Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | categorically adv. | kategorik olarak | ||
On each occasion, the politicians in Prague refused categorically to do so. Prag'daki siyasetçiler her defasında bunu kategorik olarak reddetmişlerdir. More Sentences |
||||
General | categorically adv. | kesin bir şekilde | ||
I categorically refused. Kesin bir şekilde reddettim. More Sentences |
||||
General | categorically adv. | kesin bir dille | ||
He denied the accusations categorically. Ona yapılan ithamları kesin bir dille reddetti. More Sentences |
||||
General | categorically adv. | kesin olarak | ||
General | categorically adv. | koşulsuzca | ||
General | categorically adv. | kati surette | ||
General | categorically adv. | sakınma |