Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | canlı türü | species n. | ||
Accordingly, every living species has a first ancestor, which was created without any means, that is, without any reason. Buna göre her canlı türünün hiçbir sebep olmadan, yani sebepsiz olarak yaratılmış bir ilk atası vardır. More Sentences |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | (canlı türü) sınıflandırmak | key v. |
Biology | ||
Biology | egzotik canlı türü | alien n. |
Biology | ekolojik toplulukta daimi bulunan canlı türü | constant n. |
Biology | kendi türü içinde farklılık gösteren canlı | sport n. |
Marine Biology | ||
Marine Biology | yumurtaların balığın vücuduna döllendiği ve yavrularını canlı olarak dünyaya getiren balık türü | livebearer n. |
Marine Biology | myxini sınıfına özgü bir canlı türü | sucker n. |
Modern Slang | ||
Modern Slang | geleneksel rap, yüksek canlı ritim, fuji , pidgin ingilizcesi ve bazen de yerli dilleri harmanlayan bir müzik türü için afrikalı hiphop sanatçıları tarafından türetilmiş bir isim | afro hiphop n. |
Paleontology | ||
Paleontology | karbonifer ve permiyen dönemlere özgü nesli tükenmiş bir canlı türü | pelycosaur n. |