Türkisch | Englisch | |
---|---|---|
General | ||
General | kaçakçılığı | smuggle n. |
Türkisch | Englisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | silah kaçakçılığı | arms smuggling n. | ||
They control drugs, arms smuggling, black market diamonds, human trafficking, and even murder and extortion. Uyuşturucu, silah kaçakçılığı, karaborsa elmas, insan kaçakçılığı ve hatta cinayet ve gasp kontroleri altında. More Sentences |
||||
General | uyuşturucu kaçakçılığı | drug smuggling n. | ||
It is linked to drug smuggling, terrorism and forgery of bank notes. Uyuşturucu kaçakçılığı, terörizm ve banknot sahteciliği ile bağlantılıdır. More Sentences |
||||
General | uyuşturucu kaçakçılığı | drug trafficking n. | ||
We have, therefore, simply attempted to produce a synthesis of definitions of drug trafficking. Bu nedenle biz sadece uyuşturucu kaçakçılığına ilişkin tanımların bir sentezini oluşturmaya çalıştık. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | vergi kaçakçılığı | tax evasion n. | ||
If we increase tax, then we shall increase tax evasion. Vergiyi artırırsak, vergi kaçakçılığını da artırmış oluruz. More Sentences |
||||
Trade/Economic | vergi kaçakçılığı | tax evasion n. | ||
The introduction of such a tax would give rise to considerable tax evasion. Böyle bir verginin uygulamaya konulması önemli ölçüde vergi kaçakçılığına yol açacaktır. More Sentences |
||||
Trade/Economic | vergi kaçakçılığı | tax fraud n. | ||
Money laundering must be combated, as must organised crime and tax fraud. Organize suçlar ve vergi kaçakçılığı gibi kara para aklama ile de mücadele edilmelidir. More Sentences |
||||
Law | ||||
Law | insan kaçakçılığı | human trafficking n. | ||
In the policy itself, the focus should be on the fight against human trafficking and illegal immigration. Politikanın kendisinde insan kaçakçılığı ve yasadışı göçle mücadeleye odaklanılmalıdır. More Sentences |
||||
Law | sigara kaçakçılığı | cigarette smuggling n. | ||
The Council says that the aim is to combat tax evasion and cigarette smuggling. Konsey, amacın vergi kaçakçılığı ve sigara kaçakçılığı ile mücadele etmek olduğunu söylüyor. More Sentences |
||||
Law | silah kaçakçılığı | arms trafficking n. | ||
We must resume our work on light arms trafficking. Hafif silah kaçakçılığı konusundaki çalışmalarımıza devam etmeliyiz. More Sentences |
||||
Law | vergi kaçakçılığı | tax evasion n. | ||
Tax revenue rose substantially and measures were taken to tackle tax evasion. Vergi geliri büyük ölçüde arttı ve vergi kaçakçılığına karşı tedbirler alındı. More Sentences |
||||
Politics | ||||
Politics | insan kaçakçılığı | human trafficking n. | ||
They devised a project in the context of cooperation in helping the victims of human trafficking. İnsan kaçakçılığı mağdurlarına yardım etmek için işbirliği bağlamında bir proje tasarladılar. More Sentences |
||||
Politics | silah kaçakçılığı | arms trafficking n. | ||
Quite simply, the question is whether this immorality only applies to illegal arms trafficking. Basitçe sorulması gereken soru, bu ahlaksızlığın sadece yasadışı silah kaçakçılığı için mi geçerli olduğudur. More Sentences |
||||
Politics | uyuşturucu kaçakçılığı | drug trafficking n. | ||
To me, illegal drug trafficking is simply too broad a term. Bana göre yasadışı uyuşturucu kaçakçılığı çok geniş bir terim. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | uyuşturucu kaçakçılığı | drug trafficking n. | ||
An agreement on cooperation in combating drug trafficking was signed with India in 1998. Hindistan ile 1998 yılında uyuşturucu kaçakçılığı ile mücadelede işbirliği anlaşması imzalanmıştır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | esrar kaçakçılığı | hashish smuggling n. | ||
General | tarihi eser kaçakçılığı | historical artifact smuggling n. | ||
General | silah kaçakçılığı | gunrunning n. | ||
