itiraf - Türkisch Englisch Wörterbuch

itiraf

Bedeutungen von dem Begriff "itiraf" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 23 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
itiraf admission n.
What an admission that is!
Bu nasıl bir itiraf!

More Sentences
itiraf confession n.
Allow me, if you will, to make a small personal confession.
İzninizle, küçük bir kişisel itirafta bulunmak istiyorum.

More Sentences
General
itiraf confession n.
Allow me, if you will, to make a small personal confession.
İzninizle, küçük bir kişisel itirafta bulunmak istiyorum.

More Sentences
Law
itiraf confession n.
Allow me, if you will, to make a small personal confession.
İzninizle, küçük bir kişisel itirafta bulunmak istiyorum.

More Sentences
itiraf admission n.
What an admission that is!
Bu nasıl bir itiraf!

More Sentences
General
itiraf avowal n.
itiraf concession n.
itiraf cognizance n.
itiraf recognition n.
itiraf acknowledgement n.
itiraf allowance n.
itiraf avow n.
itiraf cognisance n.
itiraf profession n.
itiraf avouchment n.
itiraf acknowledgment n.
itiraf grant [obsolete] n.
itiraf shrift n.
itiraf submission [obsolete] n.
Trade/Economic
itiraf profession n.
itiraf acknowledgement n.
Law
itiraf concession n.
itiraf cognovit n.

Bedeutungen, die der Begriff "itiraf" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 168 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
itiraf etmek admit v.
I must admit that I am, at the moment, more concerned about the matter in hand.
İtiraf etmeliyim ki şu anda elimizdeki konu hakkında daha fazla endişe duyuyorum.

More Sentences
itiraf etmek confess v.
I confess that I tend to favour an opt-in solution.
İtiraf etmeliyim ki ben tercihli bir çözümden yanayım.

More Sentences
General
suçunu itiraf etmek come clean v.
I need to come clean.
Suçumu itiraf etmem lazım.

More Sentences
itiraf etmek acknowledge v.
Tom acknowledged that he was hoping to become the new class president.
Tom yeni sınıf başkanı olmayı umduğunu itiraf etti.

More Sentences
itiraf etmek profess v.
Sami and Layla had no problem professing their love on paper.
Sami ve Layla aşklarını kağıt üzerinde itiraf etmekte sorun yaşamadılar.

More Sentences
itiraf etmek come clean v.
Why don't you just come clean and tell the truth?
Neden itiraf edip gerçeği söylemiyorsun?

More Sentences
itiraf etmek confess v.
I confess that I tend to favour an opt-in solution.
İtiraf etmeliyim ki ben tercihli bir çözümden yanayım.

More Sentences
(birine) itiraf etmek admit to v.
Tom admitted to Mary that they were lost.
Tom Mary'ye kaybolduklarını itiraf etti.

More Sentences
itiraf etmek tell v.
My lawyer told me that I should plead guilty.
Avukatım bana suçlu olduğumu itiraf etmem gerektiğini söyledi.

More Sentences
Phrasals
(bir şeyi) itiraf etmek confess to (someone or something) v.
On the eve of the vote at first reading of the 2003 budget, I must confess to mixed feelings.
2003'ün ilk bütçe oylamasının arifesinde, karışık duygular içinde olduğumu itiraf etmeliyim.

More Sentences
itiraf etmek come clean about (something) v.
It's time to come clean about what happened.
Neler olup bittiğini itiraf etmenin zamanı geldi.

More Sentences
(hatasını) itiraf etmek fess up v.
It's time to fess up.
İtiraf etme zamanı geldi.

More Sentences
Colloquial
itiraf etmek come clean v.
Why don't you just come clean and tell the truth?
Neden itiraf edip gerçeği söylemiyorsun?

More Sentences
Idioms
itiraf etmek come clean v.
Why don't you just come clean and tell the truth?
Neden itiraf edip gerçeği söylemiyorsun?

More Sentences
Speaking
itiraf et! admit it! expr.
Come on, admit it.
Haydi, itiraf et.

More Sentences
Law
itiraf etme acknowledgement n.
His acknowledgement that he stole the ring cleared the maid of suspicion.
Onun yüzüğü çaldığını itiraf etmesi hizmetçiyi akladı.

More Sentences
itiraf pazarlığı plea bargain n.
Upwards of 92% of all convictions are based on plea bargains.
Tüm mahkumiyet kararlarının %92'sinden fazlası itiraf pazarlıklarına dayanmaktadır.

