büyüme - Türkisch Englisch Wörterbuch

büyüme

Bedeutungen von dem Begriff "büyüme" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 35 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
büyüme growth n.
The Sapir report is based on the premise that there is a conflict between cohesion and growth.
Sapir raporu, uyum ve büyüme arasında bir çatışma olduğu önermesine dayanmaktadır.

More Sentences
General
büyüme development n.
Which is more important, economic development or environmental protection?
Hangisi daha önemlidir, ekonomik büyüme mi yoksa çevrenin korunması mı?

More Sentences
büyüme enlargement n.
Nice is not essential for enlargement.
Büyüme hususunda Nice önemli değildir.

More Sentences
büyüme growth n.
Overall GDP growth in 1998 was 2,8%.
1998'de genel GSYH büyümesi % 2,8 oldu.

More Sentences
Trade/Economic
büyüme growth n.
The Growth Initiative introduced research and innovation as a key element of European growth.
Büyüme Girişimi, araştırma ve yeniliği Avrupa büyümesinin kilit unsuru olarak tanıttı.

More Sentences
Common Usage
büyüme accretion n.
General
büyüme juvenescence n.
büyüme accrual n.
büyüme growing n.
büyüme upgrowth n.
büyüme increase n.
büyüme expansion n.
büyüme extension n.
büyüme grow-out n.
büyüme swelling n.
büyüme blowing up n.
büyüme accruement n.
büyüme enlargedness n.
büyüme majoration n.
büyüme buildup n.
büyüme diduction [obsolete] n.
büyüme outgrowth n.
Trade/Economic
büyüme expansion n.
büyüme accretion n.
büyüme augmentation n.
Law
büyüme aggravation n.
Politics
büyüme economic growth n.
Technical
büyüme rust n.
Construction
büyüme dilation n.
Medical
büyüme extension n.
Chemistry
büyüme grow n.
Archaic
büyüme ampliation n.
büyüme upspring n.
Slang
büyüme adulting n.
Modern Slang
büyüme adultivity n.

Bedeutungen, die der Begriff "büyüme" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
ekonomik büyüme economic growth n.
Several speakers have mentioned economic growth and its impact on the environment.
Birçok konuşmacı ekonomik büyüme ve bunun çevre üzerindeki etkisinden bahsetti.

More Sentences
yıllık büyüme annual growth n.
The population's annual growth rate is put at 1,6%, continuing the downward trend evident in recent years.
Nüfusun yıllık büyüme hızı % 1,6 olarak tahmin edilmekte olup, son yıllarda gözlenen yavaşlama eğilimi sürmektedir.

More Sentences
doğma büyüme born and raised adj.
This is where I was born and raised.
Burası benim doğup büyüdüğüm yer.

More Sentences
büyüme odaklı growth-based adj.
It is small and medium-sized enterprises that are very innovative and growth-driven.
Yenilikçi ve büyüme odaklı olan küçük ve orta ölçekli işletmelerdir.

More Sentences
Idioms
büyüme sancıları growing pains n.
No one matures without growing pains.
Hiç kimse büyüme sancıları çekmeden olgunlaşamaz.

More Sentences
Trade/Economic
büyüme ve kalkınma growth and development n.
One was that globalisation can be positive, creating opportunities for real growth and development.
Birincisi, küreselleşmenin olumlu olabileceği, gerçek büyüme ve kalkınma için fırsatlar yaratabileceğiydi.

More Sentences
büyüme oranı rate of growth n.
Over the last ten years, since globalisation began, India has had a rate of growth of 6 to 7%.
Son on yılda, küreselleşme başladığından bu yana, Hindistan %6 ila %7 arasında bir büyüme oranına sahip oldu.

More Sentences
büyüme potansiyeli growth potential n.
The answer is unquestionably to increase our growth potential, that is to say, to implement Lisbon.
Bunun cevabı hiç şüphesiz büyüme potansiyelimizi arttırmak, yani Lizbon'u uygulamaktır.

More Sentences
büyüme oranı growth rate n.
First among them is the strategy of full employment by 2010 on the basis of a 3% growth rate.
Bunlardan ilki %3 büyüme oranı temelinde 2010 yılına kadar tam istihdam stratejisidir.

More Sentences
büyüme hızı growth rate n.
China's growth rate is the fastest in human history.
Çin'in büyüme hızı insanlık tarihinin en hızlısı.

