güneşli

Bedeutungen von dem Begriff "güneşli" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 7 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
Common Usage
1	Common Usage	güneşli	sunny adj.
I shall no doubt accept the invitation to visit sunny Ireland. Güneşli İrlanda'yı ziyaret etme davetini şüphesiz kabul edeceğim. More Sentences
General
2	General	güneşli	sunlit adj.
As the Moon moves eastward away from the Sun in the sky, we see a bit more of the sunlit side of the Moon each night. Ay gökyüzündeki Güneşten doğuya doğru hareket eder, biz her gece ayın güneşli tarafını biraz daha çok görürürüz. More Sentences
3	General	güneşli	sunshine adj.
There's a fat chance of sunshine these days. Bu günlerde havanın güneşli olması pek imkân dahilinde değil. More Sentences
4	General	güneşli	sunshiny adj.
5	General	güneşli	sunnier adj.
6	General	güneşli	sonnish adj.
Geography
7	Geography	güneşli	fair adj.

Bedeutungen, die der Begriff "güneşli" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 39 Ergebniss(e)

	Kategorie	Türkisch	Englisch
General
1	General	güneşli gün	sunny day n.
Banks will try to lend you an umbrella on a sunny day, but they will turn their backs on a rainy day. Bankalar güneşli günde sana şemsiye vermeye çalışırlar ama yağmurlu günde sırtlarını dönerler. More Sentences
2	General	güneşli günler	sunny days n.
We would often go hiking on sunny days. Güneşli günlerde sık sık yürüyüşe çıkardık. More Sentences
3	General	güneşli bir gün	a sunny day n.
It was a sunny day when we went to the mall. Alışveriş merkezine gittiğimizde güneşli bir gündü. More Sentences
4	General	güneşli bir yere seyahat etme arzusu	sunlust n.
5	General	evin bir yanında bulunan ve üç yanı camla çevrili çok güneşli oda	solarium n.
6	General	havanın güneşli ve ılık olması	clemency n.
7	General	güneşli dönemler	sunny periods n.
8	General	güneşli bir sahil	a sunny beach n.
9	General	güneşli yer	sunny place n.
10	General	güneşli bölge	sollar [obsolete] n.
11	General	güneşli yer	sunny spot n.
12	General	güneşli ülke	sunland n.
13	General	daha güneşli	sunnier adj.
14	General	güneşli ve ılık (hava)	clement adj.
15	General	açık ve güneşli (hava)	fair adj.
16	General	en güneşli	sunniest adj.
17	General	bol güneşli	sun-drenched adj.
18	General	pırıl pırıl güneşli	sun-soaked adj.
19	General	kısmen güneşli	partly sunny adj.
20	General	parçalı bulutlu ve güneşli	partly sunny adj.
21	General	güneşli ve ılık (hava)	pretty adj.
22	General	güneşli bir şekilde	sunnily adv.
Proverb
23	Proverb	güneşli bir günde evlenmek şans getirir	happy is the bride that the sun shines on
Colloquial
24	Colloquial	çok sıcak/güneşli bir gün	sizzler n.
25	Colloquial	güneşli tatil beldesi	sunspot n.
Idioms
26	Idioms	yağmur/fırtına öncesindeki güneşli ve açık hava	weather breeder n.
27	Idioms	güneşli havada yağmur yağıyor	the devil is beating his wife expr.
28	Idioms	güneşli havada yağmur yağıyor	the devil is meeting his wife expr.
29	Idioms	gün batımında hava kızıllaşırsa ertesi günün güneşli olacağı anlamında bir söz	red sky at night, shepherd's delight expr.
Speaking
30	Speaking	burası çok güneşli	it's very sunny here expr.
31	Speaking	burası güneşli	it is sunny here expr.
32	Speaking	burası güneşli ve sıcak	it's sunny and hot here expr.
33	Speaking	bugün hava güneşli	it is sunny today expr.
34	Speaking	hava güneşli	the weather is sunny expr.
35	Speaking	hava güneşli iken	when it's sunny expr.
36	Speaking	güneşli güzel bir gündü	i̇t was a lovely sunny day expr.
Technical
37	Technical	güneşli hava sıcaklığı	solar air temperature n.
Archaic
38	Archaic	güneşli olmak	shine v.
Star Wars
39	Star Wars	güneşli vadi	sunny vale n.