| Englisch | Türkisch | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | broader adj. | geniş | ||
|
This is precisely why this broader debate is needed. İşte tam da bu nedenle bu geniş kapsamlı tartışmaya ihtiyaç duyulmaktadır. More Sentences |
||||
| General | broader adj. | daha geniş | ||
|
The scope of the new IDABC Programme will be broader than that of the present programmes. Yeni IDABC Programının kapsamı mevcut programlardan daha geniş olacaktır. More Sentences |
||||
| General | broader n. | brodeci | ||
| General | broader adj. | daha kapsamlı | ||
| Breeding | ||||
| Breeding | broader n. | bakım parasını çıkarmayan inek veya tavuk | ||
| Breeding | broader n. | bakmaya değmeyen bir hayvan | ||
| Military | ||||
| Military | broader n. | düşman gemisine çıkarak saldıran denizci | ||
| Military | broader n. | gemiye çıkılarak yapılan bir saldırıyı püskürten denizci | ||
| Englisch | Türkisch | |
|---|---|---|
| General | ||
| General | broader participation n. | geniş katılım |
| General | broader scale n. | daha geniş ölçek |
| General | make broader v. | daha geniş hale getirmek |
| Politics | ||
| Politics | broader middle east and north africa project n. | genişletilmiş ortadoğu ve kuzey afrika projesi |
