immune - Türkisch Englisch Wörterbuch

immune

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "immune" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 17 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
immune adj. bağışık
After receiving the vaccination, he became immune to the flu.
Aşı olduktan sonra gribe karşı bağışıklık kazandı.

More Sentences
General
immune adj. dokunulmaz
They are immune to attack.
Onlar dokunulmaz.

More Sentences
immune adj. etkilenmeyen
Her unwavering self-confidence made her immune to criticism.
Kendine olan sarsılmaz güveni sayesinde eleştirilerden etkilenmez oldu.

More Sentences
immune adj. bağışıklığı olan
The terrorist attack in Bali, coming as it did out of the blue, has shown that no one is immune.
Bali'de aniden meydana gelen terör saldırısı hiç kimsenin bağışıklığı olmadığını göstermiştir.

More Sentences
immune adj. bağışık
The European Union is not immune to accidents, of course, or even the appearance of a new virus.
Avrupa Birliği elbette kazalara ve hatta yeni bir virüsün ortaya çıkmasına karşı bağışık değildir.

More Sentences
immune adj. muaf
No woman or child in any country is immune from this violence.
Hiçbir ülkede hiçbir kadın ya da çocuk bu şiddetten muaf değildir.

More Sentences
Law
immune adj. muaf
No country will remain immune to the economic impact of the horrendous terrorist attacks in America.
Hiçbir ülke Amerika'da meydana gelen korkunç terör saldırılarının ekonomik etkilerinden muaf kalmayacaktır.

More Sentences
Technical
immune adj. bağışık
Today, Africa is, out of all the continents, the one which is the most immune to the influence of the global empire.
Bugün Afrika, tüm kıtalar arasında küresel imparatorluğun etkisine en bağışık olanıdır.

More Sentences
immune adj. muaf
Nobody should be immune from that sort of scrutiny where taxpayers' money is involved.
Vergi mükelleflerinin parasının söz konusu olduğu durumlarda hiç kimse bu tür bir incelemeden muaf tutulmamalıdır.

More Sentences
Medical
immune adj. bağışık
Only a strengthened Europe is immune to political opportunists who exploit dissatisfaction.
Sadece güçlenmiş bir Avrupa, memnuniyetsizliği istismar eden siyasi fırsatçılara karşı bağışıklığa sahiptir.

More Sentences
General
immune n. bağışık kimse
immune adj. ayrıcalıklı
immune adj. duyarsız
immune adj. cezadan muaf
immune adj. dokunulmazlığı olan
Textile
immune adj. (pamuk ipliği) boya giderici şekilde işlenmiş
Medical
immune n. immun

Bedeutungen, die der Begriff "immune" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 103 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Psychology
immune system n. bağışıklık sistemi
It strengthens the immune system during the cold and flu season.
Soğuk algınlığı ve grip mevsiminde bağışıklık sistemini güçlendirir.

More Sentences
Food Engineering
immune system n. bağışıklık sistemi
It strengthens the immune system during the cold and flu season.
Soğuk algınlığı ve nezle mevsimi boyunca bağışıklık sistemini güçlendirir.