More Sentences
büyüme hızı rate of growth n.
The rate of growth is growing exponentially.
Büyüme hızı katlanarak büyüyor.

More Sentences
ekonomik büyüme economic growth n.
Conversely, we cannot ignore the importance of transport in contributing to economic growth and development.
Buna karşılık, ekonomik büyüme ve kalkınmaya katkıda bulunmada ulaştırmanın önemini göz ardı edemeyiz.

More Sentences
ekonomik büyüme economic growth n.
Confidence is the engine of economic growth.
Güven, ekonomik büyümenin motorudur.

More Sentences
kontrollü büyüme controlled growth n.
This reduction is in line with the overall approach of controlled growth of payment appropriations.
Bu azaltma, ödeme ödeneklerinin kontrollü büyümesine yönelik genel yaklaşımla uyumludur.

More Sentences
sürdürülebilir büyüme sustainable growth n.
We set ourselves the target of creating a competitive, knowledge-based society based on sustainable growth.
Kendimize sürdürülebilir büyümeye dayalı, rekabetçi ve bilgi temelli bir toplum yaratma hedefi koyduk.

More Sentences
sürdürülebilir ekonomik büyüme sustainable economic growth n.
Yes, there is enlargement, and yes, there is sustainable economic growth, perhaps security and stability too.
Evet, genişleme var, evet, sürdürülebilir ekonomik büyüme var, belki güvenlik ve istikrar da var.

More Sentences
yıllık büyüme annual growth n.
For us, an annual growth limit in peat is quite enough.
Bizim için torfta yıllık büyüme limiti oldukça yeterli.

More Sentences
Politics
büyüme potansiyeli growth potential n.
Such an investment is crucial for Europe's growth potential.
Böyle bir yatırım Avrupa'nın büyüme potansiyeli için hayati önem taşımaktadır.

More Sentences
ekonomik büyüme economic growth n.
The World Bank expects that the terrorist attacks will cut economic growth in the developing countries from 5 to 2.5%.
Dünya Bankası, terör saldırılarının gelişmekte olan ülkelerdeki ekonomik büyümeyi %5'ten %2,5'e düşürmesini bekliyor.

More Sentences
sürdürülebilir büyüme sustainable growth n.
Even if he advocates sustainable growth, sustainability does not come into it.
Sürdürülebilir büyümeyi savunsa bile, sürdürülebilirlik buna dahil değildir.

More Sentences
Medical
bodur büyüme stunted growth n.
There is also an increased risk of children suffering from stunted growth.
Ayrıca çocukların bodur büyümeden muzdarip olma riski de artmaktadır.

