great - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

great

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "great" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 95 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
great adj. mükemmel
great adj. müthiş
great adj. harika
great adj. büyük
General
great n. büyük usta
great n. belirli bir alanda üstün başarısı ile tanınan kimse
great n. çok büyük borulara sahip yüksek sesli bir org
great n. oxford üniversitesi'nin klasik bilimler lisans programından özellikle onur derecesiyle mezun olmak için geçilmesi gereken son sınav
great n. oxford üniversitesi'nin klasik bilimler lisans programından özellikle onur derecesiyle mezun olmak için geçilmesi gereken son sınava hazırlanmak için alınan ders
great n. büyük kişiler
great n. büyük ustalar
great n. en iyi
great adj. muhteşem
great adj. hevesli
great adj. hayvani
great adj. ulu
great adj. kocaman
great adj. iri
great adj. baba
great adj. koca
great adj. azametli
great adj. asil
great adj. dağlar kadar
great adj. meşhur
great adj. iyi
great adj. kebir
great adj. sürekli
great adj. kıyak
great adj. uzun
great adj. muazzam
great adj. şanlı
great adj. cüsseli
great adj. mahir
great adj. çok
great adj. fevkalade
great adj. önemli
great adj. nefis
great adj. fazla
great adj. usta
great adj. yüksek
great adj. ünlü
great adj. büyük (derece/miktar)
great adj. büyük
great adj. çok iyi
great adj. mühim
great adj. yetenekli
great adj. mehabetli
great adj. nispeten büyük olan (bitki veya hayvan)
great adj. baskın
great adj. çoğunlukta olan
great adj. hükmeden
great adj. yüksek (ses)
great adj. şiddetli
great adj. güçlü
great adj. keskin
great adj. yoğun
great adj. geniş kapsamlı
great adj. etki alanı geniş
great adj. canciğer
great adj. duygu yüklü
great adj. aristokrasi sınıfına mensup
great adj. aristokrat
great adj. asil, ağırbaşlı ve mağrur duruşlu
great adj. favori
great adj. ana
great adj. asıl
great adj. esas
great adj. (belirtilen akrabalık derecesinden) bir nesil daha yaşlı veya genç
great adj. (bir şeye) alışılmadık biçimde meraklı
great adj. (bir şeye) alışılmadık derecede düşkün
great adj. gayretli
great adj. ısrarcı
great adj. en büyük
great adj. cömert
great adj. en iyi
great adj. harika!
great adj. ne ala!
great interj. harika!
great interj. süper!
great interj. ne ala!
great expr. yüce (lider)
great expr. pek muhterem
Colloquial
great adv. gül gibi
great adv. gayet
great adv. hayli hayli
Religious
great adj. (doğu ortodoks kilisesi'nde) paskalyadan önceki haftaya ait veya ilişkili
Music
great n. borulu orgda bir tür bölme
Ottoman Turkish
great adj. külliyetli
Archaic
great adj. büyük harf
great adj. kibirli
great adj. küstah
Slang
great adj. cillop gibi
great adj. on numara (müthiş)
great adj. on numara
great adj. efso

Bedeutungen, die der Begriff "great" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
great success n. büyük başarı
great bear n. büyükayı
great minds think alike expr. aklın yolu birdir
General
great uncle n. büyük amca
great books of the western world n. batı dünyasında büyük kitaplar
a great deal of money n. çok para
a great nuisance n. püsküllü bela
great plains n. büyük ovalar
the great bear n. büyükayı
great knapweed n. büyük peygamber çiçeği
great northern diver & loon n. buz dalgıcı
great white heron n. ak balıkçıl
great white shark n. büyük beyaz köpekbalığı
great circle n. geniş çevre
great losses n. ağır kayıp
the united kingdom of great britain and northern ireland n. büyük britanya ve kuzey irlanda birleşik krallığı
great tit n. büyük baştankara
great divide n. su havzası
great white egret n. büyük ak balıkçıl
the great divide n. ölüm
great britain parliament n. büyük britanya parlamentosu
the great n. seçkinler
great mullein n. sığırkuyruğu
great power n. büyük güç
great effort n. ıkıntı
great russian n. büyük rus
great bustard n. taraklıkuş
great brightness n. apaydınlık
a great occasion n. büyük şans
great pyrenees n. büyük pirene
great interest n. merak
great britain n. büyük britanya
great britain n. britanya
great bustard n. toy
