Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
Phrasals | ||
Phrasals | ikilemde bırakmak | tear between v. |
Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
Archaic | ||||
Archaic | (birini) ikilemde bırakmak | dilemma v. | ||
The compromise on unpaid donations causes us a dilemma. Karşılıksız bağışlar konusunda varılan uzlaşma bizi ikilemde bırakmaktadır. More Sentences |