More Sentences
General
fazla büyüme outgrowth n.
büyüme etkisi effect of growth n.
hızlı büyüme durumu growthiness n.
üstel büyüme exponential growth n.
aşırı büyüme overgrowth n.
fazla büyüme overgrowth n.
büyüme gayreti growth industry n.
iktisadi büyüme economic growth n.
bölgesel büyüme territorial expansion n.
normalden fazla büyüme excrescency n.
doğma büyüme born and bred n.
çığ gibi büyüme snowballing n.
büyüme çağı adolescence n.
büyüme ekonomileri economies of growth n.
beraber büyüme ankylosing n.
büyüme süreci growth process n.
hızlı büyüme boom n.
yeni maddeler katılması ile büyüme accretion n.
mantar gibi büyüme mushroom growth n.
etkin büyüme active growth n.
etkin büyüme effective expansion n.
bölgesel büyüme regional expansion n.
toplumsal büyüme social growth n.
aşırı büyüme hypertrophy n.
tekrar büyüme regrowth n.
negatif büyüme negative growth n.
olağanüstü büyüme phenomenal growth n.
aşırı büyüme outgrowth n.
bitki gibi büyüme vegetation n.
büyüme koridoru growth corridor n.
kentsel büyüme urban growth n.
katlanarak büyüme incremental growth n.
artmış büyüme increased growth n.
iç içe/beraber büyüme intergrowth n.
kayda değer bir büyüme a considerable growth n.
önemli bir büyüme a considerable growth n.
organik büyüme organic growth n.
yangın büyüme oranı fire growth rate n.
büyüme durumu growth state n.
sektörel büyüme sectoral growth n.
büyüme süreci accrument n.
sürekli büyüme accrescence n.
bağlı büyüme accrescence n.
büyüme koşulları growing conditions n.
sağlıklı büyüme sağlayacak nitelikleri taşıma nutritiveness n.
daha fazla büyüme veya gelişmeyi teşvik eden çekirdek veya başlangıç birikimi nest egg n.
tek merkez noktalı büyüme unicentral development n.
tek bir merkez noktanın etrafında olan büyüme unicentral development n.
çabuk büyüme epidemic n.
eskiden büyüme ve beslenmeyi kontrol ettiği düşünülen bir yaşam gücü bathmism n.
büyüme süreci making n.
(organizmanın) büyüme tarzı habitus n.
aşırı büyüme bloat n.
anormal büyüme misgrowth n.
biçimsiz büyüme misgrowth n.
büyüme ağrısı growing pains n.
büyüme çağında yaşanan duygusal zorluklar growing pains n.
şirketin kuruluş ve büyüme sürecinde yaşanan sorunlar growing pains n.
büyüme aşaması growth n.
tam büyüme growth n.
büyüme süreci growth n.
birlikte büyüme connascence n.
birlikte büyüme connascency n.
birlikte büyüme coalescency [obsolete] n.
büyüme kapasitesi come-out n.
beraber büyüme concrement n.
büyüme merkezi cytoblast n.
içe doğru büyüme ingrownness n.
sıvı yüzeyinde gelişen bakteriyel büyüme pellicle n.
büyüme süreci outgrowth n.
doğada büyüme ve değişim ilkesi physis n.
büyüme ve değişim kaynağı physis n.
büyüme öncesi dönem pregrowth n.
erken büyüme prematurity n.
zamansız büyüme prematurity n.
büyüme kaynağı seedbed n.
yeni büyüme sprout n.
anormal büyüme superexcrescence n.
anormal büyüme supergrowth n.
aşırı büyüme supergrowth n.
çok hızlı büyüme supergrowth n.
iki ayrı unsurun birlikte büyüme eğilimi symphytism n.
büyüme payı room to grow n.
büyüme kaydetmek achieve growth v.
büyüme sağlamak achieve growth v.
büyüme göstermek achieve growth v.
(büyüme, bakım veya işletim için) gerekli öğeyi sağlamak feed v.
doğma büyüme native born adj.
doğma büyüme born and raised in adj.
doğma büyüme native adj.
büyüme ile ilgili progressional adj.
doğma büyüme native-born adj.
büyüme ağırlıklı growth-weighted adj.
büyüme geliştirici growth-enhancing adj.
büyüme arttırıcı growth-enhancing adj.
tek merkez noktalı (büyüme/gelişme) unicentral adj.
tek bir orta noktanın etrafında olan (büyüme/gelişme) unicentral adj.
doğma büyüme olmayan unnative adj.
eskiden büyüme ve beslenmeyi kontrol ettiği düşünülen bir yaşam gücüyle ilgili bathmic adj.
büyüme ile ilgili vegetive [obsolete] adj.
büyüme veya beslenme ile ilgili vegetive [obsolete] adj.
büyüme veya beslenme işlevi olan vegetive [obsolete] adj.
düşük fakat stabil büyüme hızına sahip mature adj.
büyüme gücüne sahip metabolic adj.