great dane n. danua cinsi köpek
great expense n. külfet
great and small n. büyük küçük
great admiration n. büyük hayranlık
great skua n. iri martı
great white heron n. akbalıkçıl
great falls n. büyük şelale
the great unwashed n. ayak takımı
great snipe n. iri çulluk
great interest n. tecessüs
great reed warbler n. büyük kamışçın
great britain n. ingiltere
great wall of china n. çin seddi
great stubbornness n. keçi inadı
great confusion n. mahşer
a great sleeper n. uykucu
great year n. büyük yıl
great crowd n. mahşer
great uproar n. kızılca kıyamet
great white heron n. büyük akbalıkçıl
great deal n. çok şey
great nephew n. büyük erkek yeğen
great gray owl n. büyük gri baykuş
great task n. zorlu görev
great charter n. büyük ayrıcalık
the great powers n. yedi düvel
great gray kangaroo n. büyük gri kanguru
great effort n. alın teri
great noise n. şamata
great indian plantain n. büyük hint muzu
great spotted cuckoo n. tepeli guguk
great salary n. yüksek gelir
great task n. büyük iş
great idea n. mükemmel fikir
someone with a great deal of experience n. feleğin çemberinden geçmiş
great surprise n. büyük sürpriz
great differences n. çok büyük farklılıklar
great surprise n. hayret
great danger n. büyük tehlike
great interest n. yoğun ilgi
great expense n. aşırı külfet
great loss n. büyük kayıp
great contribution n. büyük katkı
great mistake n. büyük hata
great importance n. büyük önem
great expectation n. büyük beklenti
great environmental action n. büyük çevre hareketi
a great news n. güzel bir haber
great anxiety n. büyük endişe
great care n. aşırı ehemmiyet
great care n. aşırı özen
great care n. büyük özen
great care n. aşırı dikkat
great powers n. büyük güçler
great pleasure n. büyük zevk
great problem n. büyük sorun
great care n. büyük itina
great attention n. büyük itina
great responsibility n. aşırı sorumluluk
great wall n. çin seddi
great ease n. büyük kolaylık
great facility n. büyük kolaylık
great convenience n. büyük kolaylık
great warrior n. büyük savasçı
great masses of people n. büyük halk yığınları
great effort n. üstün gayret
great exertions n. büyük uğraşlar
great efforts n. büyük uğraşlar
a great mischief-maker n. fesat kumkuması
great-uncle n. büyük amca
great-grandmother n. büyük nine
great-nephew n. erkek kardeş torunu
great-aunt n. büyük teyze
great-grandson n. torunun oğlu
great-spotted woodpecker n. orman ağaçkakanı
great-grandchild n. torunun torunu
great-grandson n. dördüncü kuşak erkek evlat
great-nephew n. yeğenin yeğeni
great-grandfather n. büyük dede
great-grandfather n. babasının dedesi
great-grandfather n. büyük büyükbaba
great confidence n. sonsuz güven
united kingdom of great britain and northern ireland n. büyük britanya
great britain n. birleşik krallık
united kingdom of great britain and northern ireland n. birleşik krallık
great care n. azami dikkat ve itina
the great majority n. büyük çoğunluk
great grandchildren n. torun çocukları
great lie n. kuyruklu yalan
great lie n. büyük yalan
great poverty n. aşırı yoksulluk
great poverty n. fakru zaruret
great poverty n. fakr u zaruret
great bear n. büyükayı
the great duo n. muhteşem ikili
great grandmother n. büyük büyükanne
great grandfather n. büyük büyükbaba
great expectation n. yüksek beklenti
a great risk n. büyük bir risk
100 great turks n. 100 türk büyüğü
100 great turks n. yüz türk büyüğü
great sin n. büyük günah
a great poverty n. büyük bir yoksulluk
great leader n. büyük önder
great leader n. büyük lider
a great care n. büyük bir özen
a great attention n. büyük bir özen
great hope n. büyük ümit
great hope n. büyük umut
a great loss of time n. büyük zaman kaybı
a great waste of time n. büyük zaman kaybı
great competition n. büyük yarış/rekabet
great need n. büyük ihtiyaç
great lakes n. büyük göller
great chain of being n. büyük varoluş zinciri
the great events of history n. tarihin en büyük olayları
a great care n. büyük bir dikkat
a great attention n. büyük bir dikkat
great misfortune n. büyük talihsizlik
nature's great events n. doğanın muazzam olayları
a great development n. büyük bir gelişme
