Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | conceived adj. | tasarlanmış | ||
The Schengen Information System as we know it today was originally conceived for eighteen Member States. Bugün bildiğimiz şekliyle Schengen Bilgi Sistemi başlangıçta on sekiz Üye Devlet için tasarlanmıştı. More Sentences |
||||
General | conceived adj. | düşünülmüş |
Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | be conceived v. | hamile kalmak | ||
Supposedly, one in ten Europeans are conceived in an IKEA bed. Söylenenlere göre on Avrupalıdan biri IKEA yatakta hamile kalmıştır. More Sentences |
||||
General | ill-conceived adj. | kötü tasarlanmış | ||
The project failed due to its ill-conceived strategy. Proje, kötü tasarlanmış stratejisi nedeniyle başarısız oldu. More Sentences |
||||
General | conceived in its entirety n. | kendi bütünlüğü içinde düşünülmüş | ||
General | ill-conceived adj. | yanlış düşünülmüş | ||
General | ill-conceived adj. | eksik planlanmış | ||
General | well-conceived adj. | iyi planlanmış/düzenlenmiş/tasarlanmış |