Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | dramatically adv. | önemli ölçüde | ||
Just as he says, the price of coffee has fallen dramatically in recent years. Kendisinin de söylediği gibi, kahve fiyatları son yıllarda önemli ölçüde düştü. More Sentences |
||||
General | dramatically adv. | çarpıcı biçimde | ||
The world has changed dramatically since the Cold War when there existed two super powers. Dünya, iki süper gücün var olduğu Soğuk Savaş'tan bu yana çarpıcı biçimde değişti. More Sentences |
||||
General | dramatically adv. | dramatik bir biçimde | ||
General | dramatically adv. | dramatik olarak | ||
General | dramatically adv. | çarpıcı şekilde |
Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | change dramatically v. | önemli ölçüde değişmek | ||
Sexual behaviour and attitudes towards women, in particular, will have to change dramatically. Özellikle kadınlara yönelik cinsel davranış ve tutumların önemli ölçüde değişmesi gerekecektir. More Sentences |
||||
General | change dramatically v. | hızla değişmek | ||
General | increase dramatically v. | önemli oranda artmak | ||
General | change dramatically v. | köklü değişim geçirmek | ||
General | one's (blood) sugar (level) goes up (to the roof)/increases (dramatically) v. | şekeri azmak | ||
General | one's (blood) sugar (level) go up (to the roof)/increases (dramatically) v. | şekeri yükselmek | ||
General | one's (blood) sugar (level) go up (to the roof)/increases (dramatically) v. | şekeri fırlamak |