something) v.
|
|
| 270 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak |
keep an eye out for (someone or something) v.
|
|
| 271 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak |
keep an eye out for (someone or something) v.
|
|
| 272 |
Idioms |
(birine/bir şeye) bakarak olmak |
keep an eye out for (someone or something) v.
|
|
| 273 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı gözü açık olmak |
keep an eye peeled (for something or someone) v.
|
|
| 274 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak |
keep an eye peeled (for something or someone) v.
|
|
| 275 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak |
keep an eye peeled (for something or someone) v.
|
|
| 276 |
Idioms |
(birine/bir şeye) bakarak olmak |
keep an eye peeled (for something or someone) v.
|
|
| 277 |
Idioms |
birine/bir şeye göz kulak olmak |
keep an eye on somebody/something v.
|
|
| 278 |
Idioms |
birine/bir şeye bakarak olmak |
keep an eye on somebody/something v.
|
|
| 279 |
Idioms |
birine/bir şeye göz kulak olmak |
keep your eye on somebody/something v.
|
|
| 280 |
Idioms |
birine/bir şeye bakarak olmak |
keep your eye on somebody/something v.
|
|
| 281 |
Idioms |
(birine/bir şeye) sadık olmak |
keep faith with (someone or something) v.
|
|
| 282 |
Idioms |
bir gözüyle (birine/bir şeye) bakmak/göz kulak olmak |
keep one eye on (someone or something) v.
|
|
| 283 |
Idioms |
(birine/bir şeye) göz aşinalığı olmak |
know (someone or something) by sight v.
|
|
| 284 |
Idioms |
(birine/bir şeye) inancı/güveni olmak |
lay store by (something or someone) v.
|
|
| 285 |
Idioms |
(birine/bir şeye) bire bir benzemek/aynı olmak |
look for all the world like (someone or something) v.
|
|
| 286 |
Idioms |
(birine/bir şeye) muhalif olmak |
make a dead set at (someone or something) [obsolete] v.
|
|
| 287 |
Idioms |
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak |
pay attention (to someone or something) v.
|
|
| 288 |
Idioms |
(birine/bir şeye) yük olmak |
place a strain on (someone or something) v.
|
|
| 289 |
Idioms |
(birine/bir şeye/kendine) olumlu geri dönüşü olmak |
reflect credit on (someone, something, or oneself) v.
|
|
| 290 |
Idioms |
(birine/bir şeye/kendine) olumlu getirisi olmak |
reflect credit on (someone, something, or oneself) v.
|
|
| 291 |
Idioms |
(birine/bir şeye/kendine) olumlu geri dönüşü olmak |
reflect credit upon (someone, something, or oneself) v.
|
|
| 292 |
Idioms |
(birine/bir şeye/kendine) olumlu getirisi olmak |
reflect credit upon (someone, something, or oneself) v.
|
|
| 293 |
Idioms |
(birine/bir şeye) göz kulak olmak |
ride herd on (someone or something) v.
|
|
| 294 |
Idioms |
tam birine/bir şeye göre olmak |
suit someone or something down to the ground [uk] v.
|
|
| 295 |
Idioms |
(birine/bir şeye) göz kulak olmak |
take care of (someone or something) v.
|
|
| Slang |
|
| 296 |
Slang |
(birine/bir şeye) deli olmak |
go ape (over someone or something) v.
|
|
| 297 |
Slang |
(birine/bir şeye) maydanoz olmak |
chisel in on (someone or something) v.
|
|
| 298 |
Slang |
(birine/bir şeye) salça olmak |
chisel in on (someone or something) v.
|
|
| 299 |
Slang |
(birine/bir şeye) maydanoz olmak |
chisel in (on someone/something) v.
|
|
| 300 |
Slang |
(birine/bir şeye) salça olmak |
chisel in (on someone/something) v.
|
|
| 301 |
Slang |
(birine/bir şeye) takıntı derecesinde hayran olmak |
stan for (someone or something) v.
|
|