great author n. büyük/usta yazar
great pomp n. büyük ihtişam
great treasure n. büyük hazine
with great hopes n. büyük umutlarla
great grandparents n. büyük büyükanne ve büyükbaba
great room n. oturma, çalışma, yemek, misafir odalarının ve mutfağın bir arada olduğu, yüksek tavanlı, büyük salon
great hero n. büyük kahraman
a great voice n. büyük bir ses
grand prix (great prize) n. büyük ödül
four great caliphs n. dört büyük halife
great tower n. burç
biblical great flood n. incil'de geçen büyük tufan
great grandma n. büyük-nine/babaanne/anneanne
the great pestilence n. 1660'lerin ortasında avrupa'da patlak veren büyük veba salgını
great team n. büyük takım
great triangle n. mars üçgeni
great triangle n. avuç içinde kalp, yaşam ve akıl çizgilerinin oluşturduğu düşünülen üçgen
a great fit n. mükemmel uyum
a great gross n. yüz kırk dört düzine
great niece n. yeğeninin kızı
great-heartedness n. cömertlik
great-heartedness n. eli açıklık
great-heartedness n. bonkörlük
great-heartedness n. gönlü zengin olma
great deal n. büyük miktar
great deal n. çok sayı
great divide n. iki şey arasındaki keskin veya önemli ayrım noktası
great divide n. ölüm
great divide n. önemli ayrım
great divide n. önemli fark
great grandchild n. torununun çocuğu
great granddaughter n. torununun kızı
great grandparent n. büyük anne ve büyük babanın ebeveynleri
great grandson n. torununun oğlu
great gross n. yüz kırk dört düzineye eşdeğer bir miktar birimi
great master n. eski şövalyelik nişanlarında lider
great master n. masonlar büyük locası gibi tarikat localarında başkan
great master n. sanat dalında büyük usta olarak görülen kimse
great master n. büyük ustaya ait sanat eseri
great master n. büyük ustaya ait tablo
great mogul n. hint imparatoru
great mogul n. önemli kimse
great mogul n. seçkin kimse
great toe n. ayak başparmağı
great white way n. geceleri parlak bir şekilde aydınlatılan ve genellikle tiyatrolara ayrılmış cadde
great-grandchild n. torunun çocuğu
great-granddaughter n. torunun kız çocuğu
great-grandparent n. büyük büyükanne ve büyük dede
great-grandparents n. büyük büyükanne ve büyük dede
great-great-grandfather n. dedenin dedesi
great-great-grandson n. torunun erkek torunu
great-niece n. yeğenin kız çocuğu
great-niece n. kardeşin torunu
great fun n. göbek havası [mecazi]
the great silence n. büyük sessizlik
go to great expense v. büyük masrafa girmek
be in great trouble v. hali harap olmak
make a great display v. hava atmak
have great respect for someone without fail v. saygıda kusur etmemek
be in great demand v. kapanın elinde kalmak
make a great ado about nothing v. yaygarayı basmak
make a great effort v. çok çaba sarfetmek
set great store on v. bir şeye çok önem vermek
treat someone with great respect v. baş tacı etmek
go to great expense v. çok masrafa girmek
make a great blunder v. halt yemek
place great demands on v. kapasitesini zorlamak
be struck with great fear v. yüreğine inmek
show great respect v. el üstünde tutmak
make a great deal of noise v. patırtı etmek
have a great success v. büyük başarı kazanmak
be in great distress v. dünya zindan olmak
be in great demand v. revaçta olmak
be in great trouble v. hali duman olmak
make great strides in something v. aşama kaydetmek
take great care v. içi titremek
make a great success v. büyük başarı kazanmak
go to great lengths v. her çareye başvurmak
attach great importance to v. büyük önem vermek
cause great distress v. kan kusturmak
sail at a great distance from the lande v. açıktan gitmek
take great pains with v. itina etmek
make a great display v. gösteriş yapmak
make great efforts v. canını dişine takmak
suffer great hardship v. ciğeri yanmak
make a great fuss v. kıyameti koparmak
go to great expense v. bir şeyi yapmak için çok masraf etmek
be of great value v. çok değerli olmak
do somebody a great favour v. kıyak yapmak
go to great lengths v. her çareyi kullanmak
escape a great danger v. vartayı atlatmak
have a great time v. iyi vakit geçirmek
have a great time v. hoşça zaman geçirmek
go great v. güzel geçmek (fuar vb)