(bitkinin) beslenme ve büyüme fonksiyonları ile ilgili metabolic adj.
(bitkinin) beslenme ve büyüme fonksiyonlarına ait metabolic adj.
büyüme için uygun koşullar gerektiren miffy adj.
büyüme anlamı veren son ek -trophy suf.
tahribatsız büyüme engelleyici madde anlamına gelen bir son ek -stat suf.
Phrases
birinin büyüme çağı süresince throughout one's entire upbringing expr.
Colloquial
doğma büyüme born and bred expr.
Idioms
zamanla büyüme/gelişme slow burn n.
büyüme fırsatı growth opportunity n.
büyüme deneyimi growth experience n.
çocuklarda büyüme esnasında çekilen eklem/uzuv ağrıları growing pains n.
amerika'nın büyüme dönemi olan 19. ve 20. yüzyıl'daki batı amerika the wild and woolly west n.
büyüme sancıları çekmek have growing pains v.
(büyüme/satışlarda artış vs sonrası) bir durgunluk dönemine girmek hit a plateau v.
doğma büyüme by birth and upbringing expr.
doğma büyüme born and bred expr.
Speaking
asla büyüme never grow up expr.
Trade/Economic
(özellikle doğu asya'da) hızlı ekonomik büyüme sağlayan ülke tiger n.
hazine yatırımı büyüme gelirleri tigr (treasury investment growth receipts) n.
yoksullara yönelik büyüme pro-poor growth n.
akıllı büyüme smart growth n.
artan hayat standardı eşliğinde ekonomisi hızlı bir büyüme gösteren ülke ekonomisi tiger economy n.
aşağı yönde büyüme downgrowth n.
aşırı ticareti artırıcı yönlü büyüme ultra-pro-trade-biased growth n.
aşırı ticareti azaltıcı yönlü büyüme ultra-anti-trade-biased growth n.
büyüme seçenekleri growth options n.
büyüme strateji matrisi ansoff matrix n.
büyüme etkisi effect of growth n.
büyüme pazarı growth market n.
büyüme teorisi growth theory n.
büyüme kutbu pole of growth n.
büyüme zemini growth platform n.
büyüme açığı growth gap n.
büyüme ve istihdam stratejisi growth and employment strategy n.
büyüme eğrisi growth curve n.
büyüme faktörü growth factor n.
büyüme amaçlı fonlar growth funds n.
büyüme formülü growth formula n.
büyüme stratejisi growth strategy n.
bileşik büyüme oranı compound rate of growth n.
bölgesel büyüme regional growth n.
büyüme kutupları growth poles n.
büyüme aşaması growth stage n.
büyüme-pazar payı matrisi growth-share matrix n.
büyüme açığı growth deficit n.
büyüme fonu growth fund n.
büyüme planı growth plan n.
büyüme hedefi growth target n.
büyüme muhasebesi growth accounting n.
büyüme stratejileri growth strategies n.
büyüme strateji matrisi product-market growth matrix n.
büyüme ihtiyacı growth need n.
büyüme payı growth share n.
büyüme teorisi theory of growth n.
büyüme eğilimi growth trend n.
büyüme eğilimi growth tendency n.
büyüme trendi growth trend n.
bir firmanın gelir tablosunun ilk satırında yer alan brüt satışların ya da brüt gelirin artışına bağlı büyüme top line growth n.
büyüme hızında yavaşlama deceleration in the growth rate n.
büyüme hızı rate of growth n.
büyüme platformu growth platform n.
çok yönlü dağılma ile büyüme diversified conglomerate growing n.
dışa dönük büyüme outward-oriented growth n.
dengeli büyüme balanced growth n.
dengesiz büyüme unbalanced growth n.
dışa açık büyüme outward oriented growth n.
dengeli büyüme balanced growth n.
devasa büyüme substantial growth n.
dengesiz büyüme unbalanced growth n.
dikey büyüme vertical growing n.
doğal büyüme oranı natural rate of growth n.
düzgün durumlu büyüme oranı steady-state growth rate n.
ekonomik büyüme dönemi boomer n.
ekonomik büyüme oranı economic growth rate n.
entansif büyüme vertical expansion n.
ekonomik büyüme hızı economic growth rate n.
endüstriyel büyüme industrial growth n.
ekonomik büyüme economic boost n.
endüstrilerin de doğma, büyüme, olgunluk ve gerileme aşamalarından geçmekte olduklarını öne süren görüş industry life cycle hypothesis n.
fakirleştiren büyüme immiserizing growth n.
fakirleşen büyüme immiserizing growth n.
gerekli büyüme oranı warranted rate of growth n.
göreli büyüme relative growth n.
gsyih'in kişi başı büyüme oranı growth rate of gdp per capita n.
hatırı sayılır büyüme substantial growth n.
ihracata yönelik büyüme export led growth n.
