Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
Phrasals | ||
Phrasals | ile yakmak | light with v. |
Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | yakmak (kaynar sıvı/buhar/güneş vb ile) | scald v. | ||
Tom scalded his arm. Tom kolunu yaktı. More Sentences |
||||
General | yakmak (kızgın demir vb ile) | sear v. | ||
General | kızgın demir ile bir şeyi yakmak | sear v. | ||
General | (kaynar sıvı/buhar/güneş ile) yakmak | scalder [dialect] [uk] v. | ||
General | yakmak (kaynar sıvı/buhar/güneş ile) | scaud [scotland] v. | ||
General | ateş ile yakmak | smolder [us] v. | ||
General | ateş ile yakmak | smoulder [uk] v. | ||
General | çakmak taşı ve çelik ile ateş yakmak | strike v. | ||
General | (ateşi) çakmak taşı ve çelik ile yakmak | strike v. | ||
Medical | ||||
Medical | kostik bir madde ile ölü dokuyu yakmak | cauterise v. | ||
Medical | kostik bir madde ile ölü dokuyu yakmak | cauterize v. | ||
Gastronomy | ||||
Gastronomy | kaynar su ile yakmak | scald v. | ||
Gastronomy | içki ile ıslatıp yakmak | flambé v. |