show great performance v. iyi performans sergilemek
deliver great performance v. yüksek performans sağlamak
attract a great deal of attention v. yoğun ilgi görmek
have a great time v. çok eğlenmek
make great or desperate efforts v. canını dişine takmak
be treated with great respect v. el üstünde tutulmak
have a great run v. iyi bir yükseliş gerçekleştirmek (müzik listelerinde vb)
have great expectations (for) v. büyük umutlar bağlamak
have great expectations (for) v. büyük umutları olmak
adorn with great care v. süsleyip püslemek
feel great joy v. aşırı sevinmek
live a life of great misery v. sürüm sürüm sürünmek
sound great v. kulağa hoş gelmek
develop a great interest in v. merak sarmak
develop a great interest in v. merak sardırmak
sound great v. kulağa iyi gelmek
give great importance v. büyük önem vermek
make a great contribution v. büyük katkı sağlamak
strike great blow v. ağır darbe indirmek
place great importance v. büyük önem vermek
make a great effort v. büyük emek vermek
attach great importance v. büyük önem vermek
achieve a great success v. büyük başarı kazanmak
deal great blow v. ağır darbe indirmek
deliver great blow v. ağır darbe indirmek
take a great risk v. büyük risk almak
show great interest v. büyük ilgi göstermek
attach great importance v. çok önem vermek
take great care to v. titizlik göstermek
learn with great sorrow v. üzüntü ile öğrenmek
attract great attention v. büyük ilgi çekmek
draw great interest v. büyük ilgi görmek
attract great attention v. büyük ilgi görmek
draw great interest v. büyük ilgi çekmek
have a great imagination v. hayal gücü geniş olmak
show great care v. itina göstermek
take great care (in) v. itina göstermek
go great expense v. çok masrafa girmek
attract a great deal of attention v. çok dikkat çekmek
offer great discounts v. büyük indirimler yapmak
offer great discounts v. büyük indirimler sunmak
great trouble to arise v. kıyamet kopmak
have great difficulty in v. çok zorlanmak
look great v. harika görünmek
make great/major strides in v. -de büyük adımlar atmak
take a great opportunity v. büyük fırsat yakalamak
be in great pain/agony v. acının dibine vurmak
be great in the part v. role çok uygun olmak
be great at anything he/she sets one's mind to v. aklına koyduğu her şeyde çok iyi olmak
lay great stress on something v. bir şeyin üzerinde ısrarla durmak
make a great wife v. (kocasına) harika bir eş olmak
come to the job with great enthusiasm v. işe büyük bir hevesle gelmek
provide great convenience v. büyük kolaylık sağlamak
get great light v. harika ışık/güneş almak
receive a great deal of attention v. büyük ilgi görmek
put oneself at great risk v. büyük bir riske girmek
put oneself at great risk v. kendini tehlikeye atmak
give great fortune v. büyük servet kazandırmak
place a great emphasis on something v. bir şeye çok önem vermek
be in great shape v. çok iyi kondisyonda/durumda olmak
be in great shape v. çok formda olmak
make a great team v. iyi bir ekip olmak
have great fashion sense v. harika bir moda anlayışı/zevki olmak
have great importance v. büyük öneme sahip olmak
use to great effect v. doğru biçimde kullanmak
use to great effect v. fayda doğuracak biçimde kullanmak
use to great effect v. yararlanmak
put the great seal into commission v. devlet mührünü bir komisyon üyesine teslim etmek
put forth great effort v. dişini tırnağına takarak uğraşı vermek
in great demand adj. büyük rağbet gören
a great many adj. çok
a great number of adj. çok sayıda
a great many adj. epey
a great many adj. pek çok
great and wealthy (person) adj. devletli
great deal of adj. çok miktarda
great hearted adj. cömert
in great demand adj. sürümlü
in great demand adj. tutulan
in great demand adj. çok aranan
of great use adj. çok faydalı
a great many adj. bir hayli
in great demand adj. çok revaçta
a great number of adj. çok
a great deal of adj. epey
a great number of adj. bir sürü
great many adj. bin bir
a great quantity of adj. çok miktarda
a great deal of adj. pek çok
a great number of adj. epey
a great variety of adj. çok çeşitli
great-hearted adj. cömert