More Sentences
itiraf etmek admit v.
I must admit that I am, at the moment, more concerned about the matter in hand.
İtiraf etmeliyim ki şu anda elimizdeki konu hakkında daha fazla endişe duyuyorum.

More Sentences
itiraf etmek confess v.
I confess that I tend to favour an opt-in solution.
İtiraf etmeliyim ki ben tercihli bir çözümden yanayım.

More Sentences
Politics
itiraf etmek confess v.
I confess that I tend to favour an opt-in solution.
İtiraf etmeliyim ki ben tercihli bir çözümden yanayım.

More Sentences
General
itiraf etme avow n.
itiraf edilen günahları dinleme shriving n.
açıkça itiraf eden avower n.
itiraf dinleyen rahip father confessor n.
itiraf eden unbosomer n.
sesli itiraf earshrift n.
itiraf edilmemiş olma ulteriority n.
itiraf odası shrift [obsolete] n.
itiraf etmek unbosom v.
kabahatini itiraf edip af dilemek eat humble pie v.
yanılmış olduğunu itiraf etmek swallow one's words v.
itiraf etmek grant v.
itiraf ettirmek extract v.
itiraf etmek own up v.
itiraf etmek allow v.
her şeyi itiraf etmek make a clean breast of it v.
itiraf etmek avow oneself v.
itiraf etmek recognize v.
itiraf etmek unburden v.
itiraf etmek concede v.
itiraf etmek stand in a white sheet v.
itiraf etmek beg v.
her şeyi itiraf etmek make a clean breast of v.
itiraf etmek own v.
itiraf etmek disbosom v.
itiraf edilen günahları dinlemek shrive v.
itiraf etmek avow v.
itiraf etmek give v.
itiraf etmek recognise v.
kabahatini itiraf edip/kabul edip af dilemek acknowledge wrongdoing and ask for forgiveness v.
itiraf etmek acknow v.
yeniden itiraf etmek reavow v.
itiraf etmek be acknown v.
itiraf etmek be aknow v.
itiraf etmek unbreast v.
itiraf etmek let v.
itiraf etmek unpack v.
itiraf etmek beknow v.
itiraf ettirmek için soru yağmuruna tutmak lawyer v.
itiraf ederek bir sırrın yükünden kurtulmak disembosom v.
birlikte itiraf etmek coadmit v.
(bir şeyi) zorla itiraf ettirmek drag v.
itiraf etmek discover [obsolete] v.
itiraf ile ilgili confessional adj.
itiraf ettirilmiş extracted adj.
itiraf edilen confessed adj.
itiraf edilmiş professed adj.
itiraf edilmemiş ulterior adj.
itiraf edilmiş confessed adj.
itiraf edilmemiş unconfessed adj.
itiraf edilmemiş unowned adj.
(katil/hırsız/aşık olduğunu) itiraf eden self-confessed adj.
itiraf edilebilir bir şekilde avowably adv.
itiraf edildiği gibi admittedly adv.
itiraf edildiği gibi confessedly adv.
Phrasals
itiraf etmek take with [scottish] v.
itiraf edinceye kadar dövmek beat (someone or something) into (something) v.
itiraf edinceye kadar dövmek beat someone into something v.
itiraf edinceye kadar dövmek beat into v.
zorla/döve döve itiraf ettirmek beat out v.
birine (bir şeyi) itiraf etmek confess to (someone or something) v.
birine bir şeyi itiraf etmek confess something to someone v.
birine bir şey yaptığını itiraf etmek confess something to someone v.
birine bir şeyi itiraf etmek confess to someone v.
birine bir şey yaptığını itiraf etmek confess to someone v.
bir şeyi itiraf etmek confess to something v.
bir şey yaptığını kabullenmek/itiraf etmek confess to something v.
bir şeyi itiraf etmek confess to v.
birine bir şeyi itiraf etmek confess to v.
itiraf etmek fess up v.
bir şeyi birine itiraf etmek admit something to someone v.
bir şeyi itiraf etmek admit to something v.
bir şeyi birine itiraf etmek admit something to someone v.
bir şeyi itiraf etmek admit to something v.
(birine bir şeyi) itiraf ettirmek extract (something) from (someone) v.
-e itiraf ettirmek extract from v.
(bir şeyi) itiraf etmek own up (to something) v.
Phrases
itiraf edelim ki let it be admitted that expr.
itiraf etmeliyim ki i must confess that expr.