More Sentences
General
become immune to v. bağışıklık kazanmak
weaken the immune system v. bağışıklık sistemini zayıflatmak
boost the immune system v. bağışıklık sistemini güçlendirmek
strengthen the immune system v. bağışıklık sistemini güçlendirmek
immune to adj. -den muaf
immune from adj. -den muaf
immune to adj. -e karşı bağışık
immune (from) adj. korumalı
immune (against) adj. korumalı
Technical
fuzzy-artificial immune recognition system n. bulanık-yapay bağışıklık tanıma sistemi
Computer
immune computer n. virüssüz bilgisayar
Informatics
artificial immune system algorithm n. yapay bağışıklık sistemi algoritması
Medical
adaptive immune system n. adaptif bağışıklık tepkisi
adaptive immune response n. adaptif bağışıklık tepkisi
acute immune thrombocytopenic purpura n. akut immun trombositopenik purpura
acute and chronic immune thrombocytopenic purpura n. akut ve kronik immün trombositopenik purpura
immune body n. antikor
immune response n. bağışıklık yanıtı
initiation of the immune system n. bağışıklık sisteminin uyarılması
immune serum n. bağışıklık serumu
immune-altering medication n. bağışıklık sistemini değiştiren ilaçlar
immune deficiency n. bağışıklık yetersizliği
immune suppressant drug n. bağışıklık sistemini koruyucu ilaç
immune response n. bağışıklık tepkisi
immune response n. bağışık yanıt
immune deficiency n. bağışıklık yetmezliği
immune tolerance n. bağışıklık toleransı
impaired immune function n. bozulmuş bağışıklık fonksiyonu
primary immune deficiency syndromes n. birincil immün yetersizlik sendromları
primary immune deficiency n. birincil immün yetersizlik
impaired immune function n. bozuk bağışıklık fonksiyonu
immune body n. çeşitli hastalıklara karşı bağışıklık kazanmış vücut
skin immune system n. deri immün sistemi
innate immune cell n. doğuştan immün hücre
acquired immune deficiency syndrome (aids) n. edinilmiş bağışıklık yetmezliği sendromu
acquired immune deficiency syndrome (aids) n. edinilmiş immün yetmezlik sendromu
immune response to physical exercise n. fiziksel egzersize immün cevap
humoral immune deficiency n. humoral immun yetmezlik
humoral immune system n. humoral immün sistem
humoral and cellular immune response n. hümoral ve hücresel immün yanıtı
immune reaction n. immün reaksiyonu
intravenous immune globulin n. intravenöz immunglobulin
immune response n. immün cevap
immune defense n. immün savunma
infant's immune system n. infantın immün sistemi
regulation of immune response n. immün cevabın düzenlenmesi
immune-mediated disease n. immün-sistem-aracılı hastalık
immune-mediated heparin-induced thrombocytopenia n. immün aracılı heparine bağlı trombositopeni
human immune deficiency virus n. insan immün yetmezlik virüsü
immune-mediated disease n. immün aracılı hastalık
immune system n. immün sistem
immune senescence n. immün yaşlanma
modulatthe immune response n. immunomodülatör
immune deficiency n. immun yetmezliği
immune tolerance n. immün tolerans
decline of immune function n. immün fonksiyonun azalması
disordered regulation in immune tolerance n. immun toleransın bozulması
immune function n. immün fonksiyon
immune demyelination n. immun demyelinizasyonu
immune response n. immun cevap
immune surveillance n. immün takip
immune-mediated disease n. immün yanıt sonucu gelişen hastalık
immune thrombocytopenic purpura n. immun trombositopenik purpura
immune paralysis n. immun paralizi
acquired immune deficiency syndrome n. kazanılmış immün yetmezlik sendromu
critical illness stress-induced immune suppression n. kritik hastalık stresi kaynaklı immun supresyon
myoglobin immune-histochemical staining n. miyoglobin immünhistokimyasal boyama
vaccinia-immune globulin n. vaksinia immün globülini
pauci-immune n. zayıf-immün
immune globulin n. immunoglobulin
immune serum globulin n. immunoglobulin
innate immune response n. doğal bağışık yanıt
innate immune system n. innate immun sistemi
innate immune system n. doğal bağışıklık sistemi
immune-deficient adj. bağışıklığı yetersiz
immune-deficient adj. bağışıklık yetmezliği bulunan
immune-enhancing adj. bağışıklığı kuvvetlendiren
immune-enhancing adj. bağışıklığı güçlendirici
immune-enhancing adj. bağışıklık kuvvetlendirici
immune-mediated adj. immün yanıt sonucu gelişen
immune-mediated adj. immün sistem aracılı
immune-mediated adj. immün aracılı
immune-deficient adj. immün yetmezliği bulunan
acquired immune deficiency syndrome abrev. aids
Psychology
adaptive immune system n. uyumlayıcı bağışıklık tepkisi
immune-mediated neurological disease n. immün geçişli nörolojik hastalık
chronic immune-mediated polyneuropathies n. kronik immün aracılı polinöropatiler
auto-immune disease n. otoimmun hastalık
adaptive immune response n. uyumlayıcı bağışıklık tepkisi
Physiology
cell-mediated immune response n. hücre aracılı immün yanıt
cell-mediated immune response n. vücut hücreleri içinde saklı olan antijenlere bağlı enfeksiyonları ortadan kaldırarak organizmayı koruyan bağışıklık yanıtı
cellular immune response n. vücut hücreleri içinde saklı olan antijenlere bağlı enfeksiyonları ortadan kaldırarak organizmayı koruyan bağışıklık yanıtı
humoral immune response n. hümoral immün yanıtı
humoral immune response n. b hücrelerinin genellikle bakteri invazyonuna karşı geliştirdiği bağışıklık yanıtı
Pathology
disorder involving immune mechanism n. immün mekanizmayı tutan bozukluk
scid (severe combined immune deficiency) abrev. ciddi kombine bağışıklık yetmezliği
Pharmaceutics
tetanus immune globulin n. tetanos immunoglobulini
tetanus immune globulin n. tetanosa karşı bağışıklık kazanmış kimsenin kan plazmasından elde edilen steril globülin çözeltisi
Biology
immune competency n. bağışıklık yeteneği
immune complex n. immün kompleks
Abbreviation
cfids (chronic fatigue immune dysfunction syndrome) n. kronik yorgunluk immün disfonksiyon sendromu