istikrarlı büyüme steady growth n.
ihracat önderliğinde büyüme export-led growth n.
ihracata yönelik büyüme export oriented growth n.
ihracata yönelik büyüme export-biased growth n.
istikrar ve büyüme paktı stability and growth pact n.
ılımlı büyüme modest growth n.
içsel büyüme teorisi endogenous growth theory n.
ihracat büyüme oranı export growth rate n.
ithalat büyüme oranı import growth rate n.
ihracata dayalı büyüme export-oriented growth n.
iktisadi büyüme ve kalkınma ekonomisi economic growth and development economy n.
iktisadi büyüme economic growth n.
ihracata yönelik büyüme export oriented growth; export led growth n.
ihracatın önderlik ettiği büyüme export-led growth n.
kalkınmada büyüme aşamaları modeli stages of growth model of development n.
kapsayıcı büyüme inclusive growth n.
kısa vadeli büyüme short term growth n.
kredi büyüme hızı credit growth rate n.
küçülerek büyüme downsizing n.
muazzam büyüme substantial growth n.
neoklasik büyüme modeli neoclassical growth model n.
oransal büyüme relative growth n.
önemli büyüme substantial growth n.
piyasa büyüme oranı market growth rate n.
sabit büyüme modeli constant growth model n.
reel ekonomik büyüme oranı real economic growth rate n.
sağlıklı büyüme oranı healthy growth rate n.
reel ekonomik büyüme hızı real economic growth rate n.
sapmasız ekonomik büyüme neutral economic growth n.
rekor büyüme record growth n.
reel ekonomik büyüme real economic growth n.
reel ekonomik büyüme real economic growth n.
sabit sermaye yatırımlarının büyüme hızı growth rate of fixed capital investments n.
sabit temettü büyüme modeli constant-dividend-growth model n.
sıfır büyüme zero growth n.
sınai büyüme industrial growth n.
sektördeki hızlı büyüme rapid growth in the sector n.
spekülatif büyüme speculative growth n.
ticarete karşıt yönlü büyüme anti-trade-biased growth n.
tamamlayıcı büyüme circular growing n.
ticarete karşı büyüme anti-trade growth n.
ticareti artırıcı yönlü büyüme pro-trade biased growth n.
ürün-pazar büyüme çizelgesi product market expansion grid n.
uzun dönem büyüme long-term growth n.
uzun vadeli büyüme long-term growth n.
uzun vadeli büyüme long term growth n.
uzun dönemli büyüme yolu trend growth path n.
yavaş büyüme canlanması slow growth recovery n.
yeni büyüme kuramı new growth theory n.
yatay büyüme horizontal growing n.
yansız ekonomik büyüme neutral economic growth n.
yansız büyüme neutral growth n.
yeni büyüme gücü new growth power n.
yatay büyüme horizontal expansion n.
yıllık bileşik büyüme oranı cagr (compound annual growth rate) n.
yüksek büyüme high growth n.
yüksek ekonomik büyüme high economic growth n.
yıllık bileşik büyüme oranı compound annual growth rate n.
yetersiz ekonomik büyüme diseconomies n.
yıllık ortalama ekonomik büyüme oranı average annual economic growth rate n.
yıllık ortalama ekonomik büyüme hızı average annual economic growth rate n.
yüksek büyüme oranı high growth rate n.
yetersiz ekonomik büyüme diseconomy n.
dış faktörlere bağlı büyüme teorisi exogenous growth theory n.
dışsal büyüme kuramı exogenous growth theory n.
dışsal büyüme teorisi exogenous growth theory n.
iç faktörlere bağlı büyüme teorisi endogenous growth theory n.
içsel büyüme kuramı endogenous growth theory n.
içsel büyüme teorisi endogenous growth theory n.
üstel büyüme hockey stick growth n.
hızlı büyüme hockey stick growth n.
kısa süreli ekonomik büyüme mini-boom n.
üyelerin büyüme mevsimi boyunca düzenli hasat payı almak için işletmeciye üyelik harcı ödediği çiftlik sistemi csa (csar-capable assets) n.
fakirliği azaltma ve büyüme fonu poverty reduction and growth fund n.
spekülatif yatırım veya hızlı büyüme sonucu çok yüksek getiriler elde eden go-go adj.
ekonomik büyüme öncesi döneme ait preboom adj.
ekonomik büyüme öncesinde var olan preboom adj.
ekonomik büyüme öncesi gelişen preboom adj.
ekonomik büyüme öncesi gelişen preboom adj.
minimum riskle orta düzeyde istikrarlı büyüme sağlayan (hisse, menkul kıymet) protective adj.