great-hearted adj. yüce
great-hearted adj. yürekli
great-hearted adj. yiğit
great-hearted adj. cesur
great-hearted adj. iyi kalpli
a great majority of adj. büyük çoğunluğu
great numbers of adj. çok sayıda
as great as adj. ...kadar büyük/harika
tun-great adj. çevresi şarap fıçısı kadar olan
a great amount of adj. birçok
great numbers of adj. birçok
great [dialect] adj. hamile
great [scotland] adj. kabarmış (çay, nehir)
great [scotland] adj. yükselmiş (çay, nehir)
great [dialect] adj. dostane
great [dialect] adj. sıkı fıkı
great [dialect] adj. yakın (arkadaş)
great and small adj. tüm mevki ve rütbelerden olan
great bellied adj. koca göbekli
great bellied adj. göbeği çıkık
great-bellied adj. koca göbekli
great-bellied adj. hamile
great-bellied adj. sıkış tıkış
at great length adv. uzun uzadıya
in great puffs adv. pofur pofur
at great cost adv. çok giderle
with great difficulty adv. güçbela
with great difficulty adv. düşe kalka
with great appetite adv. aç kurt gibi
with great effort adv. ıkına sıkına
with great desire adv. aç kurt gibi
with great difficulty adv. dara dar
at great length adv. ayrıntılarıyla
in great quantities and continuously adv. sapır sapır
to a great extent adv. büyük ölçüde
at great length adv. detaylarıyla
with great difficulty adv. zoru zoruna
great extent adv. büyük çapta
a great deal adv. bir hayli
in a great hurry adv. yel yeperek
from a great distance adv. uzaktan uzağa
a great deal adv. pek çok
a great deal adv. çok
with great difficulty adv. güç bela
to a great extent adv. büyük çapta
with great difficulty adv. zorbela
in great detail adv. enine boyuna
with great difficulty adv. zor bela
a great extent adv. büyük çapta
with great extent of scope adv. ayrıntılı bir şekilde
at great length adv. ayrıntılı olarak
a great deal adv. hayli
with great eagerness adv. büyük bir hevesle
with great passion adv. büyük tutkuyla
in great detail adv. son derece detaylı biçimde
in the great scheme of things adv. büyük resimde
in the great scheme of things adv. büyük resme bakarsak
in the great scheme of things adv. daha genel anlamda bakacak olursak
in the great scheme of things adv. daha geneli düşünürsek
with great interest adv. büyük ilgiyle
with great accuracy adv. büyük bir doğrulukla
at a great pace adv. büyük bir hızla
to a great extent adv. büyük ölçüde/çapta
in great measure adv. büyük ölçüde/çapta
with great eagerness adv. koşa koşa
in a great hurry adv. aceleyle
in a great hurry adv. acele bir şekilde
great guns adv. durmak bilmeyen gayretle
great guns adv. aralıksız enerji ile
great guns adv. müthiş şekilde
great guns adv. başarıyla
in great confusion adv. karmaşa ve acele içinde
god is great interj. allah kerim
great job interj. aferin
great- pref. iki üst soy anlamı veren ön ek
great- pref. iki alt soy anlamı veren ön ek
a great amount of expr. epey
gr br (great britain) abrev. büyük britanya
gr. brit. (great britain) abrev. büyük britanya
gt br (great britain) abrev. birleşik krallık
gt br (great britain) abrev. büyük britanya
gt br (great britain) abrev. ingiltere
gt. brit. (great britain) abrev. birleşik krallık
gt. brit. (great britain) abrev. büyük britanya
gt. brit. (great britain) abrev. ingiltere
Phrases
at great speed n. aşırı yüksek hızda
great job n. eline sağlık
with a great sadness adv. büyük bir üzüntüyle
with a great sincerity adv. büyük bir içtenlikle
with a great ceremony adv. büyük bir törenle
to my great relief expr. allahtan ki (olması beni müthiş derecede rahatlattı)
in great quantities expr. çok miktarda
in great request expr. çok aranan
in great request expr. çok rağbette
behind every great man there's a great woman expr. her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır
behind every great man is a great woman expr. her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır
then by the power vested in me by almighty god in the great state of utah expr. yüce tanrı'nın ve büyük utah eyaletinin bana verdiği yetkiye dayanarak
make america great again (maga) expr. amerika'yı yeniden büyük kıl
