Englisch | Türkisch | |
---|---|---|
General | ||
General | incapacitating adj. | (yaralanma) kalıcı zarar veren |
General | incapacitating adj. | kişiyi güçsüz bırakan |
Englisch | Türkisch | |
---|---|---|
Technical | ||
Technical | incapacitating agent n. | uyuşturucu madde |
Technical | median incapacitating dose n. | yarı etkisiz kılıcı doz |
Chemistry | ||
Chemistry | incapacitating agent n. | etkisizleştiren etmen |
Chemistry | incapacitating concentration n. | etkisizleştiren yağunluk |
Chemistry | median incapacitating dose n. | etkisizleştirici orta doz |
Chemistry | incapacitating concentration n. | etkisizleştiren yoğunluk |
Chemistry | incapacitating agent n. | safdışı bırakan etmen |
Environment | ||
Environment | incapacitating dose n. | bitkinleştiren doz |
Military | ||
Military | incapacitating illness or injury n. | hastanede yatış gerektirip çok ciddi olarak sınıflandırılmayan durum |
Military | incapacitating illness or injury n. | kişinin etrafındakilerle iletişim kurmasını engelleyecek derecede ciddi rahatsızlık |