gayri safi milli hasılanın büyüme oranı trendi trend rate of gross national product growth expr.
yoksullaştıran büyüme immiserizing growth
Politics
büyüme politikası growth policy n.
ab istikrar ve büyüme paktı the eu's stability and growth pact n.
büyüme noktası growth point n.
büyüme ve istihdam için lizbon stratejisi lisbon strategy for growth and jobs n.
büyüme değişimi increment change n.
büyüme beklentileri growth prospects n.
büyüme modeli pattern of growth n.
büyüme stratejisi growth strategy n.
dengeli büyüme balanced growth n.
dengeli küresel büyüme balanced global growth n.
dirençli büyüme resilient growth n.
doğma büyüme vatandaş natural born citizen n.
güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyüme çerçevesi framework for strong, sustainable and balanced growth n.
istikrar ve büyüme paktı stability and growth pact n.
ihracat odaklı büyüme export-focused growth n.
kapsamlı büyüme strateiisi comprehensive growth strategy n.
kapsayıcı büyüme inclusive growth n.
kapsayıcı yeşil büyüme inclusive green growth n.
kısa vadeli büyüme short-term growth n.
kendi kendine yeterli büyüme sustainable development n.
küresel büyüme global growth n.
küresel ekonomik büyüme global economic growth n.
özel sektör öncülüğünde büyüme private sector-led growth n.
paylaşılan büyüme shared growth n.
paylaşılan büyüme için seul kalkınma uzlaşısı seoul development consensus for shared growth n.
paylaşılan büyüme için seul kalkınma uzlaşısı seoul consensus n.
reel büyüme real growth n.
sürdürülebilir ekonomik büyüme sustainable economic growth n.
süren ekonomik büyüme sustained economic growth n.
sürdürülebilir ekonomik büyüme sustainable economic growth n.
uzun vadeli büyüme long-term growth n.
uzun vadeli büyüme potansiyeli long-run growth potential n.
yeşil büyüme green growth n.
(ekonomik) istikrar ve büyüme paktı/anlaşması stability and growth pact n.
yüksek büyüme ve yenilikçi şirketler için risk sermaye aracı risk capital instrument for high growth and innovative companies n.
istikrar ve büyüme paktı stability pact n.
yoksulluğun azaltılması ve büyüme kolaylığı poverty reduction and growth facility (prgf) n.
büyüme yanlısı pro-growth v.
büyüme dostu growth-friendly adj.
Institutes
uluslararası büyüme merkezi the international growth centre (igc) n.
Industry
(ürünlere hava, maddeler eklenerek sağlanan) büyüme overrun n.
Insurance
büyüme amaçlı karma eyf composite growth pmf n.
büyüme amaçlı esnek eyf flexible growth pmf n.
büyüme amaçlı fonlar growth funds n.
Technical
doğrusal çizgide büyüme eğilimi rectipetality n.
doğrusal çizgide büyüme rectipetality n.
doğrusal çizgide büyüme eğilimi rectipetaly n.
doğrusal çizgide büyüme rectipetaly n.
aşamalı büyüme step growth n.
aşırı büyüme overgrowth n.
aşırı büyüme hypertrophy n.
belirli kristallerde meydan gelen elektrik polaritesindeki büyüme pyroelectricity n.
büyüme yapısı growth structure n.
büyüme faktörü build-up factor n.
büyüme denklemi growth equation n.
büyüme hızı rate of growth n.
çatlak büyüme hızı crack growth rate n.
dallantılı büyüme dendritic growth n.
düzlemsel büyüme planar growth n.
doğrusal büyüme hızı yasası linear growth rate law n.
doğrusal büyüme linear growth n.
dirimsel büyüme biological growth n.
hacimce büyüme increase in volume n.
kenarı belirlenmiş film beslemeli büyüme edge-defined film-fed growth n.
kendiliğinden oluşan büyüme self-assembled growth n.
logaritmik büyüme logarithmic growth n.
parabolsu büyüme parabolic growth n.
parabolsu büyüme hızı parabolic growth rate n.
parabolsu büyüme hızı yasası parabolic growth rate law n.
sınırlı büyüme bounded growth n.
tersüstel büyüme logarithmic growth n.
tane büyüme hızı grain growth rate n.
üstbırakımlı büyüme epitaxial growth n.
yayınım denetimli büyüme diffusion controlled growth n.
yorulma çatlağı büyüme hızı fatigue crack growth rate n.
yönlü büyüme directional growth n.
ısıl büyüme thermal growth v.
Computer
büyüme eğrisi growth curve n.