General | göçmen kaçakçılığı | migrant smuggling n. | ||
General | akaryakıt kaçakçılığı | fuel smuggling n. | ||
General | insan kaçakçılığı | human smuggling n. | ||
General | gümrük kaçakçılığı | smuggling n. | ||
General | döviz kaçakçılığı | smuggling of foreign exchange n. | ||
General | kadın kaçakçılığı | woman trafficking n. | ||
General | yasa dışı uyuşturucu kaçakçılığı | illicit traffic n. | ||
General | tarihi eser kaçakçılığı | historical artifacts smuggling n. | ||
General | köle kaçakçılığı gemisi | blackbirder n. | ||
General | tekneyle göçmen kaçakçılığı | boatlift n. | ||
General | alkol kaçakçılığı | rum-running n. | ||
General | (ingiltere'den) koyun kaçakçılığı yapma | owling n. | ||
General | içki kaçakçılığı yapmak | bootleg v. | ||
General | kaçakçılığı yapmak | run v. | ||
General | silah kaçakçılığı yapmak | smuggle weapons v. | ||
General | silah kaçakçılığı yapmak | smuggle arms v. | ||
General | silah kaçakçılığı yapmak | be engaged in arms smuggling v. | ||
General | uyuşturucu kaçakçılığı yapmak | smuggle drugs v. | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | sigara kaçakçılığı | buttlegging n. | ||
Trade/Economic | ||||
Trade/Economic | döviz kaçakçılığı | foreign exchange smuggling n. | ||
Trade/Economic | kaçakçılığı önlemekle görevli zırhlı araç | revenue cutter n. | ||
Trade/Economic | kambiyo kaçakçılığı | foreign exchange smuggling n. | ||
Trade/Economic | vergi kaçakçılığı | evasion of tax n. | ||
Trade/Economic | vergi kaçakçılığı | evasion of taxes n. | ||
Trade/Economic | vergi kaçakçılığı | fiscal evasion n. | ||
Trade/Economic | vergi kaçakçılığı | tax dodging n. | ||
Law | ||||
Law | yasadışı uyuşturucu madde kaçakçılığı ve dağıtımı | narcotraffic n. | ||
Law | yasadışı uyuşturucu madde kaçakçılığı ve dağıtımı | narcotrafficking n. | ||
Law | yasadışı uyuşturucu madde kaçakçılığı ve dağıtımı | narco-trafficking n. | ||
Law | deniz kaçakçılığı | maritime trafficking n. | ||
Law | göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti | migrant smuggling and human trafficking n. | ||
Law | gümrük kaçakçılığı | smuggling n. | ||
Law | göçmen kaçakçılığı | smuggling of migrants n. | ||
Law | insan kaçakçılığı ile mücadele | combating human trafficking n. | ||
Law | insan ticareti/kaçakçılığı | trafficking in human beings n. | ||
Law | içki kaçakçılığı | bootlegging n. | ||
Law | insan ticareti/kaçakçılığı | trafficking of human beings n. | ||
Law | sahte mal kaçakçılığı | trafficking in counterfeit goods n. | ||
Law | silah kaçakçılığı | trafficking of arms n. | ||
Law | silah kaçakçılığı | gunrunning n. | ||
Law | sigara kaçakçılığı | cigarette trafficking n. | ||
Law | silah kaçakçılığı | weapons smuggling n. | ||
Law | silah kaçakçılığı yapma | gunrunning n. | ||
Law | tarihi eser kaçakçılığı | illegal trafficking of historical works n. | ||
Law | tütün kaçakçılığı | tobacco smuggling n. | ||
Law | uyuşturucu madde kaçakçılığı ile mücadele | fight against illicit traffic of narcotics n. | ||
Law | uluslararası vergi kaçakçılığı | international tax evasion n. | ||
Law | içki kaçakçılığı yapmak | bootleg v. | ||
Law | kaçakçılığı önleyen | antismuggling adj. | ||
Law | kaçakçılığı azaltan | antismuggling adj. | ||
Politics | ||||
Politics | göçmen kaçakçılığı | smuggling of migrants n. | ||
Politics | göçmen kaçakçılığı | migrant smuggling n. | ||
Politics | insan kaçakçılığı | human smuggling n. | ||
Politics | uyuşturucu kaçakçılığı | illegal trafficking in drugs n. | ||
Aeronautic | ||||
Aeronautic | uyuşturucu madde kaçakçılığı | illegal trafficking of narcotics n. | ||
Military | ||||
Military | silah-mühimmat kaçakçılığı | weapon and ammunition smuggling n. | ||
Slang | ||||
Slang | vücut içerisinde uyuşturucu madde kaçakçılığı yapan kimse | body-packer n. | ||
Slang | vergi kaçakçılığı | skimming n. |