itiraf etmek gerekirse I must confess that expr.
itiraf etmeliyim ki I must admit that expr.
itiraf etmeliyim ki I must confess that expr.
Proverb
vicdan azabı çeken biri dışarıdan birinin suçlaması olmadan da sonunda suçunu itiraf eder a guilty conscience needs no accuser
vicdan azabından kurtulmanın yolu suçunu itiraf etmektir a guilty conscience needs no accuser
itiraf et rahatla/kurtul confession is good for the soul
Colloquial
itiraf etmek low [us] v.
itiraf et confess it expr.
itiraf et! bring it! expr.
itiraf etmek gerekirse (if the) truth be known expr.
itiraf etmek gerekirse (if the) truth be told expr.
Idioms
her şeyi itiraf etmek make a clean breast v.
suçu itiraf etmek turn king's evidence v.
itiraf edinceye kadar dövmek beat the bejesus out of (one) v.
itiraf edinceye kadar dövmek beat the bejesus out of someone v.
suçunu itiraf etmek acknowledge the corn v.
itiraf etmek allow as how [us] v.
suçunu/hatasını itiraf etmek acknowledge the corn v.
hatasını itiraf etmek eat humble pie v.
hatasını kabul etmek/itiraf etmek fess up to something v.
itiraf veya ifşa etmek come out of the closet v.
itiraf veya ifşa etmek get out of the closet v.
suçunu itiraf etmek cop out v.
suçu itiraf etmek make a clean breast of it v.
yanıldığını itiraf etmek eat humble pie v.
işkenceye dayanamayıp suçunu itiraf etmek sing in tribulation v.
suçunu itiraf etmek nod the nut [obsolete] v.
(birine) bir şeyi itiraf etmek make a clean breast of something (to someone) v.
(birine) doğruyu itiraf etmek come clean with (someone) v.
(birine) suçunu itiraf etmek come clean with (someone) v.
(bir şeyi) itiraf etmek make a clean breast of (something) v.
itiraf ediyorum ki I don't mind admitting (something) expr.
itiraf et rahatla open confession is good for the soul expr.
Speaking
itiraf ediyorum I confess expr.
itiraf etmeliyim ki I have to admit that expr.
Trade/Economic
borçlu olduğunu itiraf etme confession of indebtedness n.
itiraf etmek recognise v.
itiraf etmek recognize v.
Law
atılı suçlamayı kabul etmeyen sanığın suçunu itiraf karşılığında ceza indirimi uygulanması şartıyla suçunu kabul etmesi alford doctrine n.
atılı suçlamayı kabul etmeyen sanığın, suçunu itiraf karşılığında alacağı ceza indirimi şartıyla suçunu kabul etmesi alford plea n.
açıkça iddia veya itiraf open avowal n.
bir suçlunun suçunu itiraf ederek alacağı ceza indirimi plea-bargain n.
bir suçlunun suçunu itiraf ederek ceza indiriminden yararlanmak için yaptığı anlaşma plea agreement n.
bir suçlunun suçunu itiraf ederek alacağı ceza indirimi plea bargain n.
davalının suçunu itiraf etmemesine karşın ileri sürülen iddiaları kabul etmesi nolo contendere n.
gayriiradi itiraf involuntary confession n.
ihtiyari itiraf voluntary confession n.
isteyerek yapılan itiraf voluntary confession n.
itiraf pazarlığı plea agreement n.
itiraf pazarlığı copping a plea n.
itiraf pazarlığı plea deal n.
itiraf pazarlığı plea bargaining n.
mahkeme önünde itiraf judicial confession n.
mahkeme dışı itiraf extrajudicial confession n.
suçunu itiraf eden approver n.
yalın itiraf naked confession n.
mahkemede (kral, kraliçe veya devletin safında) suçunu itiraf edip af talep ederek suç ortağı aleyhine ifade verme approvement n.
mahkemede suçunu itiraf edip af talep ederek suç ortağı aleyhine ifade veren kimse approver n.
zorunlu itiraf discovery n.
sahte itiraf uydurmak verbal [uk/australia] v.
itiraf sunmayan impleadable adj.
Politics
gönüllü itiraf voluntary disclosure n.
Archaic
itiraf etmek avouch v.
itiraf etmek aknow v.
itiraf etmek unburthen v.
Slang
itiraf etmek spill guts v.
bir suçu itiraf etmek cough v.
itiraf etmek fess (up) v.
British Slang
itiraf etmek fess up v.