sınırlı büyüme bounded growth n.
Informatics
büyüme eğrisi growth curve n.
Telecom
iktisadi büyüme economic growth n.
uzun dönem büyüme long term growth n.
yıllık büyüme oranları annual growth rates n.
yıllık ortalama ekonomik büyüme oranı average annual economic growth rate  n.
Construction
çatlak büyüme kuvveti crack extension force n.
kritik değer altındaki çatlak büyüme parametreleri subcritical crack growth parameters n.
Marine
ekonomik olarak büyüme economic growth n.
logaritmik fazlı büyüme periyodu logaritmic phase growth period n.
Medical
anormal yeni bir büyüme neoplasm n.
asimetrik büyüme paterni asymmetric growth pattern n.
aşırı büyüme hormonu sekresyonu excess secretion of growth hormone n.
aşırı büyüme sendromu overgrowth syndrome n.
bebeğin büyüme ve gelişmesi infant growth and development n.
bazik fibroblast büyüme faktörü basic fibroblast growth factor (bfgf) n.
baş çevresi büyüme referansları head circumference growth references n.
büyüme kıkırdağı growth plate n.
büyüme hormonu salgılatıcı hormon analoğu growth hormone releasing hormone analogue n.
büyüme-gelişme geriliği failure to thrive n.
büyüme fazı growth phase n.
büyüme geriliği nedeniyle başvuran bebek baby presenting with failure to thrive n.
büyüme faktörleri growth factors n.
büyüme hormonu eksikliği growth hormone deficiency n.
büyüme geriliği growth failure n.
büyüme hormonu analoğu growth hormone analogue n.
büyüme artış testi growth promotion test n.
büyüme aksaklığı failure to thrive n.
büyüme hormonu tedavisi growth hormone treatment n.
büyüme fraksiyonu growth factors n.
büyüme hormonu salgılayan pitüiter adenomlar growth hormone-secreting pituitary adenomas n.
büyüme hormonu growth hormone n.
büyüme kıkırdağı physis n.
büyüme kıkırdağı epiphyseal plate n.
büyüme bozuklukları growth disorders n.
büyüme hormonu reseptör antagonisti growth hormone receptor antagonist n.
büyüme engelleme growth inhibition n.
büyüme hormonu growth hormon n.
büyüme faktörü growth factor n.
büyüme hormonlarının yetersizliği nedeniyle cüce kalmış kişi pituitary dwarf n.
büyüme kıkırdağı epiphysial plate n.
büyüme hormonu salgılanmasını inhibe eden hormon growth hormone release inhibiting hormone n.
büyüme geriliği growth retardation n.
büyüme gelişme geriliği growth and developmental delay n.
büyüme maddeleri growth substances n.
büyüme hormonu salıverici faktör growth hormone releasfactor n.
büyüme hormonu salgılatıcı hormon growth hormone releasing hormone n.
büyüme hormonu eksikliği tanısı diagnosis of growth hormone deficiency n.
boylamasına büyüme linear growth n.
büyüme ve mental retardasyon growth and mental retardation n.
dönüştürücü büyüme faktörü tgf (transforming growth factor) n.
dönüştürücü büyüme faktörü transforming growth factor n.
epidermal büyüme faktörü egf (epidermal growth factor) n.
epidermal büyüme faktörü epidermal growth factor n.
epiteliyal büyüme faktörü salınımı epithelial growth factor release n.
epidermal büyüme faktör reseptörü epidermal growth factor receptor n.
epifiz büyüme plağı epiphyseal growth plate n.
fibroblast büyüme faktörü reseptör geninin mutasyonu mutation in fibroblast growth factor receptor gene n.
fibroblast büyüme faktörü fibroblast growth factor n.
fibroblast büyüme faktörü fibroblast n.
fetüs büyüme geriliği fetal growth retardation n.
fibroblast büyüme faktörü fgf (fibroblast growth factor) n.
etin içine doğru büyüme ingrowth n.
hematopoetik büyüme faktörü hematopoietic growth factor n.
hipofiz büyüme hormonu pituitary growth hormone n.
intrakranyal büyüme intracranial growth n.
intrauterin büyüme referansları intrauterine growth references n.
ileri derecede büyüme geriliği extreme growth retardation n.
insülin benzeri büyüme faktörü igf (insuline like growth factor) n.
intrauterin büyüme intrauterine growth n.
insülin benzeri büyüme faktörü insulin like growth factor n.
insüline benzer büyüme faktörü insulin n.
intraüterin büyüme kısıtlılığı intrauterine growth restriction n.
