Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | iki katına çıkarmak | redouble v. | ||
Consequently, it is incumbent on us to pull together and redouble our efforts on behalf of the European Union. Sonuç olarak, Avrupa Birliği adına el ele vermek ve çabalarımızı iki katına çıkarmak hepimizin görevidir. More Sentences |
||||
General | iki katına çıkarmak | double v. | ||
I would like to point out that we are rather behind in our aim to double their use by 2010. 2010 yılına kadar kullanımlarını iki katına çıkarma hedefimizde oldukça geride olduğumuzu belirtmek isterim. More Sentences |
||||
General | iki katına çıkarmak | reduplicate v. | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | iki katına çıkarmak | double up v. |
Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | (bir yerin) doğal karanlığını iki katına çıkarmak | double-shade v. |
Phrasals | ||
Phrasals | pokerde sahip olunan pulları iki katına çıkarmak | double up v. |
Card | ||
Card | pokerde eline bakmadan potu iki katına çıkarmak | straddle v. |