with great (something) comes great (something else) expr. büyük (bir şey) yanında büyük (bir şeyi) getirir
with great (something) comes great (something else) expr. büyük (bir şey) yanında büyük (bir şeyle) gelir
Proverb
great oaks from little acorns grow v. büyük ve başarılı şirketler, kuruluşlar bazen çok mütevazı bir şekilde başlar
great oaks from little acorns grow v. çok mütevazı şeyler büyük başarılara dönüşebilir
great oaks from little acorns grow v. mütevazı bir konumdayken ummadığınız kadar çok başarılı olabilirsiniz
great oaks from little acorns grow v. her şey başlangıçta küçüktür, zamanla büyüyüp serpilir
great oaks from little acorns grow v. palamut büyür meşe olur
great minds think alike aklın yolu bir
great haste makes great waste acele işe şeytan karışır
great minds think alike kalp kalbe karşıdır
great minds think alike kalp kalbe karşıymış
death is the great leveler ölünce herkes eşittir
death is the great leveler öldükten sonra herkes eşittir
death is the great leveler ölüm karşısında herkes eşittir
death is the great leveler oyun sona erdiğinde şah da piyon da aynı kutuya konur
death is the great leveler ölüm herkese eşit mesafededir
little thieves are hanged but great ones escape ufak hırsızlar asılır büyük hırsızlar serbest bırakılır
small rain lays great dust damlaya damlaya göl olur
many small make a great damlaya damlaya göl olur
great oaks from little acorns grow küçük şeylerden büyük şeyler doğar
little strokes fell great oaks damlayan su taşı deler
little strokes fell great oaks damlaya damlaya göl olur
time is a great healer zaman en iyi ilaçtır
all great minds run in the same channel aklın yolu birdir
great minds run in the same channel aklın yolu birdir
all things great are wound up with all things little büyük yollar küçük adımlarla kat edilir
a great city, a great solitude koca şehirde derin yalnızlık
a great city, a great solitude kalabalıklar içinde yalnızlık
a great city, a great solitude şehrin ortasında derin yalnızlık
a great city, a great solitude büyük şehir yalnızlığı
great oaks grow from small acorns tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi
great oaks grow from small acorns çok mütevazı şeyler büyük başarılara dönüşebilir
great oaks grow from small acorns her şey başlangıçta küçüktür zamanla büyüyüp serpilir
great oaks grow from small acorns palamut büyür meşe olur
great oaks grow from small acorns küçük şeylerden büyük şeyler doğar
great oaks from little acorns grow tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi
great oaks from little acorns grow çok mütevazı şeyler büyük başarılara dönüşebilir
great oaks from little acorns grow her şey başlangıçta küçüktür zamanla büyüyüp serpilir
great oaks from little acorns grow palamut büyür meşe olur
great oaks from little acorns grow küçük şeylerden büyük şeyler doğar
beware of little expenses; a small leak will sink a great ship küçük harcamalara dikkat et, küçük bir sızıntı kocaman bir gemiyi batırır
beware of little expenses; a small leak will sink a great ship görünmeyen küçük harcamalar zamanla tüm kaynakları/sermayeyi tüketir
great talkers are little doers çok konuşan boş konuşur
great talkers are little doers ağzı çok laf yapanın elinden pek iş gelmez
great oaks from little acorns grow büyük ve başarılı şirketler, kuruluşlar bazen çok mütevazı bir şekilde başlar
great oaks from little acorns grow çok mütevazı şeyler büyük başarılara dönüşebilir
great oaks from little acorns grow mütevazı bir konumdayken ummadığınız kadar çok başarılı olabilirsiniz
great oaks from little acorns grow tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi
Colloquial
great beyond n. ahiret
a great step n. büyük bir adım
a great success n. büyük bir başarı
great expectations n. büyük umutlar
a great opportunity n. büyük bir fırsat
a great part of our lives n. hayatımızın büyük bir parçası
a great idea n. harika bir fikir
a great part of my life n. hayatımın büyük bir parçası
a great book n. harika bir kitap
great pals n. iki ahbap çavuşlar
a great opportunity n. müthiş bir fırsat
great gun n. önemli kişi
great gun n. başarılı kişi