intrauterin büyüme geriliği intrauterine growth retardation n.
insülin benzeri büyüme faktörü bağlayıcı protein-3 ekspresyonu insulin-like growth factor binding protein-3 expression n.
insülin benzeri büyüme faktörü insulin-like growth factor n.
kanserli tümör ya da testiste anormal büyüme seminomata n.
kemik büyüme faktörü bone growth factor n.
kötücül büyüme malignant growth n.
konuşma bozukluğu ve büyüme geriliği speech disorder and growth retardation n.
konstitüsyonel büyüme gecikmesi constitutional growth delay n.
koloni uyarıcı büyüme faktörü colony-stimulating growth factor n.
miyeloid büyüme faktörü miyeloid growth factor n.
organik büyüme accretion n.
organda görülen aşırı büyüme dysgeneses n.
otozomal resesif geçişli, az rastlanan, belirgin büyüme geriliği ve mental gerilik, mikrosefali, atipik yüz görünümü ile karakterize bir hastalık microcephalic primordial dwarfism n.
otozomal resesif geçişli, az rastlanan, belirgin büyüme geriliği ve mental gerilik, mikrosefali, atipik yüz görünümü ile karakterize bir hastalık seckel sendromu n.
over dokuda tümör benzeri büyüme tumor-like growth of ovarian tissue n.
paralel büyüme parallel growth n.
preterm bebeklerin büyüme hızları growth velocity of preterm infants n.
rekombinant insan büyüme hormonu recombinant human growth hormone n.
serum vasküler endotelyal büyüme faktörü serum vascular endothelial growth factor n.
sinir büyüme faktörü neuron growth factor n.
sinir büyüme faktörleri nerve growth factors n.
selektif epidermal büyüme faktörü reseptör tirozin kinaz inhibitörü selective epidermal growth factor receptor tyrosine kinase inhibitor n.
serum insülin benzeri büyüme faktörü serum insulin-like growth factor n.
trombosit kaynaklı büyüme faktörü platelet derived growth factor n.
travma sonrası büyüme post-traumatic growth n.
trombosite bağlı büyüme faktörü platelet-derived growth factor n.
vasküler endotelyal büyüme faktörü vascular endothelial growth factor n.
yeni oluşmuş büyüme neoplastic growth n.
vasküler endotelyal büyüme faktörü vegf (vascular endothelial growth factor) n.
büyüme hormonunun rekombinant dna teknolojisi ile üretilen sentetik formu human growth hormone n.
etsi büyüme hypersarcosis n.
büyüme konisi growth cone n.
(organ, delik, tübüler yapıda) anormal büyüme dilation n.
yaşayan bir bedeni büyüme, işlevsel değişim veya iyileşme için herhangi bir kaynak sağlamadan stabil şartlarda tutmak için tasarlanmış maintenance adj.
yaşayan bir bedeni büyüme, işlevsel değişim veya iyileşme için herhangi bir kaynak sağlamadan stabil şartlarda tutmaya elverişli maintenance adj.
Anatomy
büyüme plağı epiphysis n.
Psychology
aritmetik büyüme arithmetic growth n.
büyüme hormonu growth hormone n.
gelişim/büyüme/ergenlik yılları formative years n.
gözde büyüme looming n.
geometrik büyüme geometric growth n.
Dentistry
simetrik gingival fibrotik büyüme symmetrical gingival fibrotic hyperplasia n.
Physiology
kılların büyüme döngüsünde büyüme aşaması anagen n.
büyüme hormonu salgılatıcı faktör growth hormone releasing factor n.
büyüme hormonu salgılatıcı faktör growth hormone-releasing factor n.
Pathology
kötü huylu doku kitlesinde büyüme neoplastic growth n.
nöral, bağ ve vasküler dokularda oluşan kötü huylu büyüme neurosarcoma n.
büyüme bölgesine yabancı dokudan oluşan tümör veya tümör grubu teratoma n.
metabolik olarak büyüme aşamasında olan birgözeli parazit trophozoite n.
etersiz fetal büyüme poor fetal growth n.
lenf sıkışması nedeniyle bacaklar ve dış genital organlarda görülen aşırı büyüme ve sertleşme elephantiasis n.
bacakta aşırı büyüme barbados leg n.
anormal büyüme excrescence n.
anormal veya kontrolsüz hücre bölünmesinden kaynaklanan, lenf sistemi veya kan dolaşımı ile vücudun diğer bölümlerine yayılabilen kötü huylu büyüme veya tümör malignant neoplastic disease n.
diş kökünde veya kemik yüzeyinde büyüme hyperostosis n.
hastalığı genetik faktörler yerine büyüme hormonu eksikliğinden kaynaklı cüce hypophysial dwarf n.